e
Banner


Pasifik Çağını “Kuşak Yol” projesi şekillendirecek
Gücün Atlantik’ten Pasifik’e kaydığı bu dönemde yeni yüzyılın “Kuşak Yol” projesi etrafında şekilleneceğini belirten Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Yazarı Şeref Oğuz, bu projenin en kritik halkası olan Orta Koridoru elinde bulunduran Türkiye’nin yapması gerekenin bulunduğu coğrafyanın hakkını vermek olduğunu söylüyor. 




Şeref OğuzSabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Yazarı Şeref Oğuz, değişen dünya dinamiklerinin, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşının ve Atlantik’ten Pasifik’e kayan gücün “Kuşak-Yol" projesinin en kritik halkası Orta Koridoru elinde bulunduran Türkiye’ye yeni fırsatlar sunduğunu vurguluyor. Bu dönemde yıldızını yeniden baht dönencesine yerleştiren Türkiye’nin yapması gerekenin bulunduğu coğrafyanın hakkını vermek olduğunu ifade eden Oğuz, “AB kurulurken seyrettik, 60 yıldır kapısında bekletiliyoruz. Şimdi Pasifik Yüzyılı kuruluyor. Onu da seyredersek, 60 yıl da o kapıda bekletileceğiz” diyor. 
 
“DOĞU’DAKİ BATI 
OLABİLECEK MİYİZ?” 
Dünyadaki zenginliklerin Atlantik etrafındaki ülkelerden Pasifik Okyanusu etrafındaki ülkelere doğru kaydığı konjonktür içinde Türkiye’nin ve Çin’in yeri nedir? 
 
Türkiye, eski dünya ile yeni dünya arasında, kıtalar kavşağında bir ülke… Eski dünya dediğimiz ise artık eskiyen Batı… Yeni dünya düzeninde Çin ve civar coğrafyası yükselişe geçerken, ekonomik güç de bu havzaya doğru yol alıyor. Atlantik etrafındaki ülkelerin temsil ettiği Batı, bundan çeyrek asır önce dünya gelirinin 3’te 2’sini yönetiyordu. Bugün bu rakam %50’ye düşmüş durumda… Tahminler, çeyrek asır sonra dünya gelirinin 3’te 2’sini, Pasifik etrafındaki ülkeleri tanımlayan Doğu’nun yöneteceği yolunda…
Tıpkı 1000 yıl öncesinde olduğu gibi, teknolojiden (barut, kâğıt, pusula, hayvanların koşumları) ileri düzeyde yararlanılırken Doğu’nun “açık ara” liderliğinde olduğu gibi… Cengiz Han’ın 2’nci bin yılda küreselleşmeyi başaran ve dünya ticaretinin omurgası İpek Yolu’nun güvenliğini sağlayan liderliği, daha sonraki asırlarda erimiş, Rönesans ve sanayi devrimleri ile Doğu’dan doğan ışık, Batı’da yükselmişti.
Şimdi devran dönüyor ve güç yeniden Batı’dan Doğu’ya kayıyor. Bu da her iki dünyanın ortasındaki Türkiye’nin yıldızını “baht dönencesi” odağına taşıyor. Dünün çakma Çin malları giderek kalite ve ileri teknoloji kazanıyor, Hindistan ve diğer coğrafyalarda uzaydan robot bilimine kadar yeni alanlarda yeni oyuncular belirginleşiyor.
ABD hâlihazırdaki teknoloji üstünlüğünü koruyabilmek için 1 milyondan fazla bilim insanına ihtiyaç duyduğunu, ancak buna sahip olmadığını söylerken Çin, yakın gelecekte insan çalışandan daha fazla robotu üretecek, otonom araçlardan uçan arabalara ve uzaya kadar pek çok yeni zenginlik alanında çalışacak bilim insanına sahip olmuş bile. Dünün NATO’sunun, AB, IMF, Dünya Bankası gibi Batı ikonlarının yerini, Kuşak ve Yol projesi etrafında şekillenecek yeniçağın yeni kurumları alabilir. Burada bizim sorunumuz, Batı’nın kapısında Batılılaşmak için harcadığımız gayreti, Doğu’nun kapısında Doğululaşmak için de sarf edip etmeyeceğimizdir. Batı’daki Doğu olamadık. Batı çöküşü sürecinde Doğu’daki Batı mı olacağız yoksa?
 
“LOJİSTİK YENİ GÜÇ 
BARONLARI ÜRETECEK”
Yeni ekonomik düzen içerisinde rekabet hangi sektörlerde yoğunlaşıyor? Lojistik yeni ekonomik düzende nasıl bir rol alıyor? 
 
Her yeni düzen, öncekinin yetersizlik alanında yeşerir, eksikleri üzerinden yol alır ve yeni ihtiyaçlarla gelişir. Rekabetin yoğunluğu katma değer olunca bu alandaki üretimler başrol oynamaya başlar. Biz sanal dünyada internet ile bitleri baytları nakletmeyi öğrendik. Ama reel dünyada atomlar, yerli yerinde duruyor ve onları biri kıpırdatmadıkça, yerlerinde kalmaya devam edecek. Bundan 20 yıl önce “.com” firmaları pıtrak gibi yeşerince ortalığı “portallar” kaplamıştı. Sandık ki, bu dev sanal AVM’lere girip oradan bütün ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğiz. Ancak öyle olmadı. Haberden otele, arabadan gıdaya kadar 16 milyon farklı ihtiyacı portallara sığdıramazdık. Sonra “Google” gibi çözümler türedi. Biz ihtiyacımızı “aradık” ve portallar, mağazalar, AVM veya ülkeler, ardından çıkıverdi.
Fakat temel sorun hala çözülememişti. Bilişimin mekansızlaştırdığı kürede, bitler ve baytlar “doğru kişiye” ulaşsa dahi, ihtiyacının “atomları” tedarik edilmeyi, nakledilmeyi bekliyor. Yığınca lojistik firması bir anda ikbal buldu ve şirketler ihtiyaç duydukları mal ve hizmeti, standart zamanda, uygun fiyatta ve doğru mekanda bulmanın “hayati önemini” kavradı. Ben lojistik sektörünün bu yeni dünyada yeni güç baronları üreteceğine inanıyorum. Drone veya benzeri modern araçlarla donanmış, otonom araçlarla adres soran kolilerle bezenmiş ama bunları yönetenlerin, büyük veri içinde atomları nakledebilenlerin dünyasına gidiyoruz. Fakat sorun şudur ki, dünyayı küçülten internet olduğu kadar dünyayı yeniden büyütecek olan da atomları (malları) standart zamanda ve makul fiyatta taşıyabilen lojistikçiler olacaktır.
 
“AB CADDEDEKİ TEK 
DÜKKAN DEĞİL”
Çin’in öncülüğündeki “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” neden çok önemli? Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nde Türkiye’nin rolü ne olacak? 
Bundan 2 yıl önce Sabah Yazarlar Kulübü olarak Çin'deydik. Şanghay Üniversitesi Türk Araştırmaları Merkezi'nde Çin-Türkiye İlişkilerinde Yeni Çağ paneline konuk olduk. Salonu dolduran bilim insanları ve öğrencilerin büyük ilgisi ve soru yağmuruyla karşı karşıya kaldık. Şanghay Başkonsolosumuz Sabri Tunç Angılı, panelin açılışında kürsüde ve Türkiye-Çin ilişkilerinde 3 temel alana işaret ediyordu. 1- ekonomik görünüm ki, buna dünyanın 2'nci büyük ekonomisi Çin'in bizim 2'nci en büyük ticaret ortağımız olduğunu örnek gösteriyor. 2- siyasi diyalog ki, buna modern İpek Yolu misalini veriyor. 3- insanı insanla buluşturma ki, buna da bizim yaptığımız gibi daha yoğun kavuşmaları örnek veriyor.
Merkezde, bilim insanlarıyla yuvarlak masa toplantısında, bu yeni işbirliği çağının nelere gebe olduğunu tartışıyoruz. Merkezin direktörü Prof. Dr. Guo Changgang bu ziyaretimizin önemini şöyle tanımladı: "Birbirimizi anlayıp doğrudan temaslarla yakından tanımaya başlayınca ortak gelecek, daha belirginleşecek." Çin uluslararası yayın grubu Türkçe masasının yöneticisi, 20'li yaşlarında Fa Xun, bize Türkçe hitap etti. Onların yayıncıları Türkçe konuşurken, bizim Çince’ye hayli Fransız kaldığımızı idrak etmiştim. Gerek müzakereler gerekse panelde bize yöneltilen soruların vardığı ortak payda şu: Bizlerin Çin kültürünü anlamaya daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. Tıpkı Çinlilerin Türkiye'yi sadece orta ölçekli ekonomi değil, küresel arenada stratejik ortak olarak görmeleri gerektiği gibi...
İlginç olan, ihracata dayalı büyüme modeliyle ekonomisini devleştiren Çin'in strateji değiştirerek, iç talep üzerinden büyüme ve ileri teknoloji üretimine odaklanmasıdır. Bu durum, Türkiye ile Çin arasındaki karşılıklı bağımlılığı da tanımlıyor aslında... Neticede Yi Dai Yi Lu (Bir Kuşak Bir Yol) projesi, bir yandan Çin ile Türkiye'yi kordon bağıyla birleştirirken, yeni dünya ağının da şah damarı niteliğine bürünüyor. Üstelik Türkiye, bu Modern İpek Yolu’nun en kritik bölümünün sahibi ve tasarımcısı...
Panelde bize güncel dış politikayı da içeren sorular sordular. Bir öğrencinin sorusu, "Modern İpek Yolu için 3'ü İstanbul Boğazı'na 1'i Körfez'e 3 köprü, Çanakkale'de 1 köprü temeli ve 3 dev tünel ile Asya'yı Avrupa'ya bağlıyorsunuz ama Avrupa ile bu çekişmeyi nasıl yöneteceksiniz?" şeklindeydi… 
Türkiye, İbni Haldun’un “coğrafya kaderdir” dediği noktada bu güç kayması koridorunun ortasında yer alıyor. Kuşak-Yol (One Belt One Road) Projesi, 21 ülkeyi doğrudan, 58 ülkeyi dolaylı fakat bütün dünyayı derinden etkileyecek bir projedir ve Türkiye, en kritik halkayı; Orta Koridoru elinde tutuyor. Benim cevabım; kısa ve net oldu: AB'ye diyoruz ki, "Sen artık caddedeki tek dükkân değilsin." Zaten bu yüzden Çin'deyiz ve Türkiye, Asya'yı yöneten süper güç olma geçmişini daha güçlü hatırlıyor, gereğini yapıyor. 
Gördüğüm şudur; değişen dünya dinamikleri, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşı ve Atlantik’ten Pasifik’e kayan güç, Türkiye’ye yeni fırsatlar sunuyor. Ancak tehditleri de beraberinde getirerek. En büyük tehdit; kararsızlık ve stratejisizlik… AB kurulurken seyrettik, 60 yıldır kapısında bekletiliyoruz. Şimdi Pasifik Yüzyılı kuruluyor. Onu da seyredersek, 60 yıl da o kapıda bekletileceğiz.
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat