‘Model ortaklık’ stratejisi lojistiğe de yeni bir elbise biçecek
Türkiye ve ABD ilişkileri arasında 2009 yılında temelleri atılan ‘model ortaklık’ yaklaşımının ekonomik alanda meyvelerini vermeye başladığını söyleyen Türk-Amerikan İşadamları Derneği ve Amerikan Ticaret Odası Genel Başkanı Ekim Alptekin, lojistikte de aynı ivmenin kaydedilebilmesi için yönetmelik ve uygulamalarda rahatlık sağlanması ve sunulan hizmetlerde dünya standartlarının yakalanması gerektiğine dikkat çekiyor.
Türkiye-ABD ilişkilerini ticaretten çok siyaset belirliyordu; ancak 2009 yılından bu yana artık ‘model ortaklık’ stratejisi ile devreye ticaret de giriyor. Bunda hiç şüphesiz sivil toplum örgütlerinin de büyük payı var. Türk-ABD ticari ilişkilerini çeşitlendirmek ve her alanda ekonomik bir dinamizm sürecine girişin kapılarını aralamak üzere yola çıkanlardan biri de Türk-Amerikan İşadamları Derneği ve Amerikan Ticaret Odası (TABA/AmCham) Genel Başkanı Ekim Alptekin. Uzun süredir ikili ilişkilerin lobi ayağında aktif olan Alptekin, aynı zamanda ABD pazarında sanayici kimliği ile de tanınıyor. Merkezi Albuquerque'de olan Eclipse uçak fabrikası, EA Havacılık ve EA İnşaat'ın kurucularından olan Alptekin’e göre bugün iki ülke arasındaki yarım yüzyılı aşan dostluğun belkemiğini ekonomik ve ticari ilişkiler oluşturuyor. “Hükümetler düzeyinde başlatılan ilişkiler, sivil toplum örgütlerinin gayretli çalışmaları iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere yeni bir ivme kazandırdı” diyen Alptekin, ABD ile ticari ilişkilerin artırılmasının ABD-Türkiye ittifakını daha da güçlendireceği kanaatinde. Son yıllarda iki ülke arasında farklı alanlarda güçlü ortaklıklar oluşturulduğunu, TABA/AmCham olarak ilişkilerin gelişmesi yönünde çalışmalarını sürdürdüklerini aktaran Alptekin şöyle konuşuyor: “ Geçtiğimiz aylarda Türkiye’nin Global Geçiş Sistemi’ne dahil edilmesi için Amerikan Temsilciler Meclisi nezninde çalışmalar yaptık. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı John Boehner ve New York kongre üyesi Gregory Meeks başta olmak üzere pek çok ABD’li bürokratla yaptığımız ve olumlu geçen görüşmeler neticesinde Türk işadamlarının ABD’ye girerken sınır kapısında beklemeden giriş yapabilmesini sağlayacak programa Türkiye’nin dahil edileceğine inanıyoruz. Kasım ayında ABD’de yapılacak başkanlık seçimlerini de yakından takip ediyoruz. Seçim yarışının sonucunda iktidara kim gelirse gelsin ilişkileri aynı düzeyde devam ettireceğiz.”
‘Fırsatlar ülkesi Türkiye, ABD’lilerin de kıskacında
Dünyanın 17. büyük ekonomisi haline gelen ve büyümesini sürdüren Türkiye’nin uluslararası bir oyuncu olma yolunda hızla ilerlediğine de değinen Alptekin, güçlenen ekonomisi, sunduğu fırsatlar ve iş imkanları sayesinde Türkiye’nin ABD’li yatırımcıların da ilgisinin arttığı önemli bir pazar haline geldiğini vurguluyor. Alptekin, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2010 yılında 14.7 milyar dolarken, 2011 yılında 19.8 milyar dolara ulaşarak yüzde 34 oranında arttığına işaret ederken, ABD’ye yapılan Türk ihracatının 5 milyar doları aştığını, öte yandan ABD’nin Türkiye’ye olan ihracatının 15 milyar dolara yaklaştığını belirtiyor.
Türkiye’nin siyasi gelişmeler ve ekonomik başarısı neticesinde bölgede rol model olduğunu söyleyen Alptekin “Ancak Türkiye’nin gelişmemiş olan ülkelerle olan pozitif ilişkisi ve o ülkeler üzerindeki etkisinden dolayı, gelişmemiş ülkelere fon sağlayan Amerikalı fon kuruluşları Türkiye’yi ziyaret ediyor. Çünkü Türkiye’nin bu ülkeler üzerindeki gücüyle yatırımlar yapmayı amaçlıyorlar” diyor.
Özellikle 2010 yılından itibaren Türkiye ve ABD arasındaki ziyaret trafiğinin hızlandığını ve çok sayıda ticari heyetin iş ortaklıkları kurma amacıyla geldiğini anlatan Alptekin sözlerine şöyle devam ediyor: “Türkiye artık sadece tedarikçi ülke konumunda değil, üretim yapan ithalat gerçekleştiren bir ülke. Bu doğrultuda ABD ile katma değeri yüksek alanlarda ticaret yapmaya başladığımızı ve ticari ilişkilerimizin çeşitlendiğini söyleyebiliriz. Sadece geleneksel alanlarda değil başta savunma ve havacılık olmak üzere sağlık, enerji, gıda, bilgi ve iletişim teknolojileri, inşaat gibi alanlarda da iş yapmak üzere yatırımlar yapılıyor. Türkiye’den ABD’ye yatırımlar yapılıyor.”
Ticari ivmenin lojistik yansımaları…
İki ülke arasında artan ticarete paralel olarak lojistik sektörünün de kapasite ve yük hacminde artış görüldüğünü ifade eden Alptekin, “Ekonomideki büyümenin lojistik sektörünün de gelişmesi yönünde olumlu yansımaları var. Küreselleşmenin getirisi olarak pazarlar hızla bütünleşiyor ve ekonomiler arasında engeller ortadan kalkıyor. Türkiye de kara, deniz ve demiryolları, havaalanları ile Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu ve Orta Asya’nın bağlantı merkezi konumunda olması nedeniyle özel bir lokasyonda yer alıyor. Stratejik konumu ve olanaklarıyla lojistik üs olma potansiyeli mevcut. Hükümet, gümrük ve dış ticaret çalışmalarıyla ilgili önemli düzenlemeler yapmakta” diye konuşuyor.
Yabancı yatırımın artmasında ise gümrüklerin kilit rol oynadığını ifade eden Alptekin, bu alandaki hedefleri yakalamak için gümrüklerde yaşanan sıkıntıların giderilmesi gerektiğini aktarıyor. “Yönetmelik ve uygulamada rahatlık sağlanmalı, temel altyapısal düzenlemeler ile dünya nezdinde bir standart yakalanmalı” diyen Alptekin, böylece yapılacak olan yasal düzenlemeler ve altyapı çalışmalarıyla sektörün daha da gelişeceğini ve yaşanan ticari gelişmelerle birlikte öneminin artacağını ifade ediyor.