e


Bir lojistik yöneticisinin ajandası
Fatih Kemal Barış / Dış Ticaret ve Lojistik Yöneticisi 




fatih_kemal_baris“Dünya Bankası’nın iki yılda bir yayınladığı Lojistik Performans İndeksi’nde yer alan 6 temel kriter olan, gümrüklerin ve sınır işlemlerinin etkinliği, ticaret ve taşımacılık altyapısının kalitesi, uluslararası sevkiyatların düzenlenmesinin kolaylığı ve maliyeti, lojistik hizmetlerin kalitesi ve yetkinliği, sevkiyatların takibi ve izlenebilmesi, sevkiyatların alıcıya zamanında ulaşabilmesi sektör, kamu ve akademi iş birliği ile olabilecektir.”
 
Gelişen dünya ekonomisi, işletmelerin rekabet edilebilir alanlarını da sürekli geliştirmektedir. İşletmelerin yıllar itibariyle rekabet alanlarına bakıldığında 1960’lı yıllara kadar olan dönem üretimin önündeki engellerin kaldırıldığı; 1980’li yıllara kadar olan dönem maliyet düşürücü faaliyetlerin yürütüldüğü; 1990’lı yıllara kadar olan dönem kalitenin öne çıkarıldığı, 2000’li yıllara kadar olan dönemde de tam zamanında üretim (Just in Time), düşük maliyet, kaliteli ürün ile birlikte daha hızlı ve etkin sunumun rekabet alanı olarak görüldüğü dönemlerdir. 2000’li yıllar ise internet ve yeni bilgi teknolojilerinin gelişmesi ile tedarik zinciri yönetiminin yeniden keşfedildiği ve işletmelerin rekabet alanını internet tabanlı tedarik zincirine yönelttiği dönemdir.
 
“Küreselleşme sonrası artan rekabet koşullarında tedarik zinciri yönetimi, işletmelerin başarısını etkileyen olgulardan biri olarak ortaya çıkmıştır.”
 
Bir dış ticaret firması lojistik yöneticisi olarak çalıştığımız departmanların adlarının değişmesi bu konuyu oldukça güzel açıklıyor aslında. İthalat ve ihracat olarak adlandırılan departmanlar değişen uluslararası ticaret şartlarına bağlı olarak önce operasyon sonra lojistik daha sonrada tedarik zinciri müdürlükleri veya direktörlükleri adlarını almışlardır. Nakliye ve lojistik hizmeti veren firmaların isimleri ise beynelmilel nakliyattan bugün isminin sonuna Lojistik 4.0 ibaresini alan firmalara dönüşmüştür. İşletmeler, bir yandan rekabetçi konumlarını sürdürebilmek diğer yandan da dünyanın farklı yerlerindeki müşterilerinin isteklerini karşılayabilmek için tedarik zinciri yönetimini uygulamaktadır. Tedarik zinciri yönetimini verimli bir şekilde uygulayabilmek, tedarikçilerle etkin bir şekilde bir araya gelerek gerekli hammaddeyi uygun zamanda ve en düşük maliyet ile tedarik etmelerine bağlıdır. Bunun yanı sıra fazlası ile önemsediğimiz başka bir konu daha var. O da özellikle hizmet alan & hizmet veren şirketlerin iletişim ve koordinasyonla güçlü partnerlikler kurmaları, hatta bu yarattıkları sinerjiyle kamu kuruluşları veya diğer karar verme unsurlarını harekete geçirmeleridir. 
 
“Lojistik hizmet veren firmaların tabi ki birçok zorlandıkları konular var.” 
 
Özellikle global alanda rekabet için mevzuatlardaki değişiklikler, jeopolitik belirsizlikler, dijitalleşme ve teknoloji yetkinlikler ile birlikte belki de en önemlisi kalifiye insan kaynağı yetiştirme. Mevzuatlardaki değişiklikler konusunda özellikle son yıllarda bakanlıkların Tek Pencere Sistemi gibi çalışmalar ile birçok belge ve izini elektronik ortama taşıması ve bu konuda yapılan çalışmaların devam ediyor olması umut vericidir. Jeopolitik belirsizlikler için içinde bulunduğumuz coğrafyanın kaderi sebebi ile kısa vadede çok olumlu değişiklikler olmasa bile zor koşulları da fırsata dönüştürecek, tabir yerinde ise kimsenin gidemediği yerlere, kimsenin iş yapamadığı yerlerde iş yapma modelleri ile avantaj elde edebiliriz. Özellikle lojistik ve Türk müteahhitlik sektörü bu konuda öncü.
Dijitalleşme ve teknolojik yetkinlik konusu bugün artık her sektör için olmazsa olmaz bir unsur. Global rekabet için bunu yapabilme becerisinde olmamız şart. Umut verici olan Türkiye’de bu bilincin son yıllarda fazlası ile artması, özel sektörün yanı sıra kamunun da bu alanda öncü stratejileri ve en üst seviyelerde, bakanlık düzeyinde bu konular için birimler oluşturulmasıdır. 
Lojistiğe insan kaynağı yetiştirme konusunda son dönemde ülkemizdeki 53 üniversitede lisans ve yüksekokul, 99 üniversitede Meslek Yüksek Okulu, 23 üniversitede Yüksek Lisans, 3 üniversitede de doktora programı bulunmaktadır. Sektörün artan ihtiyacının yanı sıra öğrencilerde de lojistiğe olan ilgi ve merak arttığı için bu programların artması sevindirici. Ancak incelendiğinde ders izlenceleri ve kaynak kitapların günümüz gereksinimlerinden çok uzak olduğu görülüyor. Bu konuda en önemsediğim konuda sektör – üniversite işbirliği. Sektörün akademiye daha fazla katkı sağlaması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle lojistik sahada öğrenilebilecek bir konu olduğundan sektörün tüm saha organizasyonunu öğrencilere açmaları, staj programlarını daha etkin ve verimli düzenlemeleri gerekir. Hep söylüyorum burada yine altını çizmek isterim: Nasıl işletmeler en iyi fiyata, en uygun kalitede hammaddeyi dünyanın neresinde olursa olsun arayıp buluyorsa, belki en önemli hammaddesi olan insan kaynağı için de emek vermeli ve kendisine kaynak sağlayan eğitim dünyası ile iç içe olmalıdır. 
 
“Peki uluslararası ticaret yapan veya hizmet sağlayan firmalar olarak bizler neler bekliyoruz.” 
 
Açıkçası bu pencereden bakıldığında birçok şey çok net görünüyor bir dış ticaret firması lojistik yöneticisi olarak ajandamdan bazı notları sizler ile paylaşmak isterim. Lojistik hizmet alacağımız şirketlerden en temel beklentilerimizi şöyle sıralayabilirim:
Hizmet verecek firmaları önden iyi analiz ederek, ihtiyaca yönelik görüşme yapmaları, 
Biz her işi yaparız mantığı ile değil uzmanlaşmış taşıma modları ve coğrafya konusunda öne çıkmaları, 
Mutlaka kurumsal bir izlenim vermeleri (web sayfası, e-mail, şirket profili, profesyonel yaklaşım vb.),
İşe başlanırken tüm şartların şeffaf ve mutabık kalınarak ortaya konulması (teklif, sözleşme vs.),
Ön ve ara bildirimlerim mutlaka yapılması,
Dokümanların düzenlenmesi konusunda hassasiyet gösterilmesi, 
Zor coğrafyalarda iş yapabilme kabiliyetiyle fark yaratması, 
Raporlama ve dokümanlar için geriye dönük arşiv hizmeti verilebilmesi, 
Her aşamada güçlü iletişim, teknoloji kullanımı ama en önemlisi insan odaklı yaklaşması. 
 
Bütün bu beklentilere bakıldığında aslında hizmet veren, hizmet alan ve akademi olarak aslında ana amacın; Türkiye lojistik sektörünü Dünya Bankası’nın iki yılda bir yayınladığı ve 2016’da 34. sırada olduğumuz Lojistik Performans İndeksi’nde (Logistics Performance Index- LPI) üst sıralara taşımak olduğu çok net görülüyor.
Lojistik Performans İndeksi’nde yer alan 6 temel kriter olan, gümrüklerin ve sınır işlemlerinin etkinliği, ticaret ve taşımacılık altyapısının kalitesi, uluslararası sevkiyatların düzenlenmesinin kolaylığı ve maliyeti, lojistik hizmetlerin kalitesi ve yetkinliği, sevkiyatların takibi ve izlenebilmesi, sevkiyatların alıcıya zamanında ulaşabilmesi sektör, kamu ve akademi iş birliği ile olabilecektir. Özellikle bu iletişimi sağladığımızda ülkemizde son yıllarda yapılan lojistik yatırımları, Ulaştırma Bakanlığının yürüttüğü Lojistik Master Plan’ı paralelinde yapılan altyapı çalışmaları, Çin’in büyük ulusal projesi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasını amaçlayan Tek Kuşak Tek Yol (One – Belt – One Road ) projesinde ülkemizin oynayacağı rol ile dünya lojistik sektöründe Türkiye’nin jeopolitik avantajlarının gerçek hak ettiği yere oturması sağlanacaktır.
 
“Tedarik zinciri yönetimini verimli bir şekilde uygulayabilmek, tedarikçilerle etkin bir şekilde bir araya gelerek gerekli hammaddeyi uygun zamanda ve en düşük maliyet ile tedarik etmelerine bağlıdır. Başka bir konu da özellikle hizmet alan & hizmet veren şirketlerin iletişim ve koordinasyonla güçlü partnerlikler kurmaları, hatta bu yarattıkları sinerjiyle kamu kuruluşları veya diğer karar verme unsurlarını harekete geçirmeleridir.” 
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat