Türkiye 2016’da %4,1 büyüyecek
18/03/2016 - 11:28:00
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Türkiye’nin bu yıl %4,1 büyüyeceğini, dış açığın %3,8, dolar kurunun ise yılın sonunda 3.15 TL civarında beklediğini açıkladı.
Türkiye’nin 2016 yılı ekonomik beklentileri Bilgi Üniversitesi’nde tartışıldı. Santral İstanbul Kampüsü’nde gerçekleştirilen “Finans Cafe Seminerleri”nde konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Türkiye’de 2006 yılından itibaren enflasyon hedeflerine geçilmesiyle birlikte Merkez Bankası’nın her 3 ayda kendi enflasyon tahmininde bulunduğunu anımsattı. Merkez Bankası’nın tahminleriyle gerçekleşen enflasyon arasında genellikle ters korelasyon olduğunu vurgulayan Akat, “MB her enflasyon düşecek şeklinde tahminde bulunduğunda enflasyon patlarken, her yükselecek tahmininde ise düşüşler yaşandı. Hatta bu durum bizim işimizi çok kolaylaştırdı. Türkiye’nin enflasyonu kadar güzel bir şey yoktur. Ben bayan kuaförlerini izlerim. Onlar kur yükselince zammı azaltırlar, dolar aşağı gittiğinde ise zam yaparlar. Çünkü dolar yükselince ekonominin kötüye gittiği hissine kapılarak zam yapmıyorlar” dedi.
EN FAZLA FAİZDE YANILIYORUZ
Dünyada hammadde fiyatlarının düşmesinin kısa dönemde bazı geçiş sorunları yaratacağını ama uzun vadede Türkiye’nin yararına olacağını belirten Asaf Savaş Akat, bunun gerekçesi olarak Türkiye’nin hammadde fakiri bir ülke olmasını gösterdi. Asgari ücretin 1300 TL’ye yükseltilmesinin enflasyona mutlaka artı yönde etkisi olacağını anlatan Akat, buna rağmen petrol fiyatlarının düşmesine bağlı olarak bu yıl %7,7’lik enflasyon beklediğini aktardı Akat, Türkiye’nin 2016’da %4,1 büyüyeceğini, dış açığın %3,8, dolar kurunun yıl ortalamasının 3.10, yılın sonunda ise 3.15 TL civarında olacağı tahmininde bulundu. 2016 senaryosuna göre mevcut kur düzeyinin Türkiye’nin Orta Vadeli temelleri olan %4-5 büyüme ve büyümenin %3 dış açıktan çok fazla sapmadığını dile getiren Prof. Dr. Akat, “Dolayısıyla bu koşullarda Merkez Bankası’nın kuru baskılama gibi bir çaba içinde olmayacağını düşünüyorum. Birtakım siyasi ve ekonomik yol kazalarının olabileceği göz önünde bulundurulursa doların 3.10 TL ortalamada seyredeceği fikrini taşıyorum. Bu makuldür. Bu da gelişmiş ekonomilere kıyasla reel kurun sabit kalması ve rekabetçi kurun korunması anlamına gelecektir” ifadesini kullandı.
İktisatçılar olarak Türkiye’de en fazla faiz konusunda yanıldıklarını açıklayan Asaf Savaş Akat, ekledi: “Esas ilginç olan ülkemizde dalgalı kurun olmadığının bir yerde kanıtı olan faiz dalgalanmasıdır. Çünkü bütün literatürünün ve deneyimlerimizin bize gösterdiği şey şudur ki faiz volatilitesi arttığında kur volatilitesi azalıyor, kur volatilitesi arttığında faiz volatilitesi azalıyor. Ancak Türkiye’de kur ve faiz birlikte gidiyor. Bu sebeple 2015’teki en büyük yanılgım faizde oldu. 2014 ve 2013’te de faizi bilemedim.”
DÜNYANIN GÖZÜ ÇİN’DE
Garanti Bankası Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç ise, global ekonomiye bakıldığında ABD ekonomisinin toparlandığını, Avrupa ekonomisinde gidişatın iyi yönde seyrettiğini, buna karşılık Çin ve gelişen ekonomilerin bazı sıkıntılar yaşadığını anlattı. Bu sıkıntıların sadece küresel ekonomide yaşanan gelişmelerden kaynaklanmadığını, bu ülkelerin içinde de birtakım sıkıntılar görüldüğünü ifade eden Altınsaç, Çin’in ne yapmak istediğini piyasaların hala anlamadığını belirtti. Yeni yılın ilk günlerinden itibaren piyasaların Çin’i yakından izlediğini anlatan Altınsaç, “Dünya 2015 yılında %3,1 puan büyüyorsa bunun %1,1’lik puanı Çin’den geliyor. Yani dünya ekonomisine katkısı çok büyük. Çin %7 yerine %6 büyürse dünya ekonomisi %0,3 puan kaybediyor. Bu büyük kayıp. Bu yüzden herkesin dilinde Çin var. Türkiye ekonomisinde hizmet sektörünün payı %60’lar civarındadır, ABD’de ise hizmet sektörünün payı %80’lere ulaşmış durumda. Çin’de ise sanayi ile hizmet aynı seviyede. Bu ülke yıllardır yatırımlarla büyümüştür. Şimdi ise bunu hizmet sektörüne kayırmaya çalışıyor ve bunu yaparken hem kendini hem de dünyayı sarsıyor. Bu da büyümesini yavaşlatıyor” dedi.
PETROL FİYATLARI
30 DOLARA GERİLEDİ
Dünya ekonomisinin son 8 yıldır çeşitli krizlerle karşılaştığını aktaran Gizem Öztok Altınsaç, “İlk olarak 2008 yılında ABD’de Mortgage Krizi yaşandı. Bunu 2011-2012 yıllarında Avrupa’da borç krizi takip etti. Biz ekonomistler her şeyin bittiğini düşünürken 2013’te gelişen ekonomilerin yavaşlaması gündeme geldi ve bu hala devam ediyor. Dolayısıyla krizin evreleri 8 yıldır kendini hissettiriyor. Teker teker farklı bölgelere sıçramasını görüyoruz” dedi. Petrol fiyatlarının 1,5 yıl önce 100 doların üstünde seyrettiğini, Rusya – Ukrayna krizinin başlamasıyla petrol fiyatların düşüşe geçtiğini açıklayan Altınsaç, bugün varil fiyatının 30 dolara gerilediğini piyasada 20 dolarların konuşulduğunu kaydetti. Altınsaç, petrol fiyatlarının düşmesinin, petrol ihracatçısı Brezilya ve Venezüella gibi gelişen ekonomileri zora soktuğu değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’de şu anki enflasyon hedefinin %5 olduğunu dile getiren Altınsaç, 2008-2015 yılları arasında yıllık enflasyon ortalamasının %8 civarında çıktığını ve 3 puanlık bir sapmadan söz edilebileceğini belirtti. Türkiye’de 3 sebepten ötürü enflasyonun düşmediğini vurgulayan Altınsaç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların ilki kurdur. Kur sürekli değer kaybettikçe kurdan enflasyona geçiş oluyor. Bu dış dengeyle alakalı bir durumdur, sadece para politikasından kaynaklanmıyor. İkinci sorun artan vergilerin enflasyona baskı yapması. Üçüncü sorun ise hem enerji hem de gıda fiyatlamasında yaşanan problemlerdir. Gıdada ülkemizde 5 aracı kullanılıyor halbuki gelişen diğer ülkelerde 3 aracı var. Her aracı da gıda fiyatını artırıyor. Bunlar hep yapısal sorundur. Dolayısıyla yalnızca para politikasıyla değil, yapısal sorunları çözebilirseniz enflasyonu düşürebilirsiniz.”
BİR NUMARALI SORUNUMUZ BÜYÜME
Gizem Öztok Altınsaç, Türkiye’deki büyümenin gidişatı konusunda da görüşlerini paylaştı. Türkiye’nin büyüme potansiyelinin %5 olarak kabul edildiğini, son 5 yıldır büyümenin %3,5 seviyelerine gerilediğini ifade eden Altınsaç, büyümenin önündeki en önemli iki sorunu; sürdürülebilirlik ve büyümenin kompozisyonu olarak açıkladı. 2003-2011 döneminde büyümede tüketimin önemli bir yere sahip olduğunu açıklayan Altınsaç, “Son 5 yıllık veriler incelendiğinde yıllık büyümede tüketimimizi yarıya indirmişiz. Ancak burada asıl önemli olan yatırım kalemi. Çünkü ekonominin potansiyelini artıran şeydir. Türkiye’de gerçekleştirilen yatırımlar neredeyse sıfırlara inmiş durumda. Dolayısıyla ülkemizin 1 numaralı sorunu büyüme olarak görülüyor. Türkiye, Doğu Avrupa ekonomilerine yakın büyüyor. Bu yıl da %4’lük bir büyüme bekliyoruz. Enflasyonda durumumuz hiç iyi değil, yüksek bir faizimiz var. Cari açıkta hala en kötü ülkeyiz buna karşılık bütçede iyi durumdayız” dedi.
İÇ TÜKETİME DÖNÜK BÜYÜME STRATEJİSİ
İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ege Yazgan ise yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak enflasyonun düşürülmesi sonucu uzun vadeli faizlerin aşağıya çekilmesiyle birlikte insanların yatırım yapacağı ve uzun dönemli büyümenin bu yolla sağlanabileceği yönünde bir inanış olduğuna dikkat çekerek, ekledi: “Bunun için kurun düşük tutulması gerektiği söyleniyor. Faiz yukarı çekilecek, talep üzerinden değil kur baskılanarak enflasyonun düşürülmesi düşünülüyor. Asaf Hoca’nın savunduğu ve benim de benimsediğim bir görüş var: Bu hikaye böyle bir büyüme yaratmıyor. Siz istediğiniz kadar faizleri yukarı çekip kuru aşağıya doğru indirin ve içeriye sermaye akışını sağlayın ama bu hep iç tüketime yönelik büyüme yaratır. Bir türlü bizim rekabetçi olduğumuz dış sektörlere yani ihracata dönük bir büyüme yaratmıyor. Bu arada bankacılık sektörü bu durumdan gayet memnun olacaktır, çünkü güzel paralar kazanılabiliyor. Bu mekanizma kuru gereğinden fazla değerli kılıyor.”