e


Türkiye’nin yükünü denizyoluna indirmek zorundayız
Dünyada bugün mevcut yükün yüzde 88’inin denizyolu ile taşındığını, Türkiye’de ise tam tersine karayoluyla taşınan yük oranın toplam yükün yüzde 90’ını oluşturduğuna dikkat çeken İMEAK DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, “11. Kalkınma Planı’na göre toplam konteyner elleçlemesi miktarının 2023’te 13.5 milyon TEU’ya, denizyolu yük elleçlemelerinde transit yük oranının yüzde 15.5’ten yüzde 17.3’e çıkması hedefleniyor. Yükümüzü mutlaka parasız otoyollar olan denizlere indirmeliyiz” dedi. 




Yusuf ÖztürkİMEAK DTO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, küresel denizcilik sektörünün çok önemli bir değişimin eşiğinde bulunduğunu söyledi. Öztürk, “Endüstri 4.0’ın üretim, tedarik ve dağıtım zincirindeki çıktıları, dijitalleşmenin blockchain teknolojisi ve kripto paralara doğru genişleyen etkileri, akıllı limanlar, otonom gemi ve insansız deniz araçları projeleri, denizcilik ve lojistikte teknolojik bir devrime yol açıyor. Çin’in derin deniz ve aktarma limanları, ekonomik koridorlar, demir ve deniz yolları ile Uzakdoğu’dan Avrupa’ya uzanan bir ekonomik kuşak oluşturmayı hedefleyen Tek Kuşak Tek Yol Projesi; Kuzey Buz Denizi’ni geçen dev konteyner gemileri örneğindeki gibi alternatif yeni denizyolları, teknolojinin yanı sıra coğrafi bir değişimi de ortaya koyuyor. Denizyolu taşımacılığı, konteyner operatörlerinin başını çektiği birleşmeler ve satın almalarla beraber dikey şekilde büyümeyi sürdürüyor. 20 bin TEU’nun üzerinde mega gemiler ve bu gemilere uygun mega limanlar, rekabeti tetikliyor.  Diğer yandan denizcilik endüstrisi doğaya daha saygılı bir yöne doğru gidiyor. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) 1 Ocak 2020’den itibaren başlayan kuralları ile 60 bine yakın gemi sülfür salınımlarını ciddi oranda düşürmek zorunda kalacak. Bu durumun gemi endüstrisinde başta finansman ve teknoloji olmak üzere önemli değişimlere yol açacağı ifade ediliyor” dedi. 
 
DENİZYOLUNUN PAYI BÜYÜMELİ
Yusuf Öztürk, küresel ekonomik krizlere, ticaret savaşlarına ve artan jeopolitik gerilime rağmen denizcilik sektörünün hacimsel ve oransal büyümesini sürdürdüğünü aktardı. 2000 yılında dünya konteyner hacmi 5 milyon TEU iken, bu rakamın 18 yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede dört kat artarak 20 milyon TEU'nun üzerine çıktığını vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada bugün mevcut yükün yüzde 88’i denizyolu ile taşınıyor. Ülkemizde ise tam tersine, karayoluyla taşınan yük oranı toplam yükün yüzde 90’ını oluşturuyor. Ülkemiz konteyner limanlarının elleçleme kapasitesi 17 milyon TEU’nun üzerine çıkarken, elleçleme miktarı geçen yıl 10.8 milyon TEU oldu. 23 Temmuz 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanan ve 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı’na göre toplam konteyner elleçlemesi miktarının 2023’te 13.5 milyon TEU’ya, denizyolu yük elleçlemelerinde transit yük oranının yüzde 15.5’ten yüzde 17.3’e çıkması hedefleniyor. Yükümüzü mutlaka parasız otoyollar olan denizlere indirmeliyiz.” 
Türkiye’nin Lojistik Performans Endeksi’nde 34. sıradan 47. sıraya gerilediğine dikkat çeken Yusuf Öztürk, “Türkiye’nin Lojistik Performans Endeksi’ndeki gerilemesine dikkat çekilen planda, lojistik maliyetlerin düşürülmesi, gümrük uygulamalarının iyileştirilmesi, kombine taşımacılığın geliştirilmesi, demiryolu ve denizyolu taşıma paylarının artırılması ile ülkemizin Lojistik Performans Endeksi’nde 2023’te 25. sıraya çıkarılması öngörülüyor” dedi.  
 
LİMANLARDA İŞ SÜRECİ HIZLANDIRILMALI
Yusuf Öztürk, ayrıca Türkiye’nin üretim merkezlerini limanlara bağlayacak demiryolu hattı ve lojistik merkezlerin tamamlanmasının, Ege Bölgesi’nin lojistik kıymetini artıracak Aliağa-Çandarlı-Bergama-Soma ve Çandarlı Limanı demiryolu bağlantısının hayata geçirilmesinin, Selçuk-Aydın-Denizli ikinci demiryolu hattının yapımına başlanmasının, Torbalı-Kemalpaşa-Alsancak Limanı demiryolu projesinin tamamlanmasının da planda yer aldığına dikkat çekti. Öztürk, “Çandarlı Limanı’nın Ege hinterlandına hizmet etmesinin öngörüldüğü planda 1000 groston ve üzeri Türk sahipli deniz ticaret filosunun ise 28.6 milyon DWT’den 36 milyon DWT’ye çıkarılması hedefleniyor” dedi. Lojistik Performans Endeksi’nde yükselmek için altyapı yatırımlarının yeterli olmadığını gümrük uygulamalarının da iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Öztürk, “Plana göre gümrük hizmetlerinde iyileşme sağlanarak ihracatta yükün deniz limanlarında gümrük gözetiminde ortalama bekleme süresinin 2.1 günden 0.8 güne kadar düşürülmesi hedefleniyor. Liman Tek Pencere, Konteyner Takip Sistemi gibi uygulamaların sonucunda limanlarda iş süreçlerinin hızlanmasını bekliyoruz” diye konuştu. 
 
 ANADOLU’NUN LOJİSTİK KIYMETİ ARTIRILMALI
“Lojistik biliminin gerektirdiği tüm altyapılar, demiryolları, karayolları ile bağlantıları olan, çağdaş yönetim sistemler ile yönetilen, yeni nesil gemilere en kısa sürede ve yüksek verimde hizmet edecek limanlara ihtiyacımız bulunmaktadır” diyen Yusuf Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemiz ve bölgemiz limanları her biri alanında uzmanlaşmış, yapıcı şekilde ve işbirliği içinde rekabet eden bir modelle çalışmalıdır. Tek Kuşak Tek Yol Projesi’nin içinde demiryolu, karayolu ve özellikle limanlarımız ile yer almalıyız. Şangay’dan çıkıp Londra’ya giden bir konteynerin güzergâhında mutlaka Türk limanları bulunmalıdır. Anadolu’nun lojistik kıymetini artırdığımız takdirde ekonomik daralma sürecinden çıkıp, sanayimizin rekabet gücünün arttığı, ihracatın önünün açıldığı, ülkemizin yeniden büyümeye başladığı bir dönemi hep beraber yaşayabiliriz.” 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat