Türk ihracatçısı navlun desteği bekliyor
24/06/2016 - 14:25:00
Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerinde Asya Pasifik Bölgesi ülkeleriyle ilgili belirlenen hedeflere şu andaki lojistik hizmetler ve navlun fiyatları ile ulaşmanın imkansız olduğunu vurgulayan DEİK/DTİK Asya Pasifik Komite Başkanı Nejdet Demiryürek, ihracatçının navlun ücretleriyle, lojistik firmalarının da gemi yatırımı için ucuz krediler ile desteklenmesi ve teşvik edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) Asya Pasifik Bölge Komite Başkanı Nejdet Demiryürek, Türkiye ile Asya Pasifik Bölge ülkeleri arasındaki ticari ilişkilerin istenilen seviyede olmadığını söylüyor. Türkiye’nin bu hacmi yükseltmeye yönelik adımlar atmaya çalışsa da, şu ana kadar çok başarılı olamadığının altını çizen Demiryürek, “Bunun sebeplerini çok iyi irdelememiz gerekiyor. Yol haritamızı, doğru bir eylem planı ile birlikte en kısa sürede belirlemeliyiz” diyor.
SUYUN BAŞINA GEÇMELİYİZ
Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bölgede önemli avantajlara sahip olduğunu vurgulayan Demiryürek, şunları aktarıyor: “AB ülkeleri ve ABD, Asya Pasifik Bölge ülkelerini bizden daha önce keşfedip bu pazarlara, sanayilerinin büyük aktörlerinin yatırım yapmalarını sağlayarak, pozisyonlarını güçlendirmiş olmalarının avantajını yaşıyorlar. Bölgeden ara ürünler ve hammadde alarak hem ithalat hem de iç piyasada imalat yapıyorlar. Pozisyonlarını bize göre daha güçlü ve sürekli kılan etkenlerin başında, bölge ülkelerinin iç pazarlarına da ürün satmayı hedeflemeleri ve Çin'de ürettikleri ürünlerin başka ülkelere de ihracatının yapılmasıdır. Buradaki sihirli anahtar ve rehber kelime ise; hem suyun başında olmaları hem de direksiyonun başında olmalarıdır.”
İHRAÇ ÜRÜN VEYA LOJİSTİK
MERKEZLER KURULMALI
Nejdet Demiryürek, Türkiye şirketlerinin de bu bölgede etkinliğinin artırılması için lojistik veya ihraç ürün merkezlerinin kurulması gerektiğine dikkat çekiyor. Demiryürek, “İş adamları ve yatırımcılarımız, doğru bir yapılanma ve devlet destekli stratejik ortaklıklar (bölge ülkelerinin güçlü ve öncü kurum ve kuruluşları ile ortaklık kurulması) veya direkt yatırımlar şeklindeki bir eylem planını acilen uygulanmaya başlamalıdır. Bölge pazarlarına daha bilinçli ve derslerine iyi çalışmış olarak niçin geldiklerinin bilincinde bizzat sahada olmaları gerekir. Bunun için Türk lojistik merkezleri veya Türk ihraç ürünleri merkezleri kurulması ile iş adamlarımızın ve ürünlerimizin bölgede tanınırlığı artırılabilir. Sürekli aleyhimize olan dış ticaret rakamlarının, bir nebze olsun kabul edilebilir seviyeye çekilmesi sağlanabilir” diyor.
Demiryürek, Vietnam, Kamboçya, Malezya, Filipinler, Pakistan, Bangladeş gibi ülkeler dışındaki Asya Pasifik Bölgesi’nde ucuz iş gücüne yatırım yapılacak ülke sayısının hızla azaldığına dikkat çekiyor. Japonya, Kore, Taiwan, Singapur gibi ülkelerin, hatta ucuz iş gücü cenneti olarak bilinen Çin bile ezber bozarak, son yıllarda yatırımlarını sayıları azalan bu birkaç ülkeye kaydırdığını aktaran Demiryürek, “Bu ülkeler, önümüzdeki 30 yılda gerçekleşmesi öngörülen sanayi ve yüksek teknoloji devrimi için hazırlanmakla meşgul, iş gücünün nispeten pahalı ve kalkınmakta olan bu ülkelerdeki bazı yatırımlarını, ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan ülkelere kaydırmaktadır” diyor.
İPEK YOLU PROJESİ
BİR ALTERNATİF OLABİLİR
Kara, hava ve demiryolu taşımacılığında önemli aşamalar kaydeden Türkiye’de lojistik sektörünün, özellikle son 20 yılda yakaladığı büyüme sayesinde saygın bir konuma geldiğini vurgulayan Nejdet Demiryürek ancak Asya Pasifik Bölge ülkelerine ihracatta yüksek navlun ücretlerinin Türk ihracatçısı açısından rekabette negatif bir sonuç yarattığını söylüyor. Demiryürek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye ile Asya Pasifik Bölge ülkeleri arasındaki fiziki uzaklığın hem hava hem de deniz nakliyatında navlun ücretlerinin pahalı ve lojistik firmalarımızın kendi kontrollerindeki gemi ve konteyner sayısının yetersiz olması da bir sorun oluşturmaktadır. Konteynerler boş dönmesin diye Türkiye’de dönüşü bekleyen boş konteyner fiyatlarının çok düşük olduğu gibi bir algıya karşılık, aynı gerekçeyi kullanarak, İspanyol, Fransız, İtalyan, Yunanlı ihracatçılar 100 USD + BAF (Yakıt Ayarlama Oranı) + CAF (Döviz Ayarlama Oranı) seviyesinde fiyatlara 20’lik konteyner bulabilirken, Çin’e daha yakın mesafede olmamıza rağmen, bu fiyatlar bizim cephemizde 500 ile 1500 USD arasında değişmektedir. Bu da, haksız rekabet yaratmaktadır. Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerinde Asya Pasifik Bölgesi ülkeleri ile ilgili belirlenen hedef rakamlara şu andaki lojistik hizmetleri ve navlun fiyatları ile ulaşmak imkansız gözükmektedir. Navlun ücretlerinde, ihracatçımıza daha fazla destek ile beraber lojistik firmalarımızın taşıyıcı gemi sayısını artırmalarında ucuz krediler ile desteklenmesi ve teşvik edilmesinin kalıcı çözümler üreteceğine inanıyorum. Ayrıca İpek Yolu projesi ile hayata geçirilecek demiryolu taşımacılığı bu sorunun çözümünde önemli ve geçerli bir faktör olabilir. Bu sektör için hali hazırda yetersiz olan gelişmiş ve yetişmiş insan gücü ve personel için akademik yatırım ve eğitim için de gerekli adımların atılması gerekmektedir. Dış ticaretimizdeki aleyhimize olan farkın kapanması, ancak lojistik sorunların ve bunun paydaşları olan navlun fiyatlarının hava, kara, deniz ve demiryolu taşımalarına yapılacak kalıcı yatırım ve çözümler üretmek ile çözüleceğine inanıyorum.”