Tırsan için üç büyükler içine girmeye bir adım kaldı
Geçen yıl 6 bin 898 adet araç üretimiyle Avrupa’da 4’üncü sıraya yerleşen Tırsan, Talson ile hava kargo araç üretiminde liderliğe yükselirken, Kässbohrer ile en bilinen 2. marka oldu. Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, hedeflerinin 2014 yılında üretim kapasitelerini ikiye katlayarak Avrupa’da ilk üçe girmek olduğunu söyledi.
Tırsan 2011 yılında da hem yurtiçinde hem de yurtdışında yükselişini sürdürdü. Türkiye’de 35 yılın rekorunu kırarak 6 bin 898 adet araç üretimiyle Türk treyler pazarının açık ara lideri olan Tırsan, Avrupa’da İngiltere, Fransa, İtalya, Polonya ve İspanya’yı geride bırakarak 4’üncü sıraya yerleşti. 2012’de 8 bin 750 araç satmayı planlayan Tırsan, 2014 yılında ise üretim adetlerini 15 bin adede çıkararak Avrupa’da ilk 3 üretici arasına girmeyi hedefliyor. 2011 yılında yakaladıkları üretim adetleriyle Almanya hariç Avrupa’daki tüm ülkeleri geride bıraktıklarını söyleyen Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “3’üncü ile aramızda sadece %20’lik fark kaldı. Onları da 2014 yılında üreteceğimiz 15 bin araçla mutlaka geçeceğiz” dedi.
İhracatta 500 milyon dolara koşuyor
Tırsan’ın Avrupa’da büyüyebilmek için 2003 yılında Hollandalı treyler üreticisi Talson’u satın aldığını hatırlatan Nuhoğlu, Avrupa’da Talson markasıyla hava kargo araç üretiminde pazar liderliğine ulaştıklarını açıkladı. Nuhoğlu, “Talson markasıyla hava kargo, tekstil ve çift kat taşımacılığa uygun kendi üretim teknolojisine sahip araç üretiyoruz. Özellikle hava kargo araç %50 pazar payı ile Avrupa’da lider olduk. Talson hava kargo araçları uzun ömürlü kullanımı ve düşük maliyeti nedeniyle dünyanın en büyük markalarının tedarikçisiyiz. Araçlarımız Fedex, DHL International, Wallenborn şirketleri tarafından tercih ediliyor” diye konuştu. Almanya’da sektörün en bilinen markaları üzerine yapılan araştırmada 2010’da 5’inci sırada olduklarını kaydeden Nuhoğlu, 2011’de 2’inciliğe yükseldiklerini söyleyerek şunları kaydetti: “Almanya’da 1996’dan beri faaliyette olan fabrikamız ve treyler sektöründe bir asırdır üretim yapan Alman Kässbohrer’i 2002’de satın almamız bizi bugün Almanya’nın sektöründe en bilinen 2’inci markası haline getirdi. Araştırmada 10 araç üstü filo sahibi orta ve büyük ölçekli Alman lojistik şirketleri arasında en bilinen 2’nci markasıyız. 10 araçtan az filo sahibi olan küçük ölçekli lojistik şirketleri arasında ise en bilinen 3’üncü markayız.”
Tırsan’ın 2011’de bin 358 adet araç ihraç ettiğini belirten Nuhoğlu, ihracatlarının bir önceki yıla göre 0 büyüdüğünü söyledi. 2012’de hedeflerinin ihracatı 2 katına çıkarmak olduğunu ifade eden Nuhoğlu, önümüzdeki 3 yıl içinde 500 milyon dolarlık ihracat planladıklarını kaydetti. Nuhoğlu, “Avrupa ekonomisinin kötü durumda olması 2007’de ihraç ettiğimiz 2 bin 350 adeti hala yakalamamamıza neden oldu. Yurtdışında 48 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. En büyük dış pazarımız Avrupa. İhraç ettiğimiz her 10 araçtan 4’ü Almanya’ya satıldı. Almanya %38’lik payla en çok ihracat yaptığımız ülke konumunda. Polonya’da ise bir rekor kırarak ihracatımızı %289’luk bir artışla pazar payımızı %7,5’e çıkarttık” diye konuştu. Nuhoğlu, TREDER üyelerinin yaptığı 100 milyon dolarlık ihracatın %50’sinden fazlasını Tırsan’ın tek başına yaptığının bilgisini vererek “TREDER üyelerinin yaptığı ihracatın çoğunluklu bölümü Ortadoğu’yu kapsıyor. Batıya yapılan ihracatın %90’lık bölümü yine Tırsan’a ait. 2012 yılında ise tek başımıza 90 milyon dolarlık ihracat yapacağız. Dolayısıyla Türkiye’nin ihracat rakamları daha da büyüyecek” dedi.
Üretimde tarihinin rekorunu kırdı
Avrupa ekonomisinde yaşanan daralmaya rağmen iç pazarda talep patlaması gerçekleştiğini vurgulayan Nuhoğlu, Ağır Ticari Araçlar Derneği (TAİD) verilerine göre Tırsan’ın 2011’de %47’lik pazar payına ulaşarak açık ara liderliğini sürdürdüğünü belirtti. TAİD üyeleri arasında Tırsan en yakın rakibinin iki katından fazla satış adedi gerçekleştirdiğine dikkat çeken Nuhoğlu, “Türkiye’de lojistik sektörünün lider çözüm ortağı unvanını büyük bir gururla taşıyoruz. 2012’de 6 bin 614 adet yurtiçinde, 2 bin 136 adedi ise ihraç edilmek üzere toplam 8 bin 750 adetlik üretim gerçekleştirmeyi planlıyoruz” dedi.
Tırsan’ın 2014’de 15 bin adet üretim ve Avrupa’da ilk üç hedefine ulaşmak için 2011’de 16 milyon dolarlık fabrika yatırımı gerçekleştirdiğini hatırlatan Nuhoğlu, günlük 30 olan araç üretim adedini 66’ya çıkardıklarını söyledi. Nuhoğlu, Tırsan’ın sektöründe ilk Ar-Ge merkezini kurduğunu ifade ederek şunları aktardı: “Ar-Ge merkezimiz 3’üncü yılına giriyor. Ar-Ge harcamalarımız ciromuzun %2’sine yaklaştı. İnovatif ürünler geliştirerek iş ortaklarımıza katma değer sağlamak, onların rekabetçiliğini artırmak için sürekli çalışıyoruz. 2011’de frigorifik semi-treyler, silindirik akaryakıt tankeri, havuzlu damper ve kamyon-römork olmak üzere 4 yeni ürün lansmanı gerçekleştirdi. 2012 yılına iki yeni ürün ile giriş yapıyoruz.”
2012’ye iki yeni ürünle start verdi
Taşımacılık sektörünün her alanı için uygun treyler çözümleri sunan Tırsan, Kässbohrer Yatay Silobas ve Kässbohrer Lowbed ürünlerini pazara sundu. Tırsan üretiminin %95'ini ihraç ettiği yeni Kassbohrer Lowbed, 1000 saatlik mühendislik çalışması ile geliştirildi. Daha hacimli, daha ağır ya da farklı ebatlarda yüklerin kolaylıkla taşıyabilmesi için üretilen yeni Kassbohrer Lowbed, 3 metre 350 santimetreye kadar genişleyebilen, 6 metre uzayabilen platformu ile 81 bin 700 kilogram yük taşıma kapasitesi sunuyor. 2.750 mm. genişliğe sahip yeni Kässbohrer Lowbed sağdan ve soldan 300 mm. uzatma yapılarak 3.350 mm. genişliğe ulaşabiliyor. Yeni araç, 6.000 mm. uzayan platformu ile farklı yüklerin taşınmasında pratik çözümler sunuyor. 81 bin 700 kg yük taşıma kapasitesi ile ağır yük taşımacılığında yeni Kässbohrer Lowbed önemli avantajlar sağlayacak gibi görünüyor. Farklı yol ya da çalışma koşulları altında serseri dingilleri sayesinde yüksek manevra kabiliyetine sahip Kässbohrer Lowbed 1. ve 2.dingil kaldırma özelliği, rampa tipi, aksesuarlar ve 5.teker yüksekliği gibi zengin opsiyonel seçenekleri ile kullanıcıların çalışma koşullarını kolaylaştırıyor.
Kässbohrer Yatay Silobas şimdi daha hafif
Yaklaşık 2 bin saat mühendislik çalışması ve 8 ay süren kapsamlı bir proje ile üretilen yeni Kässbohrer Yatay Silobas, yeni tasarımıyla daha çevik, daha hafif ve daha hızlı hale getirildi. Boş ağırlığı 4 bin 900 kilogramdan 4 bin 450 kilograma düşürülerek 450 kg ağırlık avantajı sağlayan aracın, toplam ağırlığında yaratılan hafiflik kullanıcısına daha fazla yükleyebilme olanağını ile zamandan ve yakıttan tasarruf sağlayarak işletme maliyetlerinin düşürülmesi ve taşıma kapasitesinin artmasıyla rekabet avantajı sağlıyor. Yükleme ve boşaltmada hızlı ve tam boşaltım sağlayan yeni donanımları ile çimento, toz ya da granül halindeki kimyasal ve inşaat malzemelerinin taşınmasını daha kolay hale getiren Kässbohrer Yatay Silobas 5.5 dakikadan daha kısa sürede boşaltım yapıyor. Wheelbase’i 7.015 mm.’den 6.730 mm.’ye, yüksekliği 4.000 mm.’den 3.920 mm.’ye ve uzunluğu 9.600 mm.’den 9.550 mm.’ye düşürülen silobasın yüksek manevra kabiliyeti kullanıcıya sürüş rahatlığı ve hızı sağlayarak çalışma koşullarını kolaylaştırıyor.
Yerli nakliyecinin payı azalıyor
Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, uluslararası taşımacılıkta yerli nakliyecilerin payının son 5 yılda sürekli düştüğünü söyledi. 2007 yılında Türkiye’ye boş girerek ihraç yükü alıp çıkan araç sayısının 15 bin civarında olduğunu belirten Nuhoğlu, bu rakamın 2011 yılında 100 binlere ulaştığına dikkat çekti. 2007’de gümrük kapılarından geçen TIR’ların %28'inin yabancı plakalı iken bugün bu oranın %42’ye çıktığını vurgulayan Nuhoğlu, “Hamzabeyli Sınır Kapısı’ndan çıkışların %53’ü yabancı araçlara ait. Eğer biz Türkiye’de bu şartları değerlendiremezsek yabancılar gelip Türk mallarını da taşır, Türk mallarının Avrupa’ya taşınmasını engellemek için her türlü numarayı da yapar” dedi. Bunun en büyük sebebi olarak ise Romanya ve Bulgaristan’ın AB’ye üye olduktan sonra Türkiyeli nakliye şirketlerine zorluk çıkarması olduğunu belirten Nuhoğlu, TIR’lardan fahiş ücretler talep edildiğini bu durumda yerli firmaların AB üyesi ülkelerin firmalarıyla rekabet edememesine yol açtığını söyledi.