e
Banner


Türkiye’de soğuk zincir lojistiği
Mehmet Altuntaş / B2 Cargo Yönetim Kurulu Üyesi 
 




B2 CARGOSoğuk zincir lojistiği; kısaca ürünlerin istenilen ısı koşullarında taşınması organizasyonudur. Dolayısıyla sadece yaz aylarında önemi artıyor gibi algılansa da, soğuk zincir her mevsimde ihtiyaç olan uygulamaları kapsamaktadır. Hızlı bozulabilen gıdaların ve ilaçların özelliklerinden ötürü üretim aşamalarının öncesi / sonrası dahil edilmek suretiyle tamamında dikkat edilmesi gereken bir faaliyetler zinciridir. Ürünlerin sıcaklıklarında meydana gelebilecek sapmalar üretim/satış ve tüketimi doğrudan etkilemektedir. Bu haliyle soğuk zincir sürecinin ticari faaliyetleri ilgilendiren boyutunun yanı sıra, son tüketiciyi ilgilendiren insanların sağlığını doğrudan etkileyen bir tarafı da vardır. Üreticiler için bir ürünün raf ömrünü uzatabilmesi, ticari anlamda hem daha uzak geniş pazarlara ulaşmasını sağlar, hem de ürünlerin satılamaması durumunda oluşacak olan iade oranlarını düşürür. Elbette raf ömrünü uzatacak, iade oranlarını neredeyse minimum hale getirecek, halk sağlığı açısından önemli tehditler içeren birçok katkı malzemesinin kullanılmaması ve/veya minimumda tutulması adına soğuk zincirin önemi bir kez daha karşımıza çıkmaktadır. Soğuk zincir süreçlerinin tam ve eksiksiz uygulanması işletmelerin ürünlere organik olmayan müdahalesini azaltacak ve halk sağlığı açısından da önemli bir fayda oluşturacaktır. Özetle; hammaddenin tedarik akışından, üretimin tüm aşamalarına, depolanmasından, dağıtımına, market arabalarımıza hatta buzdolaplarımıza kadar tüm süreçlerin bir birinden ayrılmayan zincirlerin halkaları gibi değerlendirilmesinde büyük fayda var.
Soğuk zincir firmalarının dağıtım kanalları soğuk zincire en çok ihtiyaç duyan GIDA ve İLAÇ sektörlerine yoğunlaşmış durumdadır. Burada dış dünyaya açılmamız, dünya standartlarını görmemiz, tecrübe etmemiz, elbette bazı iyi üretim koşullarını oluşturabilmemizi kolaylaştırmıştır. Devletin bu konudaki uygulamaları da her geçen gün etki alanını artırmaktadır. Ancak işin perakende tarafında hakkını teslim etmemiz gereken önemli bir sektör ise globalleşmenin ve yaşam kültürümüzün de değişimiyle birlikte hayatımıza giren ulusal ve uluslararası niteliği olan marketler olmuştur. Türkiye’de gıdaya yönelik soğuk zincir uygulamalarının oldukça ileri seviyede olmasında ulusal zincirlerin (Türkiye geneli yaygınlığı olan marketler) ürünleri üreticilerden teslim alırken ısı kontrolü yapmaları ve üretici firma denetimleri, üreticileri bu yönde gelişime teşvik ederek standartların da her geçen gün artmasını sağlamıştır. Bugün bir ulusal zincir markete ürün satabilmeniz için bu marketlerin ön denetimlerinden geçmek zorundasınız. Üretim yapılan yerlerin saha ziyaretleriyle kontrolü yapılarak sadece alınan sertifikaların masa başında tamamlanmasının büyük oranda önüne geçilmiştir. Zincir marketler üretimin yapıldığı yerin kontrolünden sonra bu ürünleri soğuk zincir standartlarına uygun depoluyor musun? Soğuk zincire uygun benim mağazalarıma-depolarıma getirebiliyor musun? Şeklinde ki sorularıyla ve talepleriyle birçok üretici firmayı belirli bir uygunluk potasına çekebilmiştir. 
 
SOĞUK ZİNCİR PARSİYEL DAĞITIMI FİRMALARININ GELİŞİMİ
Globalleşen dünya ile yaşam kültürümüz elbette yıllar içerisinde birçok değişime uğradı. Bu değişimin sosyal ilişkilerimizden aile yaşantımıza kadar her alanda kendini hissettirdiği hepimizce malum. Elbette yeme içme alışkanlıklarımız ve alışveriş kültürümüzde bu etkileşimden alması gereken payı fazlasıyla aldı. Mahalle bakkallarının yerini artık ulusal zincir marketlere bırakması, tüketimin iyiden iyiye bu kanallardan yapılır hale gelmesi, dolayısıyla gıda üreticilerini, marketlerin taleplerini yerine getirmeye mecbur kıldı. Gıda alış verişlerinin geleneksel kanal olarak tabir edilen bakkallardan, modern kanal olarak tabir edilen marketlere kayması bazı sektörleri olumsuz etkilerken bazı sektörlerin de doğuşunu sağladı. Geleneksel kanalda üreticiler kurmuş oldukları bayi, distribütörler aracılığıyla nihai tüketicilere ulaşıyorlardı. Lojistik ifadeyle söyleyecek olursak; fabrikadan kamyonlarla ürünler bayilere gider, bayiler bu ürünleri kendilerine ait araçlarla dağıtır-satar veya bakkallar-büfeler vs satış noktaları, bayilere/gıda hallerine gelir, satacakları ürünleri kendileri alırlardı. Ancak model modern kanala döndüğünde ise satışın hamileri yani ulusal marketler arada bayi, distribütör görmek istemeyip ve doğrudan üretici ile muhatap olmak istediklerinde, son yıllara kadar büyük pazar payına sahip olan bayilik-distribütörlük her geçen gün kan kaybetti ve bugün oldukça etkisini yitirmiş durumdadır.
Hal böyle iken; bir gıda üreticisinin, kendine göre bölge bazlı veya satış yoğunluğu bazlı olarak 2-3-5 belki 20-30-50 tane bayisine komple kamyon ya da tırlarla sevkiyat yapması, ürünlerinin tamamının Türkiye’nin her tarafında satılıyor halde olmasını sağlıyordu. Ama ulusal zincir marketler; doğrudan üreticiyi dikkate alıp, gerek 5.000- 6.000 mağazasına direkt teslimat istemesi, gerekse de bölge depolarına dağıtım talebi ve bunu kamyon bazında istemeyip stok yükünü taşımamak adına en fazla 3-5 günlük ürün istemesi, ayrıca hangi gün getirmesi gerektiğini belirtmesi ve o günün dışında mal kabul yapmaması, örneğin Çarşamba istemiş ise Perşembe getirilen ürünleri almaması, hatta aynı Çarşamba gününde İzmir’deki mağazasına da Trabzon mağazasına da Diyarbakır mağazasına da aynı gün teslimat istemesi, bir de bunların hepsinin ısı kontrollü gelsin demesi, oyunun tüm kurallarını değiştirdi. Böyle bir dağıtımı sadece kendi ürünleri için bir üreticinin yapma imkanı ve kabiliyeti elbette olamazdı. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ve pazar, her koşulunu ve ihtiyacını karşılayacaktı.
Tam bu aşamada lojistik sektörü, standartlara uygun halde ve konsolidasyonun gücünü kullanarak üretici firmaların bu ihtiyacını karşılayıp kendine yeni bir saha bulmuş oldu. Çoklu dağıtım networkuyla aynı anda, İzmir’de, Trabzon’da ve Diyarbakır’da olabildi. Ayrıca birden fazla firmanın ürünlerini birleştirerek nokta bazlı dolulukları artırıp dağıtımı kabul edilebilir maliyetler içerisinde tutabilmeyi de başardı. Elbette benzer network ambarlar kanalıyla uzun yıllardan beri daha geleneksel usullerle ve ısı kontrolü olmadan kullanılmaktaydı ama soğuk zincir parsiyel dağıtımın geçmişi ve günümüzdeki ölçüde tabana yayılması çok da uzun yıllara dayanmamaktadır. 
 
İLAÇ SEKTÖRÜNDE SOĞUK ZİNCİR DAĞITIMLARI
İlaç sektöründe soğuk-serin taşıma konusunda ki hassasiyetin uygulamaya girmesini beklediğimiz GDP-GMP tebliğleriyle daha da artacağını ümit ediyoruz. Üzülerek şahit olduğumuz bir konu ise ilaç üreticileriyle, ecza depoları arasında lojistik maliyetin paylaşımı konusundaki anlaşamama veya kararsızlıktır. İlaç üreticileri ilaçların üretimdeki tüm safhalarında soğuk zincir dahil olmak üzere her koşula ve standarda büyük bir hassasiyet göstermekteler. Fakat bu hassasiyet bazı üreticiler ve bazı dağıtım noktaları haricinde belirli bir noktada kesiliyor, kalıyor. O aşamadan sonra olan dağıtım süreci tamamı için söylemesek de bir kısım için soğuk zincirden uzak, hatta soğuk zinciri bir tarafa bırakalım konteminasyon riski taşıyan koşullarda gerçekleşmektedir. GDP uygulamasıyla bu sürecin düzeleceği kanaatindeyiz.
 
SOĞUK ZİNCİR LOJİSTİK FİRMALARININ DURUMU
Türkiye’de 81 ile soğuk zincir koşullarında tamamen kendi altyapısıyla hem mikro hem makro dağıtım yapabilen firma sayısı oldukça az durumdadır. Hatta bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdadır. Fakat sektör gelişime oldukça açık ve her geçen gün niteliğini de artırarak büyümektedir. Soğuk zincir lojistik firmaları operasyonlarındaki tüm süreci ve aşamaları takip edebilmektedirler. Üreticiden ürünler dereceleri ölçülerek alınır ve sorumluluk başlangıcı kabul edilir. Bu aşamadan sonraki tüm süreç lojistik firmasının sorumluluğundadır artık. Dağıtımı yapılacak olan ürünler paletli veya kolili olarak dağıtım merkezlerine aktarılır, buralardan ise dağıtımı gerçekleşecek son noktaya sevkiyatlar gerçekleştirilir. Ürünlerin ilk alımından itibaren her adımı ısı kontrollü bir şekilde takip edilip raporlanabilmektedir. Her hangi bir aşamada geri çağırma söz konusu olduğunda sürecin izlenebilirliği mevcuttur. Dolayısıyla modern dağıtım koşullarında teknolojik gelişimler ve iyileştirmeler oldukça büyük öneme sahiptir.
 
VATANDAŞ GÖZÜYLE SOĞUK ZİNCİRİN ÖNEMİ
Hammadde tedariğinden, market veya eczane raflarına kadar uzanan tüm bu aşamalardaki hassasiyet elbette bizler için ve hepimizin sağlığı için büyük önem arz ediyor. Bizlere düşen ise bu koşulları sağladığına inandığımız noktalardan ve firmalardan alışverişlerimizi yapmak olmalı. 
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat