Üretim sürecinden başlayarak kullanım ömrünün sonuna kadar çevreye olan etkiyi minimuma indirmek…  Pirelli için bu bir slogan ya da duygusal bir ifadenin ötesinde ulaşılmış bir amaç! Küresel ve ekolojik bir bakış açısı ile geliştirdiği Yeşil Performans stratejisi ile petrol türevleri kullanmadan, çevreye etki eden üretim süreçlerini gözden geçirerek, otomotiv endüstrisine de bu felsefeyi entegre etmeyi amaçlayan Pirelli, başta ağır vasıtalar olmak üzere tüm segmentlerde daha çevreci lastikler yaratıyor.

Yakıt tüketimini azaltan, çevreye olan etkileri minimuma indiren, daha uzun kullanım ömrüne sahip ve daha düşük ses seviyesine olanak sağlayan ürünleri pazara sunduklarını söyleyen Türk Pirelli Ağır Vasıta Pazarlama Koordinatörü Oktay Ginalli, böylece hem müşterilerinin çevreye olan etkileri azaltırken hem de ekonomilerine katkı sağladıklarını vurguluyor. Çevre dostu özellikler taşıyan ürünlerinin geliştirilmesinde Ar-Ge’ye yaptıkları yatırımların çok önemli bir rol oynadığına işaret eden Ginalli, “Pirelli lastik sektöründe oransal olarak Ar-Ge çalışmalarına en çok yatırım yapan firma olarak dikkat çekiyor. Ciromuzun yaklaşık %3’ünü Ar-Ge çalışmalarına ayırmaktayız. Bu sayede de pazarın değişen şartlarına, tüketicilerin beklenti ve taleplerine en uygun ürünleri geliştirebiliyoruz” diye konuşuyor.

Daha fazla performans, daha düşük yakıt tüketimi

Pirelli’nin ağır vasıta alanındaki 100. yılı olan 2011’de İzmit’te lansmanını gerçekleştirdikleri 01 serisi lastiklerin çevresel sürdürülebilirlik ve düşük maliyet özellikleriyle öne çıktığını belirten Ginalli, bu ürünleriyle filoların tüm ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak bir yapı ortaya koyduklarını aktarıyor. Ginalli sözlerini şöyle sürdürüyor: “01 serisi lastiklerimiz düşük dönme direnci özelliği ile daha düşük yakıt tüketimine olanak sağlıyor ve patenti sadece Pirelli’ye ait teknolojik yenilikler sayesinde kaplanabilirlik, yakıt tasarrufu, yüksek kilometre özellikleri ile rakiplerimize göre öne çıkmamıza katkı sunuyor.

01 Serisi ağır vasıta lastiklerimiz daha fazla kilometre performansı ve yaklaşık daha az düşük yakıt tüketimi özelliğine sahip. Bu sayede de filoların bünyesinde aromatik yağlar barındırmayan 01 serisi lastiklerimiz ile  daha az karbondioksit salımını gerçekleştirdiğini söyleyebilirim.”

Ginalli’nin verdiği bilgilere göre kış, uzun yol ve şantiye olmak üzere üç ayrı segmentte birçok deseni barındıran yeni 01 Serisi ağır vasıta lastikleri aromatik yağlar içermemesi sayesinde çevre dostu bir yapı da ortaya koyuyor. 01 Serisi’ni öne çıkartan diğer özellikler ise düşük yakıt tüketimi, uzun kilometre performansı ve daha fazla kaplanabilirliğe sahip olması... Yeni 01 serisi ayrıca taş tutulmasını önlemek ve tahliyesini kolaylaştırmak için geliştirilmiş olan taban desenine de sahip. Kilometre performansındaki ve kaplanabilirlikteki gelişmeler, bir kez diş açma ve 2 kez kaplanabilirliğe imkan sağlayarak lastiklerin 4 ömüre ulaşabilmesini sağlıyor.

“Olumlu geri bildirimler aldığımız 01 serisini daha da genişletme kararımız doğrultusunda üç yeni lastik serisi; sırasıyla, kritik kış koşulları (FW:01 ve TW:01), uluslararası ve uzun mesafe yük taşımacılığı (FH:01 ve TH:01) ve inşaat sektörünün kullanımı için olan (FG:01 ve TG:01) serileri bu lastik ailemize eklendi” diyen Ginalli tüm 01 serisi desenlerde olduğu gibi, bu 3 yeni lastik serisinin de SATT teknolojisiyle geliştirildiğini vurguluyor. Ginalli, yeni lastiklerin, Pirelli’nin kamyon lastikleri alanındaki konumunu daha da güçlendireceğinin altını çiziyor.

Filo Kontrol Yönetimi ile de bir adım önde 

Pirelli Filo Kontrol Yönetimi uygulaması ile müşterilerinin lastik yönetimi ile ilgili aktivitelerini de destekleyecek yapıyı sunuyor. Bu uygulama sayesinde filo yöneticisi araçlarının altındaki lastiklerin durumu ve performansı ile ilgili gerek duyabileceği her türlü bilgiye sahip olurken, gerekli tedbirleri zamanında alarak maliyetlerini düşürebiliyor.

“Yine bizi rakiplerimizden farklılaştıran bir başka konu da güçlendirdiğimiz satış sonrası hizmetlerimiz” diyen Oktay Ginalli, tüm Avrupa’da filolara ve uzun mesafe taşımacılığı yapan firmalara sundukları CQ24 Uluslararası Yola Devam Programı ile aracın bulunduğu nokta ve arıza ne olursa olsun en yakın yetkili satıcı ile aracın tekrar yola çıkmasını sağladıklarını anlatıyor.

Sertifikalı lastik kaplamacılar ile müşterilerine kaliteli kaplanabilirlik hizmeti sunduklarından da söz eden Ginalli, “Lastiklerimizin kaplanabilirlik özelliklerini artırmak için tasarım, projelendirme ve malzeme seçimi aşamalarında da özenle çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor.

Pirelli lastik etiketleme uygulamasına hazır

Lastik sektöründe ürünlerin özelliklerinin şeffaf bir şekilde tüketicilerle paylaşılacağı etiket uygulaması Temmuz ayı itibariyle üretimde ve Kasım ayı itibariyle satış noktalarında uygulanmaya başlayacak. Lastik etiketleme uygulaması tüm otomobil, hafif ticari araç ve ağır vasıta lastiklerini kapsayacak. Pirelli sürdürebilirlik stratejisi dahilinde, Avrupa’da yürürlüğe girecek olan bu Lastik Etiketleme Yönetmeliği’ne çok yakın bir tarihte satışa sunulacak olan yeni lastiği Pirelli Cinturato P7 Blue ile cevap veriyor. Cinturato P7 Blue en yüksek değer olan AA ile etiketlenerek pazara sunulacak.

Lastikler yuvarlanırken seyahat yönünün tersine hareket eden bir güç uyguluyor. Lastiklerin, binek araçlarda %20, ağır vasıtalarda ise %35 oranında yakıt tüketimine etki ettiği göz önünde bulundurulduğunda, düşük Dönme Direnci değerlerine ulaşmak daha da önem kazanıyor. AB Lastik Etiket Yönetmeliği’ne göre dönme direnci, ağır vasıtalarda A’dan (en iyi derece) F’ye (en kötü derece) kadar dereceler halinde ifade ediliyor. “C” ile “B” olarak sınıflandırılan lastiklerde yakıt tüketimi ağır vasıtalarda ise %5-%8 arasında artış veya düşüş anlamına geliyor. Her bir sınıf arasındaki fark, 80 km/s hızdayken ıslak zeminde fren mesafesinde yaklaşık 2,6 metre azalma veya artış anlamına geliyor. Ses Seviyesi ise; trafik gürültüsü, trafik yoğunluğu, araç türü, sürüş şekli ve lastik-yol etkileşimi gibi birçok faktör tarafından belirlenen çevresel bir konu... Etikette belirtilen değer ise sürüş sırasında sürücünün algılayacağı içsel değer değil, gürültü kirliliğine yol açan dış değer.