e


Limancılardan yatırım ve işletme sürelerinin uzatılması çağrısı
2021 yılını yüzde 5 büyümeyle kapatan limancılık sektörü, 2022 yılında 540 milyon tonun üzerinde yük miktarı bekliyor. Ticaret savaşlarında limanların artık her ülkenin ön cephesi haline geldiğini belirten TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, 2050 hedeflerinin gerçekleşebilmesi için mevcut kapasitesinin 2-3 katına çıkarılması gerektiğini söyledi. Erdemir ayrıca liman işletme sürelerinin acilen uzatılması gerektiğini vurguladı. 




TURKLÄ°MLimancılık sektörü pandemi döneminde nasıl bir sınav verdi? 
 
Aslında limancılık sektörü, 2020 yılının ilk üç ayına oldukça iyi başlamıştı. Hatta Ocak 2020 ayında 43,7 milyon ton ile limancılık tarihimizin en yüksek aylık tonaj elleçlemesi gerçekleştirilmişti. Bu rakam Ocak 2019 yılına göre yüzde 17,3 oranında bir büyümeydi. Elleçlenen toplam yük açısından Ocak 2019 ve Şubat 2019 aylarının toplamını 2020 yılının aynı aylarının toplamıyla karşılaştırdığımızda ise büyüme oranı yüzde 20,3’e ulaşmıştı. Eğer COVID-19 yaşanmasaydı Türkiye limancılıkta 2020 yılını tarihi bir büyüme ile kapatacaktı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de pandeminin etkisi Mart 2020 ayının başından itibaren görülmeye başlandığından, küresel tedarik zincirlerindeki hızlı yavaşlama çok hızlı bir şekilde limanlarımıza da sirayet etti ve yük miktarları hızlı bir şekilde gerilemeye başladı. Zaten ilk hızlı düşüşü Mart 2020 ayında görmüştük. Mart 2020 ayındaki elleçleme rakamı 2019 yılına göre yüzde 0,27 oranında küçüldü. Bir önceki Ocak ve Şubat aylarındaki olağanüstü büyümeye göre kıyasla ortaya çıkan bu hızlı küçülme bize pandeminin küresel ticarette ve Türkiye’de nasıl bir etki yarattığını da göstermiş oldu.
Özellikle 2020 yılının 2. çeyrek döneminde tüm yük gruplarındaki elleçlemeler 2019 yılına göre düşük seyretmiş, ancak küresel ölçekte hayata geçirilen kısıtlamalar, sokağa çıkma yasakları vb. nedenler ve ham petrole olan talebin azalmasına bağlı olarak sıvı dökme yüklerdeki düşüş ise yıl boyu sürmüştür. Kurvaziyer limanlarımız ise maalesef bütünüyle durmuştur. Bugün Egeport Kuşadası kurvaziyer limanımıza ilk geminin Ekim 2021 ayında geldiğini, yine Galataport’a da Kasım ayında geldiğini öngördüğümüzde kurvaziyer limanlarımızın pandemiden ne denli etkilendiklerini görebiliriz. Her şeye karşın 2020 yılı sonuna gelindiğinde toplam yükte negatif olmasa da yüzde 2,6 oranında düşük bir büyüme oranı kaydedilmiş ve limanlarımızda toplamda 497 milyon ton yük elleçlemesi gerçekleşmiştir. Ülke limancılığımızda genellikle toplam yükte yüzde 5 civarı büyüme rakamlarına alışkın olan denizcilik sektörü için 2020 yılında gerçekleşen yüzde 2,6 büyüme önemli bir yavaşlamaya işaret etmektedir. Bu yavaşlamada yıl boyunca toplamda yüzde 5,1 oranında gerileyen sıvı dökme yüklerin etkisi şüphesiz ki yüksektir. Aynı yıl kuru dökme yükler yüzde 8,6, genel yükler yüzde 4,0, Ro-Ro taşımaları ise yüzde 30,3 oranında artış göstermiş, fakat TEU bazında konteyner artışı ise sadece yüzde 0,3 gibi oldukça düşük seviyede gerçekleşmiştir. 
 
2021 TOPARLANMA YILI OLDU 
 
Sektör 2021 yılını nasıl kapattı?
 
Pandemi ile yaşamaya alışmaya başladığımız 2021 yılı yüksek gelişim oranlı bir toparlanma yılı oldu. Bu toparlanma 2022 yılında büyüme rakamlarının tekrar bir dengeye oturması için uygun bir zemin de hazırlamıştır. 2021 yılında ilk 11 aydaki gerçekleşmelere de baktığımızda ve Aralık ayı ile ilgili beklentimizi de dahil ettiğimizde 2021 yılı sonu itibarıyla TEU bazında konteynerde yüzde 6,9, kuru dökme yükte yüzde 2,8, sıvı dökme yükte yüzde 1,2, genel yükte yüzde 12,3 ve Ro-Ro taşımacılığında ise yüzde 28,8 oranında bir yük artışının olmasını bekliyoruz. Tüm yük gruplarında artış olmasından dolayı bu durum toplam yüke de olumlu bir etki sağlayarak 2021 yılının 2020 yılına göre yüzde 5 oranında büyümeyle kapanacağını öngörebiliriz. Böylelikle limancılık sektörümüz yeniden genel beklentimiz olan yüzde 5 büyüme hedefine oturmuş olacaktır. Ayrıca 2021 yılında Cumhuriyet tarihinde ilk kez 500 milyon ton yük sınırını aşarak 521 milyon tonun üzerindeki bir elleçleme rakamıyla kapanacaktır. Kruvaziyer tarafına baktığımızda Ekim 2021 ayından itibaren tarifeli seferler gelmeye başladığından Kuşadası’na 42 gemi, İstanbul’a 9 gemi ile toplamda 10-15 bin yolcuyla kapatabileceğiz.
Yükler için yıllık tahmin rakamlarını söyleyecek olursak konteynerin 12,4 milyon TEU, kuru dökme yüklerin 169 milyon ton, sıvı dökme yüklerin 148 milyon ton, genel yüklerin 61 milyon ton ve Ro-Ro taşımalarının 12 milyon ton ile yılı kapaması olasıdır.  2021 yılında konteyner ile taşınan yüke olan talebin artması sadece konteyner taşımalarının değil, genel kargo ve Ro-Ro gibi ikamelerinin de artmasına neden olurken, kuru dökme ve sıvı dökme yükler 2020 yılı öncesindeki normal artış eğilimini sürdürmüştür.  
2016-2020 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde dış ticaretimize konu olan yükün ağırlık olarak ortalama yüzde 85’i denizyolu ile taşınmıştır. İhracat bazında bu oran yüzde 80’ler civarında olurken ithalatta, özellikle ham madde girişlerine bağlı olarak yüzde 95’lerin üzerinde seyretmektedir. Taşınan yükün bedeli olarak baktığımızda da denizyolu payının ithalatta yüzde 50’ler ihracatta ise yüzde 60’lar civarında olduğunu görüyoruz. Diğer ulaştırma türleri dikkate alındığında denizyolundan sonra en fazla karayolu taşımacılığının tercih edildiğini görüyoruz. Ancak ağırlık bazında karayolunun payı ithalatta sadece yüzde 4’ler civarında seyrederken, karayolunun ihracatımızdaki payı sürekli azalan bir oranda yüzde 16’lara kadar gerilemiştir. Denizyolu hem ölçek ekonomisi hem de mesafe ekonomisi sağlayan bir ulaştırma türü olarak sahip olduğu üstün kapasitesi ile rakip olunması güç bir ulaştırma türüdür. Aynı zamanda en ekonomik ve çevresel açıdan da en sürdürülebilir olanıdır.
 
BU YILKİ YÜK BEKLENTİSİ 540 MİLYON TON
 
2022 yılında nasıl bir büyüme öngörüyorsunuz?
 
Ortaya çıkan yeni varyantlara ilave olarak küresel ölçekte yaşanan belirsizliklerin devam edeceğini öngördüğümüzde pandemi koşullarının 2023 yılına kadar süreceğini öngörmemiz gerekiyor. Dikkat edersek dünyada bu kabule göre hazırlıklar ve planlar yapılıyor. Türk limanları açısından sektörümüze baktığımızda 2022 yılının önceki yıl ile benzer koşullarda ilerleyeceği yönünde çok sayıda ipuçları görülmektedir. Bu nedenle 2022 yılının 2021 yılı paralelinde ve 2021 yılına göre nispeten dengelenen bir seyirde ilerlemesi beklenebilir. Bu bakış açısıyla bakıldığında toplam yükteki artışın yüzde 5 seviyesinde olması ve yılın 540 milyon tonun üstüne çıkması öngörülebilir. Yük bazında bakıldığında konteyner yükünün yüzde 4,5 artış ile 13 milyon TEU, kuru dökme yüklerin yüzde 4 artış ile 176 milyon ton, sıvı dökme yüklerin yüzde 1 artış ile 150 milyon ton, genel yüklerin yüzde 8 artış ile 66 milyon ton ve Ro-Ro taşımalarının yüzde 15 artış ile 14 milyon tona ulaşmasını bekliyoruz. Kruvaziyerde ise 2022 yılında Kuşadası’na 500 üzerinde gemi ile 800 bine yakın yolcunun geleceğini, Galataport’a ise 250 gemi ile 400-500 bine yakın yolcu geleceği hedefleniyor. Antalya ve İzmir gibi diğer uğrak kruvaziyer limanlarımızla birlikte Türkiye’ye toplamda 800-900 gemi ile toplam 1,5 milyon yolcu geleceğini öngörüyoruz. 
 
KAPASİTENİN 2-3 KATINA ÇIKARILMASI GEREKİYOR 
 
Limancılık sektörünün öncelikli gündem maddeleri neler? Hangi alanlarda adımların atılmasını bekliyorsunuz?
 
Ülkemiz uzun yıllardır uluslararası sistemle sağladığı entegrasyon ve Avrupa Birliği (AB) tam üyelik perspektifiyle, merkezi konumu, iletişim altyapısı ve bulunduğu coğrafyanın sağladığı avantajlarla çok uluslu şirketler ve küresel ticaret için de önemli bir bölgesel merkez konumundadır. Pandemi ile birlikte küresel lojistik zincirlerinizdeki kırılmalar ve artan maliyetler Türkiye’nin bölgesel merkez konumunu güçlendirmiştir. Türkiye’nin elleçleme rakamlarına baktığımızda son 20 yılda 2 kat büyüdüğünü görebiliriz. 
Yani son 30 yıllık gelişme trendlerine baktığımızda limancılık sektörümüzün 2050 yılı hedeflerini konuşursak 2021 yılında 520 milyon tonun üzerinde gerçekleşecek olan toplam yükün 1,2-1,5 milyar tona, 12,5 milyon TEU olan konteyner elleçleme adedinin de 35 milyon TEU’ya çıkacağını öngörebiliriz. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için mevcut durumda Türkiye’de kurulu olan liman kapasitenin 2-3 katına çıkması dışında hiçbir seçeneğimiz bulunmuyor. Bu durum mevcut liman işleticilerimiz dışında ülke içinden ve/veya dışından çok büyük ölçekte yatırım yapabilecek yeni liman yatırımcılarının da yatırım yapmasıyla mümkün olabilecektir.  
Bilindiği üzere özellikle pandemiyle beraber dünyadaki taşımaların nerede ise yüzde 90’a yakını denizyoluyla yapılmaya başlandı. Türkiye’de de bu oran pandemi öncesi yüzde 80’lere yakındı ama hızlı bir şekilde küresel trendlere yaklaştı. Küresel ticaretteki büyümeye paralel olarak denizyolunda kullanılan gemiler de büyüyor. Bugün konteynerde boyu 400 metre, genişliği 60 metre olan Megamax gemiler kullanılıyor. Fakat bu büyüme süreci devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda Gigamax olarak sınıflandırılan 28.000 TEU konteyner taşıyan, boyu 425 metreyi aşan gemiler göreceğiz. Çok kısa sürede artık bu gemileri de seferlerde göreceğiz. Bu nedenle limanların da mevcut iskelelerini büyütmeleri ve geliştirmeleri, bu gemilere uygun yeni vinçler ve ekipmanlar satın almaları ve liman geri sahalarını geliştirerek çok büyük çapta yatırım yapmaları gerekiyor. Kısaca limanların küresel rekabet güçlerini korumaları için sürekli yatırım yapıyor olmaları zaruri, aksi halde ülke olarak rekabet gücümüzü kaybettiğimizde bunun dış ticarete getireceği ek maliyetler çok daha büyük sorunlar yatacak, ülke olarak yatırım çekiciliği de büyük zarar görebilecektir. Baktığımızda dijitalleşme, yeşil dönüşüm, yapay zekâ ve makine öğrenmesine dayanan teknolojik ve otonom liman uygulamaları, blockchain kullanımı giderek yaygınlaşıyor. 
ÇED izni, proje süreçleri, imar planlaması, deniz dibi taramaları, nihai yatırım izni süreçleri ile fiili olarak limanın inşasını öngördüğümüzde liman yatırımlarının asgari 4-5 yıl sürdüğünü söyleyebilirim. Yatırım tutarının büyüklüğü nedeniyle liman yatırımın geri dönüşü süresi son derece uzun olduğundan bir nevi bu yatırımlara bir ülke için en değerli stratejik yatırımlar diyebiliriz. Limanlarımızın küresel gelişmelere paralel şekilde gerekli olan yatırımları zamanında yapması, ihracatının ve ülke sanayisinin rekabet gücünü koruması açısından ne kadar önemli olduğu ortadadır. Bu nedenle limancılık sektörüyle ilgili ülke olarak bir devlet stratejisinin ve uzun dönemli bir planlamanın olması gerekiyor. Ayrıca liman inşa etmek sadece bir çözüm değil, limanlara ulaşacak demiryolu, havayolu ve demiryolu bağlantılarıyla beraber ülkenin lojistik ağlarının limanlarla birlikte entegre edilmesi sonucunda ortaya bir ülke avantajı ya da rekabet gücü ortaya çıkıyor. Ülkemizin yatırım yapılabilirlik derecesinin ve cazibesinin artmasında, lojistik performans endeksinin daha olumlu hale getirilmesinde ve rekabet edebilir bir ihracat avantajı elde edilmesinde limanlarımızın önemi büyüktür. İşte küresel ölçekte yaşanan bu gelişmelere paralel olarak ülkemizin çok yüksek tutarlarda yeni liman yatırımlarına ihtiyaç duyduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. 
Dikkat edilirse pandemiyle beraber küresel ticaret akışında yaşanan kırılmalar ABD’de ve bazı AB ülkelerinde çok ciddi boyutlarda beklemelere, gecikmelere ve ilave masraflara yol açmıştır. Bundan dolayı ABD hükümetinin ülkenin liman altyapısını, karayolu ve demiryolu lojistik altyapısını geliştirmek üzere 2 trilyon USD harcama yapacağını açıklaması, yine AB’nin Çin’in “Kuşak-Yol” girişime karşı içinde limanların da olduğu yeni bir intermodel ağlara çok büyük bütçe hedefleri dahilinde yatırım yapacağını ilan etmesi bu küresel ticaret savaşlarının daha da hızlanacağını göstermektedir. Unutmayalım ki küresel çapta daha da yoğunlaşacağı beklenen ticaret savaşlarında limanlar artık her ülkenin ön cephesidir. 
 
2050 İÇİN YOL HARİTASI BELİRLENECEK 
 
TÜRKLİM olarak hangi alanlara yoğunlaşacaksınız?
 
2050 yılında karbon-nötr olma hedefine yönelik yeşil ekonomi yol haritasının gerekliliklerini tüm paydaşlarının katılımıyla hazırlayan, kararlı uygulamaları sinerji içinde gerçekleştirecek kurumsal yapıları oluşturan, ekosistemin dengesini gözeten, gelecek kuşaklara yeşil ekonomik dönüşümü içselleştirmiş ve günün tüm teknolojik altyapısını kurmuş bir liman yönetim modeli sunan ve her şeyden öte limancılık işkolumuzda toplumsal cinsiyet eşitliğini vazgeçilmez bir iş modeli haline getirmiş bir limancılık sektörünün temellerini ve paradigmasını oluşturma görevi şüphesiz ki TÜRKLİM’in en öncelikli vizyonudur. Doğal olarak uluslararası bağlantıları, küresel ortaklık ve paydaşlık nitelikleri çok yüksek seviyede olan limancılık sektörünün bu paradigma ve iş modeli etrafında yükselmesinin ve büyümesinin önünü açmak, başta yeşil dönüşüm olmak üzere küresel uygulamalarla uyumlu bir şekilde limancılık sektörümüzü çok daha yüksek bir seviyeye taşımak amacıyla yol haritalarını, ihtiyaç ve etki analizlerini, kapasite ihtiyaçlarını ve mevzuat gereksinimlerini belirleyecek çalışmalarını başta kamu idaremiz olmak üzere tüm paydaşlarımızla birlikte yapmak TÜRKLİM’in temel görevleri arasında olacaktır. 
2021 yılında PWC ile birlikte hazırladığımız ve yayınladığımız, çok ses getiren “Türkiye Limanları Ekonomik Etki Analizi” raporumuz TÜRKLİM’in marka değerine ve sektördeki öncü rolüne çok büyük katkı sağlamıştır. 2022 yılı ise çok sayıda sürpriz raporlarımız olacaktır. 2022 yılı ise TÜRKLİM olarak çok önemli ve geleceğe ışık tutacak raporlar yayınlayacağız. Yakın bir zamanda Türkiye’de faaliyette olan küresel liman operatörlerimizle ilgili de çok değerli bir çalışmayı kamuoyuna sunacağız. “Konteyner Taşımacılığında Küresel Terminal Operatörlerinin (KTO) Etkinliği ve Türkiye’ye Yansımaları” başlıklı raporumuzun temel amacı, konu hakkında yapılan tartışmalardaki içeriğin sektörün bilimsel gerçekleriyle örtüşmesini sağlamaktır. Her yıl yayınladığımız “Türkiye Limancılık Sektörü Raporu”nu bu yıl en geç Nisan 2022 ayı sonuna kadar yayınlayacağız. Bu yılki sektör raporumuzun esas konusu “Vizyon 2050” olacak. Türkiye’nin 2050 yılına dönük tonaj tahminlerini her bir limancılık işkolu bazında detaylarıyla ve bunun arkasındaki öngörülerle yayınlayacağız. 2007 yılında “Vizyon 2023” raporumuzu yayınlamıştık. Bu raporumuz son 15 yıldır hem kamu idaremizin hem de özel kuruluşların limancılıkla ilgili yaptığı tüm çalışmaların temel referansı olmuştur. Bugün bakıldığında öngörülerimizin doğruluğu ve kalitesi TÜRKLİM’in alanındaki duruşunu da pekiştirmiştir. Vizyon 2050 raporumuzda 2023 yılı için yapılan öngörüleri de gerçekleşen değerleri ele alıp karşılaştırmalar yapacağız. 
2022 yılında gündemimizde olan diğer bir konuda 05.11.2021 tarih ve 31650 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan “Bazı Alanların Marmara Denizi ve Adalar Özel Çevre Koruma Bölgesi Olarak Tespit ve İlan Edilmesine İlişkin Karar (Karar Sayısı: 4758)” ile kıyı kenar çizgisi esas alınarak Marmara Denizi ve Adalar’ın “Özel Çevre Koruma Bölgesi-ÖÇK” olarak tespit ve ilan edilmiş olmasıdır. Türkiye’deki elleçlenen yükün yüzde 38’i Marmara Bölgesi’nde bulunan limanlarımız tarafından elleçlenmektedir. Marmara’da bulunan limanlarımızı kullanan sanayileşmiş kentlerimizi, bu limanlar üzerinden yapılan dış ticaretimizi değerlendirdiğimizde alınan bu ÖÇK kararının limanlarımızın faaliyetlerini, genişleme ve kapasite artışıyla ilgili yatırımlarını etkilemeyeceğini bekliyoruz. Aksi halde ülke dış ticaretimizin durma noktasına gelebileceğini, çok büyük bir darboğaz yaşanacağını açık bir şekilde belirtmek isterim. Henüz alt mevzuatı yayınlanmayan, çalışmaları yapılan bu ÖÇK kararını hazırlayanların bu konuyu öncelikli olarak dikkate almaları ülkemizin geleceği açısından son derece önemlidir.
 
KULLANIM SÜRELERİ SORUNUNA ÇÖZÜM BEKLENİYOR
 
Türkiye’nin 2050 hedefleri çerçevesinde limanları bekleyen en önemli sorunların başında kullanım sözleşmelerinin sürelerinin uzatılması konusunun geldiğine dikkat çeken TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, “Tüm bu yatırımları hayata geçirecek olan limanlarımızın süresi giderek kısalan ve hatta bazı limanlarımızda 6-7 yıla düşen mevcut kullanım sürelerinin acil olarak tüm bu hedeflerin ve yatırımların gerçekleştirilmesi açısından bugünden, yani sürelerinin sonu beklenmeden uzatılması önem kazanmaktadır. Böylelikle hem kullanım süreleri kısalan özel limanlarımız ki bunlar kapasite açısından ülke limancılığımızın yüzde 90’ını oluşturuyorlar, hem de işletme devri ile özel sektör tarafından işletilen kamu limanlarımız için bu kullanım sürelerinin uzatılması uygulaması ayrı ayrı ele alınarak sorunlar çok kısa sürede TBMM’de çözülebilir. Çünkü liman altyapımızı geliştirmek, büyütmek, modernize etmek, iskele ve ekipman olarak yenilemek, her şeyden öte geleceğimiz için hayati olan liman kapasitelerini bugünden inşa etmek zaruri hale gelmiştir” dedi. 
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat