e


Türkiye intermodalda altın fırsatlar sunacak!

Coğrafi konumunun da sağladığı avantajlarla bulunduğu bölgenin ticari ve lojistik liderliğini üstlenme yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye,  TRACECA, BALO, Viking, TRaceM, Kars Tiflis Bakü Demiryolu, Marmaray gibi birçok önemli proje ile doğu ile batı arasında intermodal taşımacılık köprüsü kuracak.





turkiye_intermodal.jpg

Coğrafi avantajları da göz önünde bulundurulduğunda intermodalin Türkiye için biçilmez bir kaftan olduğunu belirten sektör temsilcileri, bu alana yatırım yapmayan firmaların gelecekte rekabet etme şanslarının bulunmadığını vurguluyor.

Bölgesel ve küresel entegrasyonda merkezi bir rol oynama potansiyeli taşıyan, yüksek kaliteli bir doğu-batı karayolu ağına sahip olan Türkiye, ulusal sınırları üzerinden geçen TRACECA Koridorları, Avrasya Ulaştırma Bağlantıları ve Pan-Avrupa Koridoru IV ile önemli bir lojistik merkez ve transit ülke olma potansiyeli taşıyor. Balkanlar, Karadeniz, Akdeniz Havzası, Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu gibi komşu bölgelerdeki son ekonomik ve politik gelişmeler de Türkiye’nin bölgedeki rolünü daha belirginleştiriyor. Türkiye’de bugün ticari malların önemli bir kısmı karayolu ile taşınıyor. Karayolu ulaştırmasına olan bu bağımlılık trafik sıkışıklığı, çevresel olumsuzluklar, sınır geçişlerinde yaşanan sorunlar, karayolu vergilendirmesi, karayolu trafiğindeki kısıtlamalar, ruhsat yetersizlikleri ve gümrük kısıtlamaları gibi ulaştırma sisteminde bir takım sorunları da beraberinde getiriyor. Bu sorunların üstesinden gelebilmek ve daha sürdürebilir bir ulaştırma sistemi oluşturabilmek için Türkiye, rekabetçi karayolu taşıma sisteminin avantajlarından da yararlanan ve hızla sonuç veren intermodal taşımacılık çözümlerine yöneliyor.

 

Dev projelerle taşımacılık pastasında payını artıracak

Pek çok açıdan önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye’de halihazırda intermodal taşımacılığın geliştirilmesine yönelik Türkiye’de İntermodal Taşımacılığın Güçlendirilmesi AB Eşleştirme Projesi, TRACECA, BALO, Viking, TRaceM, Kars Tiflis Bakü Demiryolu, Marmaray, Samsun-Kavkaz Tren Feri Projesi, Tekirdağ-Derince Feribot Projesi, Van-Tatvan Tren Feri Projesi, Mersin Konteyner Limanı ile Çandarlı ve Filyos Limanı gibi birçok önemli proje yürütülüyor. Bu projeler Türkiye’ye intermodal taşımacılık alanında çağ atlatacak, aynı zamanda dünya taşımacılık pastasından güçlü bir pay kazandıracak adımlar olarak görülüyor. Zaten uluslararası karayolu taşıma operatörleri de şimdiden karayolu, deniz ve Ro-Ro taşımacılığını birleştiren yaratıcı çözümler uygulayarak, uluslararası koşullara kendilerini adapte ediyor. Coğrafi avantajları da göz önünde bulundurulduğunda intermodalin Türkiye için biçilmez bir kaftan olduğunu belirten sektör temsilcileri, bu alana yatırım yapmayan firmaların gelecekte rekabet etme şanslarının da bulunmadığını vurguluyor.

 

İntermodalin yol haritası hazırlanıyor

Türkiye’de ulusal ve uluslararası intermodal taşımacılığı düzenleyecek ya da uzun mesafeli kara ulaştırmasından demiryolu ve/veya kıyı gemiciliğine geçişi kolaylaştıracak belirli bir ulusal yasal çerçeve ya da hüküm bulunmuyor.

Ayrıca henüz, vergi indirimleri ve sübvansiyon şemaları gibi intermodal taşımacılığı güçlendirmek için Batı Avrupa ülkelerinde kullanılan mali ve idari teşviklere sahip değil. Türkiye’nin karayolu-demiryolu, Ro-La, RO-RO ve demiryolu-feribot hizmetleri yoluyla uluslararası ulaştırma ve lojistik faaliyetlerinde intermodal taşımacılıktan yararlandığı aşikar olmakla beraber, kapsamlı bir intermodal taşımacılık strateji ve çerçevesine ihtiyacı bulunuyor. Başka bir deyişle, intermodal operasyonların daha etkin ve sürdürülebilir şekilde büyümesine olanak sağlayacak bir yol haritası gerekiyor.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, bu sorunu ise İspanya Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlığı’yla ortaklaşa yürüteceği “Türkiye’de İntermodal Taşımacılığın Güçlendirilmesi AB Eşleştirme Projesi” ile aşmayı planlıyor. 1 milyon Euro bütçeye sahip olan Eşleştirme Projesi kapsamında AB mevzuatı ile uyumlu bir intermodal taşımacılık mevzuatının hazırlanması ve bir Strateji Belgesi’nin oluşturulması hedefleniyor.

 

Neler yapılmalı?

Uluslararası Ulaştırma Forumu’nun (OECD) Türkiye İntermodal Taşımacılık Raporuna göre Türkiye’nin ticaretini geliştire bilmesi, sürdürülebilir ve daha dengeli bir ulusal ve uluslararası ulaşım sistemine erişebilmesi ve Avrupa’nın Kafkasya, Asya ve Ortadoğu pazarlarına erişim sağlama konusunda merkezi bir rol üstlenebilmesi için intermodal taşımacılık alanında atması gereken adımlar ise şöyle sıralanıyor. 

İntermodal taşımacılık ve lojistiğin teşvik edilmesine yönelik çerçeveyi oluşturan bir Ulusal Ana Plan hazırlamalı, 

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı çatısı altında bir intermodal taşımacılık ve lojistik departmanı kurulmalı,

Türkiye için sürdürülebilir bir intermodal taşımacılık sisteminin teşvik edilmesi ve geliştirilmesi sürecine tüm kamu ve özel sektör paydaşları dahil edilmeli,

İntermodal taşımacılık hizmetlerinin gelişimi için özel sermayeyi çekmek amacıyla idari ve finansal önlemler uygulanmalı,

Büyük limanların altyapı kapasiteleri, gelecek 15 yıl içerisinde önemli ölçüde artması beklenen pazar talebine cevap verecek şekilde artırılmalı, 

Türk Ro-Ro sistemi ve Güney Avrupa’yla olan bağlantısı oldukça başarılıdır. Bu yüzden Türk ulaştırma otoriteleri, özellikle yurtiçi ticaret akışları açısından, bu bağlantının Akdeniz ve Karadeniz ticaretinin diğer alanlarına doğru uzatılmasını teşvik etmeli,

Limanların, lojistik pazarları için avantaj sağlayacak demiryolları başta olmak üzere, diğer ulaştırma modları ile hinterland bağlantıları sağlanmalı,

Demiryollarının intermodalitedeki payını arttırmak amacıyla demiryolu ağı sadece yüksek hızlı yolcu taşımacılığı için değil, aynı zamanda rekabetçi ve güvenilir mal taşımacılığı hizmetlerine de olanak sağlayacak şekilde geliştirilmeli.

 

AB’den intermodale Marco Polo ile destek

Avrupa Birliği; ABD ve Uzakdoğu ülkeleriyle taşımacılık maliyetlerinin düşürülerek rekabetin güçlendirilmesi, karayolu taşımacılığının CO2 emisyonunu azaltılması açısından taşımacılıktaki payının azaltılması ve denizyolu, iç suyolu, demiryolu taşımacılık modlarının paylarını arttırmak amacıyla intermodalitenin arttırılması için çalışmalar yürütüyor. AB ulaştırma politikası çerçevesinde çevresel ihtiyaçların karşılanması ve sorunların çözülmesi yolunda alınan en dikkat çekici önlemlerden birisi 22 Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen Marco Polo Programı. 1997-2001 yılları arasında uygulanan PACT (Pilot Action Combined Transport) programının devamı niteliğinde olan Marco Polo Programı; yük taşımacılığını, olabildiğince karayolu taşımacılığından denizyolu, demiryolu ve nehir yani içsuyolu taşımacılığına yönlendirmeyi amaçlayan projeler için Avrupa Birliği’nin finansman sağladığı bir program niteliğini taşıyor. AB, Marco Polo Programı için 2003-2006 döneminde 115 milyon Euro bütçe ayırırken, 2007-2013 Marco Polo II Programı çerçevesinde finansman desteğini 400 milyon Euro olarak belirledi. Bu programlar kapsamında verilen desteklerin yanı sıra taşımacılık alanında araştırma ve geliştirme ve yenilikçiliğin geliştirilmesine yönelik olarak da çerçeve programları aracılığıyla destekler veriliyor.

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat