e
Banner


ATP gıda lojistiğine nefes aldıracak

Türkiye’nin ATP Konvansiyonu’na taraf olmasını değerlendiren gıda ve lojistik sektörü temsilcileri, bu adımla gıda lojistiği sektörünün belli bir standarda kavuşurken, tüketiciye ulaşmadan bozulan yaklaşık 1 milyon ton sebze ve meyve kaybının da önüne geçileceğini söylüyorlar. 





bozulabilir_gida_tasimaciligi.jpg

Türkiye, lojistik sektörü tarafından uzun süredir beklenen Bozulabilir Gıda Maddelerinin Uluslararası Taşımacılığı ve Bu Taşımacılık Faaliyetinde Kullanılacak Özel Ekipmana İlişkin Anlaşmaya nihayet taraf oldu. Aylardır TBMM’de bekleyen ATP Konvansiyonu’nu 10 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Derin dondurulmuş, normal dondurulmuş, soğutulmuş ve taşınması esnasında sabit iç ortam sıcaklığı gerektiren gıda maddelerini kapsayan ATP Konvansiyonu’na Türkiye’nin taraf olmasını değerlendiren gıda ve lojistik sektörünün temsilcileri, yasal mevzuatla 1 milyon tona yakın gıda maddesinin çöpe atılmaktan kurtarılacağını, bunun da milli ekonomiye büyük bir katkı sunacağını söylüyorlar. Konvansiyonla gıda lojistiği sektörünün sağlıklı bir büyüme içerisine gireceğini vurgulayan temsilciler, gıda maddelerinin depolanması konusunda da standartların belirlenmesi ve denetiminin artırılması gerektiğini düşünüyor. Gıda sektörünün önde gelen temsilcilerinden Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu, dondurulmuş gıda sektöründe faaliyet yürüten İglo, Treyler Sanayicileri Derneği, gıda lojistiği sektörünün önemli oyuncularından Ekol ve Havi Logistics yetkilileri ATP Konvansiyonu’nun lojistik ve gıda sektörüne nasıl yansıyacağını UTA Lojistik’e açıkladı.

 

TGDF: Yeni pazarların pasını açacak

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz, ATP Konvansiyonu’nun ihraç pazarlarının çeşitlendirilmesine ve bu alandaki hedeflerin gerçekleştirmesine imkan sunacağını söylüyor. Konvansiyonla et, süt, balık ve sebze-meyve gibi kolay bozulabilen gıdaların hem sağlıksız taşınmasının önüne geçileceğin belirten Kopuz, “Gümrük Bakanlığı verilerine göre sebze ve meyve üretimimiz yaklaşık 45 milyon tondur. Bu da yaklaşık 60 milyar TL ye tekabül etmektedir. Ürettiğimiz bu miktarın neredeyse yüzde 25’i yanlış paketlemeden veya sevkiyatta zayi olmaktadır. Zayiat 15 milyar TL’ye denk gelmektedir. Konvansiyonun uygulanmasıyla bu ürünler bozulmadan tüketiciye arz edilmesini sağlayacaktır” diyor.

ATP’nin aynı zamanda Türkiye’de uluslararası alanda geçerli olacak test ve sertifika sürecinin gelişmesine katkı sunacağını vurgulayan Kopuz, şunları aktarıyor: “Türkiye ürettiği sebze ve meyvenin sadece yüzde 5’lik kısmını ihraç edebilmektedir. Yaşadığımız sıkıntıları bertaraf etmek ve üretim potansiyelimizi yeterince kullanarak bu sektörde Ülkemizin 2023 vizyonuna paralel bir dönüşüm gerçekleştirmek hedefi ancak ATP Konvansiyonu’na uygun araç filosuna sahip olmak ile başarılacaktır. Konvansiyona taraf olmayan bir ülkede üretilen ve ihraç edilen bozulabilir gıda maddelerinin pazara erişme maliyetleri daha yüksektir. Gittikleri ülkenin sınırlarına gelene kadar pek çok kontrole tabi tutulmakta, bu durum da pazara erişme maliyetlerini yükseltmekte ve gıda ihracatçılarının rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Konvansiyona taraf olunması, gıda ihracatçılarının rekabet gücünü ve dolayısıyla ihracatlarının artmasını sağlayacaktır.”

 

TREDER: Frigorifik araç satışları artacak

Treyler Sanayicileri Derneği (TREDER) Başkanı Recep Serin ise Türkiye’de bugün kadar gıda lojistiği konusunda bir yasal düzenleme bulunmadığı için uygun donanıma sahip olmayan araçlarla yapılan taşıma ve dağıtımın sonucu yılda 1 milyon tona yakın gıda maddesinin çöpe atıldığını söylüyor.  Bunun milli ekonomiye zararının milyar dolar seviyesinde olduğunu vurgulayan Serin, “Ürünlerin, üretim alanından nihai tüketiciye ulaştırılmasında soğuk tedarik zincirinin kırılmaması son derece önemlidir. ATP konvansiyonunun etkin uygulanması, bu soğuk tedarik zincirinin kırılmamasını sağlayacaktır. Gıda lojistiği, ATP’nin kanunlaşmasıyla mükemmel bir standart kazanmıştır. Fakat en önemli konu, bu standardın etkin olarak uygulanması ve uygulamanın yaygınlaştırılarak denetlenmesidir” diyor.

 ATP Konvansiyonu’nun etkin uygulanmasının frigorifik treyler satışlarını da ciddi oranda artıracağına dikkat çeken Serin şunları aktarıyor: “Sadece frigorifik araçların sayılarının artırılması, gıda lojistiğindeki sorunları tek başına çözmez. Konu, ülkenin ekonomik durumu, ihracatı, halk sağlığı, araç üreticileri gibi pek çok tarafı ilgilendirmektedir. Bu konunun bir milli mesele olarak ele alınması gerekir. ATP konvansiyonunun uygulanması ve denetiminde, devletin rolü elbette çok büyüktür. Ama konunun herkes tarafından bilinmesi ve öneminin anlaşılması için, özellikle gıda lojistiği, taşımacılıkla ilgili olan sektörlerin sivil toplum kuruluşlarının, bu konunun sürekli üzerinde durarak kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir. Biz de TREDER olarak, bu misyonu kendimize görev edindik.”

 

Gıda lojistiği sektörü ivme kazanacak  

Ekol Lojistik Sağlık ve Gıda Sektörü Yöneticisi Bilal Uzun ise, özellikle ihracatı yapılan ürünlerde nakliye süreçlerinde yaşanan sıcaklık sapmaları sonucunda telef olan ürünler nedeniyle her yıl milyonlarca Euro’luk maddi kaybın ortaya çıktığını söylüyor. ATP Konvansiyonu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte taşımacılık tarafındaki altyapı eksikliklerinin önemli ölçüde giderileceğini belirten Uzun, “Bizde de sadece uluslararası taşıma değil iç dağıtımlar tarafında da bu düzenlemeye gidilmelidir. Bu konvansiyon sayesinde gelişecek olan depolama ve taşıma altyapımız özellikle yüksek standartta ürün talep eden pazarlara erişim hızımızı ve kalitemizi yükseltecek ve yeni pazarlara ulaşmamız mümkün olabilecektir. Öte yandan gelişen altyapı sayesinde rekabet ve maliyet düşüşü de beraberinde gelecek, halihazırda zaten sıcaklık kontrollü taşıma hizmeti alan firmaların maliyetlerinde azalmalar gözlenebilecektir. Tüm bu faktörlerin gıda ihracatını olumlu etkileyecektir” diyor.

Halen gıda sektöründe üretici olan pek çok firmanın küçük ölçekle işe başlayıp depolama ve dağıtımlarını kendileri ya da bayileri aracılığıyla yaptırmakta olduklarını vurgulayan Uzun, değişen standartlar ve artan rekabet ile birlikte bu hizmetlerin lojistik hizmet sağlayıcılarına doğru yöneleceğini, bununda gıda lojistiği alanında ciddi büyüme yaratacağını belirtiyor. “Bu süreçte Ekol Lojistik gibi gıda sektöründe hizmet standartlarını ayrıştıran ve özel filo/ekip kurulumunu sağlamış olan lojistik hizmet sağlayıcıların daha ön plana çıkacaktır” diyen Uzun, ayrıca gıda ürünlerinin depolanması konusunda da standartların geliştirilmesi ve denetleme mekanizmasının sıkılaştırılması gerektiğini düşünüyor.

 

Güvenlik artıp, rekabet kızışacak

Havi Logistics Türkiye Genel Müdürü Altan Sekmen ise, zaten önemli bir kesim tarafından uygulanan standartların zorunlu hale gelmesi ile tüm gıda pazarında tek standart oluşacağını söylüyor. Bunun öncelikle gıda güvenliği konusunda olumlu sonuçlar doğuracağını, ardından rekabet anlamında da çok daha iyi bir ortam yaratacağını belirten Sekmen, “Yeni yasa ve yayınlanacak yönetmelikler ile ilgili uygulama sürecinin görüleceğiz. Ancak bu durumda sadece devletin denetimler ile uygulanıyor olması gereken standart ve kuralları yaygınlaştırması beklenmemelidir. Zorla, denetim ve ceza ile ancak belli bir yere kadar gidebiliriz. Bu nedenle resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve özel işletmeler, şirketler el ele vermeli, ATP standartlarının uygulanması ve daha da önemlisi gıda güvenliği bilincinin toplumda daha da yaygınlaştırılması konusunda ortak çalışmalar yapmalıdırlar. Gıda lojistiği de ağırlıklı olarak hassas ürünleri kapsıyor olması nedeniyle hijyen, sıcaklık, soğuk zincir, ATP standartları konularını içinde barındırıyor. Bu anlamda gıda lojistiği konusunda önümüzdeki dönemde olması gerektiği gibi önemli adımlar atılacak ve büyük değişiklikler olacaktır.”

Sorunlar büyük ölçüde çözülecek

Dondurulmuş gıda lojistiğinin, kalite olarak beklentilerin ve servisin en yüksek düzeyde olması gereken bir çalışma alanı olduğuna belirten İglo Türkiye Tedarik Zinciri Direktörü Ömer Özgüle, ATP Konvansiyonu’nun kanunlaşması ile gıda ve lojistik sektörlerinde yaşanan sıkıntıların büyük ölçüde çözeceğini söylüyor. ATP Konvansiyonu’nun kanunlaşmasıyla birlikte et, süt, balık ve sebze-meyve gibi kolay bozulabilen gıdaların hem sağlıksız taşınmasının önüne geçileceğini hem de bunun yarattığı ekonomik kayıpların büyük oranda ortadan kalkacağını vurgulayan Özgüle şunları aktarıyor: “Türkiye’nin uzun yıllardır tarafsız kalmayı tercih ettiği gıdaların uluslar arası taşımacılığı ve taşımacılık esnasında kullanılacak özel ekipmanların standartlarının belirlenmesi aynı zamanda ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Zira son yıllarda yeterli donanıma sahip olmayan araçlar tarafından taşınan gıdalar olumsuz şartlara maruz kalarak daha tüketiciye bile ulaşmadan raf ömürleri tükendiği için çöpe gidiyor. Bu kanun vasıtasıyla bütün bu olumsuzlukların önüne geçilmesini temenni ediyoruz. Unutulmamalıdır ki her tür gıda maddesinin karakterlerine uygun olmayan taşıma araçları ile sevk edilmesi ve bu tarz taşımada araç üzerinde geçen her fazla süreç gıdanın tazeliğini, besleyici değerleri ve vitaminlerini olumsuz olarak etkilemekte ve masalarımıza değer kaybı yaşamış ürünlerin ulaşmasına neden olmaktadır. Bu noktada yüksek kalite standartlarıyla dondurulmuş gıdanın besin değerini ve tazeliği korumak için en iyi çözüm olduğunu tekrar hatırlatmak isteriz.”

 

THERMO KİNG ATP’YE HAZIR 

Bu adımla özellikle Türkiye ihracatında önemli bir kalem olan soğuk zincir taşımacılığındaki kayıpların önüne geçileceğinin altını çizen Doğuş Otomotiv Thermo King Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Müdürü Adnan Yücel “Bu kanun öncelikle bozulabilir nitelikteki gıdaların tüketiciye çok daha kaliteli ve sağlıklı bir biçimde ulaşmasına hizmet edecektir. Uygun olmayan koşullarda taşınan bozulabilir ürünler, besin değerlerinden önemli ölçüde kayıplara uğramakta ve tazeliğini kaybetmekte, bazı durumlarda ise ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Bir diğer önemi de ekonomik boyutudur. Ülkemizde ne yazık ki hala açık kasa araçlarla yoğun bir şekilde sebze meyve taşımacılığı yapılmakta, bu yüzden çok ciddi kayıplar yaşanmaktadır. Bu kayıplar bazı ürünlerde yüzde 30’lara kadar ulaşabilmektedir. Kaynakların etkin kullanımının son derece önemli olduğu günümüz koşullarında bu durumun ülke ekonomisine verdiği zarar ve yarattığı israf inanılmaz boyutlardadır”  diyor. Çıkan yasanın etkin bir denetleme ve uygulama ile orta ve uzun vadede frigorifik kasa ve kasa soğutucu sektörüne çok olumlu katkılar yapacağını belirten Yücel,  gıda lojistiği sektörünün bu sayede sağlıklı bir büyüme içerisine gireceğini de sözlerine ekledi.

 

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat