Dominos Pizza’nın teslimatta hızına yetişilmiyor!
23/07/2019 - 14:50:00
Türkiye’nin en büyük ve en hızlı restoran zincirlerinden Domino’s Pizza, gücünü doğru kurgulanmış lojistik süreçlerinden alıyor. Türkiye’de bulunan restoranlarına yıllık 54.000’in üzerinde siparişi başarıyla ulaştırdıklarını belirten Dominos Türkiye Tedarik Zinciri, Satın Alma ve Yatırımlar Direktörü Muhsin Emre Çevlik, “Bu siparişlerin tamamında +2 derecedeki frigorifik araçlar kullanılmakta. %99,9’un üzeride bir sipariş doğruluğu ile bu teslimatları yapmaktayız. Bu teslimat başarısındaki en büyük sırrımız, teknolojik altyapımız” diyor.
Domino’s Pizza’nın Türkiye’deki yapılanması hakkında bilgi verir misiniz? Yılda ya da ayda kaç tüketiciye ulaşıyorsunuz?
1960 yılında ABD’de kurulan Domino’s Pizza, bugün dünyada 85 ülkede toplam 16 binden fazla restoran işletiyor. 2018 itibarıyla yıllık perakende satışları 13,5 milyar ABD dolarını aşmış durumda. 23 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren firmamız, İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere 69 ile yayılmış 535 şubesi, Gebze, İzmir, Ankara ve Gaziantep’teki operasyon merkezleri ile Türkiye pizza endüstrisine öncülük ediyor. İnovasyon alanındaki yatırımları sayesinde, Domino’s Pizza’nın Türkiye’deki evlere servis cirosunun %55’ini, dijital kanallardan alınan siparişler oluşturuyor. Türkiye’nin bağlı bulunduğu DP Eurasia, Hindistan, İngiltere, Avustralya ve Meksika’nın ardından Domino’s Pizza’nın dünya çapındaki en büyük beşinci master franchisee’si. Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve Gürcistan olmak üzere dört ülkede 724 dükkanımız bulunuyor.
TÜRKİYE’Yİ TEDARİK ÜSSÜ YAPMAYI HEDEFLİYOR
Lojistik süreçlerinizi nasıl yönetiyorsunuz?
Domino’s Pizza olarak Türkiye genelindeki restoranlarımıza Gebze, İzmir, Ankara ve Gaziantep’te bulunan 4 tedarik zinciri ve operasyon merkezimizden hizmet veriyoruz. Bu tesislerde ürettiğimiz hamurlarımızı ve direkt/indirekt tüm malzemelerimizi restoranlarımıza en fazla 24 saat içerisinde ulaştırarak tüketicilerimize hep en taze ürünleri sağlamak en büyük hedefimiz. Bu kapsamda restoranlarda kullanılan tüm direkt ve indirekt malzemelerin %98’inden fazlasını yerlileştirmekten mutluluk duyuyoruz. Öyle ki Domino’s Pizza, DP -Eurasia pazarları olan Rusya, Azerbaycan ve Gürcistan’a da hammadde tedariği sağlıyor. Buna ilave olarak Hollanda, Romanya, Polonya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi diğer Domino’s Pizza pazarlarına da hammadde satışı yapıyor. Bu noktada uzun dönemli hedeflerimizden biri Türkiye’yi Domino’s Pizza’nın global operasyonları için bir tedarik üssü haline getirebilmek. Bu yolda tedarikçilerimiz ile uzun dönemli iş birliktelikler geliştiriyor, restoranlarımızda pizza kalitesini yükseltmek ve bunu sürdürmek üzere tarladan başlayarak son noktaya kadar kalite sistemlerimiz içerisinde çalışmalar yapıyoruz.
Lojistik süreçlerinizde ne oranda dış kaynak kullanıyorsunuz?
Domino’s Pizza olarak lojistik dış kaynak kullanım oranımızı, hizmet verdiğimiz coğrafyadaki lojistik ihtiyaçlar belirlemekte. Türkiye operasyonlarımızdaki üretim ve depolama hizmetlerimizi yukarıda belirttiğim 4 operasyon merkezimizden yönetirken, Rusya operasyonları için ise üretimi kendimiz yaparken, depoculuk hizmetleri için lojistik iş ortaklarımızdan hizmet alıyoruz. Bu noktada dış kaynak kullanımını bir rekabet aracı olmaktan çok, Türkiye’de en yüksek il penetrasyon oranına sahip hızlı servis restoranı olarak bizim için bir gereklilik. Özellikle nakliye hizmetlerimiz için, lokal kaynakları en iyi şekilde kullanan firmalar, bizim için vazgeçilmez iş ortakları aynı zamanda.
Lojistik iş ortaklarınızı nasıl seçiyorsunuz?
Lojistik iş ortaklarımızı seçerken, uluslararası nakliyeciler için en temel prensip, firmaların ürünlerin ihraç edileceği pazardaki tecrübeleri. Ulusal pazardaki nakliyeciler için en büyük kriterimiz ise kalite standartlarımız. Bu noktada diğer hızlı servis restoran zincirlerinden farklı olarak, taşınan ürünlerin taze hamur olması, soğuk zincir kalite standartlarını bizim için seçim kriterlerinin en tepesine taşımakta. Buna ilave olarak tedarik zinciri yönetimi içerisinde, ürünlerin tedarikçilerimizden operasyon merkezlerimize nakliyesi, operasyon merkezleri arasındaki ara transferler ve operasyon merkezlerimizden restoranlarımıza kadar olan yolculuğu sırasında tüm nakliye süreçlerinin entegre bir şekilde yönetilebilmesi, hem maliyet hem de ürün bulunurluğu anlamında çok önemli.
YILDA 54 BİN SİPARİŞİ YÖNETİYOR
Yılda ne kadarlık bir sevkiyat gerçekleştiriyorsunuz? Bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?
Domino’s Pizza Türkiye operasyonları olarak, restoranlarımıza yıllık 54.000’in üzerinde siparişi başarıyla ulaştırıyoruz. Bu siparişlerin tamamında +2 derecedeki frigorifik araçlar kullanılmakta. %99,9’un üzeride bir sipariş doğruluğu ile bu teslimatları yapmaktayız. Bu teslimat başarısındaki en büyük sırrımız, teknolojik altyapımız. SAP ve WMS donanımlı operasyon merkezlerimizde hammadde stoklarının operasyon merkezlerimiz arasında en optimum şekilde dağılımını sağlayarak, doğru ürünün doğru yerde olmasını her daim sağlıyoruz. Buna ilave olarak ürünlerimize ait kalite bilgilerini, HACCP kapsamında tüketiciye ulaşana kadarki yolculukları içerisinde kaydediyoruz. Araçlarımızda ise canlı olarak ürünlerin sıcaklık kontrolünü yaptığımız, GPS destekli iki ayrı sistem ile anlık olarak izlenmekte, tüm ürün kabul noktalarında kritik kontrol noktaları denetlenip, ürün teslimatları sırasındaki kalitesi kontrol altında tutulmaktadır. Yurt genelinde ürünlerin dağıtımını yapan nakliye araçlarımızın günlük izleyeceği rotalar, WMS sistemi ile entegre çalışan otomatik rotalama programları tarafından belirlenir ve toplama emirleri ve rotalar otomatik olarak depoya iletilir. Bu sayede, en kaliteli ürünün en kısa sürede tüketici ile buluşacağı restoranımıza ulaştırmış oluyoruz.
Maliyetleriniz içerisinde lojistik nasıl bir pay alıyor? Bunu düşürmede nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sadece nakliye değil ürünlerimiz tüketicimize ulaşana kadarki yolculuğu sırasındaki tüm maliyetleri düşürmek en büyük hedeflerimizden. Bu kapsamda, enerji verimliliği hem maliyetlerimizi düşürmedeki en önemli fırsat, hem de ülkemizin en büyük ihracat kalemi olduğu için milli bir görev olarak algılıyoruz. Operasyon ve üretim tesislerimizde enerji tüketimini azaltmak ve verimliliği artırmak üzerine yıllık projeler belirliyoruz. Özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek üzerine uzun vadeli projelerimiz bulunuyor. Buna ilave olarak tesislerimizdeki enerji atıklarını yeniden sisteme katıp, enerji verimliliğini arttırıyoruz. Restoran nakliyelerimizde ise, operasyonel hedeflerimiz içinde maliyet olduğu kadar, kat edilen toplam km’nin azaltılması da mevcut. Bu kapsamda, otomatik rotalama programları kullanıyor, restoranlarımıza en iyi maliyetle ürünlerimizi ulaştırıyoruz.
Diğer yandan, lezzetlerimizin tüketicilerimize ulaşması yolunda en büyük eforu ve enerjiyi lezzet elçilerimiz restoranlarımızdan tüketicinin evine ulaştırılması sırasında harcamakta. Bu noktada yaklaşık 3.000 motosiklet ile Türkiye’deki en büyük “Last-Mile-Delivery” filolarından birine sahibiz. Bu operasyondaki verimlilik, maliyet anlamında şirkete çok ciddi katkı sağlamakta. Şu anda tüm Domino’s Pizza restoranlarımızdaki motosikletlerimiz, GPS yardımı ile takip edilmekte. Bu teknoloji bize, tüm araçlarımızın sürücü hatalarına karşı izlenmesi, bu bilginin şeffaf bir şekilde tüketicimiz ile paylaşımı, tüketicimizin aldığı hizmeti ve lezzet elçimizi notlandırması ve bunun şirket tarafından sistematik olarak değerlendirilmesi gibi yetkinlikler sunuyor. Buna ilave olarak her siparişimiz, henüz restoranımızdan çıkmadan sistem tarafından değerlendirilmekte ve optimum dağıtım rotaları lezzet elçimize otomatik olarak sunulmakta.
Türk lojistik sektörünün gıda lojistiği alandaki hizmet kalitesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ne yazık ki soğuk zincir dağıtımı konusunda tedarikçilerin yeterli derinlikte ve kapasitede olmadığını düşünüyorum. Bu hem müşteri taleplerinin bu konuda pazarı yeterince iteklememesinden hem de tedarikçilerin bu konuya yeterli yatırımı yapmaktan kaçınmasından kaynaklanıyor. Pazar içerisinde doğru kalite standardını takip eden, bunu şeffaf olarak ve yeterli teknolojik altyapı ile tüm paydaşları ile paylaşabilen entegre çözümler üretecek firmalara ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim.