DFDS, Türkiye–Avrupa hattındaki kapasitesini yüzde 20 artırmaya hazırlanıyor
17/11/2025 - 16:06:00
Avrupa’nın köklü lojistik markası DFDS, Türkiye–Avrupa hattında kapasitesini yüzde 20 artırmak için yeni yatırımlara hazırlanıyor. Filosunu yenileyen ve Pendik’te yeni bir antrepo kuran şirket, Türkiye’yi Avrupa lojistik ağının stratejik merkezi haline getirmeyi hedefliyor.
DFDS bugün Avrupa lojistik sektöründe nasıl bir konuma sahip?
DFDS, 1866 yılında kurulan köklü bir denizcilik ve lojistik markası olarak, bugün Avrupa’nın en entegre taşımacılık ağlarından birine sahip. 20’den fazla ülkede, 17.000 çalışanımız, 70 gemimiz, 15.000 treylerimiz, 3.200 çekicimiz ve 50 düzenli tren seferimizle faaliyet gösteriyoruz. Bu yapı bize, sadece yük ve yolcu taşımakla kalmayıp aynı zamanda tedarik zincirlerini birleştiren, uçtan uca çözümler sunan bir rol kazandırıyor.
Kuzey Avrupa’da feribot, karayolu ve demiryolunu entegre eden iş modelimizi başarıyla uyguladıktan sonra, aynı yaklaşımı Akdeniz bölgesine taşıdık. Türkiye bu stratejinin merkezinde yer alıyor. Bugün Avrupa’nın kuzeyinden Akdeniz’e ve kuzey Afrika’ya kadar uzanan ağımız, müşterilerimize güvenilir, esnek ve sürdürülebilir çözümler sunmamızı sağlıyor.
DFDS’NIN KÜRESEL HACMİNİN %30’U TÜRKİYE VE AKDENİZ’DEN GELİYOR
Türkiye DFDS için neden bu kadar stratejik bir pazar?
Türkiye, güçlü üretim kapasitesi, dinamik ithalat/ihracat yapısı ve gelişmiş ulaşım altyapısıyla Avrupa ile Asya arasında doğal bir köprü ve bölgesel ticaretin kilit merkezidir.
DFDS için Türkiye yalnızca bir varış noktası değil; Avrupa’nın lojistik ekosistemi içinde entegre bir üretim ve dağıtım merkezidir. Bugün Türkiye ve Akdeniz’deki operasyonlarımız, DFDS Grubu’nun toplam küresel iş hacminin yaklaşık %30’unu oluşturuyor; bu da ülkenin grup içindeki stratejik önemini açıkça ortaya koyuyor.
Küresel ticaretin giderek yakın coğrafyalara (nearshoring) ve daha hızlı tedarik zincirlerine yönelmesiyle DFDS, Türkiye’deki endüstrileri Avrupa’ya bağlayan feribot ve lojistik ağıyla bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Konteyner taşımacılığına kıyasla daha hızlı ve esnek çözümler sunarak, zaman hassasiyeti yüksek sektörlere güvenilir ve verimli hizmetler sağlıyoruz.
Ayrıca Türkiye’nin tekstil, otomotiv ve perakende gibi kaliteye duyarlı sektörlerdeki güçlü uzmanlığı, DFDS’nin müşteri portföyüyle mükemmel bir uyum içinde. Bu nedenle Türkiye’yi yalnızca bir pazar değil, Avrupa’nın gelişen lojistik dünyasında büyümenin lokomotifi olarak görüyoruz.
FİLONUN ÜÇTE BİRİ YENİLENDİ
Son dönemde Türkiye’de ciddi bir filo yatırımı yaptınız. Bu yatırımı nasıl konumlandırıyorsunuz?
Bir yıl gibi kısa bir sürede 1.050 yeni treyler yatırımı gerçekleştirdik ve filomuzun neredeyse üçte birini yeniledik. Bu treylerlerin 850’si endüstriyel ve otomotiv sektörlerine hizmet veren tenteli (curtain-sider) araçlardan, 200’ü ise tekstil, perakende ve yüksek değerli ürünlerin taşınmasına özel olarak tasarlanmış kutu tipi (box) treylerlerden oluşuyor. Bu yatırım yalnızca bir kapasite artışı değil — aynı zamanda kalite, güvenilirlik ve güvenlikte önemli bir seviye atlamayı ifade ediyor. Daha genç ve verimli bir filoyla müşterilerimize artık daha sık seferler ve daha esnek taşıma çözümleri sunabiliyoruz.
Yatırımlarımızı yalnızca filomuzla sınırlı tutmuyoruz. Pendik Limanımıza yakın konumda yeni bir antrepo ve depo yatırımı da gerçekleştiriyoruz. 2026’nın ilk aylarında faaliyete geçecek bu tesis, otobana ve Erenköy Gümrüğü’nün yeni taşınacağı alana yakın konumuyla müşterilerimize erişilebilirlik, verimlilik ve mevzuata tam uyumu tek çatı altında sunacak.
Tüm yatırımlarımız, Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaret akışında büyüyen potansiyele stratejik bir yanıt olarak konumlandırıyoruz. Hedefimiz sadece bugünün ihtiyaçlarına yanıt vermek değil, geleceğin lojistik standartlarını bugünden inşa etmek.
Otomotiv, tekstil ve perakende sektörlerinde iddialı olduğunuzu görüyoruz. Sizi rakiplerinizden ayıran nedir?
DFDS olarak bizi bu sektörlerde rakiplerimizden ayrıştıran en önemli unsur, her biri için özel olarak tasarlanmış çözümler sunmamız. Tekstil ve perakende lojistiği, zamanlama, kalite ve ürün güvenliği açısından en hassas alanlardan biri. Yeni nesil box treylerlerimiz, giysilerin askıda taşınmasına imkân tanıyan özel sistemlerle donatıldı. Bu sayede ürünler ütü veya ek hazırlık gerektirmeden mağazaya “satışa hazır” şekilde ulaşıyor.
Ayrıca gelişmiş yalıtım sistemleri, yüksek kalite iç kaplamalar ve modern takip teknolojileriyle donatılmış araçlarımız, ürünleri sarsılma, nem veya sıcaklık değişimlerinden koruyor. Bu yatırımla birlikte fast fashion ve yüksek değerli elektronik markalarına tam zamanında, hasarsız ve izlenebilir teslimatlar sunuyoruz.
Otomotiv tarafında ise benzer şekilde uçtan uca çözümlerimizle parçadan üretime kadar tüm süreci birbirine bağlıyoruz. Geniş filomuz, otomotiv sektörüne özel donanımlı araçlarımız ve hassas bileşenlerin güvenli taşınmasını sağlayan teknolojilerimiz sayesinde, en karmaşık taşıma ihtiyaçlarını bile sorunsuz yönetiyoruz.
Canlı takip ve detaylı raporlama sistemlerimiz, müşterilerimize “just-in-time” teslimat garantisi sunuyor. En acil yükler için ekspres servisimiz her zaman devrede. Ayrıca cross-dock hizmetimiz, farklı kaynaklardan gelen yükleri tek bir treylerde birleştirerek operasyonel verimlilik sağlıyor; tersine lojistik çözümlerimiz ise kaynak verimliliğini artırıyor.
Kısacası ister mağazaya ulaşacak perakende ürünü, ister montaj hattına gidecek otomotiv parçası olsun — DFDS tedarik zincirini sadeleştiriyor, hızlandırıyor ve güvence altına alıyor.
‘DFDS, TÜRKİYE–AVRUPA TAŞIMALARINDA İNTERMODAL LOJİSTİĞİN BEL KEMİĞİNİ OLUŞTURUYOR’
Türkiye–Avrupa taşımalarında DFDS’nin farkı nedir?
DFDS, Avrupa’daki multimodal lojistiğin öncülerinden biridir. Karayolu, denizyolu ve demiryolunu entegre ederek müşterilerimize kesintisiz bir taşımacılık zinciri sunuyoruz. Pendik, Ambarlı, Yalova ve Mersin limanlarından Trieste ve Sète’ye düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Ro-Ro seferleri, Türkiye–Avrupa koridorundaki bu intermodal sistemin bel kemiğini oluşturuyor. Bu yaklaşım sayesinde sınır yoğunluğu, sürücü vize kısıtlamaları ve karayolu tıkanıklığı gibi zorlukların üstesinden gelerek daha kısa ve öngörülebilir transit süreleri sağlıyoruz.
Aynı zamanda DFDS, demiryolu ağını genişleterek ve operasyonlarında elektrikli ve düşük emisyonlu kamyonlar kullanarak çevreci taşımacılık çözümlerinde öncü konumda yer alıyor.
Avrupa genelindeki geniş terminal, demiryolu ve depo ağıyla birleştiğinde, tüm bu yapı Türkiye’yi, Avrupa üretim merkezleriyle Akdeniz arasında en güvenilir lojistik köprü haline getiriyor.
‘AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ELEKTRİKLİ KAMYON FİLOSUNA SAHİBİZ’
DFDS’nin sürdürülebilirlik vizyonu hangi adımlarla şekilleniyor?
Sürdürülebilirlik, DFDS için yalnızca bir hedef değil — iş yapma biçimimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Yeni treylerlerimiz, yakıt tüketimini ve emisyonları azaltmaya yardımcı olan aerodinamik tasarımlar ve hafif malzemelerle donatılmıştır.
Avrupa’nın en büyük elektrikli kamyon filosuna sahibiz ve halihazırda birçok müşterimizi 0 HVO (Hidrojenle İşlenmiş Bitkisel Yağ) çözümlerine geçirdik — performanstan ödün vermeden anında karbon azaltımı sağlıyoruz.
Ayrıca intermodal taşımacılık sayesinde karayolu trafiğini ve CO₂ emisyonlarını azaltıyoruz — yalnızca tek bir Ro-Ro sevkiyatı, karayolu taşımacılığına kıyasla emisyonları %60’a kadar düşürebiliyor.
Hedefimiz net: Sadece müşterilerimizin lojistik ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamak, aynı zamanda daha yeşil bir geleceğe birlikte ilerlemek.
‘DİJİTALLEŞME DEĞER YARATMANIN ANAHTARI’
DFDS’nin dijitalleşme ve gümrük süreçlerindeki yaklaşımı nedir?
Dijitalleşme, DFDS için bir verimlilik meselesinden çok daha fazlası — müşteriye değer yaratmanın anahtarı.
Geliştirdiğimiz platformlar, yüklerin siparişten teslimata kadar tüm sürecinin tek ekrandan takip edilmesini sağlıyor. Canlı izleme sistemleriyle müşterilerimiz yüklerinin nerede olduğunu anlık olarak görebiliyor; gümrük işlemleri de dijital entegrasyon sayesinde daha hızlı ilerliyor.
Buna ek olarak, gümrüklü antrepo hizmetlerimizle müşterilerimize stok yönetimi kolaylığı sağlıyoruz. Bu, özellikle Avrupa pazarına düzenli sevkiyat yapan firmalar için operasyonel maliyetleri ciddi ölçüde düşürüyor. Kısacası DFDS, dijitalleşmeyi lojistik kadar stratejik bir yatırım alanı olarak görüyor.
Küresel ticaretteki belirsizlikler koridor yönetiminizi nasıl etkiliyor?
Son birkaç yıl, koridor çeşitliliğinin ne kadar kritik olduğunu açıkça gösterdi — özellikle Rusya–Ukrayna savaşı gibi küresel tedarik zincirini sarsan gelişmelerle birlikte. DFDS olarak hiçbir zaman tek bir rotaya bağlı kalmıyoruz. Avrupa, Kuzey Afrika ve Akdeniz genelinde alternatif koridorlar geliştirerek müşterilerimize dayanıklılık ve esneklik sağlıyoruz.
Fas, Tunus, İspanya ve Hollanda arasındaki yeni bağlantılarımız da bu çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olarak müşterilerimize daha güvenli ve istikrarlı erişim imkânı sunuyor.
Buna paralel olarak, İskandinav ülkeleri ve Birleşik Krallık’taki güçlü varlığımız koridor ağımızı daha da güçlendiriyor. İskandinavya ve Baltık bölgesindeki düzenli feribot ve intermodal hizmetlerimizle Kuzey Avrupa’daki entegrasyonumuzu sürdürüyoruz. Ayrıca DFDS, Birleşik Krallık ile kıta Avrupa’sı arasında önemli geçiş hatlarını işletiyor ve böylece Türkiye bağlantılı taşımaları Avrupa ve Britanya pazarlarına güvenle ulaştırıyoruz.
Misyonumuz basit: Koşullar ne olursa olsun, yükleri hareket ettirmeye devam etmek. Çünkü lojistik yalnızca taşımacılıkla ilgili değil — aynı zamanda belirsizlik karşısında dayanıklılık anlamına geliyor.
YATIRIMLAR DEVAM EDECEK
Önümüzdeki dönemde DFDS Türkiye Lojistik’in odak alanları neler olacak?
2025 ve sonrasında odak noktamız, Türkiye–Avrupa hattında kapasitemizi %20’nin üzerinde artırmak. Bu büyümeyi destekleyecek şekilde yeni yatırımları planlıyoruz.
Ayrıca Türkiye’deki üreticilerin Avrupa’ya erişimini kolaylaştıran çözümlerimizi artıracağız. Bununla birlikte sürdürülebilirlik, bilgi teknolojileri entegrasyonu ve yetenek gelişimi de önceliklerimiz arasında olacak.
Biz DFDS olarak, Türkiye’nin sadece taşımacılıkta değil; lojistik inovasyonda da bölgesel bir güç olmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz.
TÜRKİYE, DFDS’NİN AVRUPA–AKDENİZ KÖPRÜSÜNÜN MERKEZİNDE
Türkiye’nin uluslararası ulaşım koridorlarındaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, jeopolitik olarak dünyanın en stratejik lojistik kavşaklarından biri. Avrupa Birliği’ne doğrudan kara erişimi, güçlü deniz bağlantıları ve demiryolu potansiyeliyle bölgesel ticaretin yönünü belirliyor.
Bizim için Türkiye, sadece bir çıkış noktası değil; aynı zamanda Avrupa ile Asya arasındaki tedarik zincirinin en önemli halkası. Trieste, Sète, Bari, Marsilya–Tunis ve Patras gibi güzergâhlarda sunduğumuz Ro-Ro hizmetleri, sürüş–dinlenme süreleri veya kabotaj kısıtlamaları gibi düzenleyici engelleri aşmamızı sağlıyor.
Bu sayede müşterilerimiz, Avrupa pazarlarına hızlı, güvenilir ve maliyet etkin şekilde erişebiliyor. Türkiye bu yapıda sadece transit bir ülke değil; DFDS’nin Avrupa–Akdeniz ağının kalbinde yer alan bir lojistik merkezidir.
