Transit ticarette dümen Türkiye’ye kırıldı
Türkiye’nin dış ticaret taşımalarında denizyolu önemli bir pay alıyor. Son on yılda dış ticaret taşımalarının ortalama %88’inin denizyoluyla gerçekleştirildiğini belirten Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürü Dr. Barış Tozar, Türkiye’nin 1000 GT ve üzeri gemilerden oluşan 1,5 milyar DWT’luk dünya deniz ticaret filosunun %87’sini kontrol eden 30 ülke arasında 30 milyon 327 bin DWT’luk kapasite ile 13. sırada yer aldığını söylüyor. Tozar, Türk denizyolu filosunun ise son bir yılda %36 oranında büyüdüğünü ve DWT bazında dünya filosunun %2’sini kontrol ettiğini belirtiyor. Türk limanlarındaki büyümeye dikkat çeken Tozar, “2003 yılına göre limanlarımızda yük elleçlemelerinde %90, konteyner elleçlemelerinde ise 9 artış gerçekleşti. 2012 yılsonunda toplam 387 milyon ton yük elleçlendi” diyor.
Liman art alanlarında kurulan lojistik üslerle Türkiye’nin transit yük taşımacılığı için bir cazibe merkezi haline geldiğini vurgulayan Tozar, “2023 yılı ihracat ve dış ticaret hedefleri ve son yıllarda görülen hızlı ekonomik gelişmeye paralel artan dış ticaret rakamları göz önüne alındığında, liman kapasitemiz mevcut deniz trafiği için yeterlidir. Ancak, orta ve uzun vadede liman kapasitemizin artırılması gerekmekte” diyor.
DIŞ TİCARETİN %88’İNİ DENİZYOLU SIRTLADI
Türkiye’nin global deniz ticaretindeki yeri ve denizyolu yük taşımacılığında ulaştığı konumdan söz eder misiniz?
1950 yılında 500 milyon ton olan dünya deniz ticaret hacmi bugün 18 kat artarak 9 milyar tona ulaştı. Taşınan yük miktarı bakımından dünya ticaretinin %75’i denizyoluyla, ’sı demiryolu ve karayoluyla, %9’u boru hattı ile % 0,3’ü havayoluyla gerçekleştirilmektedir. Bugün 15 trilyon dolarlık bir hacme sahip dünya ticareti içerisinde denizyolunun payı 9 trilyon dolar ile %60’tır (The Global Enabling Report 2012). 2013 yılı Ocak ayı itibariyle 1000 GT ve üzeri 39 bin 466 parça gemiden oluşan dünya deniz ticaret filosunun toplam tonaj kapasitesi 1,5 milyar DWT’dur.
Ülkemizin uyguladığı ihracata dayalı büyüme modeli kapsamında toplam dış ticaretimiz 2003 yılında 116,6 milyar dolar iken, 2012 yılında %233’lik artışla 389 milyar dolara yükseldi. Bu kapsamda denizyolu dış ticaret taşımalarında da artış yaşandı. Denizyolu dış ticaretimiz 2003 yılında 57 milyar dolar iken, 2012 yılında %263 artışla 207 milyar dolara yükseldi. Son on yıllık dönemde dış taşımalarımızın ortalama %88’i denizyoluyla gerçekleştirildi. 2003 yılına göre limanlarımızda yük elleçlemelerinde %90, konteyner elleçlemelerinde ise 9 artış gerçekleşti. 2012 yılsonunda toplam 387 milyon ton yük elleçlemesi gerçekleştirildi. Bunun yanında Türk sahipli deniz ticaret filosunun dünya sıralamasında 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle 13. sıraya yükselmiş olması, denizcilik sektörümüzün bu taşımacılıktan alabileceği pay hususunda sevindirici bir gelişmedir.
Türkiye’nin denizyolu ticareti son 10 yılda nasıl bir performansı sergiledi? Bugün itibariyle Türkiye, denizyolu taşımacılığı potansiyelinin yüzde kaçını kullanabiliyor?
Son on yıllık döneme baktığımızda kabotaj hattında taşınan yolcu sayısı 2002 yılında yaklaşık 99 milyon iken, %61 artışla 2012 yılında bu sayı 159 milyonu aştı. Taşınan araç sayısı 2002 yılında 5,4 milyon iken, %97 artışla 2012 yılında 10,7 milyona ulaştı. Elleçlenen yük miktarı ise 2002 yılında 28,8 milyon ton iken, %63 artışla 2012 yılında 46,9 milyon tona çıktı. Transit taşımalar 2002 yılında 28,5 milyon ton iken, %99 artışla 2012 yılında 56 milyon tonu aştı. Türk sahipli filomuz 2003 yılında dünyada 19. sırada iken 2013 yılında 13. sıraya yükseldi.
Limanlarımıza uğrayan kruvaziyer gemi sayısı 2002 yılında 821 adet iken, 2012 yılında 5 artışla 1685 adede ulaştı. Limanlarımızı ziyaret eden kruvaziyer yolcu sayısı ise 2002 yılında 332 bin iken, %541 artışla 2012 yılında 2 milyonu aştı. Türkiye Akdeniz’deki kruvaziyer turizminde İspanya, İtalya, Yunanistan’dan sonra 4’üncü sırada olup, 10 yılda 14 milyon yolcu limanlarımızı ziyaret etti.
Yurtdışı bağlantılı düzenli Ro-Ro hatlarında taşınan araç sayısı 2002 yılında 200 bin adet iken, 2012 yılında bu rakam 2 artışla 400 bini aştı. Limanlarımızda elleçlenen yük miktarı 2002 yılında 190 milyon ton iken, 2012 yılında 4 artışla 387 milyon tonu aştı. Elleçlenen konteyner miktarı 2002 yılında 1,9 milyon TEU iken 2012 yılında %268 artışla yaklaşık 7,2 milyon TEU’ya ulaştı. Denizyolu toplam dış ticaret taşımaları 2002 yılında 133 milyon ton iken, 2012 yılında 4 artışla 283 milyon tonu aştı. Dış ticaret taşımalarının ise %32’sini ihracat, %68’ini ithalat taşımalarımız oluşturmaktadır. 2013 yılı sonunda ise limanlarımızda geçen yılın rakamları civarında bir elleçleme gerçekleşeceği beklenmektedir.
TAŞIMALAR RO-RO VE TREN-FERİ HATTLARIYLA GÜÇLENDİRİLDİ
Türkiye’nin denizyolu yük taşımacılığı alanındaki konumunu güçlendirmek adına ne tür çalışmalar yapıldı/yapılacak?
Denizcilik politikamız son on yıldır uluslararası ulaştırma ağlarına entegrasyon üzerine kuruldu. Bu anlamda Pan-Avrupa, TRACECA, KEİ MOS Ulaştırma Ağları ile TEN-T Koridorlarına entegrasyon için hem çeşitli liman yatırımları yapıldı hem de liman geri saha bağlantılarının güçlendirilmesine çalışıldı. Ülkemizin bir lojistik üs haline getirilmesi için liman art alanlarında lojistik üsler kuruldu. Böylece ülkemiz transit yük taşımacılığı için bir cazibe merkezi haline geldi. Akdeniz ve Karadeniz çanağında komşu ülkelerle geliştirilen ikili ve çok taraflı ilişkiler kapsamında, Karadeniz’de 12, Akdeniz’de 9 farklı Ro-Ro ve tren-feri hattı ile denizyolu taşımacılığı kara ve demiryolu taşımacılığıyla kombine şekilde kullanılmaktadır.
Kruvaziyer taşımacılığında atılan adımlarla ülkemiz kruvaziyer hatlarının vazgeçilmez bir ayağı haline geldi. Son on yıllık dönemde kruvaziyer limanlarına yapılan yatırımlarla terminaller, yolcu hizmetleri geliştirildi. Limanlarımızın MEDCRUISE gibi uluslararası kruvaziyer liman birliklerine dâhil edilmesi teşvik edildi. İstanbul yolcular için ana aktarma limanı haline getirildi. Dış ticaretimizdeki yükselmeye paralel olarak limanlarımızın da bu gelişmelere cevap vermesi gerektiği görülerek, bu amaçla bir yandan Çandarlı, Filyos, Mersin Konteyner Limanı gibi yeni limanlar inşa edilirken, diğer yandan mevcut limanların yenilenmesine hız verildi.
Ancak gelecek 10-15 yılda dünya genelindeki eğilimin bir sonucu olarak limanlarımızın daha çok belirli yük grupları üzerinde ihtisas kazanacağı, birleşmelerin artarak daha çok elleçleme imkanına sahip liman tesislerinin oluşacağı ve liman sayısının azalacağı düşünülmektedir. Liman kapasitemiz mevcut deniz trafiği için yeterlidir. Ancak 2023 yılı ihracat ve dış ticaret hedefleri ile son yıllarda görülen hızlı ekonomik gelişmeye paralel artan dış ticaret rakamları göz önüne alındığında liman kapasitemizin artırılması gerekmektedir.
AKTARMA LİMANLARI
LOJİSTİK MERKEZLERE BAĞLANACAK
Türkiye’nin 2023 vizyonu ve hedefleri doğrultusunda denizyolu taşımacılığı alanında kısa, orta ve uzun vadeli hedefler neler?
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca hazırlanan “Hedef 2023: Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi” adlı çalışmada deniz taşımacılığı alanında önemli hedefler belirlendi. Belirlenen hedeflerin bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
Liman ve deniz tesislerinin ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre edilmesi sağlanacak. Transit taşımacılıktan daha fazla pay almak için Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de kurulacak aktarma limanları lojistik merkezleriyle bağlantılı hale getirilecek ve Trans Avrupa ağlarının üzerindeki deniz ulaştırma altyapısı geliştirilecek.
Marmara’da Avrupa, Ege’de Adalar ve Doğu Akdeniz’de Mısır ile Ortadoğu coğrafyasına yönelik hizmet verecek en az 3 adet ana liman (homeport) statüsünde kruvaziyer limanı inşa edilecek ve kruvaziyer limanların bulunduğu bölgedeki tarihi ve turistik yerlere rahat ulaşım imkânları sağlanması yönünde çalışmalar yapılacak. Türk koster filosunun sahip olduğu bölge liderliğini korumak ve rekabet gücünü yükseltmek için filo gençleştirilecek, nehirlerde seyretme kabiliyeti olan gemiler üretilecek ve yeşil gemi kavramını karşılayacak düzenlemeler yapılacak.
Ulusal ve uluslararası transit bağlantılarının güçlendirilmesi, diğer ulaştırma modlarıyla uyumlu, hızlı aktarma sistemleri oluşturulması amacıyla Marmara’da kuzey-güney, doğu-batı hatlarında, çok modlu taşımacılığa uygun hızlı yükleme boşaltma imkânlarına sahip Ro-Ro terminalleri inşa edilmesi teşvik edilecek. Olaylara zamanında, daha hızlı ve etkin müdahale edilerek can ve mal kaybının en aza indirilmesi için ileri teknolojik sistemler kullanılarak Türk Arama Kurtarma ve çevre acil müdahale sistemlerinin imkan ve kabiliyetleri geliştirilecek. Denizcilik sektöründeki tüm işlemler tek pencere (single window) sistemiyle izlenecek ve yürütülecek.
Deniz taşımacılığında üçüncü şahıslara verilebilecek zararın karşılanmasını teminen Türk P & I (Koruma ve Tazmin) Kulübü kurulacak. Türkiye’nin enerji taşımalarının Türk sahipli gemilerle daha fazla yapılmasını sağlamak üzere çalışmalar yapılacak. Deniz ulaştırma sistemlerinin tüm unsurları engelli ve hareket kabiliyeti kısıtlı kişilerin erişimine imkân tanıyacak şekilde geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları yapılacak. Deniz taşıtlarının gürültü ve gaz salınım miktarlarını en az seviyeye düşürmek ve enerji verimliliğini artırmak üzere alternatif enerji kullanımı ile hafif ve dayanıklı tekne formları geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları yapılacak.
DENİZYOLUNDA GELECEĞE DÖNÜK ÖNGÖRÜLER NELER?
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürü Dr. Barış Tozar, denizyolu taşımacılığı alanında kısa, orta ve uzun vadeli öngörü ve hedeflerin belirlenmesi amacıyla bu yılın Eylül ayında yapılacak olan 11. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Şurası kapsamında Şura Raporu’nun Denizcilik kısmında geleceğe yönelik öngörü ve beklentileri şu şeklide sıralıyor:
• Limancılık sektörü daha küresel hale gelecek,
• Gemilerde kullanılan yakıtların kalitesi artacak ve gemilerden kaynaklanan emisyon miktarları azalacak,
• Terörizm ve deniz haydutluğuna karşı önlemler çeşitlenecek,
• Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yük trafiği artacak,
• Deniz ticaretinde elektronik belgelerin kullanımı artacak,
• Mali sorumluluk sözleşmelerinin önemi ve hacmi artacak,
• Gemi inşasında ar-ge ve yeni teknolojilerin rolü artacak,
• Kruvaziyer turizmde Türkiye ana destinasyonlardan biri olacak,
• Devlet politikalarının dünya gemi inşasında önemi artacak,
• Konumu nedeniyle Akdeniz’in tersanecilikte önemi artacak,
• Offshore ve yenilenebilir enerji yapılarının rolü ve önemi artacak.