UND Başkanı Özmen’den çarpıcı açıklamalar
UND Başkanı Ruhi Engin Özmen Hatay’daki UND temsilciliğinin açılışı öncesinde bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda sınır bölgelerinde yaşanılan sorunlar konuşulurken UND Deniz ile ilgili yaşanılan sıkıntıda dile getirildi.
UND’nin Hatay’daki yeni merkezinde yapılan toplantıya UND Başkan Yardımcısı Mustafa Açıkgöz,Hatay UND Bölge Temsilcisi Mustafa Yılmaz, Genel Sekreter Fevzi Çakmak, İcra Kurulu Başkan Vekili Melike Tümen, Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Rıdvanoğulları katıldı.
Cilvegözü sınır kapısında 5-10 km’lik TIR kuyrukları olduğunu belirten UND Başkanı R. Engin Özmen “Bu TIR kuyrukları şunun için var. Suriye kapısından içeriye giriyoruz. Oradan aktarma yaparak ihraç ürünlerimizi Suriye plakalılara vererek ihracatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Bu tamamen buradaki nakliyeci arkadaşlarımızın özverisiyle, inatla çabayla çalışma isteklerini ortaya koyması sonucunda olmuştur” şeklinde açıkladı.
Ticareti engelleme adına kimsenin baskı yapamayacağını dile getiren Özmen gümrük bakanlığının iki kez kapıyı kapattığını belirterek “Ona rağmen buradaki arkadaşlarımız inançla direnerek bu kapı açık kalmalı diye sürekli baskı yaptılar. Ekonomi bakanlığıyla, gümrük bakanlığıyla, vali ile görüşmelerimiz neticesinde bu kapının bir şekilde çalışmasını sağladık” dedi.
“Avrupa birliği Türk nakliyecisini kendine mahkûm ettiriyor”
Avrupa birliğinin Türk nakliyecisine çeşitli sebepler sıkıntılar çıkardığına da değinen Özmen “Avrupa birliği Türk nakliyecisinin cebindeki son kuruşu almak için her yıl yeni bir norm çıkartarak bu norm’a uygun araç alırsan UBAK belge sayısını arttırırım, Euro 7 motoru getirirsen geçiş belgeni kolaylaştırırım gibi sürekli kendine mahkûm edip sürekli araç satan bir pozisyona geldi. Dolayısıyla Türk nakliyecisi para kazanmaya başladığı sırada yeni bir yatırım yapma ihtiyacıyla karşı karşıya kalıyor ki bu da büyük adetleri garajlarımızda tutar hale getirdi bizi. Mecbur kaldık. Yani Avrupa’da Euro 3 motorla giderken UBAK Belgesi sıralamasındaki puanımızla Euro 5 motorun sıralamadaki puanı arasında çok fark var. Filonuzda 10 tane Euro 5 aracınız varsa 50 tane de Euro 3 model aracınız varsa 10 tane Euro 5 model aracı olandan daha az belge alıyorsunuz” diyerek her şeyin libere edilmesi gerektiğini geçiş belgesi ve kotaların kaldırılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Lojistik maliyetlerini iyi yapan ve ucuza mal edenlerin ayakta kalabileceğini söyleyen Özmen sınırsız büyüme diye bir kavramın olmadığını söyleyerek “ İhtiyaçlara göre büyüme var. Bence Türkiye’deki sektör ihtiyaçların üzerinde büyümüştür. Öngörmediğimiz bu krizler, öngörmediğimiz bu savaşlar Türkiye’nin bu büyümesinin sırtına kambur etmiştir” dedi.
“Nakliyecilerin kontak kapatmasına biz engel olduk”
Nakliyeci kaybına rağmen neden halen sesini çıkartmıyor? sorusuna ise sektörün zor bir süreçten geçtiğini, hükümet ile de sıkıntı yaşamak istemediklerini belirten Özmen yola dökülmek isteyen, kontak kapatmak isteyen nakliyecilere kendilerinin engel olduklarını ifade etti. Özmen sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sektörün zaten içinden geçtiği zor bir süreçte hükümet ile olan ilişkilerimizin çok iyi olmadığı, isteklerimizin yaptırılamadığı, arkadaşlarımız bu kadar sıkıntı yaşadığı bir dönemde bu ilişkiyi sürdürebilmek adına her türlü fedakârlığı yaptık. Arkadaşlarımızın yola dökülmesini biz engelledik. Arkadaşlarımızın yola döküleceğini, yollarda kontak kapatacaklarını hükümetimize ilettik. Hükümetin bu kadar işi varken bir de nakliyecinin trafiği kapatması, yoları kesmesi ticaretin olumsuz yönde etkilenmesine gönlümüz elvermedi. Açık ve net söylüyorum. Dış ticaret açığı yüksek, dış ticaret açığını azaltacak tedbirler alıyorsunuz. Biz bas bas bağırıyoruz. ÖTV’siz , KDV’siz akaryakıt istiyoruz. Dünya’nın en pahalı akaryakıtını kullanıyoruz. Girdi maliyetlerimiz çok yüksek, yol geçiş ücretleri çok pahalı, vergilerimiz son safhada, SSK Primleri yüksek bunların hepsini dillendiriyoruz. Ama bunların hepsini dinlendirirken meşru zeminlerde bunlara çare arıyoruz”
“Demokratik hak arama yöntemleri Türkiye’de başarılı değil”
Demokratik ülkelerde aranan hak arama yöntemlerinin Türkiye’de başarılı olmadığını ifade eden Özmen “Demokratik ülkelerde aranan hak arama yöntemlerinin Türkiye’de çok başarılı olmadığını öğrendik. Demokratik hak arama yöntemlerinin kapıların önünde günlerce beklemekle bir yer değiştirdiği durumlardayız. Dolayısıyla biz bu anlamda her platformda sesimizi yükselttik. Ama bu yükseklik bir kavgaya dönüşmedi. Bugün yine kavga etmeden söyleyeceklerimizi söylüyoruz” diyerek demokratik ülkelerdeki örnekleri şu şekilde sıraladı: “Yunanistan’da petrole 5 cent zam yaptığınızda Yunanistanlı nakliyeci araçlarını Selanik sokaklarında, Atina sokaklarında kontak anahtarını alıp gidiyor. Kimse bir şey demiyor. Fransa’da domatesi alamadığınız zaman domatesi götürüp parlamento’nun önüne dökebiliyorsunuz. Bunun için sizi coplamıyor, fişlemiyor. Belediye ekipler gelip, sizin döktüğünüz domatesi toplayıp imha ediyor.”
“UND Deniz verdiği zararla derneğin 40 yıldaki birikimini aldı”
UND Deniz ile ilgili olarak da konuşan Özmen 20 milyon 500 bin TL’lik bir zararın UND’ye büyük darbe vurduğunu ifade ederek bu zararın UND’nin 40 yıldaki birikiminin tamamını aldığı gibi 5 yılını da ipotek altına aldığını vurguladı.
UND deniz’i yönetenlerin başarısızlıkları karşısında istifa etmelerine söyleyecek bir sözü olmadığını ifade eden Özmen, bunun hesabını tek başına soramayacağını belirterek “Bunun hesabını soracak olanlar ise bu paranın sahibi olan sektör temsilcileri, sektörün üyeleridir. Dolayısıyla rekabet kurulunun verdiği karara geldiğimizde, verilen kararı aynı gün yayınladığı andan itibaren yayınladık. Neticede orada yorum yapmadık. o kararda yoruma da gerek yok. 4 maddelik bir karar. Kararın ilk 3 maddesi oy birliğiyle reddedilmiş. Son maddesi yani UN Ro Ro ya verilen 840 bin liralık ceza ise oy çokluluğuyla alınmış. Bu karardan sonra ne yapılması lazım. Bu karardan sonra benim bugünden yarına yapacak bir şeyim yok. Neticede bu bir karardır. Kararın süreçleri vardır. Bu süreçte önce karar yazılacaktır. Kesinleşmiş karar yayınlanacak. Sonra itiraz hakları var. O itiraz hakları sonunda yeni bir yargı süreci başlayabilir, taraflar itiraz edebilir. Bu çok uzun bir iş. En iyi şartlarla 3-4 sene daha devam edecek bir dava” şeklinde ifade etti.
“Elimizdeki hisselerin 0,40’ını UN Ro Ro’ya sattık”
Dava’da UND’nin taraf olduğunu belirten Özmen yüzde 99 iştiraki olan bir şirketin bu davada taraf olmasının doğal olduğunu sözlerine ekledi. Özmen“UN Ro Ro dediğimiz şirkette UND’de UN Ro Ro’nun 1,2 hissedarı. Bugün 1 milyar Euro karşılığında Amerikalıların satın aldığı şirketin yüzde 1,2 ortağı da UND. Oradaki hisselerimiz üzerinde herhangi bir tasarruf hakkımız olmadığını bilmeniz lazım. O hisseleri bankaya veremezsiniz, bir başkasına satamazsınız, devredemezsiniz. Tamamen büyük ortağın inisiyatifine bırakılmış hisselerdir onlar. Biz o hisselerin 0,40’ını 5 milyon Euro’ya UN Ro Ro’ya sattık. Ödemeleri aldık ve o ödemelerle de bu borcu yapan arkadaşlarımızın borçlarını ödedik” dedi.
Hisselerin satışından sonra elde edilen miktarında dağılımıyla ilgili bilgi veren Özmen “5 milyon Euro’nun 4 milyon Euro’suyla UND Deniz’in borçları ödendi. 3,5 milyon TL ile Gürbulak’ta yatırım yapıldı. Oradaki hisselerimizin de kalan 0,80’i de en iyi şartlarla bu yıl veya önümüzdeki yıl tekrar Ro Ro ile görüşüp satıp kurtulmamız lazım. O sıfır sekseni de satmalıyız ki, dediğim gibi derneğin 5 yıllık gelirinin ipotek edildiği bir durumla karşı karşıyayız. Bugün itibariyle derneğin 8 milyon TL.’ye yakın borcu var. Bu yine başka bir iştirakine ama Gürbulak AŞ.’nin de süresi 6 yıl sonra bitecek. Yani o paranın da kazanılması mümkün değil” diyerek UN Ro Ro ile olan ilişkilerin kavgasız gürültüsüz doğru bir şekilde yürütülmesi gerektiğini belirtti.
“Hayal Tüccarlığı yapmamak gerek”
“UN Ro Ro’yu mahkemeye vererek 30 milyon Euro’luk bir tazminat alabiliriz” düşüncesinin akla ve mantığa sığmadığını ifade eden Özmen hayal tüccarlığı yapmamak gerektiğini vurgulayarak milleti hayal dünyasında sürüklemenin doğru bir yöntem olmadığını söyledi.
“Kim ne derse desin, batırdığınız 10 milyon Euro’nun karşılığını bu devletin mahkemelerinde kimin karşısına giderseniz gidin zararınızı 3 katı ile karşılayabilecek bir durum söz konusu olmaz. Öyle bir ortamında olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla bizim buradaki duruşumuz UND’nin istikbalinin sağlanmasıdır. 40 yıllık bir derneğin bir 40 yıl daha bu sektöre hizmet etmesidir” diyen Özmen savaşla, kavgayla bir hayalin peşinde koşmaya vakitlerinin olmadığını ifade etti.
UND Genel Kurulu yapıldığı sırada konunun kimse tarafından gündeme gelmediğini söyleyen Özmen “UND’nin genel kurulu yapıldığında UND Deniz konusu hiç kimse tarafından gündeme taşınmadı. O günkü dernek yönetimi de aklandı. Hesap verme zamanı geçti. Dolayısıyla bugün hesaba çağırmak veya hesap sormanın çok anlamsız bir şey olduğunu düşünüyorum. Neticede hesap verme mercisine gelmişken, hesap sorulmuyorsa bunu benim sormam doğru değil” diyerek 1,5 ay boyunca UND Deniz’in tekrar hayata dönebilmesi için çaba sarf ettiklerini söyledi.
Türkiye’de 3 Ro Ro şirketi battı
Türkiye’de geçmiş dönemde 3 tane Ro Ro şirketi kurulduğunu ve büyük paralarla battığını ifade eden Özmen” Burada şu önemli. Ro Ro şirketi kurmak için UND’nin öncülük ettiği operasyon başarısızlıkla sonuçlandı. Bunu isteyen arkadaşlarımız parasını kendi cebinden vererek finanse edecekler ve kuracaklar. Alternatif olarak İzmir’de Ulusoy Ro Ro var. Ulusoy gidip geliyor. Karadeniz’de, Taşucu’nda Ro Ro şirketi var gidip geliyor. İskenderun’dan Mısır’a Ro Ro hattı çalışıyor. Alcor ise desteklememize rağmen battı.
Neticede Türkiye’nin Ro Ro pazarına baktığımızda bu pazarda ikinci bir Ro Ro şirketinin bu şartlarda hayatta kalmasının çok kolay olmayacağını düşünüyorum. Eğer daha büyük gemiler getirebilirseniz, gemideki araç sayısını arttırıp maliyetini düşürürseniz kazanabilirsiniz. Ama 80 araçlık 130 araçlık gemilerle, uçakla büyük organizasyonlarla bu maliyetleri alta çekmek için çaba sarf ettiğinizde para kazanmanız mümkün değil. Bunun örnekleri var ve yaşandı” diyerek konuya son noktayı koydu.
(tasımacılar.com)