Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığı konusunda yeni bir sürece giriyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Alper Özel, 1 Ocak 2014’ten itibaren yürürlüğe girecek olan ADR Yönetmeliği sonrasında önemli değişikliklerin yaşanacağını söylüyor. Yönetmelik devreye girdikten sonra ADR Konvansiyonu’na gerekli uyumun sağlanması gerektiğinin altını çizen Özel, “Bu eğitim, güvenlik danışmanı, UN onaylı ambalaj, sertifikalı araç ve tanker demek. Tüm bunlar birer halka ve tüm halkalar güçlü olmak zorunda. Ulusal ve uluslararası mevzuata uygun tanımlanmış olması gerekiyor” diyor.  ADR’ye uyum konusunda en büyük sıkıntının yurtiçi taşımalarında yaşanacağını belirten Özel, “Uluslararası taşımalarda büyük bir sıkıntımız yok. Uluslararası nakliyeciler yıllardan beri ADR kurallarını uyguluyorlar. Asıl sıkıntı yurtiçinde yaşanacak. Yurtiçi taşımacılardaki uyum belli bir zaman alacak” diye konuşuyor. 

 

TÜRKİYE BÖLGESİNİN KİMYASAL LOJİSTİK ÜSSÜ OLABİLİR 

 

ADR uyum konusunda yaşanacak sorunların uygulama başladıktan sonra görüleceğini vurgulayan Alper Özel şunları aktarıyor: “Sorunlar elbette olacaktır ve bu normaldir. Önemli olan bu sorunları çözebilecek mevzuatsal altyapının geliştirilmesidir. Bu konuda Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün sektör içerisinde açık ve gayretli bir diyalog içerisinde olduğunu söyleyebilirim. Ancak dernek olarak Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığı konusunda atılması gereken iki önemli adım daha olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan birincisi, Genel Müdürlüğümüzün başkanlığı altında taraf olan resmi kurumlarımız ve sektör ile birlikte bir ‘Ulusal Tehlikeli Madde Taşımacılığı Komisyonu’nun kurulmasıdır. İkinci ise tüm modları kapsayacak ve çerçevesini çizecek bir ‘Tehlikeli Madde Taşıma Kanunun’ hazırlanmasıdır. Kara, demir, deniz ve havayolunda mevcut potansiyelimizi değerlendirdiğimizde Türkiye aslında aynı zamanda ‘bölgesinin kimyasal lojistik üssü’ olabilir. Burada önemli fırsatlar görmekteyim.” 

 

SEKTÖRE İLİŞKİN İSTATİSTİKİ VERİLER YETERSİZ 

 

1 Ocak’ta yürürlüğe girecek yönetmelikte araçların ADR’ye geçiş sürecinin tanımlandığını belirten Özel, “Geçebilen geçecek, geçemeyen kendisine başka bir alan bulmak zorunda kalacaktır” diyor. Özel, bu geçiş süreci için ne kadarlık bir yatırım yapılacağının net olmadığını, bunun için mevcut araç sayısının tespit edilmesi gerektiğini belirtiyor. Tamda bu noktada sektör açısından veri yetersizliğinin önemli bir sorun olduğuna dikkat çeken Özel, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Önemli bir sorunumuz da sektöre yönelik net istatistiki verilerin elimizde olmamasıdır. Dökme sıvı taşımacılığında kaç ton akaryakıt ve LPG’nin tüketildiğinin rakamları var. Bu rakamlardan bu yükün ne kadarının karayolu ile taşındığını çıkarabiliriz. Ancak tehlikeli madde sanıldığı gibi dökme sıvı taşımasından ibaret değildir. Ambalaj içerisinde kaç ton tehlikeli madde taşındığını tam net olarak bilmiyoruz. İstatistik genel bir sorun olup, tam net rakam olmayınca da öngörü ve projeksiyon yapamıyorsunuz. Ama şu kesin; Türkiye’de kimya sektörü ihracatımızın lokomotif sektörlerindendir. AB’de olduğu gibi mevzuatı yoğun bir sektördür. Bu da yetişmiş insan kaynağının önemini beraberinde getiriyor.” 

Alper Özel, karayolu taşımacılığının hem ihracat hem de ithalat açısından öneminin yadsınamayacağını söylüyor. Türkiye’nin bölgesinde ‘lojistik üs’ olabilmesi için karayolu taşımacılığının diğer modlarla birlikte kendi değeri içerisinde geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Özel, “Bugün karayolunda uluslararası arenada 70’ten fazla ülke ile ticari ilişkimiz var. Bu yadsınamaz bir durum. Türkiye’nin ihracatı ve ithalatında karayolu taşımacılığı en önemli kartıdır. Ve kart oyununda bildiğiniz gibi en iyi kartını oynamak istersiniz. Bu geçmişte de böyle idi, bugün de böyle, gelecekte de böyle olacak. Tehlikeli madde açısından da yurtdışına baktığınızda en çok kullanılan mod karayoludur” diyor.