Türkiye’de ilk tüp dolum tesisi, ilk resmi belgeli otagaz istasyonu, tüplerde ilk çift emniyetli boğaz contası gibi birçok imza atan İpragaz, Türkiye LPG sektöründe %6,8 pazar payı ile lider şirketler arasında yer alıyor. 900’ün üzerindeki istasyon ağı ile müşterilerine ulaşan şirketin, ‘İpragaz Otogaz’ markası olarak 330’un üzerinde istasyonu bulunuyor. İpragaz, konvansiyonel dökme LPG’de ise %40’lık payı ile pazarda lider konumda yer alıyor. 2005 yılında LNG pazarına giriş yapan İpragaz, diğer tüm faaliyet alanlarında olduğu gibi, bu alanda da pazarı büyütmeyi ve lideri olmayı hedefliyor. Enerji sektörünün tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de rekabetin yoğun olarak yaşandığı bir alan olduğuna dikkat çeken İpragaz Lojistik Müdürü Cüneyt Akman, bu tür pazarlarda rekabeti mümkün olduğunca az hissetmenin yolunun ‘farklılaşmak’tan geçtiğini söylüyor. Bu farklılaşmayı lojistik süreçlerine de yansıttıklarını ifade eden Akman, bu alandaki önceliklerinin “Emniyet” olduğunu belirtiyor. Akman, yaygın hizmet ağları, ara ikmal noktalarıyla desteklenmiş, teknolojiyle optimize edilen, izlenen ve yönlendirilen dağıtım sistemleri ile sundukları kaliteli, kesintisiz ve güvenilir hizmetlerle lojistik alanında fark yarattıklarını vurguluyor.

İpragaz’dan nakliyeye bütçeden aslan payı

Lojistikte dağıtımı “L1” Yurtiçi Lojistik Taşıma Yetki Belgesi ile şirket bünyelerinde yürüttüklerini ifade eden Akman, taşımalarda ise müteahhit anlaşmalı nakliye firmalardan yararlandıklarını belirterek şunları aktarıyor: “Filomuz altında çalıştırılan araçlar ve sürücüler müteahhitlerin bünyesinde olmasına karşın, teknik ekipman ve tanklar, özellikleri, güvenlikleri, kaliteleri ve bakımları nedeniyle şirketimiz mülkiyetindedir. Bu şekilde rekabet avantajının yanı sıra hem risk en aza indirilirken, hem de daha düşük ve esnek bir nakliye maliyeti elde edilebilmektedir. Ayrıca İpragaz’ın güçlü IT alt yapısı daha verimli kullanılabilmekte ve hizmet kalitesi daha  da yükseltilebilmektedir.”  Türkiye genelinde her noktaya nakliye yapabilmelerinin yanı sıra yaklaşık 10 bini bulan müşterilerine ‘dökme’ hizmeti verdiklerinin altını çizen Akman, LPG ve dökme LNG yüklü tankerlerinin aylık ortalama 2,5 milyon kilometre yol kat ettiğini söylüyor. Lojistik sektörünün önemli bir gider kalemleri olduğunu ifade eden Akman, 2011 yılında dağıtıma 46 milyon TL bütçe ayırdıklarını belirtiyor. Akman, “İpragaz’ın, yaygın ve güçlü hizmet ağı, ara ikmal noktalarıyla desteklenmiş, teknolojiyle optimize edilen, izlenen ve yönlendirilen dağıtım sistemimiz ile maliyetlerimiz, tavizsiz kalite ve güven anlayışı ile birlikte minimum seviyelerde tutulabilmektedir” diyor.

Lojistik şirketinden beklentiler yükseliyor

Akman, Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığının yılların vermiş olduğu tecrübeler, AB’ye uyum süreci, TSE standartlarındaki radikal değişimler, yasal mevzuatlar, sürekli denetimler, personelin eğitimleri ve teknolojik yatırımlar ile bugünlere geldiğini söylüyor. LPG  taşımacılığının atmosfere kapalı basınçlı kaplarla yapılması ve ADR kapsamındaki diğer tehlikeli maddelerden farklı özellikler taşıması sebebi ile farklı bir bakış açısı ile ele alınması gerektiğini vurgulayan Akman, “ADR Yönetmeliği’nin Türkiye’ye gelmesini ise LPG sektörünün mevcut uygulamasını daha yüksek standartlara taşıyacağı için desteklenmesi gereken bir sistem olarak değerlendirilmelidir” diyor. Bu sürecin lojistik şirketlerden beklentileri de yükselttiğinin altını çizen Akman, araçların teknik uygunluğunun, periyodik bakımının yapılması, şoförlerin yasal mevzuatlara ve kurallara uygun olarak eğitilerek tam teşekküllü yetiştirilmeleri, insan, hava ve yol faktörünün göz önünde bulundurularak daha dikkatli ve özenli bir taşıma yapılmasının en önemli beklentiler arasında yer aldığını söylüyor.

ADR taşımacılıkta radikal değişimler yaratacak

Kademeli olarak yürürlüğe girecek olan ADR yönetmeliğinin, LPG-LNG-Akaryakıt ve kimyasal madde taşımacılığını radikal olarak etkileyeceğinin altını çizen İpragaz Lojistik Müdürü Cüneyt Akman, bu süreçte karşılaşılabilecek en temel sorunları, eğitim alan şoförlerin yeniden eğitime tabi tutulması, lojistik şirketlerinin güvenlik danışmanı bulundurması, güzergah sınırlandırması, tüplerin uyumluluğunun sağlanması, dökme ve tüplü taşıma araçlarının uyumluluğunun sağlanması şeklinde özetliyor. Bu alandaki görüşlerini TOBB LPG Meclisi ve TLPG Derneği olarak hazırladıkları raporlar ile ilgili kurumlarla paylaştıklarını vurgulayan Akman şunları aktarıyor:  “Öncelikle, yeni yapılacak tanker imalat süreçlerine olumlu katkısı olacaktır. Bu, sektör için oldukça emniyetli bir süreç. Ancak mevcut tankerlerin ve tüplerin ADR’ye uyumlaştırma süreci veya yenileme süreci ise belirsizliğini koruyor. Zira yurtdışı tehlikeli madde taşımacılığını içeren hususların, mevcut sisteme karşın yurtiçinde uygulaması, bu tür sıkıntılar da doğuracaktır. Bu noktada; milli sermayenin korunması ile AB’de de görüldüğü üzere, bir geçiş takvimi ile mevcut araç filolarının değişimi, mevcut tüplerin şimdiye kadar tabi oldukları mevcut yönetmelik - standartlar çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi bir ihtiyaç olarak görünmektedir.”