Maersk Line’ın otomotiv sektöründeki güçlü kozu!
Toyota, Honda ve Hyundai başta olmak üzere tüm ana üreticiler ile işbirliğinde olan Maersk Line, otomotiv lojistiğinde ‘tam zamanında teslim’ anlayışıyla bir adım öne çıkıyor.
Drewry raporlarına göre tam zamanında varış oranında dünya sıralamasında ilk sırada yer aldıklarını söyleyen Maersk Line Karadeniz Ülke Grubu Genel Müdürü Tom Gronnegaard Knudsen, “İlk 20 hat ortalamasından ve tüm sektör ortalamasından ise daha iyi bir performans sergiliyoruz. Bu da şirketimizin bu otomotiv sektöründe farkındalığının artmasında büyük rol oynuyor” diyor.
Maersk Line’nin otomotiv ve yan sanayiye sunduğu hizmetler ve geliştirdiği özel çözümler hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’nin ihracattaki lokomotif sektörü olan otomotiv, başta motor olmak üzere çoğu yedek parçasını ithal ediyor. İhracatın büyük bir bölümü Ro-Ro gemileri ile yapılırken, konteyner taşımacılığı ise daha çok kısa mesafe (shortsea) dediğimiz destinasyonlarda, yüklemelerin az olduğu veya Ro-Ro servislerinin olmadığı bölgelerde tercih ediliyor. Maersk Line olarak uzak deniz (long sea) yollarına hizmet verdiğimizden daha çok ithalat ayağında sektör ile entegre çalışmaktayız. Bildiğiniz üzere çoğu ülkede olduğu gibi Türkiye'de de tekstilden, otomotive birçok sektörün kümelendiği görülüyor. Otomotiv sektörü de ülkemizde yedi ana üretici ve tedarikçi yan sanayileriyle Marmara bölgesinde faaliyet gösteriyor. Bu durum Marmara Bölgesi’ni Türkiye dış ticaretinde önemli bir aktör konumuna getiriyor. Maersk Line olarak Gebze, Adapazarı ve Kocaeli’deki yerleşik üreticilere daha iyi hizmet verebilmek için ilk Gebze bölgesine uğrak yapan hat konumundayız. Otomotiv üreticilerinin gereksinimleri doğrultusunda pazarda bir ilki gerçekleştirerek, Uzakdoğu’dan yine bu bölgeye düzenli konteyner gemi servisi açan yine Maersk Line’dır. Tüm bu çözümleri sunarken otomotiv sektörü ile tam bir iletişim halinde kaldık ve ihtiyaçları doğrultusunda servis rotasyonları oluşturduk. Ayrıca müşterilerimiz ile süregelen iş akışının iyileştirilmesi konusunda özel projeler geliştirirken, sürece dahil olan liman işletmeleri, gümrük müşavirleri ve nakliyecileri kapsayan akışta yer alan tüm birimler ile ortak çalışmalar yapıyoruz.
Global ticarette fırsatlar yaratan hizmet anlayışı
Güçlü bir global ağa ve geniş hizmet portföyüne sahip oluşunuz “just in time” çalışan otomotiv sektöründeki müşterilerinize hangi avantajları sağlıyor?
Maersk Line, 600’e yakın gemisi, 130 ülkedeki acente ağı ile dünyanın 1 numaralı konteyner deniz taşımacılığı hattı. Bu yapı sayesinde müşterilerimize dünyanın neresine olursa olsun hizmet sağlamaktayız. Zaten “Global ticarette fırsatlar yaratıyoruz” sloganımız da bunu destekliyor. Müşterilerimiz, benzetmek gerekirse alışverişlerini tek bir marketten yapabiliyor. Buda özellikle büyük taşıma ihalelerinde büyük avantaj sağlıyor.
Daha çok ithalat taşımaları gerçekleştirdiğimiz otomotiv sektörü için en fazla taşıma yaptığımız ülkelerin başında Japonya, Güney Kore, Tayland ve Hindistan geliyor.
Otomotiv sektörü için yük takibi bir tık ötede!
Maersk Line için otomotiv sektörü nasıl bir öneme sahip? Sektörün vites yükselttiği yeni döneme dair ajandanızda hangi başlıklar var?
Otomotiv sektörü toplam ciromuz içersinde %7’lik bir paya sahip. Genellikle çalışmalar yıllık bazda yapıldığı için önümüzdeki sürecin neler getireceğini tahmin etmek oldukça güç. Ancak hiç şüphesiz dünya ekonomisindeki yaşanan olumlu veya olumsuz gelişmelere paralel olarak sektörün toplam ciromuzdaki payı değişme gösterecektir. Şu anda baktığımızda Avrupa’ya olan ihracat maalesef o bölgede yaşanan resesyon yüzünden düşme trendinde. Bu durum karşısında otomotiv sektörünün göstereceği reaksiyona göre bizim de kendi pozisyonumuzu almamız gerekiyor.
Öte yandan Maersk Line, sektör liderliğinin vermiş olduğu sorumlulukla, sektörde her zaman güvenilir ve yenilikçi çözümleriyle öncü oldu. Biz, konteynır taşımacılığının bilinen yapısını değiştirmek ve yeni bir bakış açısı kazandırmak adına, sektörü tamamen değiştirecek yenilikleri geçen sene uygulamaya başladık. Bunlardan ilki ve en önemlisi, güvenilir servis anlayışıyla tam zamanında teslim. Nitekim şu anda dünyada taşınan her iki konteynırdan biri geç teslim ediliyor. Bu sektör ortalamasına karşılık, Maersk Line zamanında varış oranlarının ölçüldüğü Drewry (bağımsız denizcilik danışman firması) Raporları’nda yüzde %90’in üstünde zamanında teslim oranıyla lider. Bu liderliğini 2008 yılının ikinci çeyreğinden beri iki kez hariç her çeyrek tekrarladı. Bu da şirketimizin bu konuda ne kadar istikrarlı olduğunun başka bir kanıtı… Hedefimiz bunu daha da geliştirmek. Zira zamanında teslim, tedarik zincirinin aksamadan devam etmesi; yani müşterilerin gecikmelerden kaynaklanan maliyetlerinin sıfırlanması anlamına geliyor. Bu ise just in time çalışan sektöre büyük bir planlama kolaylığı sağlayacağı kanısındayım.
Maersk Line olarak diğer bir hedefimiz ise müşterilerimizin bizle ile daha rahat çalışabilmesini sağlamak. Bu amaçla, online servislerinin kullanımını bir kitap sipariş etmek kadar basit hale getirdik. Yani bir müşteri, e-ticaret uygulamalarına üye olduktan sonra konteyner ile ilgili tüm hizmetleri web üzerinden kolaylıkla yapabiliyor. Bu da otomotiv sektöründe yükü kolaylıkla takip edebilme, istediği raporlara kolaylıkla ulaşabilme esnekliğini getirecektir.
Türkiye’deki otomotiv lojistiği hizmetlerini kalite, müşteri memnuniyeti, rekabet, kârlılık vb. kriterler açısından değerlendirdiğiniz de nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Çözüm arayan sorunlar neler?
Türkiye coğrafi, kültürel ve ekonomik olarak adeta bir köprü niteliğindeki stratejik konumu ile lojistik üs olma potansiyeli yüksek bir ülke. Ancak, otomotiv sektörünün beraberinde getirdiği lojistik aktiviteleri destekleyecek fiziki altyapı yetersiz kalırken, stratejik coğrafi konumu ve mevcut karayolu ulaşım altyapısına rağmen lojistik sektörü, kapasitesinin çok altında çalışıyor. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevriliyken ve demiryolu faaliyetleri açısından çok eski bir geçmişe sahipken, ulaşım sektöründeki yatırımların ağırlıklı olarak karayoluna yoğunlaşması, limanların ve demiryolunun yeteri kadar kullanılamaması, gümrük ve sınır yönetimi ile koordinasyonun istenilen seviyede olmaması sektörün en büyük sorunlarını oluşturuyor.
Öncelikle mevcut demiryolu yatırımlarının artırılıp, önemli merkezlerin limanlara entegre edilmesi sağlanmalı. Buna paralel olarak liman kapasitelerinin de yükseltilmesi büyük önem taşıyor. Aynı zamanda gümrük sistemlerinin modernize edilmesi ve gümrük müdürlüklerinin 7/24 çalışması gerekiyor.
Maersk Lıne yeşile otomotiv sektörüyle birlikte yürüyor
Günümüzde şirketler, taşımalarında çevreyi koruma kriterlerini giderek artırırken, buna bağlı olarak yeni gelişen “yeşil lojistik” kavramı yavaş yavaş konteyner hatlarının da gündeminde yer almaya başladı. Bu gelişmelere paralel olarak sürdürülebilir gelecek için çalışmalarına tüm hızıyla devam eden Maersk Line, konteyner taşımacılığı sektöründe rakiplerine oranla daha az karbon salımı ile liderliğini sürdürüyor. “Tüm teknoloji ve yatırımlarımızı seferber ederek, Triple-E adı verilen dünyanın en büyük ve karbon salımı en düşük 20 geminin siparişini geçtiğimiz sene verdik” diyen Karadeniz Ülke Grubu Genel Müdürü Tom Gronnegaard Knudsen, bu gemilerin kapasitesinin Emma Maersk tipi gemilerden yüzde 16 daha fazla (tam 18 bin TEU) olduğunu açıklıyor. Knudsen, sözlerini şöyle sürdürüyor: “2013 yılından itibaren seferlerine başlayacak olan bu gemiler, eşsiz dizaynı ve egzoz gazını ekstra enerji üretilmesi için tekrar kullanan en son teknolojisi ile enerji verimliliğini en üst seviyede kullanarak taşımalarda konteyner başına karbon salım oranını yüzde 50 azaltacak. Tedarik zincirinde CO2 salınımının düşürülmesi, sektör ortalamasında konteyner başına daha az tüketim sağlama avantajı sağlamamız tüm sektörler gibi otomotiv sektörü içinde büyük bir kazanım olacaktır.”
“Otomotiv sektöründe yeni pazarlar, yeni modeller her zaman bir fırsat olarak bizim karşımıza çıkacaktır. Bunu sektör ile iyi iletişim ve güçbirliği ile fırsata dönüştüreceğimiz kanısındayım.”