e


Lojistikteki büyüme ekonomiyi sollayacak

Türkiye ekonomisinin 2012 yılında %4-5  büyümesi beklenirken UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, lojistik sektöründeki büyüme oranını olarak açıkladı. Erkeskin, Türkiye’nin lojistikte transit bir ülke olmasının ve firmaların lojistik hizmet satın alma yoluna gitmesinin bu büyümede büyük rol oynadığına dikkat çekti.

 




lojistik_tir.jpg

Lojistik sektörünün son bir yıldaki performansını değerlendiren Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin,  Türkiye’nin istikrarlı büyümesi ve artan dış ticaret hacmine paralel olarak lojistik sektörünün de son yıllarda ciddi bir atılım yaptığını söyledi. Erkeskin, 3 bin firma, 80 milyar TL büyüklük ve 400 bine yakın çalışanı ile GSMH içinde ’e pay alan lojistik sektörünün, kamu yatırımlarında aldığı %46 payla gelecek için umut vaadettiğini belirtti.

Türkiye’nin dış ticarette ağırlıklı olarak denizyolu iç ticarette ise karayolu taşımacılığını kullanan bir ülke olduğunu vurgulayan Erkeskin şunları aktardı: “Ancak son yıllardaki rakamlara bakıldığında karayolu ve demiryolu taşımacılığının azalırken, denizyolu ve havayolu taşımacılığının artığını görüyoruz. Türkiye’de yılda 2,3 milyon ton hava kargo taşıması yapılıyor. THY’nin yapmış olduğu atakla birlikte dünyada hava kargo taşımacılığında önemli bir konuma ulaştığımızı söyleyebiliriz. THY’nin taşımış olduğu malların %60’a yakınını üçüncü ülkeler arası taşımalar oluşturuyor. Denizyolu taşımacılığında 2011 yılında 70 milyon taşıma gerçekleştirildi. Yapılan taşımaların ağırlıklı olarak Marmara Bölgesi limanları üzerinden gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Karayolu taşımacılığında Avrupa’nın en geniş taşıma filosuna sahibiz. Demiryolu taşımacılığında 25 milyon ton bir yük hacmimiz söz konusu. Bunun 2,5 milyon tonu uluslararası taşımalar oluşturuyor. Bu rakamın artırılması gerekiyor. Türkiye’de demiryolu taşımacılığı mutlaka geliştirilmelidir. Demiryolu sektörüne ilişkin çok önemli gelişmeler var. Var olan projeler bitirildiği zaman Türkiye, hızlı tren taşımacılığında dünyada en geniş netwörke sahip ülkelerden birisi olacak. Aynı ivmenin kargo taşımalarında da yakalanması en büyük hedefimiz.”

 

‘Lojistikte dünya ligine çıktık’

Kriz döneminde iki yıl üst üste daralan lojistik sektörünün krizden çıkış süreciyle birlikte yeniden yükselişe geçtiğini ve geçtiğimiz iki yılı çift haneli büyüme ile tamamladığını dile getiren Erkeskin, sektörün önümüzdeki yıllarda da büyümesini sürdüreceğini kaydetti. Uluslararası alanda Türkiye’nin yüz akı olan sektörün büyüme performansı ile en hızlı ilk 10 ülke arasına girerek dünya ligine çıktığını vurgulayan Erkeskin, “2012 yılı için genel ekonomik konjonktürü dikkate aldığımız da sektör yine çift haneli bir büyüme hedefliyor. Bu yıl ilk çeyrek ithalat ve ihracat rakamlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre artması ise sektör beklentilerini destekliyor. UTİKAD olarak bizim tahminimiz artan kamu-özel sektör yatırımları paralelinde ticaret hacminin yükseliş trendini sürdürmesi ve sektörün oranında büyümesi yönündedir” dedi. Erkeskin, Türkiye’nin 2023 yılındaki 1,2 trilyon dolarlık ticaret hacmi hedefinde lojistik sektörünün kilit rol oynayacağını ve bu büyümeyi sırtlayacak olan sektörün ise lojistik olduğunu söyledi.

Türkiye’nin coğrafi avantajlarının katkısı ile bölgenin lojistik üssü adayı olduğunu belirten Erkeskin “PwC’nin Europen Business School (EBS) ortaklığıyla gerçekleştirdiği, 2030 Taşımacılık ve Lojistik Sektörü Raporu’nda dünya ticaret hacminin gelişmekte olan doğu ekonomilerine doğru kayacağı öngörülmektedir. Bu öngörü,  Asya’yı Avrupa’ya bağlayan en önemli köprü olan Türkiye’yi bir kez daha önemli bir konuma getiriyor. Türkiye coğrafi konumuyla yakaladığı bir avantajı doğru kullandığında Orta Doğu-Asya-Avrupa üçgeninde önemli bir transfer merkezi haline gelecektir” değerlendirmesinde bulundu.

 

‘Yabancı yatırımcılar altyapıya bakıyor’

Erkeskin, sektördeki büyümenin yabancı yatırımcılarının gözünden kaçmadığını ve yatırım için fırsat kolladıklarını vurguladı.  Yabancı sermayenin yatırım kararlarını etkileyen en önemli kriterin lojistik altyapı olduğunu kaydeden Erkeskin, şunları aktardı: “Yabancı sermaye yatırım yapacağı ülkeleri ürettiği ürünleri tüketim pazarlarına en düşük maliyet ve en kısa zamanda ulaştıracak lojistik altyapılarına göre belirliyor. Doğrudan yabancı yatırım için Türkiye’nin ulaşım altyapısını geliştirmesi ve lojistik performansını daha yukarılara taşıması gerekiyor. Taşımacılık ve lojistik sektörünün çatı kuruluşu UTİKAD olarak bizim hedefimiz, Türk lojistiğini 2023 yılında dünyanın ilk 10 sıralamasına yükseltmek.”

Sektöre yabancı ilgisinin gelecek yıllarda da artarak devam edeceğini ve küresel ekonomide bunun kaçınılmaz olduğunu dile getiren Erkeskin,”Sektörde yabancı ağırlığının artması çok arzu edilen bir durum olmasa da bu gelişmeden uzak durmak mümkün değil. Diğer yandan Türk lojistik şirketlerinin yurtdışında yaptıkları yatırımlarla sektör adına bayrak dalgalandırmaları ve dünya ölçeğinde faaliyet göstermeleri sevindiricidir. Sektörümüzün önde gelen şirketleri gelecek 10 yıl içinde dünyanın en büyük 10 lojistik şirketi olma hedefliyorlar ve bunu kendi kabiliyetleri ile yapacak güçte olmaları da sektörün büyüklüğü açısından son derece önemlidir” dedi.

Karayolu ile taşımacılıkta yabancı plakalı araçların ağırlığının artmasının sektörde endişelere neden olduğunun da altını çizen Erkeskin, taşıma işleri organizatörleri olarak Türk şirketleri ile çalışmayı tercih ettiklerini ifade etti. Erkeskin, “Bu gelişme sektörde rahatsız yaratıyor. Türk şirketleri bu soruna çözüm olarak Bulgaristan, Slovakya ve Romanya plakalı araçlarla Avrupa pazarına açılıyorlar” dedi. Uluslararası rekabette düşük maliyetlerin son derece önemli olduğuna da dikkat çeken Erkeskin, sektörde giderek artan rekabetin ciro ve karları baskıladığını, sektördeki büyümeye karşın lojistik şirketlerinin istenen kar marjlarına yaklaşamadıklarını vurguladı.

 

UTİKAD FIATA diploması verecek

Sektördeki haksız rekabete ilişkinde de değerlendirmelerde bulunan Erkeskin, “Bugünkü sistem herkesin uzmanlaştığı alanlarda faaliyet göstermesini öngörüyor. Karayolu taşımacılığında çok kritik olan belgelerden ikisi R1 ve R2 belgesidir. R1 belgesiyle dahili taşıma, R2 ile uluslararası taşıma yapabiliyorsunuz. Bu sistem yerine oturmuş ve işlerlik kazanmış vaziyette. Belge almadan alan faaliyet gösteren şirketler sektörde bir haksız rekabet ortamı oluşturuyordu. Buradan hareketle bakanlık denetim çalışmalarına start verdi ve buna İzmir’den başladı. Geçtiğimiz günlerde belgesiz işlem yapan bazı firmalara cezalar kesildi. Bu kontrollerin yapılmasını destekliyor ve hatta daha da ileri götürülerek C2 belgesi içinde uygulanmasını bekliyoruz. Çünkü bugün kendi araçları dışında araçlara yükleme yaparak fatura kesen ve kanuna aykırı hareket eden firmalar var. Bu denetlemenin buraya doğru da yönetilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. 

Taşıma işleri organizatörlerini temsil eden UTİKAD’ın, lojistik sektöründeki ağırlığının giderek artığını, ECOLPAF, TRACECA, BALO, Viking Treni gibi yurtiçi ve yurtdışında pek çok taşımacılık projesinde etkin rol aldığını hatırlatan Erkeskin, dernek olarak 26 yılık deneyim ve birikimlerini kuruluş çalışmaları süren UTİKAD Akademi ile sektörün hizmetine sunmaya hazırlandıklarını kaydetti. Erkeskin, önümüzdeki yıl eğitime başlayacak UTİKAD Akademi mezunlarına dünya çapında geçerliliği olan FIATA diploması vereceklerini vurguladı.

 

‘Başkasının taşıyla başkasının kuşunu vurmak’

UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Arif Badur ise, Türk lojistik sektörünün ülke ekonomisine göre daha hızlı büyümesinde komşu ülkelerin ithalat ve ihracat taşımalarını üstlenmesinin de önemli bir rol oynadığını söyledi. Türkiye’de hava kargo sektöründe ciddi bir büyüme olduğuna dikkat çeken Badur, özellikle Uzakdoğu’dan Rusya ve Moldova gibi ülkelere yapılan taşımaların bu büyümede önemli bir rol oynadığını belirtti. Libya, Cezayir, Mısır, Sudan ve Orta Afrika’nın hava kargo alanında ciddi bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Badur, bu bölgelere yapılan taşımaların artmasıyla Türkiye’nin lojistikte önemli bir merkez haline geleceğinin altını çizdi.

Hava kargo sektöründe yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Badur, özellikle taşımalarda önemli bir merkez olan Atatürk Havaalanı’nın altyapısının var olan kargo kapasitesini karşılayamadığını söyledi. Bu doğrultuda havaalanında yeni elleçleme yerlerinin oluşturulmaya çalışıldığını, ancak bunun 3 yıl gibi bir zaman diliminde yapılmasının öngörüldüğünün altını çizen Badur şunları aktardı: “Atatürk Havalimanı’nda yolcu trafiğinden kaynaklı 15 Nisan’dan başlayarak Ağustos ayının sonuna kadar geçen seneki tarifelerinin seferleri haricindeki charter seferlerine  izin verilmeyecek. Oysa taşınan kargoların %85 yolcu uçağı gövdesinde taşınıyor. Atatürk Havalimanı’ndan vazgeçmek mümkün değil. Buradaki kargonun nasıl daha hızlı elleçlenebileceği konusunda planlama yapılmalıdır. Burayı yasaklayarak biryere gidilemez. Yasaklamalar yakaladığımız hava kargo trafiğini kaybetmemize yol açabilir. Trans kargo taşımacılığı ‘Başkanın taşıyla başkasının kuşunu vurmaktır.’Bunu ne kadar çok yaparsak ülke için o kadar çok katma değer elde ederiz.”

 

 

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat