e


Karbon ayak izi takibi yeşil lojistiğin de önünü açacak

İklim değişikliğine karşı yapılacak mücadelede önemli bir adım olarak kabul edilen Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik ile birçok tesise raporlama zorunluluğu getirildiğini belirten Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bu uygulamanın yeşil lojistik uygulamalarının da önünü açacağını söylüyor. Bakan Bayraktar, lojistik sektörü için demiryolu taşımacılığının güçlendirilmesinin emisyonu salımının azalmasına önemli bir katkı sunacağını vurguluyor.





co2.jpg

Türkiye, iklim değişikliği politikalarını kalkınma politikalarıyla bütünleştiren, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttıran ve “özel şartları” çerçevesinde milletlerarası iklim değişikliği müzakerelerine aktif katılım sağlayarak düşük karbon yoğunluklu bir ülke olma vizyonu ile hedeflerine adım adım ilerliyor. Bu hedefe ulaşmada sorumluluk sahibi kurumlardan birisi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Sera gazı emisyonlarına karşı mücadelesini Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi’ne (2010-2020) oturtan Bakanlık, bu alanda oluşturduğu yasal altyapıyla da önemli kazanımlar hedefliyor. Kısa bir süre önce sera gazlarının izlenmesi, doğrulanması ve raporlanmasıyla ilgili olarak Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmeliğin yayınlandığını belirten Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, bu yönetmelikle sera gazı emisyonlarının tesis seviyesinde izlenirken, bağımsız kuruluşlar tarafından da doğrulanarak raporlanacağını söylüyor. Bakan Bayraktar, yönetmelik ile tesis bazında sera gazı emisyonlarına ilişkin şeffaf, doğru, karşılaştırılabilir, tam ve tutarlı veri ve bilgi üretiminin sağlanırken, sanayicinin çevreci uygulamalara yönelmesinin ise yeşil lojistiğe ilgiyi artıracağını belirtiyor.

 

Karbondioksit salımında karayolları başı çekiyor

Türkiye’nin karbon salınımı miktarıyla dünyadaki konumundan söz ederek, bu salınımdan ulaştırma ve lojistik sektörünün aldığı payı aktarır mısınız?

Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonları 1990 yılında karbondioksit eşdeğeri cinsinden 187 milyon ton değerinden 4.9 artışla 2010 yılında 401,9 milyon tona ulaşmıştır. 2010 yılı toplam emisyonların %71’i enerji, %9’u atık, ’ü sanayi ve %7’si tarım sektöründen kaynaklanmaktadır. Kişi başı sera gazı emisyonu 1990 yılında 3,39 ton CO2-eşd. iken 2010 yılında 5,4 ton CO2-eşd. değerine çıkmıştır. Ancak bu değer, OECD ortalaması olan 9,83 ton CO2-eşd./kişi değerinin çok altında olup, dünya ortalaması olan 4,29 ton CO2-eşd./kişi değerine ise yakındır.1850’li yıllardan günümüze kadar yapılan kümülatif sera gazı emisyonları içerisinde ise ülkemizin payı %0.4’tür.

Ulaşım sektöründen 2009 yılında kaynaklanan sera gazlarının enerji sektörü içindeki katkısı ,04, ulusal toplam emisyonların içindeki payı ise ,83 dolayındadır. Ulaşım sektöründen kaynaklanan toplam sera gazı emisyon miktarı 47,4 Mton CO2-eşdeğeridir. Karayolu taşımacılığı, %85 ile ulaşım sektörü içinde en yüksek sera gazı emisyonu kaynağı durumundadır. Karayolu kaynaklı CO2 eşdeğeri emisyonlarının toplam ulaştırma sektörü içindeki payı 1990 yılında %93 oranındayken, 2009 yılına gelindiğinde %85 değerine gerilemiş, havayollarından kaynaklanan emisyonların toplam içindeki payı %3 oranından ’e yükselmiştir. Karayolu ulaşımından kaynaklanan emisyon miktarı sürekli artış göstermeye devam etmektedir.

Bu salınımın azaltılması ve yeşil lojistik uygulamalarının yaygınlaştırılması kapsamında ne tür çalışmalar yürütülüyor?  

Uygulanan yeni araç ve motor teknolojileri, alternatif yakıt kullanımında az da olsa görülen artış ve 2003‐2009 yılları arasında Kara Ulaştırma Düzenleme Genel Müdürlüğü eliyle bir kısım motorlu karayolu taşıtlarının piyasadan çekilmesine ilişkin 62 ve 63 nolu tebliğler ile tarifi yapılan 1985 ve daha eski model minibüs, kamyonet, otobüs, kamyon, tanker ve çekici cinsi araçların trafikten çekilmesine yönelik teşvik çalışmalar ile bu artış önemli ölçüde sınırlandırılmıştır. 2003-2004 yılları arasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortak çalışmasıyla 320 bin eski aracın vergi indirimleri sağlanarak trafikten çekilmesi sağlanmış ve ulaşım sektöründen kaynaklı CO2 emisyonlarında toplam %4,87’lik bir azaltım gerçekleştirilmiştir.

1990-2009 yılları arasında demiryolu taşımacılığından kaynaklanan sera gazı emisyonları oldukça düşük düzeylerde olup yıllara bağlı belirgin bir eğilim göstermemektedir. 1946 yılına kadar devlet politikası olarak hızla artan demiryolu ağı, sonrasında girdiği duraklama dönemini 2003 yılında sona erdirerek son 8 yılda hızlı tren rayları döşenmeye başlanmıştır. 2003 yılında başlayan demiryolu taşımacılığının yeniden yapılandırılması ve özel sektörün demiryolu taşımacılığına daha fazla dahil edilmesini öngörülmesi politikası sonucu demiryolu sektöründe yeni bir sürece girilmiştir. Bu süre zarfında, 11 bin km demiryolunun büyük bir kısmı yenilenmiş, Ankara-Eskişehir ve Ankara-Konya tamamlanmış, Sivas ve İstanbul hatları yapım aşamasındadır. Kent içi raylı toplu taşıma hizmetinin yaygınlaştırılması, Asya’yı Avrupa’ya bağlayacak demiryolu hatları projeleri yapım aşamasındadır. Bu projeler ile demiryolu taşımacılığının yük taşımacılığındaki payının , yolcu taşımacılığındaki payının ise %7 artırılması beklenmektedir. Yolcu ve yük taşımacılığında demiryolu payının artması ulaşımdan kaynaklanacak sera gazı emisyonlarında azalmaya neden olması bakımından önemlidir.

Sera gazı emisyonuna sıkı takip

Bu yılın Nisan ayında yürürlüğe giren Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik Türkiye’nin karbondioksit salınıma karşı mücadelesine nasıl katkı sunacak?

Yönetmelik kapsamında ulusal sera gazı emisyonlarının önemli bir kısmını teşkil eden elektrik ve buhar üretimi, petrol rafinasyonu, petrokimya, çimento, demir-çelik, alüminyum, tuğla, seramik, kireç, kağıt ve cam üretimi gibi sektörlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının tesis seviyesinde izlenmesi ve düzenli olarak Bakanlığa raporlanması sağlanacaktır.  Bu sistem sayesinde, ülkemizin sera gazı emisyonlarının daha kesin şekilde hesaplanması mümkün olacak, toplam ulusal sera gazı emisyonların yaklaşık yarısı tesis seviyesinde hesaplanmıyor olacaktır. İşletmeler Sera Gazı Emisyon Raporlarını Bakanlığa göndermeden önce,  TÜRKAK tarafından akredite edilecek ve Bakanlıkça yetkilendireceği Bağımsız Kuruluşlara doğrulanacak ve tesisler tarafından raporlanacaktır.

Yönetmelik kapsamına giren tesisler, her yıl düzenli olarak izleme, doğrulama ve raporlama sürecine tabi olacaktır. Her yıl hazırlanıp Bakanlığa gönderilecek olan Sera Gazı Emisyon Raporları tesislerin bir önceki yılda gerçekleştirdikleri faaliyetler sonucunda oluşan emisyonların miktarını içerecektir. Yönetmelik kapsamında tesislerin raporlama yükümlülüğü 2016 yılında başlayacak ve 1 Ocak -31 Aralık 2015 tarihleri arasında gerçekleşen emisyonları içerecektir. Oluşturulan doğrulama sistemi ile tesis bazında hazırlanmış olan emisyon raporlarının Bakanlığa gönderilmeden önce bağımsız kuruluşlarca yerinde inceleme yapılarak doğruluğunun kontrolü sağlanacaktır. Yönetmeliğin uygulanması ile tesis bazında sera gazı emisyonlarına ilişkin şeffaf, doğru, karşılaştırılabilir, tam ve tutarlı veri ve bilgi üretimi sağlanmış olacaktır.

Düşük karbon ekonomisini benimseyen ülkemizde, tüm sektörlerde sera gazı emisyonlarının kontrolüne ilişkin teknik ve teknolojik seçenekler, bunların sera gazı azaltım potansiyelleri ve maliyetleri konusunda analitik çalışmalar devam etmektedir. 2023 yılına kadar iklim değişikliği ile mücadele ekonomik fırsat niteliğindeki mevcut ve yeni küresel, bölgesel karbon pazarlarına Türkiye’nin en avantajlı şekilde katılımının sağlanmasına yönelik müzakerelerin yürütülmesi hedeflenmektedir.

Co2 ile mücadele projeleri

Türkiye'de Düşük Karbonlu Kalkınmanın Desteklenmesi Projesi (2012-2013)        

Sera Gazlarının İzlenmesi Teknik Yardım Projesi (2013-2015)

Karbon Piyasaları Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi (2013-2015)                      

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Bildirimlerinin Hazırlanması Projesi (2013-2015) 

İklim Değişikliğine Uyumlu Esnek Kentlerin Yaygınlaştırılması Projesi (2013-2015)        

Kent Ölçeğinde Düşük Emisyonlu Projelerin Geliştirilmesi (2013-2017)                  

 

 

 

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat