Sanayi kadar lojistikte de hedefleri yüksek tutmalıyız
İstanbul Sanayi Odası, kurulduğu günden bu yana üyelerinin Türk ekonomisine yarattığı katma değerle Türkiye sanayinin en dinamik ve güçlü temsilcisi olmayı sürdürüyor. İstanbul Sanayi Odası Başkanı C. Tanıl Küçük, toplam sanayi katma değerinin yaklaşık 40’ının, ihracatın ise %35’nin İSO üyeleri tarafından gerçekleştirildiğini söylüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun sanayi üretim endeksine göre 2011 yılında sanayi üretiminde %8,9, imalat sanayi sektörü üretiminde %9,2, ihracatta ise dolar bazında ,5 oranında artış yaşandığını vurgulayan Küçük, 2012 yılı ekonomik programına göre sanayi sektörünün katma değerinde %3,5 oranında artış öngörüldüğünü söylüyor. “Küresel ekonomide, sermaye akışını radikal biçimde etkileyecek gelişmeler yaşanmadığı takdirde büyümemiz 2012’de de devam edecektir” diyen Küçük, üretim ve ihracattaki pozitif gidişatın lojistik sektörüne de yansıdığını belirtiyor. Sektörün son yıllarda önemli mesafeler kaydettiğini ve çok önemli kazanımlar sağladığını vurguluyor Küçük, “Duble yollar bölgelerimizi birbirine bağlarken, bu güçlü karayolu ağı sanayiden turizme tüm sektörlerimizi olumlu etkileyecektir. Ayrıca modernleşen ve sayısı artan havaalanlarımız sivil havacılığımızdaki dikkat çekici gelişmenin göstergeleridir. Eksiklerine rağmen hızlı tren de demiryolları adına önemli bir adımdır. Bütün bu gelişmeler, üretimde ve ihracatta rekabet gücümüzü olumlu etkileyecektir” diyor. Türkiye’nin coğrafik konumuyla hem lojistik bir üs olarak, hem de transit taşımacılık açısından pek çok imkan sunduğuna dikkat çeken Küçük, şunları aktarıyor: “Bunları değerlendirebilmeliyiz. Denizyolu, liman ve demiryolu bağlantıları ile entegre bir plan dahilinde, Kafkasya, Orta Asya ülkeleri, İran, hatta Çin’i ve Ortadoğu ülkelerini Avrupa’ya bağlayacak ulaşım ve lojistik alt yapısını kurabilmeliyiz. Öte yandan lojistik üretimden bağımsız düşünülemez. Dolayısıyla Türkiye, bu hedefleri hayata geçirebilmek için de üretim kapasitesini, rekabet gücünü yüksek tutmak zorundadır. Son dönemde, hızlı tren ve çağdaş demiryolu altyapısına verilen ağırlığı önemli buluyor ve destekliyoruz. Demiryolu liman bağlantısı madencilik, taşa toprağa dayalı sektörlerimiz ve otomotiv sanayimiz başta olmak üzere, tüm sektörlerimiz için çok önemlidir. Ayrıca bu atılım, ray ve vagon yapımında, ülke içinde imalatımızın artmasını, teknolojinin gelişmesini tetikleyebilir. Tüm bu altyapı projeleri, ülkemizde istihdam artışına katkıda bulunacak, Türkiye’de üretim yapanların, üretim ve rekabet gücünü artırmasına vesile olacaktır.”
Maliyetleri azaltmak için taşımacılık altyapıyı geliştirmek şart
Lojistik giderleri minimize etmek için izlenebilecek stratejilerin başında “lojistik sürecinin en uygun şekilde tasarlanmasının” geldiğini söyleyen C. Tanıl Küçük “ Bunun için sanayiciler lojistik firmalarından profesyonel yardım alabilirler. Ayrıca, şirketlerimiz bir araya gelerek lojistik maliyetlerini azaltma yoluna gidebilirler. Özellikle dağıtım kanalları güçlü olmayan KOBİ’lerimizin lojistik konusunda işbirliğine daha açık olmalarında fayda görmekteyiz” diyor. Maliyetler arasındaki farklılıkları gidermek ve hizmet kalitesini yükseltmek için öncelikle taşımacılık altyapısının geliştirilmesi gerektiğini düşünen Küçük, “Dünyadaki örnekler, entegre demiryolu ve denizyolu taşımacılığının daha verimli olduğuna işaret etmektedir. Sanayimizin demiryollarından yeterli faydayı sağlayabilmesi için ana demiryolları ile üretimin yapıldığı yerlere ara demiryolu bağlantıları kurulması özendirilmelidir. Üretim yerlerinden alınan malların demiryolları ile limanlara ulaşması sağlanmalıdır. Böylece taşınacak yük miktarı artacak, ihracat ve üretim noktaları birbirine bağlanacak, sanayici için daha ucuz bir taşıma sistemi kurulmuş olacaktır. Son zamanlarda özellikle demiryolu taşımacılığındaki yatırımlar ve gelişmeler sevindiricidir ancak yeterli değildir” diye konuşuyor. Türkiye limanlarındaki altyapı yetersizliğinin önemli sorunlara yol açtığına işaret Küçük, “Özelleştirme faaliyetleri hızlandırılarak bu yetersizlikler azaltılabilir” diyor. C. Tanıl Küçük, ayrıca gümrük kapılarındaki koşulların da mutlaka iyileştirilmesi gerektiğini vurguluyor.
İstanbul’daki trafik kaosu çözülmeli
İstanbul’daki sanayicilerin en önemli sorunlardan birinin zaman zaman bunaltıcı boyutlara ulaşan trafik sıkışıklığı olduğunu belirten C.Tanıl Küçük, para, enerji, zaman ve verimlilik kaybına neden olan bu sorunun çözümünün sanayicinin rekabet gücüne önemli bir katkı sunacağını aktarıyor. Lojistiğe ilişkin konuların sanayicilere bir diğer yansımasının da maliyet olduğuna dikkat çeken Küçük, şunları aktarıyor: “ Herhangi bir ürünün satış fiyatında lojistikten kaynaklanan payın Türkiye’de -15 arası olduğu tahmin edilmektedir. Bu oran lojistiğin firmalarımız için özellikle günümüzün zorlu rekabet ortamında kayda değer bir gider kalemi olduğunu göstermektedir. Nakliye fiyatlarındaki beklenmedik artışlar ürün maliyetlerini ve dolayısıyla rekabet gücümüzü olumsuz etkilemektedir. Lojistikte yaşanan bir diğer sorun da vadelerdir. Sanayiciler, müşterilerine sağladıkları vadeleri, lojistik hizmeti aldıkları nakliye şirketlerinden alamamaktadırlar. İSO olarak, lojistik dahil sanayimizin yaşadığı tüm sorunları bakanlarımız ve bürokratlarımız ile temaslarımızda gündeme getirmekte, raporlar hazırlamakta ve çözüm önerileri geliştirmekteyiz.”
İSO 2012’DEN UMUTLU
İstanbul Sanayi Odası Başkanı C.Tanıl Küçük’ün TÜİK verilene göre aktardığı bilgilere göre, 2011 yılında ana metal sanayi ,9, metal eşya ,1, bilgisayar, elektronik ürünleri ,8, elektrik teçhizat üretimi %22,3, motorlu araçlar ve mobilya sanayi ise %22,1 ile ortalama imalat sanayi üretim artışının üzerindeki artışlarıyla sürükleyici sektörler olarak öne çıktı. İhracatta ise ,7’lik payla ilk sırada yer alan motorlu kara taşıtları, traktör, bisiklet ve motosiklet ihracatı ,4 artış gösterdi. İhracatta %8,6’lık pay ile ikinci sırada yer alan makine ve teçhizat ihracatında %22,8 artış yaşandı. Demir ve çelik ihracatı ise %8,3 pay ve %28,5 artışla üçüncü sıradadır. İhraç edilen bu ürünlerin imalat sanayi üretiminde ilk sırada yer aldığını vurgulayan C. Tanıl Küçük, 2012 yılına ilişkin öngörüleri ise şöyle aktarıyor: “Türkiye büyüme potansiyeli yüksek bir ekonomi ve son yıllardaki tabloya baktığımız zaman, dışarıdan kaynak girişi devam ettiği sürece büyüme de devam etmektedir. Küresel ekonomide, sermaye akışını radikal biçimde etkileyecek gelişmeler yaşanmadığı takdirde, büyümemiz 2012’de de devam edecektir. Dolayısıyla 2012, ekonomi açısından, beklendiği veya öngörüldüğü kadar olumsuz bir yıl olmayabilir” diyor.