Taşımacılıkta teknolojik dönüşümün bugünü ve yarını
18/08/2022 - 10:37:00
M. Yavuz Öner - KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri
Ekonomik faaliyetlerin hızla dönüştüğü, küreselleştiği ve fiziksel mobilitenin yerini uzaktan çalışma modellerine hatta insansız üretim süreçlerine bıraktığı bir dönem yaşıyoruz. Günümüzde her on yılda yepyeni teknolojiler ortaya çıkıyor, bir önceki teknolojiler demode olup popülerliğini yitiriyor ve kulanım dışı kalıyor.
STARTUP'LARA YATIRIMLAR ARTIYOR
Ekonomik sistem içerisinde, tüm sektörlerin en önemli paydaşlarından olan taşımacılık ve lojistik sektörünün de bu teknolojik dönüşüme kayıtsız kalması mümkün değil. Bu nedenle her geçen gün taşımacılık sektörünün teknolojik dönüşüme yönelik yatırımları artıyor. Teknoloji yatırımlarının verimlilik (para ve zaman tasarrufu ile kalite artışı), tüketici ve müşteri tercihlerindeki değişimler, e-ticaret hacminin büyümesi, sürdürülebilirlik ve iklim değişimi mücadelelerine uyum gibi önemli zorlayıcı sebepleri de bulunuyor.
Pandemi ile birlikte tedarik zincirlerinin güvenliği ve verimliliğinin önem kazanması da bir diğer önemli konu. Artan navlun maliyetleri, konteyner krizi, yük için araç bulma zorlukları, iş gücü kayıpları; gerek iş gücünü ikame etme gerekse optimum planlama yönünden teknolojik çözümlerin önemini artırdı. Yapay zekâ, robotik çözümler, konum tabanlı taşıma altyapıları ciddi alternatifler sunmaya başladı. Yük sahibi ile araç sahiplerini buluşturan, yükün anlık olarak izlenebildiği, araç sahiplerinin dolu gidip boş dönme sorunlarını çözerek daha verimli ve ucuz bir taşıma yapmasına imkân veren teknolojik çözümler hızla büyüyen startup yatırımlarına konu oluyor.
DEPO ÇÖZÜMLERİ İÇİN AR-GE MERKEZLERİ KURULUYOR
E-ticaret ve buna bağlı büyüyen kargo ve depolama hizmetlerinin yapay zekâ ve robotik çözümlere olan yatırımları artıyor. Lojistik şirketleri optimum depoculuk çözümleri için AR-GE merkezleri kuruyor. Ülkemizin önemli lojistik şirketleri, AR-GE merkezleri ile yapay zekâ ve robotik süreç otomasyonlarına yatırım yapıyor. İnsansız “karanlık depo” çözümleri e-ticaretin önemli bir unsuru haline geliyor.
LİMANLAR VERİMLİLİK İÇİN TEKNOLOJİYE YÖNELDİ
Pandemi döneminde, tedarik zinciri sorununun en önemli unsurlarından birine dönüşen limanlardaki tıkanıklıklar ve gecikmeler, limanların verimliliğinin ne kadar hayati olduğunu da gösterdi. Günümüzde limanlardaki verimlilik; nesnelerin interneti (IoT), blok zinciri, dron, veri analitik çözümleri ve dijital platform yatırımları ile arttırılmaya çalışılıyor. Örneğin, Hamburg limanı 2011’de başlattığı akıllı liman programı ile kapasite optimizasyonu ve verimlilik artışı hedeflemiş, bu çerçevede nesnelerin interneti çözümleri kullanmaya başlayarak sensörler ve GPS yardımıyla limandaki fiziksel varlıkların (kamyonlar, vinçler, depolar, konteynerler vs.) trafiğini yönetmeye başlamıştır. Yine Singapur ve Hamburg gibi limanlarda yapay zekâ ve veri analitiğine yönelik araçların; optimizasyon ve büyük verinin yönetilmesi, operasyonel planlamalar için gerekli çeşitli öngörülerin ve tahminlerin oluşturulması amacıyla kullanıldıklarını görüyoruz.
DRON’LA TESLİMAT PAZARI 5,5 MİLYON DOLARA ÇIKACAK
Taşımacılıkta verimlilik ve güvenliği arttırmaya dönük teknolojik gelişmelerin önemli adımlarından biri de otonom ve sürücüsüz araçlar, artırılmış gerçeklik teknolojisi ile yönetilen gemiler, dron ve robot destekli kargo dağıtımı gibi alanlarda ortaya çıkan gelişmelerdir. Research and Markets’ın raporuna göre, dron destekli teslimat pazarının 2022 yılında 228 milyon dolara ulaşacağı ve 2030 yılına kadar da 5,5 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor. E-ticaret hacmindeki artış ve temassız teslimat için artan taleple birlikte bu alandaki en büyük potansiyelin Kuzey Amerika’da ve Asya Pasifik bölgesinde yoğunlaşacağı öngörülüyor.
KARBONLA MÜCADELE TEKNOLOJİYİ TETİKLİYOR
Taşımacılık sektöründe teknolojik dönüşümün önemli zorlayıcı sebeplerinden biri de iklim değişikliği ile mücadele kapsamında çevreci ve sürdürülebilir modellere geçiş zorunluluğudur. Devletlerin yasal düzenlemeleri, tüketici tercihleri ve kamuoyu talebi; şirketlerin iş yapış şekillerini değişime zorluyor ve daha çevreci sevk ve üretim modellerine geçişi zorunlu kılıyor. Bu çerçevede taşımacılık ve lojistik sistemi de bu dönüşüme ayak uydurmak durumundadır. Karbon emisyonunun azaltılması hedefleri doğrultusunda, elektrikli araçlar ve akıllı şehir altyapıları gelişim gösteriyor. KPMG’nin “Havacılık Endüstrisi Liderleri” 2022 yılı raporuna göre pandemi sonrasında havacılık şirketlerinin filolarını yenileme kapsamında; yeni teknolojileri kullanan, yakıt tasarrufu sunan dar gövde uçaklara yönelimi artıyor. Bu yönelimde çevreci düzenlemelerin ve tüketici tercihlerinin etkisi gözleniyor. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) de 2050 yılına kadar net-sıfır karbon emisyonu hedefini ortaya koydu ve buna yönelik eylem planını açıkladı. Bu eylem planının en önemli ayaklarını çevreci uçak yakıtı kullanımının arttırılması ile elektrik ve hidrojen teknolojisine dayanan uçaklara geçiş olarak belirlendi. Ayrıca navigasyon ve rota verimliliklerinin arttırılması, ormanlaştırma faaliyetleri gibi dengeleyici faaliyetler ile karbon salınımını kaynağında bertaraf ederek depolanan karbonun dönüştürülmesi ve yeniden kullanıma yönelik karbon yakalama ve değerlendirme teknolojilerinin yaygınlaştırılması gibi eylem planları belirlendi.
ÖRNEK PROJELER
İsviçre’nin ilk etabını 2031 yılına ikinci etabını ise 2045 yılına kadar tamamlamayı planladığı çevreci bir komple taşıma sistemi olarak tasarlanan Cargo Sous Terrain (CST) projesi ile üretim merkezlerinden malların inşa edilecek bir tünel ve bu tünel içinde hareket edecek elektrikli konteynerler içinde Zürih şehir merkezine ulaştırılması sağlanacak. Deutsche Post DHL Group’un Street Scooter elektrikli araçları ile dağıtım projesi ve Holland Shipyards Group tarafından FPS’e yaptırılan hidrojenli konteyner gemisi projesi gibi çalışmalar, gelecekte taşımacılık sektörünün sürdürülebilirliğe dönük teknoloji yatırımlarının artacağını gösteriyor.
Diğer yandan akıllı şehir teknolojileri ve elektrikli otomobillere uygun yerel altyapı yatırımlarının ilerleyen yıllarda artması, şehir içi ulaşımda da teknolojik bir dönüşümü getirecektir. Orta Vadeli Program, Ulaştırma Bakanlığı Akıllı Ulaşım Sistemleri Stratejisi ve Ticaret Bakanlığının Yeşil Mutabakat Eylem Planı sürdürülebilir ulaşım eylemlerini belirledi. Bu çerçevede elektrikli araç üretimi ve kentsel altyapının buna dönük olarak geliştirilmesi için yatırımlar arttırılırken paylaşımlı bisiklet ve elektrikli scooter gibi mikro mobilite araçlarının yasal altyapısının oluşturulması hedefleniyor.
Yine iş ve şehir yaşamının hızına ayak uydurmaya dönük çeşitli akıllı cihaz uygulamaları ile sunulan taksi, parsiyel taşıma, sanal market uygulamaları da taşımacılık sektörünün dijital dönüşümünün gerek mal ve hizmet üreticilerine gerekse tüketicilere sunduğu kolaylıklar olarak karşımıza çıkıyor.
GÜMRÜKLERDE BLOK ZİNCİRİ KULLANIMI
Diğer yandan, blok zinciri teknolojisinin gümrük, dış ticaret ve buna bağlı olarak taşımacılık ve lojistik alanlarında kullanımına dönük çalışmalar ve uygulama örnekleri de ortaya çıkmaya başladı. Blok zinciri; kâğıt kullanımını ve bürokrasiyi azaltıp taraflar arasında karşılıklı güveni tesis ederek işlemleri kolaylaştıracak bir çözüm olabilir. Blockchain Türkiye Platformu’nun Ekim 2021 tarihli “Ülkemizde Blok Zincirin Uluslararası Ticarette Kullanımına Yönelik Çalışma Raporu ve Politika Önerileri” çalışmasında; uluslararası ticarette emtiaya ait evrakın uluslararası kurallar ile ithalatçı ve ihracatçı ülkelerin mevzuatına göre manuel olarak işlem görmesi nedeniyle dolaşım ve takip süreçlerinde insan hatasına ve kaybolma risklerine açık ve yavaş işleyen bir süreç söz konusu olduğu belirtiliyor. Bunun yaratacağı maliyetler vurgulanarak blok zinciri teknolojisinin tüm paydaşların veriye eş zamanlı sahip olmasını, dokümanın orijinal ve kopyalarının doğruluğunun teyidini ve doğru veriye hızlı ve şeffaf erişimi sağlayacağı ifade ediliyor. Bu çalışmada; nakliye belgelerinin, menşe ve dolaşım belgeleri ile faturaların, garanti ve akreditifler gibi finansal işlemlerin, sınır ötesi ödeme sistemlerinin, sigorta işlemlerinin blok zinciri teknolojisi ile otomatikleştirilebileceği, gümrük ve limanlardaki beklemelerin azaltılabileceği, dış ticaret işlemlerinin hızlı ve güvenilir biçimde daha etkin ve verimli hale gelebileceği savunuluyor. Tabii ki bunun için paydaş kamusal kurumların mutabakatı ve uluslararası düzeyde yapılacak düzenlemelerle küresel bir altyapının tesisi gerekiyor.
Sonuç olarak önümüzdeki on yıllık süreçte teknolojinin taşımacılık ve lojistik faaliyetlerini dönüştüreceği, tüm mal ve hizmetlerin üretim süreçlerindeki değişim ve dönüşüme uyumlu bir tedarik altyapısının her şeyden önce teknoloji yardımıyla ortaya çıkacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle teknolojinin gelecekte standartlarını belirleyeceği en önemli sektörlerin başında taşımacılık ve lojistik sektörü yer alıyor.