Depo yatırımında ‘yanlış planlama’ maliyetleri artırıyor
Otomatik depolama ve tahsis sistemlerinde dünyanın önde gelen üreticilerinden biri olan Kardex Remstar, depo yatırımlarında verimlilik ilkesini yeniden tanımlıyor..
Lojistik sektöründeki deneyimlerinin ardından şirkete Türkiye Satış Direktörü olarak atanan Emre Yenal, firmaların yıllardır ihtiyaçlarına göre yapılmayan depoların sancılarını yaşadığını söylüyor. Yenal, ihtiyaçların doğru tespit edilememesi nedeniyle maliyetlerin yükseldiğini aktararak, ‘minimum kaynaktan maksimum verim almanın’ yatırımlardaki en önemli nokta olduğunu vurguluyor.
Dinamik depolama ve tahsis sistemleri ile depolama alanlarını ve verimliliği optimize eden Kardex Remstar, isteğe özel geliştirdiği çözümleriyle başta lojistik olmak üzere havacılıktan savunmaya, sağlıktan makineye kadar çok sayıda sektörün önde gelen şirketleriyle müşteri portföyünü büyütüyor. 1873 yılından bu yana Kardex Grubu’nun bir parçası olarak dünyanın birçok ülkesinde şubeleri ve temsilcilikleriyle faaliyet gösteren Kardex Remstar, Türkiye’de de yeniden yapılanarak hedef büyüttü. Lojistik sektöründe bugüne kadar ulusal ve uluslararası şirketlerde farklı görevler alan Emre Yenal, Eylül ayı itibarıyla Kardex Remstar’ın Türkiye’deki satışının başına geçti. Lojistik sektörünün oldukça ihtiyacı olan bir ürünü hem lojistik hem de üretim sektörlerine tanıtmak ve bir anlam da çok iyi bildiği bir sektöre katma değer yaratmak adına kariyerinde yeni bir adım atan Yenal ile Türkiye’de depo yatırımlarının bugün geldiği noktayı, atılan yanlış adımlara karşılık çözüm yollarını ve şirketin gelecek döneme dair hedeflerini konuştuk.
Terzi usulü depolama çözümleri sunuyor
Kardex Remstar’ın 1993 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, distribütörlük ve bayiliğin ardından son iki yıldır da şirket olarak pazarda varlıklarını sürdürdüklerini aktaran Emre Yenal, pazar paylarının yüzde 75 olduğuna dikkat çekiyor. Yenal, Türkiye’de dikey ve yatay depolama sistemleri ürettiklerini kaydederek, eğer yükseklik müsaitse 30 metreye kadar, yükseklik yeterli değil ise 40 metre derinliği kullanacak dönme dolap olarak adlandırdıkları sistemleri kurduklarını anlatıyor.
Marka bilinirliklerinin hızlı büyümede etkili olduğunu ifade eden Yenal, Türkiye’de sadece satış yapmadıklarını, servis ve montaj ekiplerinin de olduğunu belirtiyor. Teknoloji entegrasyonu dahil tüm süreçleri Türkiye’de verdikleri için müşterilerinin öncelikli tercihi olduklarını dile getiren Yenal, Türkiye’nin en büyük firmaları ile çalıştıklarını ve lojistiğin en fazla hizmet verdikleri sektör olduğunu söylüyor. Yenal, sistemleri hakkında şu bilgileri veriyor: “Kardex Remstar’ın sistemleri paletli depolamaya tam olarak uygun değil. Çok yoğun elleçleme olması, malların hızlı bir biçimde toplanıp rampaya bırakılması veya üretime sevk edilmesi gerek. Biz adet ve koli bazında sistemleri depoluyoruz ve müşterilerin isteklerine göre farklı ağırlıklarda sistemler inşa ediyoruz.”
Soğuk hava depolarına yönelik de çözümlerinin bulunduğundan söz eden Yenal, özellikle ilaç sektöründe kullanılan ve -25 dereden +60 dereceye kadar iklimlendirilmiş alanlarda çalışan makinelerinin olduğunu vurguluyor.
Sistem 12-24 ayda kendini amorti ediyor
Kardex Remstar’ın geliştirdiği sistemlerin kullanıldığı yatırımların minimum 12, maksimum 24 ayda kendini amorti ettiğini aktaran Yenal, “Otomasyon çok bilinmediği için korkutucu bir kelime. Sistemlerimizi hem bugüne hem de geleceğe yönelik bir yatırım olarak görüyoruz. Şahsi fikrim ihtiyacınız olan malzemeyi alın, kullanmaya başlayın ondan sonra verimliliği siz de test edin ve görüşelim. Sistemimizi kullanan ve elleçleme için 120 makinesi olan bir lojistik şirketinde 4 makineye 1 operatör yetiyor. Manuel sistemlerde bu oran daha da artıyor” diyor. Yenal, sistemin ilk yatırım maliyetinin de düşük olduğuna işaret ederek, önemli olan noktanın ödenen fiyat karşılında nasıl bir hizmet alındığının ötesinde o hizmeti alınırken nelerden tasarruf edildiği olduğunu vurguluyor. Yenal, “Bizim için depo alanının metrekaresini ve çalışan sayısını bilmek yeterli. Doğru ürün ve sıfır hata garantisi veriyoruz” diyor. Yeni bir satış ekipleri kurduklarını ve 2013 yılı içinde yüzde 100’lük büyüme hedefi belirlediklerine de işaret eden Yenal, İstanbul’un yanı sıra İzmit, Bursa, Konya ve Ankara’ya yayılacaklarını söylüyor.
Yanlış yatırımların hala faturası ödeniyor!
Türkiye’deki depo yatırımlarını da mercek altına alan Emre Yenal’a göre şirketler hala yanlış yatırımların sancılarını yaşıyor. “Türkiye’de metrekare maliyetleri çok yüksek. Bunun yanına bir de ihtiyaca göre yapılmayan depoları eklediğinizde çok ciddi operasyonel sıkıntılar ortaya çıkıyor ve maliyetler artıyor” diyen Yenal, maliyet baskısı üzerinden yapılan iş ortaklıkların da sorunu büyüttüğünü vurguluyor.
Türk lojistik sektöründeki en büyük sıkıntılardan birinin de firmaların bir alanda uzmanlaşma yerine her çözümü sunmaya çalışması olduğunu söyleyen Emre Yenal, “Uzun süreli kontrat yapmak istemeyen müşteriler karşısında çoğu lojistik şirketi operasyonun tüm süreçlerini kendi yönetmek istiyor. Çünkü ortada diğer firmalara karşı duyduğu güvensizlik var. Lojistik şirketlerinin doğabilecek memnuniyetsizleri öngörerek kendi ekiplerini ve özellikle endüstri mühendislerinden oluşan kadrolarını biraz daha geliştirmeleri, teknolojiye daha fazla yatırım yapmaları gerekiyor” diye konuşuyor.
Yenal, bununla birlikte lojistik firmalarının çok büyük yatırımlarla depo kurmalarının da doğru olmadığını düşünüyor. “Depolarını kaynak, işgücü ve zaman ayırarak kendi işleten firmalar satış sürecine ayıracağı zamandan ve paradan da çalmış oluyor” diyen Yenal, bir lojistik şirketinin depoyu kendi kursa dahi işletmesini başka bir firmaya vermesi gerektiğini savunuyor ve şu öneride bulunuyor: “Depolarda tutulan paletleri göz önünde bulundurduğunuzda brüt karlılığınız bir nakliye operasyonuna göre çok daha fazla. Bir de elleçleme yaptığınızı düşünürseniz işçilikten para kazanma şansınız var. Eğer bu ayağı doğru kurgularsanız çok daha avantajlı olursunuz.”
Depo yatırımının altın kuralları
Emre Yenal, depo yatırımı yapma kararı alan lojistik şirketlerinin hizmet sunacakları sektörleri, dağıtım kanalları/üretim merkezlerine yakınlığı gibi başlıkları içeren ve yaklaşık 30-40 farklı soruluk bir liste oluşturması gerektiğine dikkat çekiyor. “En temel soruların cevabını vermeden optimizasyon yapılamaz” diyen Yenal, ikinci aşamayı da depo içi detayların oluşturduğunu belirtiyor. Yenal, mal akış çizgisinin bozulmasının da yatırımcıya para kaybettiren konuların başında geldiğini vurgulayarak şöyle konuşuyor: “Eğer yatırım sürecinin başında depodan hizmet sunacağınız müşteriniz belli ise 1-0 önde başlarsınız. Değilse, bir nevi kumar oynarsınız. Böyle bir durumda da ihtiyaçlarınızı doğru öngörüp, maliyetlerinizi optimize etmek için tüm tedarikçilerinizle birlikte yola çıkmalısınız.”
“Rantabl depo büyüklüğü nedir?” diye sorduğumuz Yenal şu cevabı veriyor: “İçinde birden fazla müşterisi olan, geniş bir alan üzerine kurulu ve birçok operasyonun kanalize edildiği, hem elleçleme yapılan hem de yüksek raflama sisteminin bulunduğu depodur. Yeni açılan her depoda hem güvenlik hem de bir yönetim organizasyonu olması gerekir. Sigorta konusu da çok önemli. Özetle minimum kaynaktan maksimum verim alınmalı.”