Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan: Tedarik zincirindeki şoklar mali politikalarla çözülemez
19/08/2022 - 14:53:00
Ekonomi Profesörü Şebnem Kalemli-Özcan, Avrupa’da enflasyonun yarısı, Amerika’da enflasyonun üçte birinin arz şokları ve tedarik zincirindeki darboğazlarından kaynaklandığını söyledi. Özcan, “Tedarik zincirindeki aksamalar pandemi sürdükçe ve talep körüklendikçe devam edecek. Tedarik zincirinin tıkandığı şoklar yaşanırken, enflasyona mali patikalar global çözüm teşkil etmez. Hiçbir ekonomi tek başına bu işten çıkamaz, tüm dünya ekonomileri çıkmadıkça” dedi.
Marie Curie IRG Ödülü’nü kazanan ilk Türk sosyal bilimci olan Maryland Üniversitesi Ekonomi Profesörü Şebnem Kalemli-Özcan, Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence in Finance- CEF) tarafından düzenlenen “Pandemi, Küresel Tedarik Zinciri ve Enflasyon” konulu seminere konuşmacı olarak katıldı.
‘KRİZ GLOBAL, GLOBAL ÇÖZÜM GEREKİYOR’
Covid-19’un global bir kriz olduğunu ve global bir çözüm gerektirdiğini vurgulayan Profesör Şebnem Kalemli-Özcan, “Ancak bu dönemde global yönetimde büyük bir parçalanma yaşandı. Krizin global olduğu ve bu nedenle global bir çözüm gerektirdiği düşünülmeden, her ülke kendi yoluna gitti. Zengin ülkelerin aşı ve ekonomik politikaları krizin global olduğu gerçeğini hep göz ardı ediyor. Oysa ülkeler arası ticaret ve finansal bağlar nedeniyle zengin ülkeler, fakir ülkelerde süren Covid’den dolayı ekonomik kayıplara maruz kalıyor. Bu kriz karşısında sağlık ve ekonomik politikalar arasında bir seçim söz konusu olamaz” dedi. Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan, konuşmasında yaptıkları küresel çaptaki bir çalışmayı aktardı. Çalışmada 2020- 21’yi kapsayan iki yıllık dönemde Covid-19 salgınının Euro Bölgesi enflasyonu üzerindeki etkileri, ABD gibi diğer ülkelere kıyaslanarak incelendiğini belirten Profesör Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcamn, Global aşılama için ekonomik bir zemin var mı? Tedarik zincirindeki aksamalar neden geçici olmadı? Tedarik zincirindeki aksamalar ticaret ve enflasyon için ne anlam ifade ediyor? Mali politikalar global bir çözüm olabilir mi? sorularına cevap arandığını söyledi. Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan, “Covid-19’u sektörel talep ve arz şoku olarak modelledik. Hastalık döneminde kullanılan epidemiyolojik modellemeyi kullanarak ülkeler çapındaki hastalığı sektörel çapa indirdik. Makro model oluşturduk. Sektörler düzeyindeki iş gücü, arz ve talep şoklarını ölçmeye çalıştık. 65 ülke, 35 sektör için bunu yaptık” dedi.
‘TEDARİK ZİNCİRİNİN ÖNEMİ ÖNGÖRÜLEMEDİ’
Dünyada aşı dağıtımındaki eşitsizliğin ekonomi politikalarında da yaşandığını ifade eden Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan, şunları aktardı: “Bu eşitsizlik arz ve talep dengesizliğini maksimum hale getirdi ve tedarik zincirini daha kötüleştirdi. Özellikle yurt dışından temin edilen ara mallar için tedarik zincirinde ciddi aksaklar yaşandı. Tedarik zincirinde aksamalar yaşanırken, inanılmaz gevşetici mali patikalarla talep körüklendi. Servis sektörü kapılıyken körüklenen talep, yüksek enflasyonu ortaya çıkardı. Ama asıl enflasyonu etkileyen şey tedarik zincirindeki sorunun çözülememesiydi. Aşılama Ocak 2021’de başladı. Eğer tedarik zinciri sorunu Mart 2021’de çözülseydi mali politikalara rağmen enflasyon yükselmeyecekti. Aşılamayla birlikte ticaret artışıyla tedarik zincirinde sorunların çözüldüğü düşünüldü. Ancak Ekim 2021’de bu işin kolay çözülemeyeceği görüldü. Sorunun kaynağında, tedarik zincirinin ne kadar ince, zayıf ve dikey bir süreç olduğunun yeteri kadar anlaşılmaması var. Tedarik zincirinde oldukça önemli olan Çin, Tayvan gibi ülkelerin üretime yetişememesi veya kapanması durumunda bunun etkilerinin şelale gibi ne kadar büyük olacağı görülemedi.”
‘ARZ ŞOKLARI ENFLASYONU TETİKLEDİ’
Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan, Avrupa’da enflasyonun yarısının, Amerika’da enflasyonun üçte birinin arz şoklarından kaynaklandığı söyledi. Ayrıca Avrupa’da üçte ikisinin dışarıdan geldiğini, yani ithal enflasyon olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan, verileri şöyle aktardı: “2021 yılı sonu itibariyle Avrupa’daki enflasyon oranı yüzde 5’e ulaştı. Bunun yüzde 2.7’si talep, yüzde 2’si arz kaynaklı. İthal enflasyona bakacak olursak, her türlü yurt dışı kaynaklı şok enflasyonu arz üzerinden etkiliyor ve körüklüyor. Eğer Avrupa kendi içinde kapalı bir ekonomi olsaydı enflasyonu yüzde 2’de kalacaktı. Enflasyonu yüzde 5’e tedarik zincirindeki şoklar ve arz çıkardı. Bu daha da kötüye gidecek, Avrupa Merkez Bankaları’nın işi çok zor. Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa’yı çok etkiliyor. Eğer Amerika ve Çin arasında bir ticaret savaşı başlarsa aynı problemi Amerika’da yaşayacak. Amerika’ya bakacak olursak aynı dönemde enflasyon yüzde 8.4’e ulaştı. Bunun yüzde 6.3’ünü talep, yüzde 3,08’ini arz oluşturdu. Yani tedarik sorunu olmasa, Amerika’daki enflasyon oranı yüzde 6.3’te kalacaktı. Merkez Bankaları’nın arzdan gelen enflasyona müdahale etme şansları yok.
‘TÜRKİYE’DEKİ ENFLASYON TALEP KAYNAKLI’
Türkiye’deki enflasyona ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Profesör Şebnem Kalemli-Özcan, “Türkiye’ye ilişkin özel bir çalışma yapmadık. Ancak tablonun Amerika ile aynı olduğunu düşünüyorum. Türkiye zaten pandemi öncesinde yüksek enflasyondaydı, bu daha da arttı. Tedarik zincirinin etkisi olsa da Türkiye’deki enflasyon, çok körüklenen talep kaynaklı” dedi.
‘HİÇBİR EKONOMİ BU İŞTEN TEK BAŞINA ÇIKAMAZ’
Global aşılamanın ekonomik boyutunun çok büyük olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şebnem Kalemli-Özcan, “Zengin ülkelere getirisi 120 kattan daha fazla. Zengin ülkelerde hastalık bitse bile dünyanın gerisi aşılanmaz, kısa sürede tedarik zincirinde yaşanan sorunlar çözülmez ve anlaşmalar değiştirilmezse, Amerika ekonomisi 2019’daki dünya GSYİH’nın yüzde 1 kadar bir kayıp yaşayacak. Şimdi Avrupa ve Amerika gibi zengin ülkelerin izlediği sıkı para politikaları sonucu talep yavaşlatılarak sorun azalmış gibi görünse de tedarik zincirindeki aksamalar, pandemi sürdükçe ve talep körüklendikçe devam edecek. ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell da son konuşmasında ‘biz tedarik zincirinin talebi yakalamasını istiyoruz, onun için talebi yavaşlatacağız’ dedi. Tedarik zincirinin tıkandığı şoklar yaşanırken enflasyona, mali politikalar global çözüm teşkil etmez. Ülkeler izledikleri politikalarla kendi içinde şirketleri kurtarabilir, iş gücünü artırabilir ama çözüm olmaz. Ayrıca Amerika ve Avrupa çok para harcadı, bu Türkiye’nin, Meksika’nın işine yarayacak diye bir şey yok, çünkü bu tedarik zincirinin tıkandığı bir şok. Sonuç olarak hiçbir ekonomi tek başına bu işten çıkamaz, tüm dünya ekonomileri çıkmadıkça” değerlendirmesinde bulundu.
‘YERELLEŞME ÇÖZÜM DEĞİL’
Tedarik zincirinin geleceği ve bölgeselleşme eğilimlerini de değerlendiren Profesör Şebnem Kalemli-Özcan, “Bütün ülkelerde politik olarak tedarik zincirinin kısaltılması ve yerelleşmeye yönelik bir dalga var ve bu ilerleyecek. Ancak bu bir gecede olacak iş değil, geri sayım için 5-10 yıllık bir süreç ve ciddi yatırım yapılması gerekiyor. Ama ekonomik olarak bu çok zararlı olacak. Evet küreselleşmeyle tedarik zincirleri uzadı. Ancak küreselleşme milyarlarca insanı fakirlikten çıkardı. Çin’deki ve Hindistan’daki insanların zenginleşmesine bakarsanız, başka hiçbir şey bunu başaramazdı. Tedarik zincirini kısaltmak demek, ticaretin azaltılması anlamına geliyor. Ekonomist olarak buna karşı durmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
4 TEMEL SONUÇ
Ekonomi Profesörü Şebnem Kalemli-Özcan’ın da yer yer aldığı model tabanlı kalibrasyon uygulamalarıyla yapılan çalışmada; dört temel sonuç sunuldu:
1) Hizmet tüketiminden mal tüketimine geçiş süreci küresel girdi-çıktı bağlantıları aracılığıyla güçlendi ve hem ticareti hem de enflasyonu etkiledi.
2) Uluslararası ticaret, güçlü mal talebine rağmen, GSYİH'deki değişikliklere 2008-09 krizinde olduğu kadar güçlü tepki vermedi. Ticaretin gösterdiği bu düşük tepki kısmen tedarik zinciri darboğazlarını yansıtmaktadır.
3) Enflasyon, sektörlere özgü işgücü kıtlığı durumunda, bu tür arz şoklarının olmadığı bir senaryoya göre, daha yüksek olabilir.
4) 2020-21 döneminde, dış şoklar ve küresel tedarik zinciri darboğazları, Euro Bölgesi enflasyonunu açıklamada yurt içi toplam talep şoklarına göre daha büyük bir rol oynadı.
Bu dört sonuç, olumsuz sektörel arz şokları olmasaydı, toplam talebi canlandırmaya yönelik politikaların verilerde gözlemlendiği kadar yüksek bir enflasyon üretmeyeceğini ima ediyor.