e


Maersk Line tam zamanında teslimatta rakip tanımıyor
Otomotiv sektörünün “tam zamanında” teslim ihtiyacının hizmet felsefelerine tam uyduğunu vurgulayan Maersk Line Karadeniz Ülke Grubu Genel Müdürü Lars Nielsen Oestergaard, “Drewry raporlarına göre, 2006 yılından günümüze iki çeyrek hariç hep ilk üç sırada yer aldık. 29 çeyrekten 19’unda birinci sırada yer alan şirketimiz tam zamanında varış oranında sektör ortalamasının üstündedir” diyor. 




maersk_line600’den fazla gemisi ve 130 ülkedeki acente ağıyla dünyanın en büyük konteyner taşımacılığı hattı ve gemi operatörü ünvanını elinde bulunduran Maersk Line, “Global ticarette fırsatlar yaratıyoruz” sloganıyla müşterilerine dünyanın neresinde olursa olsun hizmet sağlayarak, deyim yerindeyse “alışverişlerini tek bir marketten yapabilme” fırsatı sunuyor. Drewry raporlarına göre, tam zamanında varış oranında dünya sıralamasında ilk sırada yer alan Maersk Line, bu sayede stoksuz ve tam zamanında teslimatın kritik öneme sahip olduğu otomotiv sektöründeki müşterilerinin beklentilerine eksiksiz yanıt veriyor. Maersk Line Karadeniz Ülke Grubu Genel Müdürü Lars Nielsen Oestergaard, otomotiv ve yeşil lojistik alanında sundukları hizmetleri ve geleceğe dönük hedeflerini UTA Lojistik’e anlattı.
 
Maersk Line’nin otomotiv endüstrisine sunduğu hizmetlerden söz ederek, müşteri portföyünüz hakkında bilgi verir misiniz? 
Türkiye’nin ihracattaki lokomotif sektörü olan otomotiv, başta motor olmak üzere, çoğu yedek parçasını ithal ediyor. İhracatın büyük bir bölümü Ro-Ro gemileri ile yapılırken, konteyner taşımacılığı ise daha çok kısa mesafe (shortsea) dediğimiz destinasyonlarda, yüklemelerin az olduğu veya Ro-Ro servislerinin olmadığı bölgelerde tercih ediliyor. Maersk Line olarak uzak deniz (long sea) yollarına hizmet verdiğimizden daha çok ithalat ayağında sektör ile entegre çalışıyoruz. Bildiğiniz üzere çoğu ülkede olduğu gibi Türkiye'de de tekstilden, otomotive kadar birçok sektör değişik bölgelerde yoğunlaşıyor. Otomotiv sektörü ülkemizde 7 ana üretici ve tedarikçi yan sanayileriyle Marmara Bölgesi’nde bulunuyor. İstanbul, Kocaeli, Adapazarı ve Bursa, sanayi ve ticaretin en yoğun olduğu, Türkiye’nin en önemli ve büyük ölçekli firmalarının yer aldığı bölgeler. Biz de bu bölgelerde Toyota, Honda, Hyundai ve Ford başta olmak üzere, tüm ana üreticiler ile işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Taşıma anlaşmalarımızı genellikle yıllık olarak yapıyoruz. Düzenli yüklemeler dışında çıkan yeni projeler için karşılıklı görüşerek yeni anlaşmalar yapıyoruz. 
 
VARIŞ ORANINDA SEKTÖR ORTALAMASININ ÜSTÜNDE
Maersk Line özellikle de tam zamanında varış oranıyla sektörüne öncülük ediyor.  Bunu otomotiv lojistiği hizmetlerinize nasıl yansıtıyoruz?
Stoksuz ve tam zamanlı (just in time) çalışan sektörlerde teslimatta yaşanan ufak bir gecikme bile üretim bandının durması gibi büyük maliyetlere sebep oluyor. Zamanında teslim edilmeyen yükler, taşıtanlar için ekstra stok maliyeti ve sağlıksız tedarik zinciri demek. Sektörün “tam zamanında” teslim ihtiyacı bizim hizmet felsefemize tam uyuyor. Burada kendi verilerimizden ziyade bağımsız araştırma kuruluşu Drewy ölçümleri üzerinden konuşmak daha doğru olacak. Drewy, her çeyrek dönemde, 25 ticaret koridorunda 3 bin 500’e yakın gemi varışını inceliyor ve raporluyor. Bu raporlara göre 2006 yılından günümüze Maerk Line olarak iki çeyrek hariç hep ilk üç sırada yer aldık. 29 çeyrekten 19’unda 1. sırada yer alan şirketimiz tam zamanında varış oranında sektör ortalamasının üstündedir.
Şirketimiz sektörde lider olmanın sorumluluğuyla tam zamanında varış hedefini hep ön planda tutarak, diğer hatları peşinde sürükledi ve sektör ortalamasının %64’lere çıkmasına ön ayak oldu. Bu da, şirketimizin otomotiv sektörü içinde farkındalığının artmasında büyük rol oynadı. Yukarıda bahsettiğim bu veriler bizim bu konuda ne kadar istikrarlı olduğumuzun başka bir kanıtıdır. 
 
Sektöre özellikle hangi hatlarda hizmet sunuyorsunuz? Bu alanda açmayı düşündüğünüz yeni hatlar var mı? 
Japonya, Güney Kore, Tayland, Hindistan başlıca taşıma yaptığımız ülkeler arasında yer alıyor. Otomotiv ve yan sanayi toplam ciromuzun yaklaşık %6’sını oluşturuyor. Geçen sene yaklaşık 10.000 konteyner taşıdık. Alınan yeni projeler ile bunu %20 artırma çabası içerisindeyiz. Maersk Line olarak her zaman sektörün çözüm ortağı olmaya devam edeceğiz.  Bu sebeple sektörü yakından takip ediyoruz. Değişen gelişmelere göre servislerimizi bu yönde geliştirmeye çalışıyoruz. Sektörün 2023 hedefine ulaşmasına katkımız olacağını düşünüyorum.  
 
Maersk Line çevre ve yeşil lojistik alanında nasıl bir yol izliyor? 
Şu anda deniz endüstrisi, dünya CO2 salınımının yaklaşık %3-4 'ünü teşkil ediyor. Maersk Line, konteyner deniz taşımacılığında şu anda dünyanın en büyük hattı. 600’e yakın gemilik filosuyla dünyanın en büyük konteyner taşımacılık hattı olmak, hem sektöre, hem de çevreye karşı sorumluluğumuzu bir kat daha artırıyor. Biz bu sorumluluğun bilinciyle stratejilerimizi çevrenin korunması için oluşturduk. 2008-2009 yıllarında yaşanan ekonomik kriz deniz taşımacılığı sektöründe birçok yaratıcı fikri de ortaya çıkardı. Bunlardan en önemlisi "Yavaş seyir". Bir örnek vermek gerekirse 8500 TEU'luk bir konteyner gemisi normalde 24 knot hızla seyir ederken günde 185 ton yakıt kullanıyor. Biz seyir hızımızı 18 knot'a indirerek yakıt ve CO2 salınımında gemi başına oranında bir azalma sağladık. 
Maersk Line oluşturduğu çevre politikası gereğince kendisine ait tüm gemilerde “Çevre Yönetim Sistemi” sertifikası olan ISO 14001 sertifikasına sahip. Bunu armatörlerden kiraladığımız gemiler için de bir öncelik haline getirmeye çalışıyoruz. Gemilerimizde çalışan tüm denizcilerimiz çevre bilinci ve buna bağlı olarak ISO 14001 sertifika eğitimi alıyorlar. 
 
KONTEYNER BAŞINA KARBON SALINIMINI %50 AZALTTI
Mevcut ve planlanan çevreci lojistik yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz? Bu yatırımlar sayesinde karbondioksit salınımında ne kadar azaltım sağladınız? 
Tanesi 185 bin dolara sipariş ettiğimiz 20 adet Triple-E gemisinin ilkini 2013 yılının Haziran ayında teslim aldık. Bugüne kadar ise 9 tanesi teslim edildi. Bu gemilerimiz Avrupa-Asya arasında görev yapıyor. 2015 yılı sonuna kadar tüm siparişlerimizi teslim almayı planlıyoruz. Bugüne kadar üretilmiş en yüksek kapasiteye sahip bu gemiler, eşsiz dizaynı ve egzoz gazını ekstra enerji üretilmesi için tekrar kullanan en son teknolojisi ile enerji verimliliğini en üst seviyede kullanıyor. Böylece taşımalarda konteyner başına karbon salınım oranını market ortalamasından %50 azaltıyor.  
Mevcut gemilerimizde de teknolojik yeniliklere başladık. Atık ısı kazanım sistemleri, gövde ve pervane düzeltmeleri, özel boya (antifouling), SOX filtreleri, optimal trimleme başlıca uyguladığımız değişiklikler arasında. Gemi boyamaları konusunda geniş çaplı araştırmalar yaptık. Şu anda başta yeni gemilerimiz olmak üzere, bakıma alınan tüm gemilerimiz antifouling denilen özel boya ile boyanıyor. Bu yeni teknik gemi seyir esnasında CO2 salınımının toplamda %1,5 civarında düşmesini sağlayacak.
Çalışmalarımız sırf gemilerle bitmiyor tabi. Konteynerlerde de enerji verimliliğini büyük ölçüde artırmış durumdayız. Reefer dediğimiz elektrik ile çalışan soğutmalı konteynerlerde 2008 senesinde başladığımız çalışma ile konteyner havuzumuzdaki 200.000 soğutmalı konteynerimiz "quest" tipi dediğimiz ekonomik konteynere çevrildi ve bu sayede CO2 salınımında yaklaşık 325.000 ton tasarruf elde edildi. 
 
Karbon ayak izinizi azaltmaya yönelik gündeminizdeki yeni yatırım planlarınızı öğrenebilir miyiz? 
Bir strateji oluşturacaksanız ilk önce objektif ve elle tutulur verilere sahip olmanız gerekir. Şu anda karbon ayak izimizi rahatlıkla ölçebiliyoruz. Ayrıca sektör içerisinde bir karşılaştırma oluşturacaksanız bunun bağımsız bir kuruluş tarafından yapılması ilk koşuldur. Biz de bu amaçla “Business for Social Responsibility” organizasyonunun oluşturduğu  “Clean Cargo Working Group” ile işbirliği yaptık. 2010 senesinin Ekim ayı itibariyle gemi bazında CO2 salınım datalarını bağımsız bir kuruluştan alan ilk hat olma özelliğini elde ettik. Yani daha evvel kendimiz ölçtüğümüz CO2 salınımımız, bağımsız bir kuruluş tarafından da tescillenmiş oldu. Bir başka önemi ise artık sektör geneliyle kendimizi kıyaslama fırsatımız oldu. “Karbon Savaş Odası” ile de işbirliği yaparak gemilerimizi saldıkları CO2 oranına göre enerji verimliliği açısından A-G seviyesinde de ölçme şeffaflığına kavuştuk. 
Bu çerçevede 2007 yılında hedefimizi, 2020 yılı için CO2 salınım oranımızı %25 azaltmak olarak koymuştuk. 2013 yılına geldiğimizde gördük ki, koyduğumuz bu hedefi çoktan tutturduk. Başta operasyonlarımızdaki verimlilik artışı olmak üzere, servis ağı optimizasyonu,  yavaş seyir ve yenilikçi teknik yaklaşımlar ile bu hedefi kolaylıkla yakaladık. Bu gelişmeler ışığında, 2013 yılında 2020 hedefimizi revize ederek 2007-2020 yılları arasında CO2 salınım oranımızı %40 azaltmak olarak belirledik.
Müşterilerimiz 2013 yılında yüklerini endüstri ortalamasında bir hat yerine, bizle taşıyarak toplam 2,6 milyon ton karbon tasarrufu gerçekleştirdi. Bu bilgiyi rahatlıkla söyleyebiliyoruz. 2012 yılında 31.5 milyon ton CO2 salımı yaptık. 2013 yılında bunu 27.7 milyon tona düşürdük. Ayrıca SOX salınımında da büyük ilerleme kaydettik. 2012 senesine kıyasla salınımımızı azaltarak 488 bin tona düşürdük. Maersk Line olarak önceliğimiz rakiplerimize göre enerji verimliliğimizi üst seviyede tutmak ve bu sayede karbondioksit salınımımızı düşürerek müşterilerimizin kendileri için koyduğu CO2 salınım hedeflerini yakalamalarını sağlamak.
 
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat