RCL Türkiye yeşil bir dünyaya demir ağlarla bağlıyor
Dünya üzerindeki karbon emisyonunun yaklaşık %25 'inin lojistik ve taşıma işlemlerinden kaynaklandığına dikkat çeken Rail Cargo Logistics (RCL) Türkiye Satış Müdürü Pervin Altındağ, bu anlamda karbon emisyonun azaltılmasına ve çevrenin korunmasına önemli bir katkı sunan demiryolu bağlantılı intermodal taşımacılık hizmetleriyle önemli bir alternatif yarattıklarını söylüyor.
Lojistik operasyonlarınızı gerçekleştirirken çevresel faktörleri nasıl gözetiyorsunuz?
Rail Cargo Logistics olarak uzun vadeli ekonomik başarıların ancak sosyal sorumluluk, toplum ve çevreye duyarlılık ilkeleri sayesinde gerçekleşebileceğini çok iyi biliyoruz. Müşterilerimiz de çevresel sorumluluklar konusunda bizlerle aynı düşünüyor ve demiryolu taşımacılığının çevreye duyarlı, ekonomik ve en temiz yöntem olduğu konusunda bizimle hemfikirdirler.
Lojistik hizmetleri karbon salınımını ortaya çıkaran en önemli kaynaklardan birisidir. Rail Cargo Logistics olarak yeşil lojistik hedefleri, sürdürülebilir çevre standartları ve ekonomik bir çözüm olması açısından oluşturulan intermodal demiryolu sistemlerimiz sayesinde uluslararası karayolu taşımacılığına alternatif yeşil lojistik çözümlerini müşterilerimizin düzenli kullanımına sunuyoruz. Haftanın belli günleri çıkış yapan karşılıklı intermodal seferler ile sürdürülebilir çevre standartlarına uygun hizmet ile alternatif yaratıyoruz. Uluslararası taşımalarda intermodal çözümler ile yakalanan bu standardın yurtiçi taşımalarda da gerçekleşebilmesi durumunda, çevresel sürdürülebilirlik standartları açısından ülkemizin geleceğine yönelik önemli bir adım atılmış olacaktır.
KARAYOLUNA GÖRE 18 KAT DAHA AZ CO2 SALINIMI
Demiryolu hizmetlerinizle karbondioksit salınımında nasıl bir düşüş sağlıyorsunuz?
Rail Cargo Group'un 2014 yılında açıkladığı istatistik rakamlarına göre, Avusturya sınırları içindeki tüm taşıma aktivitelerinin %30'u demiryolu ile gerçekleştiği için karayoluna kıyasla neredeyse 18 kat daha az seviyede CO2 salınımı sağlanmıştır. Yeni nesil ana hat lokomotifleri sayesinde uluslararası taşımalar da aynı sürece dahil edilmiştir. Rail Cargo Logistics prensip edindiği standartlar ve kurumsal yapı içersine entegre edilmiş çevre politikaları sayesinde aldığı ISO 14001 sertifikası ile yeşil taşımacılık ve sürdürülebilir çevre politikaları sorumluluğunu eğitimli personeli ile daha ileriye taşımaktadır.
Rail Cargo Logistics’in belirlediği “Yeşil Yol Haritası”nda hangi hedefler var?
Sürdürülebilir çevre standartları ve yeşil lojistik gibi kavramlar birçok firma tarafından incelenmiş ve standart olarak benimsenmiştir. Teknolojik gelişmeler ve yeni iletişim imkanları sayesinde bu önemli kavramları kurumsal yapılarının önemli prensiplerinden biri olarak kabul eden firma sayısı her geçen gün daha da artmaktadır.
Rail Cargo Logistics hem ISO 14001 standartları hem de ana aktivitesi olan demiryolu taşımacılığının kendi içinde yarattığı karbon emisyon ekonomisi sayesinde "Yeşil Lojistik" ve "Yeşil Yol Haritası" gibi kavramların tam ortasında bulunmaktadır. Rail Cargo Group çevre ve sosyal sorumluluk prensipleri doğrultusunda hareket eden ve yatırımlarını bu önemli değerleri referans alarak sürdüren bir firmadır. En önemlisi çevre bilinci ile donatılmış eğitimli Rail Cargo Group çalışanları, sürdürülebilir başarının anahtarının sürdürülebilir çevre olduğunu çok iyi bilir.
Lojistik firmaları neden yeşil olmalı?
Global olarak dünya üzerindeki karbon emisyonunun %25'i lojistik ve taşıma işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Sadece büyük lojistik organizasyonların bile ticari müşterilerinin karbon ayak izlerini düşürmek amaçlı alacağı önlemler ve tercih edeceği yeşil lojistik çözümleri karbon emisyonunun düşürülmesi açısından önemli bir anahtar rol oynayacaktır. Lojistik sektörüne karbon emisyonunun azaltılması konusunda önemli görevler düşmektedir. Sürdürülebilir yenilikçi çözümler, teknolojik gelişmeler ve bilinçli firma sayısındaki artış ile lojistik sektörü daha yeşil ve sosyal sorumluluk sahibi çözümler ile müşterileriyle geliştireceği işbirliği alanlarını genişletecektir.
YEŞİL LOJİSTİK BİR TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK
Yeşil lojistik açısından Türkiye’deki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye içinde karayolu taşımacılığı diğer taşıma yöntemlerine göre önemli avantajlara sahiptir. Özellikle kısa mesafelerdeki maliyet avantajı, çıkış - varış noktası arasında aktarma olmaması, kısa transit süreler ve buna benzer diğer avantajlar sayesinde karayolu taşımacılığı diğer yöntemlerin hem talep hem de arz açısından oldukça önünde bulunmakta ve ülkemizde en yoğun kullanılan yük taşıma yöntemi olarak karşımıza çıkarmaktadır. Bahsettiğimiz avantajların yanında karayolu taşımacılığının da birim taşımada gerek yolcu / km gerek ton / km maliyeti, tüketilen enerji miktarı, çevre kirliliği ve yüksek kaza riski gibi dezavantajları bulunmaktadır. Tüm bu bilanço bizlere göstermektedir ki, yeşil lojistik ve çevre bilinci yüksek taşımacılık çözümleri gelecek nesillere bırakacağımız güçlü ekolojik yapıyı oluşturmanın en önemli unsurlarından birisidir.
Türkiye, yeşil taşımacılık konusunda devam eden altyapı çalışmalarını olabildiğince hızlı bir şekilde tamamlamalı ve demiryolu ile hem yolcu hem de yük taşıma konusunda belirleyeceği hedeflerle mevcut durumu iyileştirmek adına yeni projeler geliştirmelidir. Hem ülkemizin hem de tüm dünyanın ekolojik sistemini korumak amaçlı çevre ve sosyal sorumluluk bilincini gelecek nesillere taşımalı ve sürdürülebilir çevre standartlarının hem kamu ve hem de özel kuruluşlar tarafından prensip haline getirilmesini sağlamalıyız.
Yeşil lojistik çevreye duyarlılık prensipleri bir zorunluluktan ziyade bir tercih olarak karşımızda bulunmaktadır. İnsanların çevre ve sosyal sorumluluk bilincinin ülkemizde gelişmesi ve yaygınlaşması ancak özel şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının desteği sayesinde hız kazanabilecek, kamu kuruluşlarının da planlayacağı eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları sayesinde arzu edilen hedefe ulaşma yönünde önemli adımlar atılabilecektir.