BSH’den lojistiğe 2018 kurgusu
2018’de 6 milyon büyük ev aleti üretimi hedefleyen BSH Ev Aletleri A.Ş. lojistik altyapısını da buna göre yeniden yapılandırıyor. İç ve dış lojistikte demiryolunu çok daha aktif kullanarak hem maliyet hem de karbondioksit salınımlarını azaltmayı hedeflediklerini belirten Tedarik Zinciri Yöneticisi Arif Özgür Sezer, “Satın alma, lojistik yönetimi ve fabrika tedarik zinciri organizasyonlarında entegrasyonu öngören değişikliklerle, talep& tedarik dengesini optimize edilmiş maliyetlerimizle daha etkin biçimde yönetebileceğiz” diyor.
BSH Grubu hakkında bilgi vererek, üretim ve ihracat faaliyetlerinizden söz eder misiniz?
Dünyanın 3. büyük beyaz eşya üreticisi ve Avrupa’da beyaz eşya pazarı lideri olan BSH Grubu, 13 markası ve 45.000 çalışanıyla dünyanın enerji verimliliği sağlayan yenilikçi teknoloji ihtiyacını karşılayan şirketlerinden biri. Avrupa, Amerika, Latin Amerika ve Asya’daki 42 fabrikasında ürettiği yenilikçi beyaz eşya ürünleri 49 ülkedeki 70 şirketi aracılığıyla tüketicilere ulaştırıyor. Bu 42 fabrikadan en büyüğü ise Çerkezköy, Tekirdağ’da bulunuyor. 550.000 m2 alana kurulu Çerkezköy tesisi, son 5 yılda %44 üretim artışı gerçekleştirerek 4 milyon birimi aşan kapasiteye ulaştı. Üretim, pazarlama ve ürün geliştirme alanlarındaki bu başarılı performansı nedeniyle Afrika, Ortadoğu, Orta Asya, Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya bölgelerinden oluşan 87 ülke ve 8 üretim tesisinin sorumluluğuyla görevlendirildi. Türkiye’de Bosch, Siemens, Profilo ve Gaggenau markalarıyla tüketiciyle buluşan BSH Ev Aletleri A.Ş. yeni yapılanma ile 1,9 milyar kişinin yaşadığı, 87 ülkenin bulunduğu, Afrika, Ortadoğu, Orta Asya, Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya bölgelerinin sorumlusu oldu. Yanı sıra Çerkezköy’de bulunan 6 fabrika, üretim ve Ar-Ge Merkezi ile St. Petersburg’deki 2 fabrika, birbirini tamamlayan bir yapıya kavuştu. Bölgenin toplam cirosu yaklaşık 1,6 milyar Euro olurken, çalışan sayısı 8.000’e ve iştirak sayısı 6’ya ve temsilcilik ofisi de 2’ye çıktı. Hedefimiz, 2018 yılında üretim rakamımızı %50 artırarak en az 6 milyon büyük ev aleti üretecek şekilde büyümemizi devam ettirmek. Lojistik altyapımızı da buna paralel kurguda yeniden yapılandırıyoruz.
Lojistik altyapınızı yeniden yapılandırdığınızı söylediniz. Bu nasıl bir yapılandırma olacak?
Dayanıklı tüketim sektöründe, üretim ve ihracatta başarılı bir performans için doğal olarak sağlam bir lojistik altyapısına sahip olmanız gerekiyor. Global ölçekte, Avrupa başta olmak üzere neredeyse tüm kıtalarda faaliyet gösteriyoruz. Bunun sürekliliği için de tedarik zinciri süreçlerimizin birbiriyle uyumlu, lojistik iş ortaklarımızın da bu süreçlerimize mümkün olduğunca entegre olması gerekiyor. Çerkezköy tesisleri, BSH’nin aynı yerleşkede bulunan en büyük tesisi; Ar-Ge merkezleri, 6 fabrika, merkezi ürün ve malzeme ambarları ve tesis için entegre demiryolu sistemi, konteyner saklama alanları gibi olanaklarıyla lojistik açıdan tam bir okul. Öte yandan bulunduğumuz bölge ve Türkiye’nin artan sorumluluklarıyla birlikte bizler de lojistik süreçlerimizi yeniden yapılandırmaya başladık. Öncelikle fabrikalarımızın kapasitelerini artırmak adına mevcut fabrika ambarlarımızı küçülterek bu alanları da üretim alanına dönüştürme projesini hayata geçirdik. Paralel olarak kurduğumuz merkezi malzeme ambarıyla fabrikalarımızı tek bir kaynaktan ‘Entegre Malzeme Lojistiği’ projesiyle çok daha verimli ve sistematik bir altyapı ile beslemeyi hedefliyoruz. Bu sayede ilave fabrika yatırımı gerçekleştirmeden tesis üretim kapasitesini artırabileceğiz. Maliyetleri düşürme adına da iç ve dış lojistikte demiryolunu çok daha aktif olarak kullanmaya başladık. Özellikle Avrupa başta olmak üzere, toplama merkezleri sayesinde tedarikçilerimizden satın alınan hammaddeleri çok daha verimli biçimde taşıyoruz. Ürünlerle ilgili direkt maliyetlerde sağlanan tasarruflar belirli olgunluğa eriştiği için, artık rekabetçi kalabilmek için indirekt ve tedarik zinciri maliyetlerinin de optimize edilmesi kaçınılmaz hale geldi. Bunu sağlamak için de organizasyonunuzun ve süreçlerinizin buna uyumlu hale getirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda bizler de bölgesel olarak satın alma, lojistik yönetimi ve fabrika tedarik zinciri organizasyonlarının entegrasyonunu öngören değişiklikleri hedefliyoruz. Bu sayede talep& tedarik dengesini optimize edilmiş maliyetlerimizle daha etkin biçimde yönetebileceğiz.
Üretim ve tedarik zinciri sürecinizde çevresel etkileri nasıl minimize ediyorsunuz?
Çevreye karşı sorumluluğumuzun bir parçası olarak, ürünlerimizin yaşam sürelerinin her aşamasında çevresel etkilerini en aza indirmek ve gerek çalışanlarımızın gerekse tüketicilerin çevre bilincine katkıda bulunmak için çalışırız. Örneğin, ozona zarar veren FCKW ve FKW gazları hiçbir ürünümüzde kullanılmamaktadır. Kullanma kılavuzlarımız geri dönüştürülür kağıda basılmakta, ambalajlarımız %98 oranında geri kazanılabilir malzemelerden oluşmaktadır. Fabrikalarımızın geri kazanılabilir atıklarını ve üretim sularını laboratuar analizinden geçirdikten sonra tekrar kullanıma almaktayız. Enerji tasarrufu BSH ürünlerinin ayırt edici bir özelliğidir. Örneğin çamaşır makinelerimizin deterjan kilidi, gereğinden fazla deterjanın borulardan geçmesini ve kullanılmadan doğaya karışmasını engeller. Çevre politikamızı; sürdürülebilir gelişme, denizlerin, toprağın ve havanın korunması, verimli su kullanımı başlıklarıyla özetleyebiliriz. BSH olarak yeşil tedarik zincirine katkıda bulunmaya çalıştığımız başlıklardan bazıları ise şunlar: Tesislerde verimliliğin artırılması: Bu konu, depolarımızda kullanılan forklift sayısından fabrikalarımızdaki hammadde kullanımına kadar birçok konuyu içeriyor. Maliyet azaltma çalışmalarının aslına bakarsanız tamamının yeşil tedarik zincirine hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Dönüşümlü ambalaj kullanımı: Malzeme sevkiyatlarımızı özellikle karton kolilerden ziyade dönüşümlü plastik kasalar, arabalar, sepetler vb. ekipman ile gerçekleştiriyoruz. Bu sayede karton koli kullanımını asgariye indirip ek olarak ciddi tasarruflar da elde ediyoruz. Nakliye optimizasyonu: Temelde, doğaya verdiğimiz zararı hafifletmek için daha az hareket etmemiz gerekiyor. Bunun için de kaynaklarımızın üretim tesislerimize yakın olmasını, uzak olanların ise daha tasarruflu nakliye modlarıyla taşınmasını öngörüyoruz. 2000 yılında ürünlerin ithalat ve ihracatını tesislerimize kadar gelen demiryolu sağladıktan sonra 2012’de de ana hammadde kaynağı ülke olan Almanya’dan tedarik ettiğimiz malzemelerimizi tren yolu ile taşımaya başladık. Bunun için de soğutucu grubunun merkezi olan Giengen’deki toplama depomuzdan faydalanmaktayız. Burada Çerkezköy tesislerimizde bulunan altı fabrikamızın sinerjisi de çok büyük katkı sağlamaktadır.
Önümüzdeki süreçte yeşil lojistiğe yönelik gündeminizde neler var?
Ev aletlerinin kullanım aşamasındaki enerji verimliliği çalışmalarının giderek artmasının yanında, bu aletlerin üretimi sırasındaki kaynak verimliliğini artırmak da gittikçe önem kazanmaktadır. Eskiden bir ürünü üretmek için ihtiyaç duyulan enerji miktarı o ürünün kullanım ömrü süresince tükettiği enerji miktarının ortalama %3-4'ü civarındayken, yüksek verimli ürünler için bu oran %20’'ye kadar çıkabilmektedir. Bu nedenle BSH, 2015 yılında grubun üretim, lojistik ve yönetim süreçlerindeki kaynak tüketimini 2009 yılına kıyasla %25 oranında azaltma hedefiyle bir kaynak verimliliği programı uygulamaya başlamıştır. Kaynak verimliğinin beş temel bileşeni bulunuyor. En önemli bileşen mevcut sistemlerin ve makinelerin optimizasyonudur; burada enerji tüketen süreçlere öncelik verilecektir. İkinci bileşende kaynak tüketimi yüksek makinelerin ve ekipmanların satın alınmasına ilişkin kurallar belirlenecektir; bunlar tedarik süreci sırasında tedarikçilerin seçilmesiyle ilgili olacaktır. Üçüncü bileşen, binalarda ve yenileme çalışmalarında gelecekteki kaynak tüketimi üzerinde etkili olan tasarım ölçütlerini belirtir. Dördüncü bileşen enerji ölçütlerinin kaydedilmesin değerlendirilmesinin yanı sıra bu ölçütlerin planlanma ve takip sürecini tanımlar. Kaynak takibi ve enerji tüketiminin kontrol altına alınması gibi hususlar bu aşamada tanımlanacaktır ve BSH için tek ve bütüncül bir sistem seçilecektir. Son olarak, elde edilen sonuçlar ve yöntemler tedarikçilerimize de uygulanacaktır. Yeşil lojistik açısından atmayı planladığımız adımlar arasında ithal hammaddelerimizin entegrasyonunu daha fazla sağlayarak dönüşümlü ambalajlar ile hammadde tedariğinin hacmini artırmak bulunuyor. Ajandamızda bulunan bir diğer konu ise hammaddeler için demiryolu taşımacılığını yalnızca Almanya bölgesi için değil diğer bölgelere de yaymak. BSH olarak yeşil tedarik zincirinin temellerini sağlamlaştırabilmek için tedarikçilerimizle daha fazla entegre olabilmek, bütünsel işbirliğinin artırılması da gündemimizin üst sıralarında yer alıyor.
DEMİRYOLU GÜCÜNE İNANIYORUZ
Çevre faktörünün yaptıkları ihalelerde önemli kriterlerden biri olduğunu belirten Arif Özgür Sezer, şunları aktarıyor: “Temel olarak bizler demiryolu taşımacılığının gücüne inanan firmalardan biriyiz. Tasarruflu olan bu taşıma modu ile doğaya salınan karbondioksit oranını da azaltmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda tedarik zinciri performans karnemizin önemli parametrelerinden biri de doğaya salınan karbondioksit oranı. Organizasyonumuz bu konuyu yakından takip etmekte olup azaltılması için yeni stratejiler ortaya koymaktadır. Öte yandan tüm hammadde ve ürün trafiğini demiryolu ile sağlamak mümkün olmadığından karayolunu tercih etmemiz gerektiğinde ise araç parkurunun yeni olması ile ulusal ve uluslararası normlara uygunluğu çözüm ortaklarımızdan beklediğimiz öncelikli konular arasında yer alıyor. Aynı zamanda seçilen firmaların sosyal sorumluluk projelerine verdiği önem de karar vericiler için önemli etkenlerden. Vurgulamak istediğim konulardan biri de lojistik verimlilik. Burada partnerlerimizin rota planlarının verimliliği ve bunu bilgi teknolojileri altyapısı ile destekleyerek sürekliliğini sağlamaları bizim vazgeçilmezlerimizden.”