2014’E GİRERKEN DÜNDEN BUGÜNE NE DEĞİŞTİ?
18/01/2014 - 15:33:00
Mete Tırman – Konsped Genel Müdürü
“…Politikacılar ne yazık ki, kendiliğinden gelişmeye yönelik adımlar atmakta çok istekli davranmıyorlar. Tutucular. Çünkü, tutuculuk onlara geniş olanaklar sağlıyor. İleriye doğru yürümenin temel baskısını da toplumdan almaları gerekiyor. Toplumda bu doğrultuda en azından bir gelişme yok. Bu açıdan baktığımızda ben ciddi hayal kırıklıkları yaşıyorum. 15 yıldır demiryolu taşıması yapıyorum. İyi bir yatırım olduğunu 15 yıl önce düşünüyordum. Tüm demiryolcu arkadaşlarım gibi. Çünkü, onların her biri ciddi bir meslek şovenistidir. Ciddi bir şekilde birbirlerini severler ve tutarlar. Son 20 yıldır bu ülkede başları öne eğik oldu. Bu nedenle de bana kalırsa hiçbir meslek grubunun göstermediği kadar büyük çaba harcıyorlar. Bu devletin açıklarını kapatabilmek için. Ancak, hep beraber geçirdiğimiz yılların kayıp yıllar olduğunu düşünüyoruz. Bir noktaya gelmek istiyorum ki, belki bir tek beni umutlu kılan nokta o. Hep taşımacılıkta demiryollarının olumsuzluğunu, yani birden fazla elleçleme sorununu öne çıkarttık. Ancak, kombine taşımacılık dediğimiz demiryolu ile konteyner taşıması Türkiye açısından daha el atılmamış nerdeyse bakir bir alan. Sadece İstanbul’a gelen 10 bin TEU civarında taşıma var. Bu galiba maksimum 13 bine çıktı. Bu alan Türkiye’de geliştirilmeli. Çünkü açığı kapatabilecek, hiçbir şey yapmadan kapatabilecek tek şey bu.”
Yukarıdaki sözleri, bundan 12 yıl önce UTA dergisinin Temmuz 2001 tarihli sayısında yapılan bir yuvarlak masa söyleşisinde belirtmişim. Bugün mimarlık mesleğini bırakarak demiryolu mesleğine geçişimin 29. yılına girdim. 12 yıl önce söylediklerimin büyük bölümü bugün de geçerli. Tabii ki önemli farklılıklarda var. Farklılıkların olması doğal.
Son 10 yılda, 12 yıl önce kurtarıcı olarak gördüğüm “kombine taşımacılık” artık bir “devlet politikası” haline geldi.
Artık, bu alanın bir Genel Müdürlüğü bile var. Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı’nın en önemli gündem maddelerinden biri “kombine taşımacılık.”
Artık, demiryollarında serbestleşme için önemli adımların ilki atılmış durumda. Demiryolları serbest rekabete hazırlanıyor.
Artık, Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçesinden önemli miktarlar demiryolu yatırımları için ayrılıyor.
Demiryolu taşımacılığı bugün gündemin önemli maddelerinden biri haline geldi.
Buna rağmen, halen bazı şeyler doğru gitmiyor.
Öncelikle, belirlenen hedeflere ulaşmanın yolu doğru ön araştırma ve planlama (fizibilite), bilimsel süreçlerden geçmiş doğru hedefleri ortaya koyma, bu hedeflere ulaşmanın aşamalarını takvimlendirme, bu hedeflere ne ölçüde uyulabildiğini etkili yöntemlerle izleme ve çalışmalarınızı öngörülen zamanlarda sonuçlandırmadır. Bu evrensel proje geliştirme ilkelerini göz ardı etme lüksümüz olmamalı. Çünkü zaman çok hızlı akıyor ve bize deneme yanılma ile başarıya ulaşma olanağı tanımıyor.
10. ve 11. Ulaştırma Şuraları ilgili tüm kesimlere demiryolu açısından son derece önemli hedefler koydu. Demiryolu yük taşımacılığının toplam taşımacılıktan 2023’e kadar , 2035’e kadar %20 pay alması öngörüldü. Gerçekten heyecan verici bir hedef. Hedefin konulmasından bugüne 5 yıl geride kaldı. Geride kalan sürenin iki katı daha süre 2023’e varmamız için önümüzde bizi bekliyor. Halen, 2009’daki çıkış noktasındayız. Yani halen %5’in altında bir payı demiryolları alıyor.
Peki, geçen beş yılda hiçbir şey yapılmadı mı ki, halen aynı yerdeyiz. Elbette, önemli şeyler yapıldı. Hızlı tren taşımacılığı gündemdeki yerini pekiştirdi. Yakında İstanbul’dan Konya’ya kadar hızlı trenlerle yolculuk yapabileceğiz. Artık, uzun yıllardır beklenen serbestleşme yasası yaşama girdi. Özel sektörün demiryolu taşımacıları dışında kalan ve demiryolu inşa etmek, lokomotif satmak, vagon üretmek isteyen özel sektör kuruluşları gibi daha çok bu gelişmenin yan ürünlerini konu alan kesimler haklı olarak çok heyecanlandılar ve Türkiye’ ye yatırım yapma yarışına girdiler. Bu saptama, halen nihai ve kesin bir durum saptaması olmaktan çok bir ön görüntü.
Peki, demiryolunun makus talihini değiştirecek bu atılımda rol alan esas oyuncular, yani demiryolu taşımacıları olan “Biz”ler geçen 5 yılın sonunda ne durumdayız. Sanırım temel soru bu. Çünkü, “Biz”ler verilen “hedefe koşan atletler” olacağız.
“Biz”lerin ortak kanısı, son beş yıldaki parlak gelişmelerden, en azından bu süre içinde, payımıza olumlu katkılardan çok sıkıntılara katlanmak düştüğü oldu. Günlük yol kapama kararlarının bedellerini ödedik. Avrupa’dan Asya’ya geçemedik. Asya’ya geçsek bile Anadolu’nun içlerine ulaşamadık. Müşterilerimize bekledikleri yanıtları veremedik. Avrupa’daki iş ortaklarımıza laf anlatamadık. Bize olan güvenlerini yitirdik. Şirketlerimiz zarar etti. Yeni kazandığımız, yol arkadaşı rakiplerimizi yitirdik.
Bu nedenle güvenimizi yitirdik… Bizi dinlemeyenlere, olumlu eleştirilerimizi duymak istemeyenlere, iyi planlama yapamayanlara, bu nedenle verdikleri sözleri tutamayanlara, demiryoluna karşı kabaran iştahı kesenlere…
Umudumuzu ise 2014’ e taşıdık.