e
Banner


Limancılıktaki sorunlara 5 çözüm önerisi
Tedarik zincirinin en önemli unsuru olan limanlarda yaşanan sorunların dış ticarette maliyeti yüksek ve giderilmesi uzun zaman alacak darboğazlar yarattığına dikkat çeken Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Yönetim Kurulu Başkanı M. Hakan Genç, 25 yıl sonra 1 milyar ton yük elleçlemesi beklenen Türkiye limanlarının ihtiyaçlarını; dijitalleşme, sıfır emisyon, liman otorite modeli, kullanım izin süreleri ve demiryolu bağlantıları olmak üzere 5 ana başlıkta sıraladı. Genç, bu adımlarla limancılık halkasının güçlendirileceğini vurguladı. 




Hakan GençTürk liman işletmelerinin mevcut durumu, kapasitesi ve gerçekleştirilen yatırımlar hakkında bilgi verir misiniz? 
 
1990’lı yılların başında hızla artan dış ticarete karşın o dönem bu hizmeti yapmakla görevlendirilen TCDD ve TDİ limanlarının yetersiz kalması nedeniyle 1990’lı ve 2000’li yıllarda üç önemli gelişme yaşandı: 
       1) Sanayi tesislerinin iskelelerini 3. şahısların hizmetine sunmalarına izin verildi. Bu yukarıda değindiğim darboğazın hafifletilmesinde çok hızlı bir lojistik kaynak yarattı.
       2) Münhasıran liman hizmeti vermek isteyen yatırımcılara izin verildi. Bu sayede on beş sene içinde birkaç milyar dolarlık modern liman yatırımları yapıldı ve ihtiyacın uzun vadeli olarak karşılanması sağlanmış oldu.
       3) TCDD ve TDİ’nin işlettiği limanların ikisi hariç tamamı özelleştirildi. Bu şekilde özel sözleşmeler ile özel sektöre geçen limanların büyütülmesi ve modernizasyonu için çok ciddi yatırımlar yapıldı.
Limancılık yatırımları büyük sermaye gerektiren ve çok uzun zaman alan yatırımlar olmasına rağmen özel sektörün stratejik öngörüleri sayesinde bu günkü kapasitelere ulaşılmıştır. Bugün hiçbir gemi ve mal limanlarımızda sıkışıklık yüzünden beklememekte, yüksek standartta güvenilir ve hızlı hizmet verilmektedir.
Ülkemizde değişik formda ve özellikte (iskele, şamandra, dolfen, platform vb. dâhil) 197 adet kıyı tesisi bulunmaktadır. Söz konusu kıyı tesislerinin %45’ine karşılık gelen 89 adedi Marmara Bölgesinde, %23’üne karşılık gelen 45 adedi Akdeniz Bölgesinde, ’ine karşılık gelen 35 adedi Karadeniz Bölgesinde ve ’üne karşılık gelen 28 adedi ise Ege Bölgesindedir.
2020 yılı itibarı ile Türkiye limanları genel kargo elleçleme kapasitesi 73 milyon ton/yıl, kuru dökme yük kapasitesi 220 milyon ton/yıl, konteyner kapasitesi 18 milyon TEU/yıl, sıvı dökme yük kapasitesi 366 milyon ton/yıl, tekerlekli araç kapasitesi (kabotaj hattı hariç) 8.1 milyon adet/yıl, yolcu kapasitesi 7.5 milyon kişi/yıl olarak hesaplanmıştır
 
Limanlar dış ticaretin gelişimine nasıl bir katkı sunuyor? Yük taşımacılığı içindeki payı nedir?
 
Anadolu’yu çevreleyen üç denizin ve bir iç denizin kıyısında yer alan yüzü aşkın liman ve iskelemiz dış ticaretimizin %85’inin gerçekleşmesi için gereken altyapıyı sağlamaktadır. Ülkemize ithal edilen ve ülkemizden ihraç edilen hammadde ve malların toplam tonajının %85’i limanlarımızdaki rıhtım, iskele, dolfen, tank, silo, ambar, ardiye, ekipman ve diğer alt ve üst yapı kapasiteleri kullanılarak elleçlenmektedir. 
Limanlarımız, sağlamış olukları altyapı ile dış ticarette diğer taşıma modlarının ve kapasitelerinin açık ara önünde yer almıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in 2020 yılı verilerine göre 389 milyar dolarlık Türkiye dış ticaretinin 216 milyar dolarlık kısmı denizyoluyla gerçekleşmiştir. Konuya ihracat açısından değerlendirdiğimizde 169.4 milyar dolarlık ihracatımızın %60’ı, 101 milyar dolarlık kısmı limanlarımızda elleçlenerek dış pazarlara ulaştırılmıştır.
 
Türk limancılık sektörü pandemi sürecini nasıl geçirdi? TÜRKLİM olarak iki yıldır etkisini sürdüren pandemi sürecinde sorunların çözümleri noktasında ne gibi adımlar attınız?
 
Denizcilik sektörünün en kritik aktörleri olan limanlar, pandemi döneminde ülkemiz için gerekli olan ürünlerin yurda giriş çıkışlarında üslendiği rolü kesintisiz olarak yerine getirmişlerdir.  Pandemi döneminde denizyolu ile gerçekleştirilen dış ticaretimiz hiçbir zaman durma noktasına gelmemiş, limanlarımızın özverili gayretleri ile ihracat ve ithalatımız sürmüş, bu sayede ülkemizin ihtiyaç duyduğu hayati ürünlerin yurda girişinde sürekliliği sağlanabilmiştir. 
TÜRKLİM Covid-19 salgını ile ilgili olarak önemli bir misyon üstlenmiş, salgının limanlar ve denizcilik sektörü üzerindeki etkilerini yakından takip etmiş, hazırladığı aylık raporları sektör ile paylaşmıştır. TÜRKLİM tarafından yürütülen Türkiye Limanları Covid-19 Ekonomik Etki Analizi çalışması; Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) 30 Ocak 2020 tarihinde küresel pandemi ilan etmesinden bir ay sonra aylık bazda yayınlanan raporlar ile limanlarımızın ve denizcilik sektörünün bilgisine sunulmuştur. Aylık bazda limanlardan elde edilen veriler ile hazırlanan Covid-19 raporu bir yıla yakın (Mart 2020 – Aralık 2020) 10 aylık bir veri setini yorumu ile limanlarımıza sunmuştur.  
Covid-19’un etkileri bir bütün olarak değerlendirildiğinde denizcilik sektöründeki en büyük olumsuzluğu kurvaziyer limanlar ve gemiler yaşamıştır. Dünya limanlarının yolcu gemilerine kapatılması sektörün faaliyetlerine ara vermesine neden olmuştur. 
Covid-19 salgını nedeniyle gemilere yönelik getirilen kısıtlamalarda artış olmasına rağmen kamu idarelerinin başarılı yönetimi sayesinde idare tarafından getirilen kısıtlamaların gemi operasyonlarına ve gemi bekleme sürelerine etkisi sınırlı olmuştur.    
Covid-19 salgınında karayolu taşımacılığında yaşanan gecikmeler uzun süreli olmamış, limanlardaki yük akışı aksamamıştır. 
Salgın nedeniyle tıbbi ve medikal ürünlerde, paketlenmiş gıda ürünlerinde, sıvı dökme yüklerde depo ihtiyaçlarının arttığı, ancak ülke çapında söz konusu ürünlere olan yüksek talep nedeniyle gelen ürünlerin acilen piyasaya sürülmesi nedeniyle limanlarda önemli bir olumsuzluk yaşanmadığı görülmektedir. 
TÜRKLİM’in Covid-19 salgınında üstlendiği diğer önemli görev ise üye limanları bir araya getirerek başarılı örnek uygulamaların tüm limanlarca öğrenilmesini sağlamak olmuştur. Bu kapsamda düzenli olarak liman çalışma grupları etkin olarak internet ortamında bir araya gelerek limanlarında uyguladıkları Covid-19 tedbirlerindeki bilgi ve tecrübelerini paylaşmıştır.
Limancılık sektörünün Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini detaylı olarak ortaya koyma hedefiyle PwC şirketine “Türkiye'de Limancılık Sektörünün Etki Analizi Ve İhtiyaç Değerlendirmesi” raporu hazırlattık. Bu çalışmada, limancılık faaliyetlerinin sosyo-ekonomik etkilerinin derinlemesine analizi yapılmış ve küresel eğilimler doğrultusunda sektörün gelişimine yönelik temel ihtiyaç alanları belirlenmiştir. Çalışmamız, bu ay içinde ilgili kamu kurumları, odalar, birlikler, akademi, sivil toplum kuruluşları ve basın ile paylaşılacaktır.
 
BÜYÜME 2023’TE BAŞLAYACAK 
 
2021 yılına ilişkin beklentileriniz neler? 
 
Deniz ticaretinde gelişim rakamları yıllar bazında genellikle artış yönlü olmasına rağmen Covid-19 salgınının başta ABD, Avrupa ve Çin olmak üzere küresel çapta dünya ekonomisini etkilediği görülmüştür. 2020 yılında başta Dünya Bankası, IMF, OECD, UNCTAD gibi kuruluşlar küresel çapta büyüme rakamlarını oldukça düşük seviyelere çekerken, 2021 yıl ikinci çeyreği itibariyle tahminler iyileştirilerek revize edilmiştir. Uluslararası platformlarda Covid sonrası çok kuvvetli bir ekonomik büyüme beklentisi dile getirilmektedir. Bunun ilk sonuçlarının Şubat 2022 görüleceği ve esas büyümenin 2023 yılında olacağı yaygın bir beklentidir. Ülkemiz ekonomisinde dünyadaki gelişmelere paralel büyüme olması halinde limanlarımıza olan ilginin artacağını, yeni yatırımların planlanacağını öngörmekteyiz.
 
Türkiye denizcilikte ilk 10’a girmeyi hedefliyor. Türk limancılık sektörünün hedefleri neler? Bu hedefe ulaşmaya nasıl bir katkı sunacak? 
 
Bu hedef dünyanın ilk 10 ekonomisine girme hedefinin doğal bir sonucudur. Liman işletmeciliği özelinde bakacak olursak Türkiye, sahip olduğu limanlardaki yük hacimleri ile Doğu Akdeniz’in en önemli ülkesidir. Bu gelişimin ticari gemi filo gelişimi, gemi inşaa gibi denizcilik sektörünün diğer lokomotif sektörleri ile desteklenmesi en önemli temennimizdir. Denizcilik sektörünün tüm unsurları birlikte geliştiği zaman denizci millet olunmaktadır. 
 Limancılık sektörü olarak uzun vadeli hedeflerimiz her zaman nettir. Bizler ulusal limancılığımızın dünyada ve Türkiye’de saygın bir kimlik kazanmasını arzuluyoruz. Bu nedenle TÜRKLİM olarak limancılık sektörümüzün gelişmesi ve Türkiye’nin dünya deniz ticaretinde hak ettiği payı alması için sektör destekli çalışmalar yapıyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için güncel gelişmeleri takip ediyor, gerekli reaksiyonları alıyor ve üyelerimizi bilgilendiriyoruz. Limancılık sektörünün kalite ve niteliğinin artması için de Dernek olarak çabalarımız sürüyor. Bu kapsamda sektörde hâlihazırda çalışan ve çalışacak olan iş gücünün mesleki niteliklerini uluslararası standartlarda geçerli ve güvenilir bir sistem ile ölçüp belgelendirerek bu iş kolunun nitelikli eleman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlıyoruz.
 
25 YIL İÇİNDE ELLEÇLENEN YÜK MİKTARI İKİYE KATLANACAK 
 
Limanlarda bu dönemde çözülmeyi bekleyen en temel sorunlar ve çözüm önerileriniz neler?
 
Tedarik zincirinin en önemli unsuru olan limanlarda yaşanacak sorunların dış ticaretimizde maliyeti yüksek ve giderilmesi uzun zaman alacak darboğazlara yol açacağı ve bu haliyle limanlarımızın, zincirin zayıf halkası haline gelebileceği dikkate alınmalıdır. Bu durum, Türkiye’yi, limanlarını uzun vadeli bir bakış ile değerlendirmeye, gelişmelerini temin edecek ihtiyaçlarını tespite sevk etmektedir.
Yaşanmakta olan Covid-19 salgınının dünya limanlarında yarattığı ve günümüzde halen devam eden sorunlar,  bir de Süveyş Kanal’ının kısa süreli de olsa kapanması nedeniyle yaşananlar düşünüldüğünde limanlar üzerinde oluşan; gemi programlarındaki kaymalar, iptaller nedeniyle ortaya çıkan belirsizlik, işçi postalarının kurulmasındaki güçlükler, sahalarda yaşanan yoğunluklar, proaktif yaklaşımları planlama zorunluluğunu doğurmaktadır.
Bu nedenlerle ülkemiz limanlarının ihtiyaçlarına üç ana başlık altında yaklaşmak mümkün olup, bunlardan ilk ikisi tüm dünya limanlarını sonuncusu ise Türkiye Limanları’nı ilgilendirmektedir.
Dijitalleşme: Ülkemiz limanlarında 496 milyon ton yük elleçlenmektedir. Dünyanın ilk yirmi ekonomisi içinde yer alan, büyüme hırsı ve potansiyeli bulunan ülkemizin limanlarında 25 yıl sonra bu tonajın 1 milyar ton olarak öngörülmesi isabetli bir yaklaşımdır. Bu tonajı oluşturan önemli elemanlardan biri konteynerdir. Yüklerin konteynerle taşınma eğilimindeki artış da dikkate alındığında 25 yıl sonra limanlarımızda 35 milyon TEU elleçleneceği öngörülmelidir. Bu kadar konteynerin elleçlenebilmesi için gereken kapasitenin 50 milyon TEU olması gerektiği ifade edilebilir. Liman bölgelerimizin topoğrafik yapısı nedeniyle deniz dolgusu zorunluluğu ve gelişme alanlarının sınırlılığı, liman işletmelerimizi mevcut kapasitelerini daha etkin ve verimli kullanmaya mecbur kılmaktadır. Verimliliği geliştirmenin bir yolu, iletişim ve operasyon süreçlerini geliştirmekten geçmektedir. Dijitalleşme, bu aşamada devreye girmesi gereken, olmazsa olmaz bir araçtır.
Diğer taraftan; gemi işletmeleri, acenteler, forwarderlar, kara ve demiryolu organizatörleri ve yükleyiciler ile kurulması gereken etkili iletişim için bu oyuncuların tamamında dijitalleşme gerekli olmakla birlikte bilginin yeniden üretilip dağıtıldığı bir “hub” olan limanlarda daha önem kazanmaktadır. Böyle bir hedefe yönelik süreç, tarafların birlikte katıldıkları bir platform üzerinden planlanıp, kurgulanmalıdır. Şüphesiz, dijitalleşme için gereken yatırımlar tedarik zincirinin bütününe hizmet edecek, liman işletmelerinin kaynaklarını zorlayacak mahiyette pahalı yatırımlardır.
Sıfır Emisyon /Decarbonization: Yukarıda değinildiği gibi 2050 yılı itibarıyla sıfır sera gazı zorunluluğu hem IMO hem de Avrupa Komisyonu inisiyatifleri olarak denizcilik camiasının karşı karşıya bulunduğu önemli konulardandır. Kapsayıcılığı bakımından ise en fazla limanları ilgilendirmektedir. Ülkemizdeki limanların birçoğu elektrikli ekipman kullanımına geçmiş olsa da üretim kaynağının karbon ayak izi nedeniyle 2050 hedeflerini yakalamada yeterli olmayacağı ve limanların hızla bir dönüşüm içerisine girmesi gerektiği ortadadır. Ayrıca, limana yaşanan gemilere temin edilecek enerji altyapısının (cold ironing) ile gemilerin yakıt ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yatırımlar ileride limanların sırtına ağır yük getirecektir. Bu çerçevede bakıldığında, limanlarımızın bu yatırımları zamanında yerine getirmelerini beklemek aşırı iyimser gözükmektedir. Hedefe yönelik açık bir stratejik belgeye ve finansmana ihtiyaç vardır.
Liman Otoritesi Modeli: Ülkemiz limanları üzerindeki düzenleyici kamu idarelerine baktığımızda; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Ticaret Bakanlığı öne çıkmaktadır. Ancak, ilgili kamu kurumlarının sayısı bunlarla sınırlı değildir. 25 senelik vadede bir milyar ton elleçleyeceğini öngördüğümüz limanlarımızın nasıl bu hedefi gerçekleştireceği ve yönetileceği konusunda bir modelin geliştirilmesine yönelik tartışmanın başlatılması bir zorunluluktur. İçerisinde tüm paydaşlarının yer aldığı, ilintili her hizmetin üretildiği kümeler halinde çalışan organizasyonlar dünyada örnekleri çoğalmakta olan uygulamalar olup, diğer geleneksel yapılarla birlikte ele alınması gereken modellerdendir. Türkiye’nin mevcut sisteminin, hedefleri yakalamada sürdürülebilir olmadığı ortadadır ve aciliyet içeren bir konu olarak liman otoritesi modeli, ihtiyaçlarımızın sıralamasında önde yer almaktadır.
Bu üç ana başlık dışında ancak onlarla eş zamanlı olarak çözüm bekleyen iki konu da limanlarımız açısından büyük öneme haizdir. 
Kullanım İzni Süreleri: Birçok liman işletimimizin kamu idaresince tayin edilmiş bulunan kullanım izinlerinin süreleri 10-15 yıl içerisinde dolmaktadır. Bu arada, kendilerinden büyüyen gemi boy ve draftları ve değişen yapı kodları nedeniyle, iskele ve rıhtımlarını yeni yatırımlar yapmak suretiyle dönüştürmeleri, geliştirmeleri istenmektedir. Liman gibi, uzun vadeli geri dönüşü olan yatırımların yapılabilmesini teminen kamu idaresinin kullanım sürelerinin uzatılması yönünde düzenleme yapması kısa vadede giderilmesi beklenen bir ihtiyaçtır.
Liman-Demiryolu Bağlantıları: Limanlarımızın etkin çalışmasına katkı sağlayacak lojistik altyapılardan biri de demiryolu bağlantısıdır. Birçok limanımızda var olmayan bu imkanın sağlanması için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mızca yatırım programına alınması hem limanlarımızın daha etkin ve verimli kullanılmasına hem de dış ticaretimizin ucuzlamasına hizmet edecektir.
 
LİMANLAR 496.6 MİLYON TON YÜKE EV SAHİPLİĞİ YAPTI 
 
2020 yılında limanlarda ne kadar yük elleçlendi? Elleçlenen yükün rejimlere göre dağılımı ne oldu?
 
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü verilerine göre 2020 yılında ülkemizdeki limanlarda 496.6 milyon ton yük elleçlenmiştir. Bu elleçlemelerin 138.9 milyon tonu ihracat, 226.5 milyon tonu ithalat, 58.8 milyon tonu kabotaj ve 72.4 milyon tonu transit rejimindedir. 2020 yılında limanlarımızda elleçlenen toplam yük miktarı artış göstermiştir. Ancak artış oranlarını yük türlerine göre değerlendirdiğimizde farklı oranlarla karşılaşıyoruz. Kargo tipine göre mevcut verileri 2019 yılı ile mukayese ettiğimizde tonaj olarak genel kargoda %3.6’lık, katı dökme yükte % 9.4’lük artış olurken sıvı dökme yükte %,5.5 bir daralma görülüyor. Konteynerle taşınan yükte %2.4, araçta ise % 29.5’luk artış görülmektedir. Genel toplama baktığımızda 2020’de elleçlenen yüklerin ton olarak %2.6 arttığını görüyoruz.
 
 
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat