Avrupa-Asya arasında en güçlü halka olacağız
17/05/2017 - 12:12:00
Ahmet ARSLAN / Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Büyük ekonomilerin can damarları olan ulaştırma ve lojistik sektörü Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nda yaklaşık ,7’lik bir yer tutmakta ve 2023 hedeflerimiz için de oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu itibarla, bölgemizdeki dış ticaret ağlarının merkezinde olmamız hususunu da dikkate alarak lojistikte bölgesel bir üs olmayı hedeflemekteyiz. Bu doğrultuda, lojistik maliyetlerin düşürülmesi, ticaretin geliştirilmesi ve rekabet gücünün arttırılması için çalışmaktayız.
Zaten dünyadaki ekonomik kriz de dikkate alındığında, zenginlik merkezlerinde önemli değişmeler yaşanmakta. Son 30-40 yıllık dönemde başta Avrupa olmak üzere okyanus ötesinde bulunan zenginlik merkezlerinin yavaş yavaş doğuya hareket ettiği görülmektedir. Bu durum, hızla yükselen doğu ekonomileriyle batı arasında, karayolu, demiryolu ve denizyolu taşımacılığı ile lojistik hizmetlerde artan bir talebi de beraberinde getirmektedir. Bu itibarla, gelecek dönem, bizim coğrafyamızın da içinde bulunduğu bölgelerin dönemi olacaktır. Bu nedenle biz Türkiye’yi en kısa sürede Asya, Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Kafkaslar ve Kuzey Karadeniz ülkeleri arasında ulaşımın her modunda uluslararası bir koridora çevirmeye çalışıyoruz.
Bu noktada “Orta Koridor” olarak adlandırılan ve Çin’den başlayarak Orta Asya ve Hazar bölgesini ülkemiz üzerinden Avrupa’ya bağlayacak hat, tarihi İpek Yolu’nun bir devamı olarak büyük öneme sahiptir. Orta Koridor, Çin’den başlayarak Kazakistan ve Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye ulaşmakta buradan da Avrupa’ya bağlanmaktadır. Bu tablo içinde Avrupa ve Asya’yı tarihsel olarak bağlayan İpek Yolu güzergâhı yeniden önem kazanmış, yeni bir süper güç olmaya aday Çin Halk Cumhuriyeti, Modern İpek Yolu’na yönelik çok önemli bir açılım başlatmıştır. “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” olarak adlandırılan ve Mart 2015’de Vizyon Belgesi yayınlanan girişim çerçevesinde Çin; Asya, Avrupa ve Ortadoğu’yu birbirine bağlayan devasa bir altyapı ve ulaşım, yatırım, enerji ve ticaret ağı oluşturmayı amaçlamaktadır. Ülkelerimizin bu artan ticaret hacminden ve yatırım ortamından daha fazla pay sahibi olmasını sağlamak için ana ulaştırma koridorları üzerinde yer almak ve ulaştırma altyapılarımızı bu bakış açısıyla ele almak zorundayız. Bu itibarla Türkiye olarak, Orta Koridor yaklaşımımızın Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ne ilişkin aktif bir diplomasi başlattık. Bu noktada da ülkemizin ulaştırma politikalarının temel eksenini, Çin’den Londra’ya kesintisiz bir taşımacılık hattı sağlamak üzere büyük ölçekli altyapı yatırımları gerçekleştirmek oldu.
Bugün gelinen noktada Türkiye’nin, ulaşım altyapı çalışmalarında muazzam bir değişim yaşamasında ve dev yatırımları bir bir hayata geçirmesinde işte bu çaba yatmaktadır. Dünyaya parmak ısırtan bu dev projelerin önemli bir bölümünü ise kamu kaynakları ile yapılması mümkün olmadığı için Yap-İşlet-Devret Modeli (YİD) ile hayata geçirmiş bulunuyoruz. Avrasya Tüp Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü dahil İstanbul- Otoyolu, İstanbul Yeni Havalimanı ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi dev projeler kamu özel ortaklığının en güzel örnekleri olarak yerini aldı.
Kamu-Özel İşbirliği ile hayata geçirdiğimiz bu projeler Türkiye’yi her geçen gün daha da güçlendirmektedir. Bu büyük projelerle Doğu-Batı ekseninde transit trafiğin oluşturulmasına ve zaman-maliyet açısından tasarruf edilmesine önemli katkı sağlanacak; hem bölge ülkelerinin refahına hem de ekonomik büyüme ve kalkınmalarına önemli oranda destek sağlayacaktır.
Bizim bu yatırımları yaparken çabalarımızın ve faaliyetlerimizin amacı, sadece Türkiye’nin refahı, ekonomisi, ulaştırma ve ticaret akışına katkıda bulunmak değil, bölgeye bütünüyle hizmet etmektir. Önümüzdeki dönemde de bölgemizin ve tüm dünyanın insani gelişimine, refahına, kalkınmasına ve istikrarına yönelik katkı ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu bağlamda, bölgede yer alan ülkeler arasındaki ticari ilişkilerin önündeki engellerin kaldırılması ve yukarıda da kısaca değindiğim dev projelerin hayata geçirilmesiyle, Türkiye hızlı bir biçimde Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasındaki ticarette bir ana merkez konumuna gelme imkânı bulacaktır.