Kimya ihracata lojistiğe ağırlığını koydu
21/11/2022 - 09:05:00
Yakaladığı performansla ihracatta liderlik koltuğuna oturan Türkiye kimya sektörü, 2030’da 50 milyar dolar ihracat ile küresel pazarda hacmini yüzde birin üzerine çıkarma hedefinde. İhracat başarılarında lojistiğin kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, küresel ölçekte resesyona girildiğini, ancak Türkiye’nin lojistik avantajlarıyla bu süreçten daha az etkilenerek çıkacağını söyledi.
Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden kimya sanayi, stratejik önemi ile her geçen gün büyümeye devam ediyor. Bu gelişme ve büyüme lojistik ve taşımacılık süreçlerine de yansıyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, dünyanın gelişmiş ülkelerine bakıldığında kimya sektörünün de gelişmiş olduğunu söyledi. Otomotivden enerjiye, sağlıktan savunmaya ve hatta gıdaya kadar hayatın her alanında var olan kimya sektörünün, 16 alt sektörü ile diğer sektörlere girdi tedarik eden ve ekonominin çarklarının dönmesini sağlayan bir anahtar görevi gördüğünü vurgulayan Pelister, şunları aktardı: “Türk kimya sektörümüz bugün ihracatta sağladığı performans ile en çok ihracat yapan birinci sektör olarak ülke ekonomimize çok büyük katkı sağlıyor. Sektörümüz ilk on aylık dönemde gerçekleştirdiği 28,1 milyar dolarlık ihracat ile yüzde 37,1 büyüdü. Bu yıl ilk on aylık dönemde en çok kimya ihracatı yapılan ilk üç ülke Hollanda, İtalya ve ABD olurken en çok ihracat yapılan ilk üç alt sektörümüz ise plastikler ve mamulleri, mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler ile anorganik kimyasallar oldu. İKMİB olarak kimya sektörümüzün ihracatının artması, sektörümüzün büyümesi ve ülkemizin kalkınması için pek çok faaliyet gerçekleştiriyoruz. Nitekim ihracatçılarımızın özverili çalışmaları ile sektörümüzü bu on aylık dönemde ihracatta birinciliğe taşımayı başardık.”
TAŞIMALARIN YÜZDE 81,4’Ü DENİZYOLUYLA YAPILDI
Pelister, kimyevi maddeler ve mamulleri sektörünün 2022 yılının ilk on ayında yaptığı ihracatın ürün taşımacılığının yüzde 81,4’lük kısmının denizyoluyla yapıldığını, karayolu taşımacılığının yüzde 17,7 payla ikinci sırada yer aldığını, kalan yaklaşık yüzde 1’lik kısımda ise diğer taşıma şekillerinin kullanıldığını aktardı.
LOJİSTİK İHRACAT BAŞARISINI ETKİLİYOR
Adil Pelister, kimya sektörünün ihracat başarısını etkileyen önemli faktörlerden birinin de lojistik süreçler olduğunu söyledi. Lojistiğin, hem üretim için gerekli olan hammadde tedariğinin temininde hem de üretilen ürünlerin teslimatında zaman ve maliyet açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Pelister, “Dolayısıyla lojistikte yaşanan aksamalar maliyetlerimizi olumsuz etkilerken aynı zamanda teslim sürelerinin uzamasına ve fiyat artışlarına da sebebiyet verdiği için rekabet gücümüzü düşürüyor. Bu durum da ihracatımızı etkiliyor” dedi.
KONTEYNER FİYATLARINDA DÜŞÜŞ DEVAM EDİYOR
Pandemi ve sonrasında lojistik süreçlerde yaşanan sıkıntılara dikkat çeken Adil Pelister, şunları aktardı: “Bu dönemde tedarik zincirinde konteyner taşımacılık fiyatları oldukça değişkenlik gösterdi. Freightos Baltık Küresel Konteyner Endeksi’nin (FBX) değeri 2020’de ortalama bin 400 dolar düzeyinde iken, geçtiğimiz yıl Eylül ayında 11 bin doların üzerine çıktı. Bu yıla ise 9 bin dolar üzerinde başlarken, Eylül ayı itibariyle yüzde 50’den fazla düşüşle 5 bin doların altına indi. Halen düşüş eğilimi devam ediyor. Artan talep ile lojistiği sınırlayan liman sıkışıklıkları, gemilerin mahsur kalışı, bekleme sürelerinin uzaması, azalan konteyner tedariği ve buna bağlı konteyner fiyatlarının yükselişi, yakıt maliyetlerinin artışı gibi başlıca faktörler yaşanan bu artışta etkendi. Sonrasında ise arzın artışı, transit sürelerinin kısalması ile navlun fiyatlarında düşüş oldu.”
RESESYON DALGASI LOJİSTİK AVANTAJLARLA KIRACAK
Adil Pelister, her ne kadar sıkıntılar ortadan kalkıyor görünse de konteyner fiyatlarındaki bu düşüşün ardındaki esas nedenin küresel ölçekte talebin azalışı olduğu söyledi. Düşüşün küresel durgunluğa doğru gittiğini ifade eden Pelister, “Nitekim Avrupa Birliği’nde başladı. ABD’de de sinyalleri görülüyor. Ayrıca enerji krizi başta olmak üzere Çin’in sıfır Covid politikası gibi sebeplerden ötürü üretimde de kısıntılar söz konusu. Bu noktada ülke olarak elbette etkileneceğiz ancak Türkiye’nin lojistik avantajı, ürün kalitesi bakımından daha tercih edilir hale gelmesi avantajı dolayısıyla ülkemizin olası resesyondan daha az etkilenmesini umuyoruz” diye konuştu.
KTM İLE YENİ NESİL BİR KİMYA EKOSİSTEMİ KURULACAK
İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, sektörün yakından takip ettiği diğer konuların ise Avrupa Yeşil Mutabakatı ve yeşil ekonomi olduğunu söyledi. İKMİB olarak, kimya sektörünün gelecek vizyon hedefi doğrultusunda sürdürülebilirliği odak noktası olarak belirlediklerini ifade eden Pelister, bu konuya ilişkin şunları aktardı: “Bu kapsamda Birleşmiş Milletlerin ve ülkemizin hedefleri ile paralel olarak 2030 sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmek üzere projelerimiz üzerinde çalışıyoruz. Sürdürülebilir, çevreye duyarlı, döngüsel ekonomiye önem veren, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli yerli ürün geliştirme vizyonumuz doğrultusunda Türkiye’de bir ilk olacak ‘Kimya Teknoloji Merkezi’ (KTM) projesini başlattık. Kimya Teknoloji Merkezi ile yeni nesil bir kimya ekosistemini kurmaya hazırlanıyoruz. Bilişim Vadisi’nde yer alan Kimya Teknoloji Merkezi bünyesinde kuracağımız ‘Uluslararası Akredite Referans Laboratuvar Hizmetleri’, ‘Dijital Kütüphane’, ‘İhracatı Geliştirme Merkezi’ ve ‘İnovasyon, Girişimcilik ve Ar-Ge Merkezi’ sayesinde, 4 ayrı disiplini tek merkezde bir araya getireceğiz.
KTM’nin faaliyete başlaması ile birlikte İhracatı Geliştirme Merkezi (İGM) içinde ‘Sürdürülebilirlik Merkezi’mizi en kısa zamanda devreye almayı planlıyoruz. Burada mobil karbon ayak izi ölçüm istasyonumuzla kimya sektörümüzün üretim tesislerinde ölçüm hizmeti vermeyi, yeşil mutabakat uyum destek birimimizi açarak sektörümüzün yeşil mutabakata hazırlık süreçlerini yönetmelerine destek vermeyi planlıyoruz. Çevre ve doğa sorunları araştırma destek birimimiz ile döngüsel ekonomi kapsamında sektörümüzü güçlendirerek ihracatlarını artırmalarına imkan oluşturmayı hedefliyoruz.”
HEDEF, KÜRESELDEN %1 PAY ALABİLMEK
İhracatın lokomotif sektörü olarak, Made in Türkiye kalitesi ile teknolojisini dünyanın dört bir yanına taşımaya devam edeceklerini belirten Adil Pelister, “Hedefimiz 2030 yılında ihracat rakamımızı 50 milyar doların üzerine çıkararak küresel boyutta kimya sektörü hacmimizi yüzde 0.5’den yüzde 1’in üzerine yükseltmek” dedi.