e
Banner


Otomotiv lojistiği kökten değişecek!
Türkiye ihracatının dinamosu haline gelen otomotiv sektörü, rekabet gücünü artırmak için lojistikte maliyetleri azaltmanın yollarını arıyor. Bağlantılı Taşımacılık, Otonom Taşımacılık, Talebe Bağlı Lojistik ve Elektrikli Yük Taşımacılığı olmak üzere temelde dört büyük trendin otomotiv ve lojistik sektöründe kökten değişiklikler yaratmasını beklediklerini ifade eden Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, sanayinin rekabet gücünü artırmak için lojistiğe ilişkin gündemlerinde olan konuları açıkladı. 




Haydar YenigünPandemi otomotiv sektöründe nasıl bir fatura yarattı? 
 
Salgının etkilerinin görünmeye başlandığı Mart ayı itibariyle en önemli ihraç pazarımız olan Avrupa’nın durma noktasına gelmesi, tedarik sürecinde yaşanan kesintiler ve vaka sayısının artması neticesinde, sağlık önemlerini arttırma gerekliliği ile fabrikalarımızın üretimlerine ara vermesi kaçınılmaz oldu. Mart ayında, aylık ortalama duruş süresi 6 gün olarak gerçekleşirken, Nisan ayında 18 güne ulaştı. Bu süreçte 14 üye firmamızın toplam 18 fabrikasından sadece bir tanesi üretim faaliyetlerine ara vermeden devam etti. Diğer üyelerimiz ise araç üretimlerine ara vermiş olsalar da sağlık ürünlerinin üretimini gerçekleştirerek ülkemizin salgınla mücadelesine destek sağladı. İşe dönüş 13 Nisan itibariyle kademi olarak başlamıştı, 11 Mayıs itibariyle ise tüm üye firmalarımız üretimlerine yeniden başladı.
Mart ve Nisan aylarında sırasıyla yüzde 22 ve yüzde 91 oranında daralan üretimimiz, Mayıs ayında fabrikalarımızın yeniden üretime başlaması ile birlikte kademeli olarak artmaya başladı. Alınan önlemler ve özellikle en önemli ihraç pazarımız olan Avrupa’da talebin düşük seyretmesi ile üye firmalarımız, ilk etapta yavaş ve kontrollü bir üretim modeli ve ardından kademeli olarak artan bir üretim planlaması sürdürdü. Pandemi ile birlikte, hem fiziki mesafe gerekliliği hem talebin kademeli canlanması sebebiyle düşük seyreden kapasite kullanımı ve alınan birçok tedbirin etkisi ile bir süre yüksek maliyetli ve düşük verimlilik ile üretimimizi sürdürmek durumunda kaldık. Kasım ayı itibariyle kapasite kullanım oranımız aylık bazda yüzde 86, on bir ay toplamında da yüzde 63 seviyesine ulaştı. Yılın on bir aylık döneminde toplam sanayii üretimimiz yüzde 13 oranında daraldı. 
İhracat açısından bakıldığında... 14 yıldır sektörel ihracat sıralamasında ilk sırada yer alan ve geçen sene 31 milyar dolar ihracat yapan sanayimiz üretiminin kabaca yüzde 85’ini ihraç ederken, ihracatının yüzde 80 gibi çok büyük bir bölümünü de Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirmektedir. Salgın sürecinde, Avrupa’nın ülkemize göre daha erken ve çok daha yüksek etki altında kalması ile birlikte öncelikle AB pazarlarındaki talep Mart ayında hızla düşerek Nisan’da durma noktasına geldi. Bu nedenle üretimimizdeki daralma ilk başta ihraç pazarlarındaki ani talep azalması kaynaklı düşüş gösterdi. Yılın on bir aylık döneminde sanayimizin ihracatı yüzde 28 oranında daraldı.  
 
TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ KESİNTİ TEMPOYU DÜŞÜRDÜ 
 
Salgın tedarik zinciri süreçlerine nasıl yansıdı? 
 
