Hazır giyim sektörünün özellikle de Avrupa’ya olan ihracatta daha çok karayolunu tercih ettiğini belirten Negrin şunları aktarıyor: “Avrupa kıtası dışındaki sevkiyatlar ise denizyolu ve havayoluyla kullanılıyor. Gerek havayolunda gerek denizyolundaki çeşitlilik ve direk uçuşlar/seferler ihracatçıyı avantajlı bir konuma getiriyor. Türk lojistik sektörünü özellikle karayolunda tekstil sektörünün büyüttüğünü ve güçlendiğini belirtmek yerinde olur. Özellikle askılı ve kolili taşımalarda sektör oldukça tecrübeli. Fakat burada lojistik firmasının yurtdışındaki iş ortağının hassasiyeti de çok önemli. Yurtdışındaki partnerler teslimatta son noktaya kadar çok esnek ve süratli olmalılar. Aynı zamanda yurtdışında bazı nakliye firmalarının acenteleri ütüleme, etiketleme ve benzer servisleri de veriyor. Bu hizmetler sektörümüzde partner seçiminde belirleyici bir etken oluyor.” Lojistik firmaların seçiminde ise mutlaka fiyat ve servis kalitesi dengesinin iyi tutturulması gerektiğini söyleyen Negrin, “Ucuz etin yahnisi, Türkiye kan kaybettirir” diyor.
“İstanbul ile diğer iller arasındaki sistem zayıf. Bugün Portekiz’e mal göndermek Ardahan’a göndermekten daha kolay” diye Negrin, bu anlamda en büyük sıkıntıyı yurtiçi lojistik süreçlerinde yaşandıklarının altını çiziyor. Negrin, ayrıca sektörün önde gelen ve kurumsal yapılanma süreçlerini tamamlamış firmalarından oluşturdukları TGSD Lojistik Platformu ile ihracatçı firmalara, çağdaş koşullarda süratli, güvenli ve kaliteli lojistik hizmetleri sağlamak için yeni bir proje hazırladıklarının müjdesini veriyor.