Türkiye Sivil Havacılık Sektörü Gelişirken
24/02/2014 - 17:23:00
Turgut Erkeskin - UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye sivil havacılık sektörü son yıllarda baş döndürücü bir hızla büyüyor. Daha düne kadar bir elin 10 parmağını geçmeyen havalimanından, bugün tüm ülkeye yayılmış 54 havalimanına ulaştık. Türk Hava Yolları, Pegasus ve MNG gibi başarıları dünyaca kabul gören havayolu şirketlerimiz değişik segmentlerde verdikleri kaliteli hizmetlerle dikkat çekiyorlar.
Bu başarının arkasında öncelikle Türkiye’nin ekonomik dinamiklerinin yattığını söyleyebiliriz. Çok geniş bir coğrafyaya ve büyük bir nüfusa sahip olan ülkemizde 1980’li yıllardan beri dış ticaret ile büyüme ekonomik bir model olarak uygulanıyor. Uzun bir süreden bu yana da yıllık ortalama %5’lik ekonomik büyümeyi düzenli olarak gerçekleştirebiliyoruz. Önümüzdeki yıllar için çok daha büyük oranlarda büyüme hedefimiz var. Bugün 10 bin dolar olan kişi başına milli geliri 25 bine ve ekonomik büyüklüğümüzü de dünya sıralamasındaki 17.’likten daha yukarılara taşımayı hedefliyoruz. Bu temel dinamikler taşımacılık ve lojistik ile ilgili yapılan, doğru kurgulanmış her türlü yatırımın başarıya ulaşmasına fırsat veriyor.
Ülkemizin sadece ekonomik dinamikleri değil, coğrafi konumu da lojistik altyapının gelişmesine olanak sağlıyor. Doğu ile Batı, Kuzey ile Güney arasındaki mal akışlarını rahatlıkla Türkiye üzerinden geçirebiliriz. İşte sivil havacılığımızın gelişmesinde belki de en önemli unsurlardan birisi de bu. Bölgemizi dikkate aldığımızda üçüncü ülkeler arası yolcu ve kargo taşımacılığı en uygun koşullarda Türkiye üzerinden yapılıyor. Bu avantajları iyi değerlendiren Türkiye sivil havacılık sektörü ulusal ve uluslararası networkünü geliştirirken, sahip olduğu taşıma filosunu hem büyüttü hem de gençleştirdi. Bugün Türkiye’nin en büyük havacılık üssü olan İstanbul üzerinden 250’ye yakın noktaya bağlantılı uçuş yapmak mümkün. Sektör hemen her yıl %20’lik bir büyüme hızını yakalamış durumda. Artık çok rahatlıkla İstanbul’un dünyanın önemli havacılık lojistik merkezlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Söz konusu büyümeyi sürdürülebilir kılmak için filo ve network gelişimini daha büyük, modern ve uluslararası ticaretin dinamiklerine daha hızlı cevap verebilecek altyapı yatırımları ile desteklemek gerekiyor. Bu çerçevede İstanbul’da yapılacak 3. havalimanının çok büyük önemi var. Aynı anda 3 uçağın iniş/kalkış yapacağı bu dev havalimanı havayolu şirketlerimizin yanısıra biz UTİKAD ve üyeleri için de yeni imkanlar sunacak. UTİKAD olarak yine her zaman olduğu gibi Türkiye’nin dünyadaki katma değer zincirinden daha fazla pay alabilmes için lojistik sektörü adına üstümüze düşen sorumluluğun bilincinde olarak, yeni havalimanımızın yapılanması sürecinde üyelerimizin tecrübelerini, görüş ve beklentilerini gerek kamu gerekse de özel sektör ilgililerine kurulan çalışma grupları çerçevesinde aktarıyoruz.
En çok önem verdiğimiz konuların başında yeni havalimanımızın diğer taşıma modları ile entegre çalışabilmesi, kargo acentalarına ayrılacak tesislerin ihtiyacı karşılayacak şekilde büyük ve modern olması, gümrük işlemlerinin ve özellikle transit geçişlerin süratle yapılabilmesi, hatta kargo tesislerinin serbest bölge olarak yapılandırılması, iş ve işlem maliyetlerinin diğer ülkelerdeki rakip havalimanları ile rekabet edebilecek seviyede oluşmasının sağlanması geliyor.
Tüm bu gelişim dinamikleri çerçevesinde değinmeden geçemeyeceğimiz önemli konulardan birisi de E-FREIGHT uygulamasının Türkiye’de hizmete girebilmesi. Bunun ilk adımı olan E-AWB konusunda UTİKAD üç önemli kuruluş ile yakın işbirliği yapıyor: Türk Hava Yolları, FIATA ve IATA. Hedefimiz 2014 sonuna kadar E-AWB uygulamalarında %70 gerçekleşme sağlamak. Ancak ana hedef E-FREIGHT’in uygulanmasında Gümrük İdaresi’ne de büyük görev düştüğünün altını çizmek istiyorum.