e
Banner


Tedarik zinciri yönetimi taşımacılıktan ibaret değil!

710 milyon Euro’yu aşan yatırım hacmiyle bugün Türkiye’nin en büyük yabancı sermaye yatırımlarından biri olan Mercedes-Benz Türk, Türkiye’deki iki fabrikasıyla Daimler ağı içinde önemli bir üretim üssü konumunda.





hilmi_dilmen.jpg

Tedarik zinciri yönetiminin ve lojistik ayağının sadece taşımacılık hizmeti olarak anlaşılmaması gerektiğini söyleyen şirketin Lojistik Müdürü Hilmi Dilmen, “Kaliteli lojistik hizmet vermek, çok iyi planlama yapabilmeyi, iyi bir altyapı ve teknolojiye sahip olmayı, eğitimli ve işinde tecrübeli personel kullanmayı gerektirir” diyor.

 

Öncelikle Mercedes-Benz Türk’ün (MBT) Türkiye ve dünya otomotiv endüstrisinde bugün ulaştığı konumu sizden dinleyebilir miyiz?

Günümüzde İstanbul’da Hoşdere Fabrikası’nda şehirlerarası ve belediye tipi otobüsler, Aksaray Fabrikası’nda ise hafif, orta ağır ve ağır sınıf kamyonlar ve çekiciler üreten Mercedes-Benz Türk’ün bu tesisleri Daimler AG’nin geliştirme ve üretim ağının önemli parçalarını oluşturuyor. Şirket, sadece Türkiye’de üretilen modelleri de kapsayan ürünlerinin yurtiçi satışlarını ve ihracatını da yapıyor. Ayrıca Mercedes-Benz marka hafif ticari araç ve Daimler AG çatısı altındaki tüm otomobil markalarının ithalatını ve satışını yapan Mercedes-Benz Türk, 2011 yılında toplam 38 bin 291 adet araç satışı gerçekleştirdi.

Türkiye’nin otobüs ve kamyon ihracatında da öncü konumda olan şirket, 2011 yılında 1.919 adet otobüs ve 2 bin 816 adet kamyon ihraç etti. Batı Avrupa ülkeleri, Mercedes-Benz Türk’ün en önemli ihracat pazarlarını oluşturuyor. En güncel teknolojilerle donatılan, yüksek kaliteli ürünleri sayesinde Mercedes-Benz Türk, bu pazarlarda pazar payını artırarak Türkiye şehirlerarası otobüs pazarında %66,0’lık, şehir içi otobüs pazarında %49,5’luk, 6 ton üzeri kamyon pazarında %43,8’lik pazar payıyla liderliğini koruyor. Şirketin benzer hafif ticari araç türü pazarında ise payı ,4, lüks otomobil kategorisinde de pazar payı %26,8 oldu.

 

4 yıldır ‘Free Carrier’ sistemini uyguluyor

Mercedes-Benz Türk Hoşdere Otobüs Fabrikası’nın tedarik zinciri yönetiminde nasıl bir strateji izliyor? Lojistik ihtiyaçlarını ne oranda outsource ediyor?

MBT yurtiçi ve yurtdışı malzemelerini direk tedarikçisine sipariş ediyor ve bunları daha sonra değişik yollarla MBT’ye getirtiyor. Yurtdışı malzemeleri ise direkt sevkiyatlar ve toplama sevkiyatlar olmak üzere iki yolla gerçekleşiyor. Direk sevkiyatlar, adından anlaşılacağı gibi tedarikçisinden alınıp doğrudan MBT’ye getirilen malzemeleri kapsıyor. Bu taşıma işi bir lojistik hizmet sağlayıcısına outsource edilmiş durumda. Toplama sevkiyatlar ise, önce Daimler ön toplama ağı ile (outsource) bir merkezde (Consolitation Center Ulm) toplanıyor ve buradan MBT’ye sevk ediliyor. Consolitation Center Ulm üzerinde aldığımız aktarma ve parsiyel yükleme desteği yine outsource ettiğimiz iş ortağımız tarafından karşılanıyor. Yine diğer bir iş ortağımız aracılığı ile bu malzemelerimiz Ulm’dan İstanbul’a naklediliyor.

Yurtdışı tedarik zincirimizden de söz edersek, bundan 4 sene öncesine kadar bütün tedarikçilerimiz ürettikleri malzemeleri MBT’ye getirip teslim ediyorlardı. 4 yıldır uygulamaya aldığımız free carrier sistemi ile (% 90 sevkiyatımız bu sistemin içinde) MBT’nin görevlendirdiği lojistik firması ile malzemelerimiz aldırılıyor. Burada taşıma sorumluluğu MBT ve lojistik firmasına ait... ‘Free Carrier’ sistemi dışında kalan tedarikçimiz ise eskiden olduğu gibi ürettikleri malzemeleri ya kendileri sevk ediyorlar veya kendilerinin organize ettiği lojistik firmalar (veya taşıma kooperatifleri) vasıtasıyla sevk ettiriyorlar.
 

İhracat taşımalarında tercihi karayolu

Hoşdere Fabrikası’nın lojistik süreçlerinde yıllık ne kadar tonajlık bir tanışma gerçekleşiyor?

Yurtdışı gelen sevkiyatlar (2011), toplam 16 bin 200 ton (1073 TIR), yurt içi gelen sevkiyatlar (2011) ise

toplam 22 bin 645 ton (3238 TIR) olarak gerçekleşti. İhracatla ilgili 2011 yılı için yük trafiğimizi 3319 ton (246 TIR) olarak açıklayabiliriz. Yurtdışı ihracatımızı TIR’lar vasıtasıyla karayolu üzerinden yapıyoruz.

Sizce otomotiv lojistiğinde riskler ve altın kurallar nelerdir?           
Uygun olmayan lojistik partner seçimi ve zamanında malzeme/hammadde getirememek üretim aksamalarına, yüksek üretim maliyetlerine, kalite kayıplarına ve nihai ürünün müşteriye geç teslimatına neden olabilir. 

Malzeme kayıpları/malzeme hasarlarını, gümrük mevzuatı (değişiklikleri), uzun gümrükleme süreleri ve kötü iletişim başlıklarını da olası riskler arasında sayabiliriz.  

Tedarik zinciri yönetimi ve bunun lojistik hizmet ayağı, sadece taşımacılık hizmeti olarak anlaşılmamalıdır. Çok iyi lojistik hizmet vermek için, çok iyi planlama yapabilmek, iyi bir altyapı ve teknolojiye sahip olmak, eğitimli ve işinde tecrübeli personel kullanmak gerekir. Ayrıca, lojistik hizmet sağlayıcılarının çok güvenilir olmaları ve gerektiğinde 7/24 özverili çalışmaları gerekir.

Otomotiv endüstrisinin küresel bir aktörü olarak lojistik operasyonlarda en fazla hangi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? Bu noktadaki çözüm önerilerinizi de paylaşır mısınız?

Bugün bakıldığında lojistik sektörünün en önemli sorunlarının, Türkiye’nin AB uyum sürecinin uzaması ve gümrük mevzuatı problemleri olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca akaryakıt fiyatlarının çok yüksek olması da lojistik sektörüne negatif yansıyor. Akaryakıt fiyatlarının makul seviyelere çekilmesi, AB uyum sürecinin tamamlanması ve bunun sonucu gümrük mevzuatlarının iyileştirilmesi lojistik şirketlerinin önünün çok daha fazla açılmasına ve Türkiye’nin gerçek bir ‘lojistik üs’ olmasına katkı sağlayacaktır.

 

Daha fazla yetkinlik kazanmalıyız!

Sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz? İhracatçıların yeni rotaları nereler olacak?

Türkiye otomotiv sektörü son yıllarda gerek otomobil, gerekse ticari araç üretimi konusunda otomotiv dünyasında önemli bir konuma geldi. Ülkemizin bu önemini uzun vadede koruyabilmesi için düşük maliyetli, kaliteli ve esnek üretimin ötesinde mühendislik hizmetlerine ve Ar-Ge çalışmalarına daha fazla ağırlık vermesi, bu alanlarda daha fazla yetkinlik kazanması gerekiyor.

Olağanüstü iyi geçen 2011 yılından sonra 2012 yılında özellikle AB ülkelerinin birçoğunda yaşanan ekonomik kriz ve daralma doğal olarak Türkiye otomotiv sektörünü de olumsuz etkiledi. Bu husus bazı plan ve projelerin ertelenmesine neden olabilir, ancak ihracatta bugüne kadar çok faal olunmayan Asya ve Afrika ülkelerinde yeni pazarların hedeflenmesiyle dengelenebilir.

“Son 10-15 yıl içinde sürekli büyüyen ve hizmet kalitesini artıran lojistik sektörü, otomotiv endüstrisi için de aynı başarıyı gösterdi ve yurtdışı lojistik firmalarına karşı çok başarılı bir rekabet ortamı yarattı. Bunun sonucu olarak Mercedes-Benz Türk’ün transport yükünün tamamını bugün Türk lojistik şirketleri üstlendi.”

 

MBT’NİN LOJİSTİK PARTNER SEÇİMİNDEKİ REÇETESİ
. Güvenilir olması (zamanında araç tahsisi, zamanında sevkiyat, zamanında varış),

. Uygun maliyetlerle hizmet vermesi,

. Sürekli hizmet kalitesini arttırması ve bunun yanında maliyetleri optimize etmesi,

. Alternatif taşıma yolları sunması,

. Sürekli ulaşılabilir olması, güvenli bilgi akışı,

. Acil durumlar için alternatif taşıma stratejileri sunması,

. Sevkiyatlarının izlenebilir olması (tracking / tracing)

. Taşıma ve gümrükleme sürelerinin iyileştirmesi,

. Kendini (MBT) tedarik zinciri içinde hissetmesi ve buna göre organizasyon yapısı kurması,

. Taşımacılıkta çevreye ve doğaya saygılı çözümler sunması,
. Güçlü finansal yapı,

. Kendini sürekli geliştirebilmesi.

 

 

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat