e
Banner


ADR’deki erteleme tansiyonu yükseltiyor!
Akaryakıt, lojistik ve araç ürecileri ADR’ye kilitlenirken, yayınlanan yeni yönetmelikle taşıma araçları ve üniteleriyle ilgili hükümler 1 Ocak 2014 tarihine ertelendi. Kararı değerlendiren sektör temsilcileri; hizmet verdikleri alanlar kadar can ve mal güvenliği açısından da son derece önemli olan yönetmeliğin bir an önce devreye alınmasını talep ediyor.




adrAkaryakıt sektörü hız kesmeden büyümeye devam ediyor. Bugün pazarda lisans sahibi olan yaklaşık 120 firma bulunuyor. Akaryakıt sektöründe taşımaların %90’ı ise karayolu ile yapılıyor. Büyük sorumluluk gerektiren bir iş olan akaryakıt taşımacılığında en küçük hata bile geri dönüşü olmayan facialara yol açabiliyor. Risklerle dolu sektör için en önemli düzenleme Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkındaki Yönetmelik (ADR). Türkiye’nin 22 Mart 2010 yılında fiilen taraf olduğu ADR, karayollarında tehlikeli madde taşıyan tüm araçların güvenli bir şekilde taşıma yapabilmeleri için sınıflandırma, tasarım, hesaplama, dokümantasyon gibi konuları kapsıyor. Aslında 2011 yılında yürürlüğe girmesi beklenen ADR, altyapı yetersizliği nedeniyle sürekli erteleniyor. Son erteleme kararı ise 2012’nin Aralık ayında geldi. Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre ADR Yönetmeliği’nde yeniden değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikle “Taşıma araçlarıyla/üniteleriyle ilgili hükümler 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe girer” hükmü 1 Ocak 2014 tarihine ertelendi. Erteleme kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan sektör temsilcileri ADR Yönetmeliği’nin en kısa sürede devreye alınması gerektiğini söylüyor.

UND: ULUSAL KOMİSYON KURULMALI

Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel, tehlikeli madde lojistiğinin riskleri göz önünde bulundurulduğunda bu alandaki taşımaların kurallara, kanunlara ve yönetmeliklere bağlanmasının, aynı zamanda denetlenebilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor. Türkiye’nin tehlikeli madde taşımacılığında uluslararası mevzuat açısından pek de başarılı bir noktada olmadığını vurgulayan Özer, “Özelilikle nakliye sektörünü yakından ilgilendiren eğitimli sürücü ihtiyacını karşılamak amacıyla düzenlenen, 17 Haziran 2010 tarihli ‘Karayolunda Tehlikeli Madde Taşıyan Şoförlere Yönelik MYE Yönergesi’ eğitimin daha iyi yapılabilmesi amacıyla önemli ayrıntılar bulundursa da, sürücülere yönelik sınav süreci sağlıklı işlemiyor. Dolayısıyla uluslararası taşımalarda sertifikalı sürücü sıkıntısı çekmekteyiz. Bu durum yabancı araçlara yaramakta ve Türk taşımacısının rekabetini zorlaştırarak pazar kaybetmesine yol açıyor. Bu sorunun uluslararası boyutudur. Diğer yandan Güvenlik Danışmanı Kurumu’nu henüz tesis edemedik. Patlayıcı maddelerin ve radyoaktif maddelerin taşınmasına yönelik sürücü eğitimlerinin henüz nasıl olacağı bilinmiyor. Bazı teknik uygunlukların özellikle ambalaj ve tankerlerin onaylanması yönünde eksikliklerimiz bulunuyor. Bunlar bugün itibariyle yabancı ülkeler üzerinde gerçekleşmekte olup, önemli bir maliyet oluşturuyor” diye konuşuyor.
Özel, dünyada ADR Konvansiyonu’na taraf olan ülke sayısının gittikçe arttığını söylüyor. Türkiye’nin de bir an önce mevcut yönetmeliğini ADR 2013 Konvansiyonu’na göre güncellenmesi gerektiğini vurgulayan Özel şunları aktarıyor:  “31.03.2007 tarihinde yayınlanan ve 01.01.2011 tarihinde ilgili maddelerin bir kısmı yürürlüğe giren yeni Karayoluyla Tehlikeli Madde Taşıma Yönetmeliği de mevzuatların düzenlenmesi açısından sektörde bir beklenti oluşturdu. Diğer taraftan, araçların uyumu konusunda yine bir yıl erteleme geldi ki, bu durum özellikle tanker taşımacılığında pek de olumlu karşılanmayacaktır. Öte yandan, elzem olan bir husus da mutlaka özel sektörün ve resmi kurumların bir araya geldiği Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü koordinasyonu altında bir ‘Ulusal Tehlikeli Madde Taşımacılığı (ADR, IMDG-Code, RID, IATA-DGR) Komisyonu’nun kurulmasıdır. Bu komisyon taşıma modları arasında uyumu gözetebilir, mevcut uygulamaların ülkemize yansıması ve yapılması gerekenler konusunda ve mevcut uluslararası toplantılar için Türkiye’nin pozisyonunu belirlemesi açısından önemli bir işlev görebilir. Öte yandan, bir denetim mekanizması bir de ‘Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı’ kurumunun hayata geçirilmesi gerekiyor. Bununla ilgili olarak yönetmelik çalışmalarına sektörü de sürecin içine katarak başlanılması önemli.” 

TAİD: İSTİKRAR VE GÜVEN DUYGUSU SARSILIYOR

Ağır Ticari Araçlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı H. Bahadır Özbayır da, ADR’nin karayolun tehlikeli madde taşımacılığının güvenliğini artıracak çok önemli bir adım olduğunu söylüyor. Halihazırda Türkiye’de birçok tehlikeli madde taşıma filosunun ADR’ye uygun olarak oluşturulduğunu belirten Özbayır, “Ancak yine de Türkiye’de hala ihmal edilemeyecek bir oranda emniyet koşullarının en asgari seviyelerde dahi yerine getirilmediği, eski usullerle tehlikeli madde taşımacılığı yapılmaya devam ediliyor” diyor.
ADR Yönetmeliği’nde üst üste yaşanan ve son anda sektöre bildirilen ertelemelerin güvenliği direkt olarak etkileyen negatif faktörler olduğunu vurgulayan Özbayır şunları aktarıyor: “Karayollarında emniyet, can ve mal güvenliği için son derece önemli olan ve AB ile uyum sürecinin önemli aşamalarından birisi olan bu yönetmeliğin sürekli olarak ertelenmesi sektördeki istikrar ve güven duygusunu sarsıyor. Yatırım, geliştirme ve üretim hususlarında sağlıklı bir planlamayı olanaksız kılıyor. Ağır ticari araç sektöründe emniyet açısından son derece kritik öneme sahip olan ve tehlikeli madde taşımacılığında kullanılan araç, üstyapı ve treylerlerde buna uygun özel tedbir ve donanımı zorunlu kılan bu mevzuatın devreye giriş tarihinin yıllardır ertelenmesinin belge, akreditasyon ve kontrol mekanizmalarının geçen süreler içinde kurulamamış olması, tüm sakıncalarıyla birlikte çok önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Buna ilaveten gerek üreticiler gerekse nakliye şirketleri planlarını devletin resmi uygulamaya geçiş tarihlerine göre yapıyor ve sürekli ertelemeler firmaları zor durumda bırakıyor. Öngörülebilirlik konusunda kamu otoritelerine olan güveni zedeliyor. Dernek olarak söz konusu yönetmelik değişikliğinin gözden geçirilmesini ve en kısa sürede ADR mevzuatının uygulamaya alınması talebimizi sektör ve kamuoyu ile paylaşmayı görev addediyoruz.”

TMP: DÖNÜŞÜM SÜRECİ İYİ YÖNETİLMELİ 

Tehlikeli Madde Platformu Rüçhan Derici ise, tehlikeli maddede can, mal ve çevreye verilecek zarar göz önünde bulundurulmadan yapılan taşımaların büyük risk yarattığını söylüyor. Türkiye lojistik sektöründe kızışan rekabetle tehlikeli madde taşımacılığında uyulması gereken kurallara yeteri kadar dikkat edilmediğini, bunun da kaza sayısını artırdığını belirten Derici, “Lojistik firmaları uluslararası şartlara uymaya çalışırken, pazar yurtiçi olduğunda hassasiyetlerini yitiriyorlar. Bunun temel nedeni ise denetim yetersizliği” diyor.
ADR’ye ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Derici, ertelemenin geçiş sürecini hızlandırmak adına yapıldıysa faydalı olacağını söylüyor. Derinci, “Ancak erteleme emniyet ve güvenlik açısından riskler oluşturacak. Çünkü, yönetmeliğin ilk yayınladığı 2007 yılından buyana birçok erteleme yapıldı. Bugün bazı işletmeler cezai müeyyideler başladığı zaman biz uygulamaya geçeriz düşüncesinde. Erteleme sektörde değişim ve dönüşüm maliyetini öteleme yaratıyor. Oysa bu düzenleme sadece yasal mevzuata uyumu içirmiyor, ondan daha önemlisi can ve mal güvenliği için gerekli” diyor.
Tehlikeli madde taşımacılığında yaşanan sorunlara da vurgu yapan Derinci, şunları aktarıyor: “Sorun yeterli bilgi ve bilinç düzeyinin yaygın bir şekilde oluşturulamamış olmasıdır. Çözümü ise eğitim, denetim, ve istikrar. Geleceğe aynı şekilde bakmak için insana değer veren bir yönetim anlayışının kamuda, özel sektörde ve sivil toplum örgütlerinde oluşturulması gerekir ki vatandaş risk altına girmesin. Tehlikeli madde taşımacılığında bu dönüşüm sürecini iyi yönetmek için ilgili tüm tarafların ‘önce insan’ diyerek işe başlaması gerekiyor. Ürünlerin işaretlenmesinde ve etiketlenmesinde AB Mevzuatı’na uygun işaretlemeler mevzuat ile belirlenmiş durumda. Ancak AB kapsamında da küreselleşen etiket uygulamalarına 2015 yılında geçilmesi hedefleniyor. Bu uygulamaya geçildikten sonra olası tehlikeler daha yaygın kitleler tarafından bilinir olacak. Tehlikeli ve kimyevi madde üreten, depolayan ve taşıyan firmalar kadar, önemli bir aktör olan kullanıcıları da bu ürünler hakkında daha fazla bilgilendirilmesi ve bilinçli tüketici kavramının oluşturulması gerekiyor.”

TREDER: TAŞIMALAR ALLAH’A EMANET

Treyler Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Recep Serin ise, Türkiye’de akaryakıt taşımacılığının güvenliği çok ciddi şekilde sorgulanabilecek tankerle yapıldığını söylüyor. Serin, “Çünkü bu tankerlerin önemli bir kısmı, merdivenaltı üreticiler tarafından imal ediliyor” diyor. ADR’nin yürürlüğe girmesinin başta can ve mal güvenliği açısından son derece önemli olduğuna dikkat çeken Serin, “Çünkü ADR’li tanker üretiminde emniyet ön plandadır ve üretimin her aşaması kontrol ediliyor. Bununla birlikte ADR devreye girdiğinde, tehlikeli maddelerin taşınması ADR’li tankerlerle yapılması gerektiğinden, sektörümüz için önemli bir iş hacmi olacak. Bu da daha fazla insan çalıştırılmasına ve devlete daha fazla vergi verilmesine neden olacaktır. ADR’li tanker üreticileri olarak endişemiz, karayollarında tehlikeli madde taşımacılığının kontrolsüzce yapılmasından dolayı oluşacak kazalar neticesinde ortaya çıkacak can, mal ve çevre riskleridir. Şu anda, Türkiye’deki tehlikeli madde taşımacılığının büyük bir kısmı, ne yazık ki, Allah’a emanet şeklinde yapılıyor. Kullanılan tankerlerin büyük çoğunluğu uygunsuzdur, can ve mal güvenliği için bu taşımacılığın ADR’li tankerlerle yapılması gerekiyor. Zira ADR’li tankerle yapılacak taşımacılıktaki güvenlik, ADR’siz tankere göre üst düzeydedir. Yönetmeliğin uygulanmasının, karayollarında ADR’siz dolaşan tankerlerin yol açtığı yük ve can güvenliği risklerini ciddi oranda azaltacağına inanmaktayız.




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat