İzmir’den lojistikte topyekün seferberlik!
İzmir Ticaret Odası, sanayiden tarıma, turizmden inşaata, ulaşımdan tekstile kadar pek çok farklı sektörde faaliyet gösteren 70 bin üyesi ile İzmir ekonomisinin omurgasını oluşturuyor.
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, 8 bin 500 yıldır liman ve ticaret kenti olan İzmir’in jeopolitik konumu, 5 adet limanı, denizyolu ayrıca demiryolu, karayolu ve havayolu bağlantıları ile lojistik alanda büyük bir potansiyele sahip olduğunu söylüyor. “İzmir olarak 500 milyar dolarlık ihracatın 100 milyar dolarını yapmaya talibiz” diyen Demirtaş, bu hedefe ulaşmak için var olan lojistik potansiyelli hareke geçireceklerini söylüyor. İzmir Alsancak Limanı’nın yıllardır Türkiye’nin en büyük konteyner ihracatı yapılan noktalarından birisi olduğunu, Çandarlı Limanı’nın kısa zamanda hizmete gireceğinin altını çizen Demirtaş, “Petkim, Nemrut ve Çeşme limanlarının da katkısıyla İzmir, 2023’te Türkiye’nin ihracatının en az %20’sini üstlenecek” diyor. Demirtaş, İzmir’de ulaştırma ve lojistik alanda önümüzdeki dönemde gerçekleştirilmesi planlanan diğer yatırımları ise şöyle sıralıyor: “İzmir’in iki yakasının kara ve demiryoluyla İzmir Körfezi üzerinden birbirine bağlanması, İzmir kruvaziyer Limanı’nın açılması, Aliağa-Menderes Hafif Raylı Sistemi’nin güneyde Selçuk, kuzeyde de Bergama’ya kadar uzatılması, metro ağının yaygınlaştırılması, İzmir-İstanbul, İzmir-Ankara ve İzmir-Antalya otoyollarının tamamlanması, kuzey otoyolunun Çandarlı Limanı’na kadar uzatılması, İzmir-Manisa Sabuncubeli Tüneli ve Konak Tüneli’nin açılması, İzmir-Ankara ve İzmir-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın hayata geçirilmesi, Adnan Menderes Havalimanı yeni iç hatlar terminali yapılması, ikinci bir havalimanı açılması ve yeni yat limanlarının kurulması.”
Ege’nin dünyaya açılan kapısı
İzmir’in lojistik altyapısı, ulaşım konusundaki avantajları ve dezavantajları nelerdir? İzmir Ticaret Odası olarak gündeminizde üyelerinizin lojistik maliyetlerini düşürmek ve taşımacılık sektörü ile işbirliğini güçlendirmesine öncülük etmek için sürdürdüğünüz projeler var mı?
İzmir, jeopolitik yapısıyla da (Akdeniz- Karadeniz ve Ege Denizi üçgeninin kesişiminde yer alması, Anadolu üzerinden Ortadoğu’ya, Balkanlara ve Avrupa’ya yakın olması, Akdeniz-Karadeniz geçişi üzerinde yer alması, Süveyş Kanalı’na yakın olması vb.) lojistik merkez konumundadır. 5 adet limanı ile denizyolu ayrıca demiryolu, karayolu ve havayoluna sahip olan kentimiz Manisa, Denizli, Aydın, Muğla, Bursa, Uşak, Kütahya gibi tarım, sanayi üretimi ve maden işleme kapasitesi yüksek merkezlere de yakındır. İzmir Alsancak Limanı sayesinde Ege Bölgesi dışında Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri’ne hitap edebilme potansiyeline sahip olan ilimiz, 1.200’ü aşkın uluslararası sermayeli firmaya ev sahipliği yapmaktadır. İzmir yüksek bir lojistik merkez olma potansiyeli taşımasına rağmen, İzmir Alsancak Limanı’nın altyapısı yeterli olmayıp, Avrupa’da örnekleri görülen çoklu ve intermodal taşımacılık yapan ve tüm sektörü içerisinde barındıran bir merkeze sahip değildir. Ayrıca İzmir’deki lojistik sektöründe büyük şirketlerden ziyade orta ve küçük ölçekli şirketler bulunmaktadır ve şirketler henüz yeterli düzeyde kurumsallaşamamıştır. İzmir’de lojistik sahalar Alsancak Liman arkası, Çınarlı, Bornova Işıkkent, Pınarbaşı, Torbalı, Kemalpaşa ve kısmen Sasalı’da dağılmış durumdadır. Kent yük-kamyon ve TIR trafiği, merkezdeki depolama alanları, konteyner sahaları nedeniyle fiziksel olarak sıkışmaktadır. Üstelik bu durum kentin önünde mekansal bir engel teşkil ettiği gibi sektörün gelişmesini ve rekabetçi haline gelmesini engellemektedir. İzmir’e en fazla yükün geldiği nokta olan ve diğer bir önemli aks olan İzmir-Ankara karayolu (Kemalpaşa) ile bağlantısı olan İzmir’in güney aksında bir lojistik merkezin kurulması son derece isabetli bir karar olacaktır. Odamız, dış ticaret ile uğraşan üyelerimizin lojistik maliyetlerini azaltacak, gümrüklü sahaları ve hizmetleri ile İzmir Alsancak Limanı’nı rahatlatacak İzmir’in güneyinde otoyol, karayolu ve demiryolunun kesiştiği noktada bir lojistik merkez kurulması için son beş yıldır çalışmalarını sürdürmektedir. Bu sayede sektör bir araya toplanacak, sinerji yaratılacak ve sektör tüm hizmetlere tek bir noktadan ulaşabilecektir. Bu durum iş potansiyelinin artmasını sağlayacak ve kurumsallaşma sürecini hızlandıracaktır.
Türkiye’nin ihracat potansiyelinin, lojistik altyapısının ve hizmet kalitesinin artırılması için atılması gereken adımlar ve devreye alınması gereken yatırımlar neler?
Lojistik sektörü ülkemizde özellikle son yıllarda büyük atılım gösterdi. Coğrafi konum olarak Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa arasında bir köprü vazifesi gören ülkemiz, bu avantajlı konumu ile birçok otorite tarafından da lojistik üssü olarak görülüyor. Ülkemizde, lojistikte ağırlıklı olarak kara ulaştırması kullanılmaktadır. Kara ulaştırma sektörümüz oldukça dinamik ve büyük ve genç bir filoya sahiptir. Ancak Türkiye’nin coğrafi konumuna uygun bir biçimde ülke genelinde ulaştırma modlarını eşgüdümlü olarak kullanabileceği bir altyapıyı geliştirmesi ve bu yapıyı özellikle endüstriyel bölgelerin bütünleşmesinin sağlanması yönünde kullanması gerekiyor. Lojistik sektöründeki sürekli ve hızlı büyümeye rağmen hala yasal ve fiziksel altyapı eksikliklerinden kaynaklanan sorunları devam ediyor. Öncelikle yasal altyapıda mevcut mevzuat karmaşıklığının giderilmesi gerekmektedir. Küreselleşmenin sonucunda her alanda birbirine bağımlı hale gelen ülkeler lojistik ile ilgili alanlarında yeni yasal düzenlemeler yapmak zorunda. Ticaretin çok taraflı bir süreç olduğu göz önünde bulundurulursa, sektörün bu düzenlemelere bağlı. Fiziksel altyapıda ise özellikle ulaşım altyapısındaki yetersizlikler göze çarpıyor. Bir an önce çözüm bulunması gereken konuların başında imanların ve demiryollarının yetersizliği geliyor. Stratejik konumu açısından dünya üzerinde oldukça önemli bir yere sahip olan ülkemizin ulaştırma ve lojistik ağlarını geliştirmesi, AB’ye üyelik açısından büyük önem taşımasının yanında Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmişliği yönünden de son derece önemlidir.
İzmir’e 3 lojistik merkez şart
Türkiye, bulunduğu coğrafi konumun getirdiği lojistik üs olma potansiyelini yeterince değerlendirebiliyor mu?
Türkiye, coğrafi konumunun getirdiği lojistik üs olma potansiyelini yakın zamana kadar değerlendirememiştir. Ancak hükümetimizin 2023 yılı hedefleri çerçevesinde Ulaşım, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı tarafından yürütülen çok büyük ve çok önemli projeleri bulunmaktadır. Karayolu olarak; Cumhuriyet tarihinin rakamsal olarak en büyük projesi olan İzmir-İstanbul otoyolu ihale edildi, temeli atıldı. İzmir-Ankara, İzmir-Antalya, Ankara-İstanbul otoyol ağı projesi devam ediyor. Demiryolu açısından tüm yurtta büyükşehirler arasında hızlı tren hatları yapımı için çalışmalar sürüyor. Havayolunda büyük şehirlerdeki tüm terminal binaları yenilendi, her yıl iç hatlar rekor kırıyor, dış hatlarda THY dünya liderliğine oynuyor. Lojistik potansiyelinin tam olarak değerlendirilebilmesi için kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımını buluşturacak intermodal taşımacılık imkanlarını sunan lojistik köylerin yapılması gerekiyor. Bu durum sanayicinin ürününü en kısa yoldan ve en ucuz maliyet ile taşıması demektir ki dünya üzerinde rekabet avantajı yaratan en temel unsurdur. Ayrıca kurulacak lojistik merkezler ile tüm hizmetleri bir noktada ve hızlıca ulaşabiliyor olmak lojistik firmaların maliyetlerini azaltan bir unsurdur. İzmir’in doğu aksında Kemalpaşa tarafına, güney aksında Menderes-Torbalı civarına ve kuzey aksında Çandarlı Limanı ile entegre lojistik merkezler kurulması, Türkiye’nin 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat hedefi göz önünde bulundurulduğunda hem sektör hem de İzmir ekonomisi için kaçınılmazdır.
2023’teki 500 milyar hedefinin gerçekleşebilmesi için İstanbul odaklı ihracatın Anadolu’ya da yayılması gerekir. İzmir’in, 100 milyar dolarlık ihracat hedefi doğrultusunda, yeni bir yol haritasına ihtiyacı var. ABD ve AB ekonomilerinin büyük bir testten geçtiği bir ortamda yeni pazar arayışları konusunda daha fazla çalışma yapılmalı. İş adamları, yurtdışı iş ve inceleme gezilerine katılarak yeni pazarlar ve uygun yatırım alanları aramalıdır.