Salgının ilk zamanlarında birçok ülkenin sınırlarını kapaması ile birlikte lojistik süreçlerinde gecikmeler yaşandı, beklemeler beraberinde maliyet artışlarına sebep oldu. Tedarik zinciri açısından bakıldığında, pandemi ile birlikte ana sanayinin tedarik süreçlerinde yaşadığı kesinti ve yavaşlamalar üreticilerinin durmasına ve tempolarını düşürmesine yol açtı. Pandeminin etkisi ile tedarik değer zincirlerinin kısalması ve tedarikçi çeşitliliğinin artması gibi yeni yaklaşımların ön plana çıktığını gözlemliyoruz. 
 
Lojistik otomotiv sektörünün rekabet gücünde nasıl bir rol oynuyor?
    
Bir aracın toplam maliyet yapısı içinde lojistik maliyetinin payı yüzde 10. Bu nedenle lojistik maliyetlerinin azaltılması, sanayinin rekabet gücünü artıracak en önemli unsurlardan biri. Sanayiimiz yüksek verimlilik için “tam zamanında tedarik” yaklaşımı ile çalışmayı tercih ettiğinden, lojistik iş ortaklarımızda aradıkları en önemli kriterlerden biri “zamana uyum”dur. Yani sevkiyatların planlanan zamanda varış yerine ulaşmasındaki zamanlama, otomotiv sanayi açısından çok önemlidir. Diğer öne çıkan kriterler ise lojistik hizmetlerde yetkinlik, uygun maliyetler, sunulan hizmetin kalitesi ve sevkiyatın izlenebilirliğidir. Bu nedenle, tüm bu hususlardaki iyileştirmeler, otomotiv sanayiinin rekabet gücünü arttırıcı etki yaratacaktır.
 
Otomotiv sanayi ve lojistiğinde yeni trendler neler? 
 
Otomotiv sanayiinde gittikçe daha geniş yer bulan başta alternatif yakıt sistemli araç üretimi olmak üzere, dünya otomotiv sanayiini etkileyen teknolojik gelişmelerin yaratacağı değişimler, ülkemizin otomotiv ticaretinin rotalarını, olası pazarlarını, lojistik şekillerini ve süreçlerini de değiştirecektir. Nesnelerin interneti, robotik, otomasyon ve “süper şebekeler” gibi önemli eğilimler, gelecekte otomotiv ve lojistiğin daha da entegre olacağı anlamına geliyor ve temelde dört büyük trendin - Bağlantılı Taşımacılık, Otonom Taşımacılık, Talebe Bağlı Lojistik ve Elektrikli Yük Taşımacılığı - otomotiv ve lojistik sektöründe kökten değişikliklere sebep olacağını bekliyoruz. Söz konusu eğilimlerin, yakın gelecekte malların tasarım, üretim, teslimat ve ödeme şekillerini tümden değiştirmesi söz konusu olacağından, ülkemizin sadece mevcut sorunlara çözüm geliştirmekle kalmayıp, tüm bu teknolojik gelişmeleri de dikkate alan bir perspektifle stratejilerini ve yol haritalarını oluşturması gerekiyor. Ayrıca iki önemli lojistik koridoru olan Avrupa’nın TEN-T’si ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi gibi dev ulaşım ağlarına Türkiye’nin entegre olabilmesi için gereken intermodaliteyi sağlamak ve Türkiye’nin ulaştırma altyapısını geliştirmek üzere acil girişimlerde bulunulması önemlidir.
Tüm bu hususlara ilave olarak, Avrupa Birliği tarafından 11 Aralık 2019 tarihinde açıklanan Yeşil Mutabakat çerçevesinde hayata geçirilecek politika değişiklikleri kapsamında, ulaştırma sektörü önemli oranda emisyon azaltımı öngörülen sektörlerin başında gelmektedir. Karayolu taşımacılığının, demiryolu ve suyolu gibi daha sürdürülebilir ve çevre dostu ulaşım modlarına kaydırılmasına ve “kirleten öder” ilkesi çerçevesinde tüm ulaşım modlarının çevreye zararlı faaliyetlerinin Avrupa Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve hayata geçirilecek diğer fiyatlandırma mekanizmaları çerçevesinde maliyetlendirilmesine ilişkin tedbirlerin alınması hedefleniyor. Bu nedenle, başta karayolu sektörü olmak üzere lojistik sektörü üzerindeki yansımaları, bu doğrultuda ulaştırma sektörünün sürece kendini adapte etmeye dönük çalışmaların zamanında hayata geçirilmesi gerekmektedir.
 
REKABETTE LOJİSTİK AYAĞINI GÜÇLENDİRME ÇABASIND
 
Otomotiv sektörünün lojistik ajandasında neler var?
 
Lojistik alanında yıllardır süregelen sorunların acilen çözüme kavuşturulması önemlidir. Türkiye’nin “Lojistik Performans Endeksi” açısından son yıllarda gerileme yaşadığı gözlenmektedir. 2016 yılında 34. sıraya, 2018 yılında ise 47. sıraya gerilemiştir. Türkiye’nin lojistik alt ölçütler açısından en güçlü olduğu alanlar altyapı ve zamanında teslimat performansı, en zayıf olduğu alanlar ise gümrük işlemlerinin etkinliği ve lojistik hizmetlerin kalitesidir. Bu itibarla, söz konusu alt ölçütler açısından ülkemizdeki mevcut durumun daha da iyileştirilmesi için alınması gereken acil tedbirler mevcuttur. 
Otomotiv sanayii özelinde değerlendirildiğinde lojistik ajandamızdaki en önemli konu küresel rekabetçiliğimize büyük etkisi olan lojistik maliyetlerinin azaltılmasıdır. Maliyetlere direkt ve dolaylı etki eden lojistik sürecindeki beklemelerin en aza indirilmesi, kombine taşımacılığın ön plana alınması, aktarmaların en aza indirgenmesi, üretim tesislerinden limanlara iltisak hattı çekilip direkt araç yüklemesinin yapılabilmesi, denizyolu işlem maliyetlerinin azaltılması, sefer sayılarının artırılması, yurt dışı taşımacılık kotalarının artırılması ve gümrük geçişi ile ilgili işlem ve süreçlerin hızlandırılması gibi önlemlerin alınması da gündemimizde önemli yere sahiptir. 
Karayolu taşımacılığı açısından değerlendirdiğimizde, AB tarafından belirlenen intermodal taşıma tonaj sınırlarını sağlayabilmek için yeni ve mevcut otoyolların altyapısının optimize edilmesi, mevzuat uyumu sağlanması, AB ülkelerinin uyguladığı taşımacılık kotalarına ilişkin sorunlara acil çözüm bulunması ve 3. köprü geçiş maliyetinin azaltılması ajandamızda yer almaktadır. 
Denizyolu taşımacılığında, limanların bitmiş araç elleçleme kapasitesinin ve liman kullanım maliyetlerinin iyileştirilmesi ve limanların demiryolu bağlantılarının iyileştirilmesi için otomotiv fabrikalarına iltisak hatları çekilmesi önemlidir. 
Demiryolu taşımacılığında gündemimiz, blok trende tek lokomotif ile Avrupa ve Türkiye demiryolları ortak kullanılması, Bursa Demiryolu Projesi’nin ivedilikle hayata geçirilmesi, Marmaray’dan demiryolu ile yük taşımacılığına ağırlık verilmesi, Tekirdağ-Bandırma ve Tekirdağ-Derince feribotlarının tren bağlantısının iyileştirilmesi ve TEN-T ve Kuşak ve Yol Girişimi gibi dev ulaşım ağlarına Türkiye’nin entegrasyonunun sağlanmasıdır.  
Havayolu taşımacılığında bazı havalimanları kargo taşımacılığı için teşvik edilmesi ve mevcut kapasitenin artırılması önemlidir. Gümrük uygulamalarının iyileştirilmesi ve hızlandırılması ile otomotiv sanayiinin teknolojik trendler sonucundaki dönüşümü dikkate alınarak, otomotiv lojistiği geliştirilmelidir.



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat