CEVA bitmiş araç lojistiğinde hedef büyüttü
20/03/2023 - 09:28:00
CEVA Lojistik, GEFCO’yu satın alması sonrasında gerçekleştireceği yeni yatırım ve hizmetlerle bitmiş araç lojistiği pazarında büyümesine ivme kazandıracak. 2023 ve 2024 yılında faaliyete başlayacak 4 yeni Ro-Ro gemisiyle Uzak Doğu – Türkiye & Avrupa hattında düzenleyecekleri karşılıklı seferlerle global otomotiv üreticilerinin ihtiyaçlarına cevap vereceklerini belirten CEVA Lojistik Satış ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Murat Karadağ, Türkiye pazarında ise 2024 sonuna kadar bitmiş araç lojistik cirolarını yüzde 70 artırmayı hedeflediklerini söyledi.
CEVA Lojistik, GEFCO’yu satın almasıyla bitmiş araç lojistiğinde nasıl bir hizmet ağına ve güce ulaştı?
GEFCO, 70 yılı aşan deneyimi, sektöre getirdiği teknoloji destekli, yenilikçi, rekabetçi ve çözüm odaklı lojistik uygulamalarıyla bitmiş araç lojistiğinde Avrupa’da lider, dünya genelinde ise en önde gelen global tedarikçilerden biri konumundadır. Bitmiş araç lojistiği birimimiz dünya çapında, 4 bin çalışanı, 2 bin 300 araçlık filosu, FVL taşımalar için özel üretilmiş 3 bin adet tren vagonuyla, yılda 5 milyondan fazla binek, hafif ve ağır ticari araç taşıması gerçekleştirmektedir.
Türkiye’de 2002 yılından beri faaliyet göstermekte olan GEFCO Türkiye iştirakimiz, uluslararası araç taşımacılığı, liman taşımaları, yurt içi bayi dağıtım hizmetlerinin yanı sıra, İzmit bölgesinde yerleşik 4 FVL tesisiyle, stok saha yönetimi, PDI&PPO hizmetleri, küçük onarım ve hafif ticari araçlara yönelik üst yapı montaj hizmetleri konusunda da uzmanlığını müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Bu faaliyetlerimize ek olarak, yurt içinde FVL tren taşımacılığı, antrepo hizmetleri, ithalat, ihracat, transit taşımaların gümrük süreçlerinin yönetimi ve diğer katma değerli hizmetlerde de müşterilerimize etkin ve güvenilir deneyimler sunmaktayız.
OTOMOBİLLER DEMİRYOLU İLE ANKARA, MERSİN VE İZMİR’DE
Türkiye pazarına yönelik özel çözümleriniz neler?
Türkiye pazarına yeni giriş yapan otomotiv firmaları ve mevcut firmaların araç bulunabilirliğine bağlı olarak artış eğilimi gösteren hacimleri, pazardaki nakliye kapasitesinin eksikliğini daha da belirgin bir hale getiriyor. Bu durum biz lojistik çözüm ortaklarını yatırımlarını arttırmaya ve alternatif uygulamalar geliştirmeye itiyor. Filomuzda özmal sayımızı arttırmaya yönelik yatırımlarımız ve Köseköy çıkışlı, Ankara, İzmir ve Mersin varışlı dedike tren hattımızı acilen hizmete sokmamız bu ihtiyacın bir sonucudur.
Öte yandan FVL pazarında yeni bir uygulama modeli olan, varış liman operasyonları ve liman saha yönetim modeli hem zaman hem maliyet açısından müşterilerimize sunduğumuz avantajlı özel çözümlerimizden biri olarak dikkat çekiyor. CEVA FVL hizmetlerimiz kapsamında 1,5 senedir Autoport ve Yarımca limanlarında bulunan sahalarımızda müşterilerimize direkt hizmet vermekteyiz.
Ayrıca yaklaşık 2 sene önce kurduğumuz Üst Yapı Montaj birimimiz ile pazarın bir diğer ihtiyacı olan PPO (Post Production Operations) hizmetlerini de müşterilerimize sunmaktayız. Ülkemizde merdiven altı diye tabir ettiğimiz ve daha çok küçük ölçekli işletmelerin hizmet verdiği bu alanda, firmamızın kültürüne uygun daha kurumsal, teknolojik ve teknik mühendislik ihtiva eden bir yaklaşımla hizmet vermekteyiz. Bu kapsamda İzmit’te bulunan 5 bin 500 metrekarelik hafif ticari araçlara yönelik Üst Yapı Dönüşüm Hizmetleri tesisimizde, müşterilerimizin özel talepleri doğrultusunda kargo dağıtım araçları, okul servisleri, mobil bakım araçları, ilaç dağıtım araçları, engelli hizmet araçları gibi birçok araç dönüşüm projelerini gerçekleştirmekteyiz.
Müşterilerinizden gelen öncelikli talepler neler?
Sorunuzu FVL hizmetler açısından değerlendirdiğimizde, günümüzde müşterilerimizin bizden en önemli talepleri hasarsız ve zamanında teslim olarak karşımıza çıkmaktadır. Pandemi döneminde global alanda ortaya çıkan çip krizi ve devamında baş gösteren ham madde & yedek parça tedariğindeki sıkıntılar, otomotiv endüstrisini ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. Bunun yanı sıra, pandemi döneminde daralmaya başlayan FVL kapasite hacmi günümüzde maalesef halen istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, müşterilerimizin bizden beklentilerini, kendilerine sunduğumuz, nakliye, PDI&PPO hizmetlerini sahalarımız yerine, direkt varış limanlarından vermek, yurt içi tren sevkiyat sayılarımızı arttırmak, yeni öz mal yatırımları gerçekleştirmek gibi stratejik ve akılcı çözümlerle karşılamaya çalışıyoruz.
DÖRT YENİ RO-RO GEMİSİNİ HİZMETE SOKACAK
Otomotiv endüstrisini hangi pazarlara ulaştırıyorsunuz? Gündeminizdeki yatırım planları neler?
CMA – CGM grubunun bir parçası olarak yakın zamanda, 7 bin araç taşıma kapasiteli, 4 Ro-Ro gemisinin alımına yönelik yatırım kararını almış bulunmaktayız. İlk gemimizin 2023’ün son çeyreğinde, diğer 3 gemimizin ise 2024’ün ilk çeyreğinde faaliyete geçmesini planlıyoruz. Bu gemilerimiz ile global otomotiv üreticilerinin ihtiyaçlarına uygun olarak, Uzak Doğu – Türkiye & Avrupa hattında karşılıklı seferlere başlayacağız.
Uluslararası kara nakliye tarafında ise özellikle Rusya – Ukrayna savaşından sonra, Türkiye’den, CIS ülkelerine doğru yoğun bir transit taşıma talebiyle karşı karşıya kaldığımızı görmekteyiz. Global OEM müşterilerimize bu yönde de düzenli ve güvenilir hizmet vermekteyiz.
Ayrıca, Avrupa’da çok yaygın olarak yürütmekte olduğumuz uluslararası FVL tren taşımacılığı faaliyetlerimizi, yakın zamanda Macaristan – Türkiye ve Çekya – Türkiye ve Romanya – Türkiye hatlarında da kurabilmek adına bir takım çalışmalar yürütmekteyiz.
Otomotiv lojistiğinde önümüzdeki 5 yılda nasıl bir büyüme hedefliyorsunuz?
Türkiye’de, yüzde 15’lik FVL pazar payımız ile sektörde ilk 3 lojistik hizmet sağlayıcı arasında bulunmaktayız. Hedefimiz, Türkiye’de bitmiş araç lojistik ciromuzu, 2 senelik bir projeksiyonla 2024 sonuna kadar yüzde 70 artırmak.
Tüm ekonomik olumsuzluklara rağmen Türkiye, otomotiv endüstrisi alanında çok dinamik bir ülke ve Avrupa’nın 6. büyük otomotiv pazarı. Teknoloji destekli, sürdürülebilir ve çevre odaklı gelişim dinamikleriyle değerlendirdiğimizde, Türkiye’de otomotiv lojistiğinin büyümesinde yeşil uygulamaların ve dijital deneyimlerin belirleyici olacağını söyleyebiliriz. Bu kapsamda FVL hizmetlerimizde demiryolu ve denizyolu taşımacılığının payını arttırmayı hedefliyoruz. Ayrıca özmal yatırım planlarımızda çevre dostu motor tercihlerine öncelik vermekteyiz.
Önümüzdeki 5 yıllık büyüme projeksiyonumuzda, ana müşterilerimiz olan OEM’lerin dışında, e-mobilite ve dijital uygulamalarla desteklenmiş teknik alt yapılarımızla birlikte 2. el araç pazarı, bayiler, araç kiralama ve filo yönetim firmalarına da yönelik ürün ve hizmet çeşitliliğimizi arttırarak büyümeyi hedefliyoruz.
Otomotiv lojistiğinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileriniz neler?
Enerji maliyetlerinin düzenli olarak artma eğilimi gösterdiği enflasyonist piyasa koşullarında lojistik maliyetleri kısa ve orta vadede sabit tutmak nerdeyse imkansız hale gelmiş durumda. Çok basit bir örnekle ifade etmek gerekirse; eskiden nakliye maliyet yapısında yüzde 30-35 bandında bir paya sahip olan yakıt maliyeti, bugün yüzde 50-55 oranında bir paya ulaşmış durumda. Azalma eğilimi olsa da çip krizinin devam ediyor olması, ham madde tedariğinde yaşanan sıkıntılar, resesyon endişesi, üretimin daralması ve araç bulunabilirliğinin azalmasına bağlı olarak artan sektör maliyetleri, lojistik çözüm ortaklarının üzerinde de ciddi bir baskıya sebep olmaktadır. Pazarda kalıcı ve rekabetçi olabilmek adına bizlerin ürün çeşitliliğimizi geliştirebilmesi, tek modlu taşıma sisteminden, sürdürülebilir, çevreci deniz, hava ve demiryolunu içeren entegre bir taşıma sistemine geçebilmesi ve dijitalleşme odaklı bilgi teknolojilerini yaygınlaştırabilmesi gerekiyor.
CEVA FVL olarak, geliştirmekte olduğumuz “Cars in Containers” projesiyle, otomotiv üretim bandından, nihai tüketiciye kadar uzanan her bir tedarik zinciri aşamasına dokunan lojistik hizmet çeşitliliğimizle, eşsiz bir dijital tüketici deneyimi sağlayan “Moveecar” uygulamamızla, demiryolunun nakliye sistemimizde etkin kullanımıyla, düzenli alt yapı ve kapasite yatırımlarımızla sektörün içinde bulunduğu bu belirsizlik ortamında, pazara alternatif, sürdürülebilir ve rekabetçi çözüm önerileri sunuyoruz.
CEVA, OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ DEĞİŞİME GÖRE POZİSYON ALIYOR
CEVA Lojistik Satış ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Murat Karadağ, otomotiv sektöründeki gelişmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Dünya genelinde ticaretteki sıkı para politikalarının, korumacı tedbirlerin, artan ekonomik krizlerin, siyasi gerginliklerin ve bunlara bağlı olarak ticaret hacimlerindeki düşüşlerin Türkiye’de de otomotiv sektörünün zorlu bir süreçten geçmesine sebep olduğunu vurgulayan Karadağ, “Sektör, bu küresel gelişmelere ek olarak Türkiye’de ayrıca, vergi mevzuatı, kur dalgalanmaları, faiz oranları ve enflasyon riskleriyle de devamlı mücadele etmek zorunda kalıyor. Her ne kadar çip tedariğinde sorunun 2023 yılında hafifleyeceğini bekliyor olsak da, savaşın enerji maliyetlerini arttırmaya yönelik baskılarını azaltmak için dünya ülkelerinin uyguladığı politikaların bir resesyona sebebiyet verme ihtimali oldukça fazla görülüyor. Tüm bunlara rağmen Türkiye’de tüketicinin otomobile olan talebinin her zaman yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Biz 2023 yılında Türkiye’de otomobil satışlarının 2022 ye paralel olarak 750-800 bin aralığında olacağını tahmin ediyoruz” dedi.
Karadağ, sürdürülebilirlik ve karbon nötr odaklı yeni ekosistemin, elektrikli araçlarla yeni bir boyut ve şekil almaya başladığını söyledi. 2023 yılının, elektrikli araç seri üretiminin altyapısının hazırlanması ve tüketici farkındalığı yaratma yönünde bir geçiş yılı olacağını vurgulayan Karadağ, “2026 yılına kadar elektrikli araç üretimine yönelik yatırımların dünya çapında 520 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bizler de bu öngörü çerçevesinde Türkiye de dahil olmak üzere, dünya genelindeki tüm FVL sahalarımızda elektrikli araç şarj istasyonlarının kurulumuna öncelik vermiş durumdayız. Bugün itibariyle Avrupa genelinde 290 şarj istasyonumuz faaliyete geçirilmiştir” diye konuştu.
Diğer bir gündem maddesinin de “mobilite” olduğuna dikkat çeken Karadağ, “Günümüzde ‘mobilite’ kavramının otomotiv endüstrisinde artık çok sık kullanılmaya başlandığını ifade etmek isteriz. Otomotiv sektörünün 21. yüzyılda büyük bir teknolojik devrimin eşiğinde olduğunu söyleyebiliriz. Geleneksel mekanik özellikleri ön plana çıkaran otomotiv algısı artık yerini, mobilite teknolojilerinin fark yaratmaya başladığı bir trende bırakıyor. Bu trend aynı zamanda pazardaki tüm paydaşlar için de yeni fırsatların varlığını ifade ediyor. Ana üreticilerden lojistik hizmet tedarikçilerine, bayilerden satış sonrası hizmetlere kadar tedarik zincirinin tüm paydaşları için bu fırsatları değerlendirmek çok büyük önem arz ediyor. ‘Moveecar’ mobilite uygulamamız ile firmamız bünyesinde bu amaca uygun ‘dijital’ uygulamalara biz de geçmiş durumdayız.”