Otomotivin 2023 hedefleri lojistikle desteklenmeli
16/07/2013 - 17:36:00
2023 yılında üretimde dünyada ilk 10, AB’de ilk 3, Ar-Ge’de ise ilk 5 içine girmeyi hedefleyen Türkiye otomotiv sanayi, bu hedeflere ulaşmada lojistik sektörüne stratejik bir rol biçiyor. “Lojistik planlaması sanayimizin karşı karşıya bulunduğu önemli bir sorun olarak algılanmaktadır” diyen Otomotiv Sanayii Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, sektöre yönelik talep listesini ise şöyle sıralıyor: Kombine taşımacılık, zamanında teslimat, sıfır stok, verimlilik ve düşük maliyet.
2012 yılını pazar, ihracat ve üretim açısından bir önceki yıla göre durgun geçiren otomotiv sanayi 2013 yılına umutlu başladı. OSD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, 2013 yılı Ocak-Mayıs döneminde toplam pazarın, 2012’nin aynı dönemine göre oranında artarak 323 bin adet düzeyinde gerçekleştiğini söylüyor. Aynı dönemde otomobil pazarının %21 artışla 234 bin adede yükseldiğini vurgulayan Tezer, şu bilgeleri veriyor: “2013 yılı Ocak-Mayıs döneminde hafif ticari araç pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre %3 oranında azaldı ve pazar 74 bin adet oldu. 2013 yılı Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yıla göre ağır ticari araç pazarı %2 oranında arttı ve 16 bin adede yükseldi. 2013 yılında 2012 yılı dönemine göre kamyon pazarı %9 oranında azalarak 12 bin adet düzeyine gerilerken, otobüs pazarı ise özellikle kent içi yolcu taşımacılığı talebindeki olumlu gelişmeler nedeni ile 2 gibi önemli oranda arttı ve 2 bin 241 adet oldu. Son 10 yıllık ortalamalara göre toplam pazar %30,8 ve otomobil pazarı %53,6 artarken, hafif ticari araçlar (HTA) pazarı %8,5 azaldı. Kamyon pazarında 10 yıllık ortalamalara göre çok az değişim yaşanırken, otobüs pazarı ise yerel yönetim alımları ile %206 artış gösterdi. Otomobil pazarında 2012 yılının ikinci yarısından sonra başlayan ithalatın pazar payı artışı devam etti ve 2013 Mayıs ayında %78 e ulaştı. Öte yandan bu ayda yerli hafif ticari araçların pazar payı gerilemeye devam etti.”
2013 yılının ilk beş ayında sanayi ihracatta da performans artırdı. Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yıla göre, toplam otomotiv ihracatının %7, otomobil ihracatının ise %5 oranında arttığını belirten Tezer, “2013 yılı Ocak-Mayıs döneminde toplam ihracat 351 bin adet, otomobil ihracatı ise 196 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, ticari araç ihracatı ise %9 artış ile 155 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Traktör ihracatı ise oranında azaldı ve 6 bin 2 adet düzeyine geriledi. 2013 Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim değişmedi, otomobil üretimi ise %4 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 467 bin adet, otomobil üretimi ise 248 bin adet düzeyinde gerçekleşti” diyor. Tezer yine yılın ilk beş ayında üretimin midibüste %44, minibüste %42, otobüste %36, küçük kamyonda %22, kamyonette %2 oranında arterken, büyük kamyonda ise oranında azaldığını, bu dönemde traktör üretiminin ise %26 oranında azalarak 16 bin 275 adet olduğunu söylüyor.
İHRACATTA ABD PAZARI YÜKSELİŞTE
OICA’nın 2012 yılı verilerine göre, Türk otomotiv sanayinin toplam üretimde dünyada 17. sırada, Avrupa Birliği (27 ülke) içinde ise 5. sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Tezer 2012 yılında hafif ticari araç üretiminde 1. sırada yer alan Türkiye’nin otobüs üretiminde 2. sırada ve otomobil üretimde ise 8. sırada bulunduğunu aktarıyor. AB pazarındaki daralmaya bağlı olarak bazı üreticilerin ABD pazarına ihracata yönelmeye başladığını vurgulayan Tezer, sözlerini şöyle sürdürüyor: “2013 yılında AB ülkelerindeki risklerin devam edeceği tahmin edilmektedir. Bu koşullarda, 2013 yılında da üretim ve ihracat adetlerinde önemli bir değişiklik beklenmemektedir. Gelecek için mutlaka pazarda istikrarlı artışı sağlayacak talebe endeksli dengeli bir vergi politikasının oluşturulması gerekli bulunmaktadır. İç pazardaki güçlü talep yapısı küresel rekabet gücünü de çok olumlu etkileyecektir. Küresel ekonomideki olumsuz koşullara rağmen ülkemizdeki istikrarlı gelişme devam etmektedir. Bu uygun iş ortamına ek olarak otomotiv sanayimize getirilen yeni yatırım teşviklerinin ülkemize yeni küresel otomotiv yatırımları için bir cazibe merkezi niteliği kazandıracağını belirtmek isteriz.”
Otomotiv sanayinin Ar-Ge faaliyetlerindeki gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte, motorlu taşıt aracı üretiminde 2 milyon adet, ihracatın ise 1,5 milyon adete ulaşma hedefini koruduğunu söyleyen Tezer, “2012 yılı sonunda 1.5 milyon adet araç üretim kapasitesine ulaşan sanayimiz, AB ve dünya sıralamasındaki yerini daha da yükselterek dünyada toplam taşıt üretiminde ilk 10, AB’de toplam taşıt aracı üretiminde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 sırada yer almayı amaçlamaktadır” diyor.
LOJİSTİK SEKTÖRÜ HİZMET KALİTESİNİ ARTIRDI
Prof. Dr. Ercan Tezer, lojistiğin otomotiv sanayinin can damarı olduğunu söylüyor. Türkiye’de otomotivde özellikle ihracat projelerinin hız kazandığı 2000 yılından sonra lojistik firmalarının da bu alanda gelişmeye ve dünya normlarında hizmet vermeye başladığını anlatan Tezer, “Şu anda, otomotiv sanayindeki potansiyel ve özellikle ihracat projelerindeki gelişmelere bağlı olarak, Türkiye’de faaliyet gösteren lojistik firmalarının büyük çoğunluğu otomotiv firmalarına yüksek kalite anlayışı ile hizmet vermektedir. Diğer taraftan gerek üretim gerekse dış ticaret operasyonlarındaki lojistik maliyetleri firmanın üretim ve dış ticaret hacmine göre farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle sanayimiz için lojistik maliyetleri konusunda kesin bir bilgi vermek mümkün değil” diyor.
OSD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, Türkiye’de ihraç edilen araçların %94’ünün denizyolu, %2’sinin demiryolu, %4’inin ise karayolu ile taşındığını belirterek “Lojistik planlaması sanayimizin karşı karşıya bulunduğu önemli bir sorun olarak algılanmaktadır. Özellikle deniz taşımacılığı, sanayimizin ihracat projeleri açısından çok önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir” diyor. 2008 yılı Eylül ayında tamamlanan ve Kalkınma Bakanlığı yetkililerine sunulan ‘Marmara Bölgesi Otomotiv Lojistiği Planlaması Raporu’nda Marmara Bölgesi, lojistik açıdan konunun uzmanları tarafından çok ayrıntılı olarak incelendiğini, tüm taşıma modları, karayolu, demiryolu ve denizyolu, sanayinin yakın gelecekteki 2 milyon adetlik ihracat hedefine yönelik olarak irdelendiğini hatırlatan Tezer, konuyla ilgili birçok eksikliğin olduğu, özellikle limanların büyük çoğunluğunun demiryolu bağlantısı olmadığı gibi önemli sonuçlara ulaşıldığını söylüyor.
LOJİSTİK DESTEKLER TAMAMLANMALI
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 10. Kalkınma Planı çalışması kapsamında ilk defa lojistik sektörüne yönelik Lojistik Hizmetlerin Geliştirilmesi Özel İhtisas Komisyonu oluşturulduğunu ve lojistik ile ilgili bir strateji çalışması hazırlandığını belirten Tezer, sanayi olarak öncelikli talep listelerini ise şöyle açıkladı: “Bu çalışmada sanayi olarak lojistik alanda öncelikli konular olarak kombine taşımacılık, zamanında teslimat, sıfır stok, verimlilik, düşük maliyet olarak belirtildi. Öte yandan taşıma hatlarında zamanı azaltacak ve verimliliği yükseltecek yeni çözümler de beklentilerimiz arasında yer aldı. Özellikle 2023 hedefleri lojistik desteklerinin tamamlanmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede özellikle dış ticaret açısından otoport nitelikli limanları doğu ve güney Marmara’dan geliştirilmesi ve bu limanlarla demiryolu ağı arasında gerekli bağlantıların kurulması da gelecek için önem taşımaktadır. Daha önce şirketlerimizin Orta Avrupa ile Doğu Marmara Bölgesi arasında TCDD işletmesinin yakın ilgi ve destekleri ile başarılı olarak kurduğu demiryolu bağlantısı Marmaray Projesi nedeni ile bir süredir kesildi. Geçici olarak Tekirdağ’a kadar yapılan demiryolu taşımacılığından sonra Doğu Marmara Bölgesi’ne tekrar karayolu ile taşımacılık yapılmaktadır. Marmaray hattının işletmeye açılması ile birlikte bu bağlantının yeniden kurulması ve aynı zamanda Güney Marmara Bölgesi’ndeki üretim merkezlerine de demiryolu bağlantısını sağlanması beklenmektedir.”
2013 yılının ilk beş ayında sanayi ihracatta da performans artırdı. Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yıla göre, toplam otomotiv ihracatının %7, otomobil ihracatının ise %5 oranında arttığını belirten Tezer, “2013 yılı Ocak-Mayıs döneminde toplam ihracat 351 bin adet, otomobil ihracatı ise 196 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, ticari araç ihracatı ise %9 artış ile 155 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Traktör ihracatı ise oranında azaldı ve 6 bin 2 adet düzeyine geriledi. 2013 Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim değişmedi, otomobil üretimi ise %4 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 467 bin adet, otomobil üretimi ise 248 bin adet düzeyinde gerçekleşti” diyor. Tezer yine yılın ilk beş ayında üretimin midibüste %44, minibüste %42, otobüste %36, küçük kamyonda %22, kamyonette %2 oranında arterken, büyük kamyonda ise oranında azaldığını, bu dönemde traktör üretiminin ise %26 oranında azalarak 16 bin 275 adet olduğunu söylüyor.
İHRACATTA ABD PAZARI YÜKSELİŞTE
OICA’nın 2012 yılı verilerine göre, Türk otomotiv sanayinin toplam üretimde dünyada 17. sırada, Avrupa Birliği (27 ülke) içinde ise 5. sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Tezer 2012 yılında hafif ticari araç üretiminde 1. sırada yer alan Türkiye’nin otobüs üretiminde 2. sırada ve otomobil üretimde ise 8. sırada bulunduğunu aktarıyor. AB pazarındaki daralmaya bağlı olarak bazı üreticilerin ABD pazarına ihracata yönelmeye başladığını vurgulayan Tezer, sözlerini şöyle sürdürüyor: “2013 yılında AB ülkelerindeki risklerin devam edeceği tahmin edilmektedir. Bu koşullarda, 2013 yılında da üretim ve ihracat adetlerinde önemli bir değişiklik beklenmemektedir. Gelecek için mutlaka pazarda istikrarlı artışı sağlayacak talebe endeksli dengeli bir vergi politikasının oluşturulması gerekli bulunmaktadır. İç pazardaki güçlü talep yapısı küresel rekabet gücünü de çok olumlu etkileyecektir. Küresel ekonomideki olumsuz koşullara rağmen ülkemizdeki istikrarlı gelişme devam etmektedir. Bu uygun iş ortamına ek olarak otomotiv sanayimize getirilen yeni yatırım teşviklerinin ülkemize yeni küresel otomotiv yatırımları için bir cazibe merkezi niteliği kazandıracağını belirtmek isteriz.”
Otomotiv sanayinin Ar-Ge faaliyetlerindeki gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte, motorlu taşıt aracı üretiminde 2 milyon adet, ihracatın ise 1,5 milyon adete ulaşma hedefini koruduğunu söyleyen Tezer, “2012 yılı sonunda 1.5 milyon adet araç üretim kapasitesine ulaşan sanayimiz, AB ve dünya sıralamasındaki yerini daha da yükselterek dünyada toplam taşıt üretiminde ilk 10, AB’de toplam taşıt aracı üretiminde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 sırada yer almayı amaçlamaktadır” diyor.
LOJİSTİK SEKTÖRÜ HİZMET KALİTESİNİ ARTIRDI
Prof. Dr. Ercan Tezer, lojistiğin otomotiv sanayinin can damarı olduğunu söylüyor. Türkiye’de otomotivde özellikle ihracat projelerinin hız kazandığı 2000 yılından sonra lojistik firmalarının da bu alanda gelişmeye ve dünya normlarında hizmet vermeye başladığını anlatan Tezer, “Şu anda, otomotiv sanayindeki potansiyel ve özellikle ihracat projelerindeki gelişmelere bağlı olarak, Türkiye’de faaliyet gösteren lojistik firmalarının büyük çoğunluğu otomotiv firmalarına yüksek kalite anlayışı ile hizmet vermektedir. Diğer taraftan gerek üretim gerekse dış ticaret operasyonlarındaki lojistik maliyetleri firmanın üretim ve dış ticaret hacmine göre farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle sanayimiz için lojistik maliyetleri konusunda kesin bir bilgi vermek mümkün değil” diyor.
OSD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, Türkiye’de ihraç edilen araçların %94’ünün denizyolu, %2’sinin demiryolu, %4’inin ise karayolu ile taşındığını belirterek “Lojistik planlaması sanayimizin karşı karşıya bulunduğu önemli bir sorun olarak algılanmaktadır. Özellikle deniz taşımacılığı, sanayimizin ihracat projeleri açısından çok önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir” diyor. 2008 yılı Eylül ayında tamamlanan ve Kalkınma Bakanlığı yetkililerine sunulan ‘Marmara Bölgesi Otomotiv Lojistiği Planlaması Raporu’nda Marmara Bölgesi, lojistik açıdan konunun uzmanları tarafından çok ayrıntılı olarak incelendiğini, tüm taşıma modları, karayolu, demiryolu ve denizyolu, sanayinin yakın gelecekteki 2 milyon adetlik ihracat hedefine yönelik olarak irdelendiğini hatırlatan Tezer, konuyla ilgili birçok eksikliğin olduğu, özellikle limanların büyük çoğunluğunun demiryolu bağlantısı olmadığı gibi önemli sonuçlara ulaşıldığını söylüyor.
LOJİSTİK DESTEKLER TAMAMLANMALI
Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 10. Kalkınma Planı çalışması kapsamında ilk defa lojistik sektörüne yönelik Lojistik Hizmetlerin Geliştirilmesi Özel İhtisas Komisyonu oluşturulduğunu ve lojistik ile ilgili bir strateji çalışması hazırlandığını belirten Tezer, sanayi olarak öncelikli talep listelerini ise şöyle açıkladı: “Bu çalışmada sanayi olarak lojistik alanda öncelikli konular olarak kombine taşımacılık, zamanında teslimat, sıfır stok, verimlilik, düşük maliyet olarak belirtildi. Öte yandan taşıma hatlarında zamanı azaltacak ve verimliliği yükseltecek yeni çözümler de beklentilerimiz arasında yer aldı. Özellikle 2023 hedefleri lojistik desteklerinin tamamlanmasını gerektirmektedir. Bu çerçevede özellikle dış ticaret açısından otoport nitelikli limanları doğu ve güney Marmara’dan geliştirilmesi ve bu limanlarla demiryolu ağı arasında gerekli bağlantıların kurulması da gelecek için önem taşımaktadır. Daha önce şirketlerimizin Orta Avrupa ile Doğu Marmara Bölgesi arasında TCDD işletmesinin yakın ilgi ve destekleri ile başarılı olarak kurduğu demiryolu bağlantısı Marmaray Projesi nedeni ile bir süredir kesildi. Geçici olarak Tekirdağ’a kadar yapılan demiryolu taşımacılığından sonra Doğu Marmara Bölgesi’ne tekrar karayolu ile taşımacılık yapılmaktadır. Marmaray hattının işletmeye açılması ile birlikte bu bağlantının yeniden kurulması ve aynı zamanda Güney Marmara Bölgesi’ndeki üretim merkezlerine de demiryolu bağlantısını sağlanması beklenmektedir.”