e


Konteyner taşımalarının yüzde 17'sine Mersin ev sahipliği yapıyor
Mersin, Akdeniz’de seyreden her üç konteyner gemisinden birine, Türkiye’de toplam konteyner taşımalarının ise yaklaşık ’sine ev sahipliği yapıyor. Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Doğu Akdeniz’de ana liman-lojistik üs olma hedefiyle ilerleyen Mersin’e yapılacak liman, lojistik merkez ve bölgesel havalimanı gibi yatırımların yalnızca denizciliğe değil, denizcilikle bağlantılı tüm sektörlere ivme kazandıracağını söylüyor. 




MersinMersin, deniz ticaretinde nasıl bir konuma ve yere sahip? 
Kentimizin, başta Mersin Limanı olmak üzere, Taşucu ve Serbest Bölge Limanları, Mersin ve Kumkuyu marinaları, Anamur İskelesi, POAŞ, diğer petrol şamandıra ve platformları ve balıkçı barınakları ile denizcilik ticaretinde önemli bir yeri ve potansiyeli bulunmaktadır. Türkiye’nin en önemli dağıtım merkezlerinden biri olan kentimiz sahip olduğu limanı ile Kayseri, Konya, Karaman Gaziantep Kahramanmaraş başta olmak üzere ile İç Anadolu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin yüklerine hizmet veren, bu bölgelerdeki üretim merkezlerini dünya pazarlarına açan kent konumundadır. Aynı zamanda Orta Doğu ülkelerinin ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nun da transit merkezidir. Mersin bugün, lojistik üstünlüğü ve ticaret kabiliyeti ile İstanbul’un tek alternatifi durumundadır. 
Kentin en önemli kıyı tesisi olan Mersin Limanı, bugün dünyanın en büyük 100 konteyner limanı arasında sayılmaktadır. AB TEN-T projesi 2020 yılı A kategorisi limanlar kapsamına alınmıştır. Limanımız, AB Ulaştırma Ağı Deniz Otobanları Projesi'ne Türkiye’den kabul edilen iki limandan biridir. Sahip olduğu demiryolu bağlantısı nedeniyle ülkemizin hinterlandı en geniş limanı olan Mersin Limanı, İç Anadolu, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin yüklerine hizmet vermektedir. Limanımız Türkiye’nin İstanbul Ambarlı bölgesinden sonra ikinci büyük konteyner limanıdır. Türkiye’de toplam konteyner taşımalarının yaklaşık ’si Mersin’den yapılmakta, Akdeniz’de seyreden konteyner gemilerinin üçte biri Mersin’e uğramaktadır. Mersin Limanı Ro-Ro elleçleme kapasitesi en büyük limandır. Bunun sebebi Mersin Limanı’nın esas kol olarak konteyner yüklerinin elleçlenmesinde uzmanlaşmış olması ve yan alan olarak kuru yük, sıvı yük ve Ro-Ro elleçlemesini seçmesidir. Bu özelliği ile Akdeniz’de ve hatta Avrupa’da tek örnektir.
Mersin Limanı’nın, 2007 yılında gerçekleştirilen özelleştirme sonrası 12 yıllık süreçte kargo elleçleme değeri %85, konteyner hareketi değerleri ise 7 oranında artmıştır. Mersin Deniz Ticaret Odası istatistik servisi kayıtlarına göre 2018 yılında; 693.859 ton dahili, 13.474.502 ton ihracat, 16.089.834 ton ithalat 2.833.230 ton transit olmak üzere toplam 33 milyon 91 bin 425 ton yük elleçlenmiştir. 2018 yılında Mersin Limanı konteyner hareketinde önceki yıla göre %9,7’lik artış kaydedilmiştir. Limanda 840.797 TEU yükleme, 828.806 TEU boşaltma olmak toplam 1. 669.603 TEU konteyner hareketi gerçekleşmiştir. 2018 yılında Mersin Limanında 4.264 adet gemi işlem görmüştür. 
 
Mersin deniz ticaretinde nasıl bir pay almayı hedefliyor? 
Son on yıllık süreçte ülkemiz limanlarında yapılan toplam yükleme-boşaltma verileri ile Mersin Limanı’ndan yüklenen ihraç malları karşılaştırıldığında, ülkemiz ihracatının tonaj olarak yaklaşık yüzde 8 ila 10’unun limanımızdan yapıldığı görülmektedir. Buradan hareketle Mersin’in 2023 yılında ihracatımızın yine %8-10’una yakın tonajda bir ihracat payı hedefi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak gerek bölgesel kalkınma gerekse 2023 hedeflerin yakalayabilmek açısından bölgemiz ticaretini geliştirecek projelere, yeni liman yatırımları ile beraber mevcut limanlarımızın verimliliğini artıracak önlemlerin alınmasına ve liman geri sahalarının ticari liman faaliyetlerini destekleyecek şekilde planlanmasına ihtiyaç vardır. Bu açıdan denizcilik ve lojistik sektörlerine ve dolayısıyla kent ve ülke ekonomisine ivme kazandıracak olan ancak uzun yıllardır tamamlanamayan lojistik merkez ve bölgesel havaalanı gibi yatırımların tamamlanması önemlidir. 
Öte yandan, mevcut limanımızın zaman içinde Akdeniz’de artan yük trafiğine cevap veremeyeceği öngörüsüyle Bakanlığımızca gündeme alınan Mersin Ana Konteyner Limanı projesini çok önemsiyoruz. Bu liman projesi tamamlandığında yıllık 12 milyon TEU ilave kapasite yaratılacak ve Mersin’in yaklaşık 50 yıllık liman ihtiyacı karşılanacaktır. Söz konusu proje Orta Doğu ve Orta Asya orijinli yüklerin Akdeniz’e çıkışında önemli bir ana liman görevi üstlenecektir. Aynı zamanda dünyanın en büyük konteyner gemilerinin uğramasına uygun bir ana aktarma limanı (hub) haline gelecektir. Mersin denizcilik camiasının ihtiyaç duyduğu bu proje 10. Kalkınma Planı’nda yer almış, projelendirmesi ve fizibilite çalışmaları tamamlanmıştır. Her ne kadar TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve Mersin Milletvekilimiz Sayın Lütfü Elvan yatırımın Mersin’de kalacağını teyit etse de 11. Kalkınma Planı’nda projenin yerinin muğlak bir ifade ile belirtilmesi, liman yatırımının yerinin Mersin yerine Doğu Akdeniz olarak geçmesi soru işaretleri oluşturmuş, yatırımın başka bölgeye kaydırılabileceği endişesini yaratmıştır. Bu konudaki beklentimiz; kayda değer miktarda katma değer yaratan Mersin gibi bir kent için ileriye dönük olarak planlanan projelerin kararlılıkla tavizsiz bir şekilde yürütülmesi ve tamamlanmasıdır. Türkiye ve Doğu Akdeniz’de ana liman-lojistik üs olma hedefiyle ilerleyen Mersin’e yapılacak bu ve benzeri yatırımlar yalnızca denizciliğimize değil, denizcilikle bağlantılı lojistik vb tüm sektörlere, bölgemize ve sonuç itibariyle ülkemizin ekonomik gelişimine ivme kazandıracaktır. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünde, hedeflerine ulaşmış bir Türkiye, hepimizin arzusudur.  
 
Türkiye’nin denizyolu taşımacılığının geleceğini nasıl görüyorsunuz? 
Denizcilik sektörü küresel ekonomiden, küresel değişme ve gelişmelerden, en çok etkilenen sektörlerden biri. Önümüzdeki süreç için düşük bir küresel büyüme bekleniyor. Ticaret savaşları, himayeci politikalar ve jeopolitik riskler yine denizcilik sektörünü etkileyecek gündem başlıkları olarak öne çıkıyor. Öte yandan IMO’nun yakıt sülfür oranlarını yüzde 3,5’tan 0,5’e çekecek küresel sülfür düzenlemesi denizcileri zorlayacak konulardan bir tanesi. Bu düzenlemeye bağlı olarak gelişecek sürecin tüm dünyada deniz taşımacılığı maliyetini 50-60 milyar dolar arttırması bekleniyor. Tüm bu gelişmeler Türk denizcileri ve denizyolu taşımacılığını da etkileyecektir. Belirsizliklerin, risklerin ve denizcilik açısından uluslararası ölçekte yoğun rekabetin yaşandığı böyle bir ortamda ülkemizin akılcı politikalar üretip yürütmesi ve kaynaklarını en doğru şekilde kullanması önemlidir. 
Ülkemizde yükleme boşaltma yapılan irili ufaklı liman ve iskelelerin sayısı 200’e yaklaşmıştır. Kimi zaman birbirlerini de engelleyen, kapasiteleri düşük liman ve iskelelere izin vermenin yanlış bir uygulama olduğu kanaatindeyiz. Ülkemizdeki limanların birbirleriyle değil, dünya ile rekabet etmesi gerekir. İrili ufaklı tesislere izin vermek yerine dünya ölçeğinde rekabet edecek yatırımlara ve büyük liman komplekslerini hayata geçirmeye yönelmek daha doğru ve ülkemizin yararına bir yaklaşım olacaktır. Ancak bu şekilde bölgedeki yük trafiğinden alınan payı yükseltmek mümkün olabilir. 
Denizciliğimizi geliştirebilmek ve rakip limanlarla rekabet edebilmek için, aktarma yükleri limanlarımıza kaydıracak tedbirlerin alınması önceliklerimiz arasında olmalıdır. Limanlarımızın Marco Polo, Deniz Otoyolları (MOS), Traseca, TEN-T, Yakın Yol Deniz Taşımacılığı (SSS) gibi Avrupa Birliği ulaştırma projelerine entegrasyonu sağlayacak çalışmalara yoğunlaşarak limanlarımıza ve liman kullanıcılarına yeni kapasiteler yaratmak gerekmektedir. Limanlarımızın diğer ulaştırma modlarıyla ve hinterlantlarıyla bağlantısının güçlendirilebilmesi için hava ve demiryolları ile desteklenmesi ve bu sayede kombine taşımacılığı geliştirmeye yönelik önlemlerin alınmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat