Kombine taşımacılık ete kemiğe bürünecek
Konsped Genel Müdürü Mete Tırman demiryolunun geleceğinden umutlu: Kombine taşımacılık ete kemiğe bürünecek
Kanun Hükmünde Kararname ile denizyolu ve demiryollarına ilişkin faaliyet yürüten kurumların Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesine alınmasının çok önemli bir adım olduğunu belirten Konsped Genel Müdürü Mete Tırman, bunun aynı zamanda Türkiye’nin geleceğinde önemli rol oynayacak kombine taşımacılığın ete kemiğe bürünmesinin ilk adımı olarak görülmesi gerektiğini söylüyor.
Demiryolu taşımacılığı sektörü 2012 yılına yeni umutlar ve beklentilerle giriyor. Hem özel sektörün önünü açacak hem de uluslararası rekabette Türkiye’ye güç sağlayacak olan TCDD Kanun Tasarısı ve Demiryolu Çevre Kanunu’nun 2012 yılında yürürlüğe girmesi hedefleniyor. Son 6 yıldır yasal düzenlemeler bekleyen demiryolu sektöründe bu sürecin hızlandırılması için en çok çaba sarf eden isimler arasında yer alan Konsped Genel Müdürü Mete Tırman’la, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın bünyesinde yapılan değişikliklerin sektöre yansımalarını, demiryolu kanunundan beklentileri ve devam eden sorunları konuştuk.
Kimsenin elinde sihirli bir değnek yok!
Yöntem olarak tartışmalara yol açsa da Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın teşkilat yapısında yapılan değişikleri son derece olumlu bir adım olarak gören Mete Tırman, deniz ve demiryolu taşımacılığının Türkiye’nin geleceğinde rol alması için böylesi bir değişikliğin zorunlu olduğunu söylüyor. Denizcilik Müsteşarlığı’nın bakanlık bünyesinde bir Genel Müdürlüğe dönüştürülmesinin ve bugüne kadar uzak durulan demiryoluna ilişkin ise bir Genel Müdürlük kurulmasın kombine taşımacılık politika ve hedeflerinin ete kemiğe bürünmesinin ilk adımı olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Tırman, bundan sonraki süreçte sıranın demiryolu yasasının çıkarılmasına ve TCDD’nin üst yapı işlerinin yeni kurulacak kamu şirketine devredilmesine geldiğini belirtiyor. Hükümet içindeki çalışmalar ve yapılan planlamaya göre 2012 yılında yasanın çıkarılacağını ifade eden Tırman, ancak kimsenin kanunun sihirli bir değnek etkisi yaratarak bir günden öteki güne büyük devrimler yaratacağı beklentisi içine girmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor.
‘Demiryolu Yasası 72 milyonun yasasıdır’
Demiryolu kanunun doğru şekilde çıkarılmasının en temel konulardan biri olduğunu vurgulayan Tırman, ilk yasa taslakları çıktığında özel sektör ile kamu arasındaki rekabette engel oluşturabilecek konuları DTD olarak açıkladıklarını hatırlatarak şunları aktarıyor: “Öncelikle taşıma işlerini yürütmek üzere kurulacak yeni kamu şirketi DETAŞ’ın rekabet açısından bakanlık bünyesinde olmasının doğru olmadığını ve bu şirketin özerk bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirtmiştik. Önemli itirazlarımızdan birini de rekabeti düzenlemek ve lisans vermek üzere kurulacak olan organların bakanlık bünyesinde olmasıydı. Bunların var olan özerk yapılara devredilmesinin rekabet açısından özel sektöre cesaret verecektir. Ayrıca geçiş döneminde lisanslama sorunları yüzünden özel sektörün kıza zamanda DETAŞ ile rekabet edebilmesi için gerekli koşulların sağlanması gerektiğini vurgulamıştık. Yeni dönemde bakanlıkla daha önce yaptığımız görüşmelerde elde ettiğimiz izlenime göre iki ayrı yasa tek çatı altında birleştirilebilir. Demiryolu yasasını 72 milyonun yasası olarak görmek gerekir. Yeni taslaklar kamuoyuna sunulduğunda üzerlerimize düşün görevi yerine getirerek var olan eleştiri ve önerilerimizi açıklayacağız. Herkesin de bu sorumlulukla hareket etmesi gerekir.”
Doğru yatırım ve koordinasyon için Lojistik Master Planı’na ihtiyaç var
Demiryolu sektörüne ilişkin yasal düzenlemelerin rekabetin önünü açacağını dile getiren Tırman, “Bugün hizmet verenler yan yana koşmuyor, TCDD tek başına koşuyor. Rekabetin önünün açılmasıyla TCDD’de hizmet kalitesini mukayese edebilecek. Rekabet hizmet kalitesini de artıracak. Ancak geçiş döneminde DETAŞ ile özel işletmeciler arasında fiyat rekabetinin olmaması gerektiğini düşünüyorum” diyor. Demiryolu sektörünün gelişmesinin yasal düzenlemeler kadar altyapı yatırımlarına da bağlı olduğunu vurgulayan Tırman, alt yapının geliştirilmesinin, kalitesinin yükseltilmesinin, elektrifikasyonun sağlamlaştırılmasının, sinyalizasyonun yaygınlaştırılmasının ve hatların niteliklerinin yükseltilmesinin yatırımda öncelikli alanlar olduğunu söylüyor. Ülke genelinde demiryolu hatlarının yaygınlaştırılarak çift hatta geçilmesi gerektiğinin altını çizen Tırman, “Gelecekte yük merkezi haline gelebilecek bölgelere demiryolu hattının ulaştırılması lazım. Kuzeyde, Kars-Tiflis’ten Orta Asya’ya bağlanması, güneyde Suriye’ye veya doğrudan Irak üzerinden Arap dünyasına bağlanmalı. Van geçişi çözüme kavuşturularak İran’a akabilmeliyiz. Akdeniz’den Karadeniz yoluyla kuzeye gitmeliyiz ve Batı’ya bağlanmalıyız. Bütün bunlar bugün sorunlu alanlar. Bunlar sorunlar ortadan kalktıkça, demiryolunun yük taşımacılığı içindeki payı artıracaktır” diye konuşuyor. Demiryolu hattı yapılacak bölgelerin taşıma modları arasındaki uyum da gözetilerek iyi planlaması gerektiğini belirten Tırman, bu noktada Lojistik Master Planı’nın oluşturulmasının çok önemli olduğunu söylüyor. Her taşıma modunun yatırım kararını ayrı ayrı verdiğini, ortaya çıkan sonucun ise en doğru olmadığını dile getiren Tırman, doğru yatırımın ve koordinasyonun ise ancak master planı ile yakalanabileceğini belirtiyor. Tırman 2023 yılının çok uzak bir gelecek olarak anılmasını eleştirerek, “Gecikiyoruz, gecikiyoruz, gecikiyoruz” diyor. Demiryolunun 2023 yılında taşımacılık pastasından yüzde 15 pay alma hedefini doğru fakat mevcut koşullarla kıyaslandığında gerçekçi bulmayan Tırman, “Türkiye’de demiryolu taşımacılığının gelişmesine yönelik yatırım yapan ve zamanını harcayan biri olarak sektörün yüzde 15’lik payı hak ettiğine yürekten inanıyorum. Fakat ne yazık ki politikalar uygulamaya döndüğünde aksaklıkların yaşanması kaçınılmaz oluyor” diyor.
Tırman, yolcu taşımacılığının ekonomik refah açısından önemli olmakla birlikte demiryoluna ayrılan kaynakların yük taşımacılığı için de kullanılması gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin gerek 2023 gerekse 2050’deki hedeflerinin teminatının taşımacılık sektörünün dengeli bir şekilde yapılanmasından geçtiğini kaydeden Tırman, “Taşımacılık önemli, taşımacılık için de demiryolu çok önemli. Demiryolu için, taşımacılık için, yük için kaynakların iyi kullanılması lazım. Umalım ki gelecek böyle olacak” diyor.
45’feet konteynerlar amiral gemisi oldu
Avrupa’dan başlayan ve ABD’ye kadar ulaşan kriz beklentilerinin ve Ortadoğu’daki yaşanan olayların yılın son çeyreğine olumsuz yansısa da 2011’in demiryolu taşımacılık sektörü açısından kendine gelme, geleceğe yönelik hesaplar yapma ve bu doğrultuda adımlar atma yılı olduğunu belirten Mete Tırman, yurtiçi taşımalarda ise 2008 döneminde ulaşılan rakamların yakalandığını söylüyor. Özel işletmecilerin özellikle Avrupa’ya yönelik kombine taşımalarda rüştünü ispatladığını dile getiren Tırman, neredeyse her gün Avrupa’dan Halkalı’ya, Halkalı’dan da Avrupa’ya 2 trenin sefer yapabilir hale geldiğini vurguluyor. Bu büyümede özellikle çözülen ekipman sorunu ile birlikte taşımalarda kullanılmaya başlayan 45’feet konteynerların önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Tırman, bu yıl ulaşılacak 35-40 binli rakamlarla 45’feet konteyner taşımalarında rekor kırılacağını söylüyor. Sektördeki birçok firmanın bu yıl %50’lere varan büyüme rakamları açıkladıklarını hatırlatan Tırman, “Bu yıl forwarder şirketleri Kuzey Afrika’ya açılmayı hedefliyordu. Ancak Kuzey Afrika çok büyük talihsizlikler yaşadı. Suriye, Mısır bunu körükledi. Bu anlamıyla da olumsuz bir yıl oldu. Umalım ki, gerek Suriye’deki gerekse İran’daki gelişmeler bizi daha da zor durumlarla karşı karşıya getirmesin. Zor durumlar olmazsa 2012, 2011’den çok daha kötü geçmeyecek” diyor.