e
Banner


Lojistik Pazarında Rekabet Stratejileri

Türkiye’de Lojistik Pazarı, Rekabette Yeni Dönem, Lojistik Pazarının Potansiyeli, Lojistik Pazarının Büyüklüğü, Lojistik Pazarında Rekabet, Dünyada lojistik pazarı, Türkiye lojistik sektörü, Lojistik pazarında rekabet stratejileri, lojistik şirketleri

 




lojistik_firmalar.jpg

Uzmanlara göre Türkiye’de lojistik pazarının potansiyel büyüklüğü 90-100 milyar dolar civarında. Mevcut büyüklüğün ise 2011 sonu itibarıyla 20 milyar dolar olması bekleniyordu. Yani halen ulaşılmamış yüzde 80’lik bir potansiyel mevcut. İşte bu rakam, pazardaki kıyasıya rekabetin en önemli nedeni. Yurtiçi rekabeti belirleyen unsurlar arasında fiyat ve hizmet kalitesi başı çekiyor. Yurtdışı hizmetlerde hız ve kapasite yarışı öne çıkıyor. Gerek filo gerekse depo yatırımları ise şirketlerin bir diğer rekabet alanı. Satın almalarla fark yaratmak da pazarın güçlü oyuncularının önemli rekabet stratejilerinden biri.

Dünyada lojistik pazarı 2009 yılı rakamlarına göre 6 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip. Bu rakamın 2015 yılında 10-12 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye lojistik sektörü ise 2010’da 17 milyar dolarlık iç hacme ulaştı. Sektörün bu yılı yüzde 7 büyümeyle kapatması ve 20 milyar dolar ciroya ulaşması bekleniyor. Türkiye’ye dönük potansiyel pazar tahminleri ise mevcut büyüklüğün çok üzerinde… 90-100 milyar dolar. Verilere göre ciddi bir potansiyele henüz ulaşılmamış durumda. Zaten rekabetin asıl nedeni de bu. Sektördeki rekabet, her alanda kıyasıya biçimde sürüyor.

Peki rekabette hangi stratejiler öne çıkıyor? Önde gelen lojistik şirketlerinin stratejilerine bakıldığında, bu sorunun yanıtı net biçimde ortaya çıkıyor. Lojistik hizmetlerde fiyat ve hız rekabeti ilk sırada yer alırken, kargo segmentinde hizmet kalitesi ve yaygınlık öne çıkıyor. Yatırım ve satın almalar da şirketlerin önem verdiği stratejiler arasında…

Lojistik uzmanı Atilla Yıldıztekin, “Farklı taşıma modlarında farklı rekabet kriterleri uygulanıyor. Bunların tümü de iş kapasitesiyle müşteri talepleri arasındaki dengeye göre değişkenlik gösteriyor” diyor. Yıldıztekin’e göre deniz taşımacılığında rekabeti belirleyen unsurlar; fiyat, liman boş kapasitesi, sözleşme süresi, hizmet kalitesi ve hız. Uluslararası kara taşımacılığındaki şirketler fiyat, sürdürülebilirlik ve taşıma hızında yarışırken, yurtiçi kara taşımasında fiyat tek başına bir rekabet unsuru haline gelmiş durumda. Kargo segmentinde yaygınlık, demiryolunda ise fiyat ve vagon kapasitesi öne çıkıyor.

Türkiye’nin önde gelen lojistik şirketlerine, pazarda rekabeti belirleyen unsurları, rekabet stratejilerini ve 2012 hedeflerini sorduk.

“Sorun dengesiz fiyatlar”

2011’de bir önceki yıla göre yüzde 30 büyüyen Netlog Lojistik Grubu’nun başkan yardımcısı Gökalp Çak, sektördeki en büyük sıkıntının dengesiz fiyat politikası olduğunu söylüyor. Çak’ın 2012 yılına ilişkin öngörüleri ve şirkete dönük hedefleri şöyle: “Açıkçası 2012 bizi biraz korkutuyor. Ülkemiz ekonomik olarak çok güçlü ve sağlıklı. Ancak komşularımız çok zayıf ve hasta. Bu dönemin sancılı geçeceğini öngörüyomm. Grup olarak maliyet düşürücü önlemler alıyoruz. Intercombi şirketimiz, Batı Avrupa taşımaları için yatırımlarını sürdürüyor. İrak, Afganistan gibi özel bölgelerde hizmet portföyünü geliştiriyor. Grup olarak satın almalarla da ilgileniyoruz.

Türkiye’de lojistik sektöründe hala yapılacak çok iş, geliştirilecek çok servis var. Sektörün sorunu, bilinçsiz rekabetten gelen dengesiz fiyat politikaları. Uluslararası nakliye sektöründe sıkça karşılaştığımız dengesiz fiyat stratejileri lojistik sektörüne de sıçramış durumda. Ancak bu evrenin de bir gün geçeceğini ve işini iyi yapanların rakiplerine karşı avantaj kazanacağını öngörüyoruz.

2011’de yaklaşık yüzde 30 büyüdük’. Bunun dlşında henüz anonsunu yapmadığımız bir şirket alımı söz konusu. 2011 ciromuz 650 milyon TL’yi geçecek. Bu da yıllık bazda yüzde 4l’lik büyüme anlamına geliyor. Büyümemiz tamamen gerçek lojistik ve taşımacılık operasyonlarından geliyor. 2012 ciro hedefimiz 750 milyon TL.”

 

DHL, “Yatırıma devam” diyor

Fiyat sarmalının sektörde ciddi bir sorun olduğunu DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Hakan Kırımlı da doğruluyor. Kırımlı’nın görüşleri şöyle: “Rekabeti belirleyen unsurlar arasında fiyat dengesi, kaliteli hizmet, teknoloji ve yenilikçi uygulamalardan faydalanma öne çıkıyor. DHL Supply Chain olarak her zaman rekabetçi yaklaşımla en üstün kalitede hizmet sağlamayı hedefliyoruz. Önümüze koyduğumuz hedef çok net: Türkiye’de tedarik zinciri yönetimi hizmetini dış kaynak yoluyla almak isteyen şirketlerin ilk tercihi olmak. Bunu sağlamak için gerekli her türlü altyapı, teknoloji ve insan kaynağı yatırımını yapıyoruz.”

Rekabette öne çıkmak için yatırımlara odaklandıklarını söyleyen Kırımlı, şu bilgileri veriyor: “Çok önemli iki avantajımız var. Bunlardan biri Türkiye’de ihtiyaç duyulan herhangi bir tedarik zinciri çözümünün halihazırda DHL tarafından geliştirmiş olması. Bizim için bilgi transferi çok kolay. İkinci avantajımız ise tedarik zinciri yönetiminde sektörel uzmanlığımız. Perakende, tüketici, sağlık, teknoloji, otomotiv ve kimya sektörlerinde uzmanlaşmış yöneticilerimiz bulunuyor. Bu yılı yaklaşık yüzde 40 büyümeyle kapatacağız. 2012’de ise büyüme oranlarının 2011 seviyelerine ulaşmayacağı bekleniyor. O nedenle yatırımlarımızı sürdürme kararı aldık. Ayrıca şirket satın alma da gündemimizde olacak.”

 

“Kayıt dışı haksız rekabet”

İnci Lojistik Genel Müdürü Emrah Gezgin, pazardaki en büyük sıkıntının kayıt dışı olduğunu dile getiriyor. Gezgin’e göre fiyat ve hizmette farklılaşma, rekabet açısından en önemli unsur. Ancak kayıt dışı işletmelerin yaratmış olduğu haksız rekabet önemli bir sorun. Gezgin’in değerlendirmeleri şöyle: “İnci Lojistik, toplam 40 bin metrekarelik kapasitesi ve 13 bölgede kurulan aktarma merkezleriyle önemli bir oyuncu. Hizmetlerimiz arasında uluslararası deniz, kara ve hava taşımacılığı, demiryolu taşımacılığı, konteynır taşımacılığı, proje taşımacılığı, kombine taşımacılık, soğuk hava depolama hizmetleri, soğuk zincir hizmetleri, antrepo hizmetleri, liman hizmetleri, yurtiçi dağıtım ve depolama hizmetleri bulunuyor.

Ana stratejimiz, yeni ürün yaratarak hizmette farklılaşma. Bu kapsamda Eylül 2011’de hizmete geçirdiğimiz deniz otobanı projesiyle 45 feetlik konteynırlarla Türkiye-Avrupa arasında hızlı ve ekonomik lojistik hizmeti sunmaya başladık. Intermodal servisiyle ticaretin yoğun olduğu dönemlerde yaşanan TIR sıkıntısı ortadan kalkıyor, müşterilerimize yıllık bazda sabit fiyat ve düzenli servis imkanı sunabiliyoruz. Büyüme açısından bakarsak; 2012’de 2011 yılına paralel bir seyir izleyeceğimizi düşünüyoruz. Avrupa’da yaşanacak daralmayı Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki pazar genişlemesiyle kapatacağız.”

 

OMSAN’ın farkı nerede? 

Omsan Lojistik Genel Müdürü Osman Kiiçükertan, rekabeti belirleyen unsurların başında esneklik, hız, izlenebilirlik, optimizasyon ve yeni teknolojilerin kazanılması gibi konular geldiğini söylüyor. Omsan’ı diğer şirketlerden ayıran en önemli özellikleri ise iş hacminin büyük kısmının kontrat lojistiği kapsamında olması, yenilikçi ürünler geliştirmesi ve farklı taşıma modellerini kullanması olarak sıralıyor.

Küçükertan, şu değerlendirmeleri yapıyor: “Sürekli araştıran proaktif bir şirketiz. Kriz ortamlarında en az etkilenecek sektörleri tespit edip kısa sürede bu sektörlere çözüm üretecek şekilde organize oluyoruz. Dolayısıyla krizlerden zarar görmeden çıkabiliyoruz. Omsan Lojistik’in 1.300 adetlik karayolu nakliye filosu, 340 swapbody ve 205 adet vagondan oluşan intermodal taşıma filosu, 2 adet helikopteri, 1 adet kuaı yük gemisi, yurtiçi ve yurtdışında toplam 785 bin metrekarelik kapalı ve açık alandan oluşan lojistik merkezleri bulunuyor. Birçok sektöre hizmet sunuyoruz. Önümüzdeki dönemde otomotiv, perakende, hızlı tüketim, inşaat ve enerji sektörlerine ağırlık vereceğiz. Yurtiçinde bölge bazında yapılanmayı, yurtdı-şında ise stratejik ülkelerde, yeni şirket kurma, satın alma, ortak olma veya stratejik işbirlikleri şeklinde ilerlemeyi hedefliyoruz.”

 

CEVA, insana yatırım yapıyor

“Gelişmekte olan bir pazarda rakiplerden farklılaşmak için yalnızca bir konuda güçlü olmak yeterli değil” diyen Ceva Lojistik Türkiye ve Balkanlar Genel Müdürü Aslan Uzun ise tüm unsurların birbirini desteklemesi gerektiğini vurguluyor. Uzun, şu bilgileri veriyor; “Fiyat, hız, filo büyüklüğü, pazar yapısı, sunulan hizmetler hepsi birbirini destekleyici olmalı, entegre bir şekilde sunulmalı. Bunların yanı sıra işbirliği yaptığımız müşterilerin hem zamandan hem maliyetten tasarruf edebilmesi için hangi aracın ne zaman tesise varacağını hesaplayıp planlayarak, fabrika önünde uzun kuy-aıklar oluşmasını engelliyoruz. Tüm bunları yaparken hizmet kalitemizden de ödün vermiyoruz. Filonun büyüklüğü kadar, onun iyi yönetilmesi de çok önemli. Ayrıca bizim için yatırımların en büyüğü çalışanımıza yaptığımız yatırımlardır. Yeni büyümeler için yeniden insana ve tüm sistemlerimize yatırım yapıyoruz.

Bu yıl, 2009’da yaşanan krizin etkisinin neredeyse bittiği bir yıl oldu. Şirketlerin altyapı yatırımlarına tekrar yönelmesi ve komşu ülkelere açılmasıyla sektör eski hareketliliği yakalamaya başladı. Bu, 2012’nin çok daha iyi bir yıl olacağına işaret ediyor. 2011’den itibaren her yıl 50-75 bin metrekare depo yatırımı planlıyoruz. Bilişim ve İK alanlarında da yatırımlar gerçekleştireceğiz. Hava ve deniz taşımacılığına yoğunlaşacağız. Ortadoğu ve Orta Asya için yeni hatlar açacağız.”

 

EKOL’ün hedefi avrupa ligi

Sektörü etkisi altına alan fiyat rekabetini eleştirenlerden bir diğeri de Ekol Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Okyay Öztuğran. Ona göre pazardaki rekabet fiyatta değil hizmette olmalı. Öztuğran’ın görüşleri şöyle: “Rekabeti belirleyen birçok ıınsur var tabii. Bunların başında fiyat geliyor. Bu durum daha çok uluslararası kara nakliyesi alanında yaşanıyor. Ancak kontrat lojistiğinde durum değişiyor. O noktada rekabeti belirleyen unsurlar daha çok hizmetin kalitesi ve katma değerli hizmetler olarak öne çıkıyor. Çok rekabetçi olduğumuzu söyleyebilirim. Birçok farklı müşterimize tamamen otomasyonel çözümler sunabiliyoruz. En yüksek oranda hizmeti en düşük hata riskiyle sağlayabili-yonız.

Artık pek çok önemli şirket, tedarikçilerinden çevreye karşı duyarlı olmasını da bekliyor. Biz de “yeşil lojistik” kavramını benimseyerek çözüm sunuyoruz. Bin 900 araçlık filomuzla öncü entegre lojistik hizmet sağlayıcıları arasındayız. En önemli hedefimiz Avrupa’da önemli bir oyuncu olmak. Bu yolda attığımız adımları hızlandırdık. Avrupa’da ofisler açtık, Romanya’da da bir şirket alımı gerçekleştirdik. 5 yılda Romanya’da 10 milyon Euro’luk daha yatırım yapacağız.

2012, Ekol’ün yatırım yılı olacak. Uluslararası pazarlarda açılımımız sürecek. Müşteri portföyümüze yenilerini katarak büyümemizi sürdüreceğiz. 2011’de yakaladığımız büyüme hızını gelecek yıl da devam ettireceğiz.”

 

“2012 çalkantılı olabilir”

Horoz Lojistik için 2012 diğer şirketlerden daha anlamlı bir yıl olacak. Çünkü şirketin 70’inci kuruluş yılı. Bu noktada heyecanlı olduklarını dile getiren Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Horoz, hedeflerini ve beklentilerini şöyle özetliyor: “Bizim için rekabeti belirleyen temel unsurlar; ölçek, know-how, net-work gücü, üriin/hizmet çeşitliliği ve entegrasyon kabiliyeti. Gelecek yıl dünya genelinde ekonomik çalkantılarla dolu bir yıl olacak. Günümüzde kriz döneminde ülkelerin birbirinden farklı tepkiler verdiklerini görüyoruz. Bugün toplu değişimler değil farklılaşan performanslar mevcut. Hizmet verdikleri sektörlerin etkilerine göre lojistik şirketleri de az veya çok olarak bu ortamdan etkilenebilirler. Her daralma sürecinde olduğu gibi dayanıklı tüketime yönelik harcamalarda daha fazla tasarrufa gidilecek gibi görünüyor. Bu sektöre hizmet veren şirketler dalgalanmadan daha fazla etkilenebilir.

Gelecek yıla dönük hedeflerimize gelirsek… Her yıl ekim ayında bütçe sürecimizi başlatıp önümüzdeki yıl hedeflerimizi ve bu paralelde bütçemizi hazırlarız. Bütçe çalışmalarımız halen sürüyor. Net bir ciro rakamı söylemek için erken. Ancak yaklaşımımız, Türkiye’nin öngördüğü büyümenin iki katı gibi bir büyüme gerçekleştirmek.”

 

BORUSAN, kalitesine güveniyor

Sektördeki rekabetin yoğunlaştığını ve pazarın sürekli büyüdüğünü söyleyen Boaısan Lojistik Genel Müdürü Kaan Gürgenç, “Bu ortamda sadece kendini geliştiren şirketler ayakta kalabilecek” diyor. Gürgenç’in öngörüleri ve hedefleri şöyle: “Artık rekabet etmek için düşük fiyat yeterli değil, aynı zamanda hızlı ve güvenilir olarak müşteri memnuniyetini ve ilişkilerin sürekliliğini sağlamak da gerekiyor. Bu nedenle kendini geliştiren ve yenileyen şirketler öne çıkacak. Biz, müşterilerimizin tüm ihtiyaç ve taleplerini tek bir elden yöneterek onların çözüm ortağı olma prensibiyle çalışıyoruz. Bir diğer avantajımız ise kullandığımız kalite yönetim sistemleridir. Ayrıca stratejik planını 5 yıl için kurgulayan bir şirketiz. Önemli rekabet silahlarımızdan biri de bu. Dolayısıyla, 2012 hedeflerimize ulaşmak için planladığımız yatırımlarımızı, sadece 2012’yi kapsayacak şekilde değil, sonrasındaki dönemle ilgili öngörülerimizi de dikkate alarak hayata geçiriyoruz. 2012 için ciro hedefimiz 387 milyon dolar. 2015’te uluslararası taşımacılık yapan Türk şirketleri arasında ilk 3’te olmayı hedefliyoruz. 2012 beklentilerimize gelirsek… Büyüme öngörülerini dikkate aldığımızda, önümüzdeki yıla çok da pozitif bakamıyorum. Adımların dikkatli atılması gerekecek. Uzun vadede, sadece düşük fiyat veren değil, müşteri için ‘çözüm oıtağı’ olabilenler kazanacak.”

 

“Müşteri odaklı çalışıyoruz”

Reysaş Yönetim Kurulu Başkanı Durmuş Döven, diğer şirket yöneticilerinden farklı olarak başka bir noktaya vurgu yapıyor. Ona göre artık fiyat rekabetinin yerini sofistike hizmetler alıyor. Döven’in sektöre ve şirket hedeflerine dönük görüşleri şöyle: “Şu an sektörde verilen hizmetin daha sofistike olması yönünde bir eğilim mevcut. Bu bilinçlenmenin sonucu olarak da müşteri odaklı çalışmak ve güvene dayalı hizmet kalitesi, rekabeti belirleyen en önemli unsurlar arasında. Tabii filo yapınız ve teknolojik altyapınız da önemli unsurlar.

Reysaş Lojistik olarak hep uzun vadeli hareket ettik. Bundan sonrasında da rekabet, yatırım ve büyüme stratejimiz bu şekilde olacak. Bugüne kadar yaklaşık 800 milyon dolarlık yatırım yaptık. Sadece depolama alanında 2010 yılında 30-35 milyon dolarlık yatırımımız oldu. Ana hedefimiz yeni ve stratejik yatımlarla birlikte depo alanımızı 2015 yıl sonunda 1 milyon metrekareye ulaştırmak. Yıl sonunda yüzde 20-25 oranında büyüme hedefliyoruz.

Sektöre gelirsek, 2012 yılında pazarımız geçen yıllara kıyasla daha rekabetçi ve yoğun bir dönem yaşayacak. Birçok şirket, yeni düzenlemeler sonucu önü açılan demiryolu taşımacılığına yoğun yatırımlar yapıyor. Türkiye’nin dünya lojistik pazarından daha fazla pay alması gerekir. Şirketlerin diğer tüm lojistik seg-mentleıine yaptıkları yatırımlarla bu payın artacağına inanıyorum.”

 

UPS, Türkiye’nin 81 ilinde

UPS Türkiye Ülke Müdürü Mike Harrel ise en önemli unsurun yaygınlık ve teknolojik üstünlük olduğunu savunuyor. Harrel, görüşlerini şu şekilde paylaşıyor: “Yaygın hizmet ağı, teknolojik altyapı, müşteri ihtiyaçlarına uygun, hızlı, güvenilir ve kaliteli hizmet sunabilmek, doğru hizmeti doğru yer, doğru zaman ve doğru maliyette sunmak, rekabet üstünlüğünü getirir. UPS olarak 220’den fazla ülkeye ulaşıyoruz. UPS Türkiye olarak ise 23 operasyon merkezimiz ve 1.250 aracımızla 81 ildeyiz.

Rekabetçi bir yapıya sahip olan Türk lojistik sektörü, büyümeye devam ediyor. Ulaştırma ihtiyaçları her geçen gün artıyor. UPS, 100 yılı aşkın deneyimiyle çok kuvvetli bir konumda. Müşteri odaklı ilerleyerek sunduğumuz hizmetleri geliştirmenin yollarını arıyor, bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarını analiz ederek gerekli alanlara yatırım yapıyoruz. Bu yatırımlarımızın karşılığını da dünya çapında kazandığımız ödül ve derecelerden alıyoruz.

UPS’in global 2010 cirosu 49,6 milyar dolar oldu. 2011’in ikinci çeyreğinde ABD içi faaliyet kârını yüzde 31 oranında artırdı. Bu yıl, UPS Türkiye için de çok başarılı geçti. Gelecek yıl da emin adımlarla ilerleyerek gerek yurtdışı, gerek yurtiçi pazardaki konumumuzu güçlendirip daha da büyüyeceğiz. Yatırımlarımıza devam ediyoruz.”

(myfikirler.com)




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat