Ford Otosan lojistikte “çevik” olacak
25/01/2021 - 15:01:00
Otomotiv lojistiğinde devreye aldığı projelerle ilklere imza atan Ford Otosan, tedarik zincirinde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Lojistik süreçlerini çevik bir yapıya kavuşturacak çözümlere odaklandıklarını belirten Ford Otosan Malzeme Planlama & Lojistik Üst Düzey Yöneticisi Gökşen Töre Sancak, ayrıca süreçlerin sürdürülebilir güvenliği için Uzak Doğu ve Avrupa sevkiyatlarında alternatif taşıma modlarının geliştirilmesini önemsediklerini vurguladı.
Ford Otosan’ın üretim ve ihracatta yarattığı başarıdan söz eder misiniz? 2021’e ilişkin öngörüleriniz neler?
Ford Otosan olarak hafif, orta ve ağır ticari vasıta segmentlerinde Transit, Transit Custom, Transit Courier ve ağır ticari markamız Ford Trucks modellerinde 3 ayrı tesisimizde üretim yapıyoruz. Hafif ve orta ticari araç üretimimizin %80’i, Ford Trucks üretimimizin %33’ü ihraç edilmektedir. İhracat odaklı üretim yapan ve büyüyen bir şirket olarak üst üste 5 yıldır Türkiye’nin, 9 yıldır da otomotiv sektörünün ihracat şampiyonuyuz.
2020, pandeminin etkisi ile küresel anlamda sağlık, sosyal ve ekonomik sistemlerin zorlandığı bir yıl olarak hayatlarımızda yerini aldı. Mart ayı ortası itibariyle ihracattaki en büyük pazarımız olan Avrupa’daki bayilerin kapanma süreci Türk Otomotiv Sanayisini doğrudan etkiledi. Yılın ikinci yarısında ülkemizde ve Avrupa’da talepteki toparlanma ile birlikte üretim tempomuz hızlıca arttı. Tüm modellerimizde tam kapasite ile üretime devam ediyoruz. Yıl içinde otomotiv iç pazarı pandemi etkisiyle 550 bin adede kadar gerilemişken, yılın yaklaşık 800 bin adede ulaşan endüstri hacmi ile kapanacağını öngörüyoruz. İhracatta ise Eylül ayında tüm ana ihracat pazarlarımız artıya dönmüş ve ’lik toplam büyüme kaydedilmiştir. Bu dönemde hız kazanan e-ticaretin ticari araçlara olan talebe olumlu yansıdığını görüyoruz. Beklentimiz 2021 yılında iç pazar ve ihracat pazarlarında toparlanmanın devam edeceği yönünde.
Burada özellikle belirtmek istediğim nokta, pandemi ile oluşan kırılmayı toparlanma sürecinde başarı ile yöneterek hiçbir çalışanımızın hayatını riske atmadan, salgınla ilgili tüm tedbirleri en üst seviyede alarak işlerimize devam etmek, yükselen talebe hızlı ve esnek bir şekilde yanıt verebilmek bu süreçte çok önemliydi. Bu noktada çalışanlarımıza, tedarikçilerimize ve tüm paydaşlarımıza verdikleri destekler için minnettarız.
SÜREÇLERİ DİJİTALLEŞME ÜZERİNE İNŞAA EDİYOR
Ford Otosan’da tedarik zinciri yönetimi nasıl bir yapıya sahip?
Konuyu tedarik zinciri yönetimi olarak müşterileri için değer yaratma prensibi ile bütünsel ve geniş perspektifte değerlendiriyoruz. Ürünün yaşam döngüsünü de içerecek şekilde, müşterilerimizin siparişinden, ürünlerimizin müşterilerimize teslimatına kadar geçen süreçleri kapsayan değer zinciri olarak ele alıyoruz. Bu noktada verimli, çevik, esnek ve izlenebilir süreçlerle ve talep tahminlemesi, talep değişimine hızlı ve verimli cevap verebilmek önemli.
Ford Otosan MP&L olarak “Dünyanın en değerli tedarik zinciri organizasyonları arasında üst sıralarda yer almak” vizyonu ile çıktığımız yolda, vizyonumuza bizi taşıyacak stratejilerimizi belirledik. Burada özellikle altını çizmek istediğim nokta, bugün ulaştığımız başarıyı sürdürmenin önemli olması kadar geleceğe odaklanmak da aynı derecede önemli. Bu kadar hızlı değişim trendi içinde bugün ulaştığımız başarılar yarının garantisi olamayacağı için tedarik zinciri organizasyonlarının sürekli gelişim ve öğrenme odaklı olmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Tabii burada bahsettiğim tedarik zinciri yapımızın, tedarikçilerimiz ve paydaşlarımız ile senkron ve bütünleşik çalışan bir yapı olduğunun da altını çizmek isterim.
Bu sebeple, tedarik zinciri süreçlerimizin dönüşümünü, entegre planlama süreçlerinden başlayıp, tedarikçiden, akıllı ambar yönetimine kadar uzanan, otonom süreçleri ve verimli yedek parça yönetimini içeren, veri analitiği ile desteklenen bir “Dijital Tedarik Zinciri”ne sahip olma hedefi üzerine inşaa ettik. Bu kapsamda:
• Tüm tedarik zinciri içerisinde müşteriden, tedarikçiye olan süreçlerde görünürlük seviyemizi geliştirmeyi,
• Otomasyon seviyemizi, hem fiziksel akışta hem de sistemsel akışta iyileştirmeyi,
• Birbirleri ile ardışık iletişimde bulunan süreç ve sistemleri, eş zamanlı şekilde birbiriyle entegre etmeyi,
• Tüm planlama döngülerimizin kısa ve mümkün olduğunca anlık planlama döngülerine ulaşmasını hedefleyen projeler geliştirdik.
Dijital teknolojileri tedarik zincirimize adapte edebilmek ve “Dijital Tedarik Zinciri” olmak yolunda; RF-ID (Radyo Frekansı ile Tanımlama) ile envanter ve sevkiyat yönetimi, “Cloud – Bulut” teknolojisi kullanarak tedarikçi entegrasyonu, veri analitiği kullanarak malzeme hareketleri analizleri, üretim ve sevkiyat bilgilerine anlık erişim sağlayan ve dinamik üretim planlaması yapan “Akıllı Üretim Planlama Modülü”, tedarikçilerden üretime sırasına uygun malzeme akışına odaklanan “0-stok” çalışması gibi projelerimiz devreye girmeye başladı.
Taşımalarda en çok hangi modları kullanıyorsunuz? Bu alanda hayata geçirdiğiniz özel projelerden söz eder misiniz?
Fabrikalarımıza her gün bizim organize ettiğimiz toplamda 300 unite girişi olmaktadır. İthalde ana mod olarak multimodal sevkiyatı kullanmaktayız. Yurtiçinde ise dinamik milkrun yöntemi ile malzeme akışını gerçekleştirmekteyiz. İthalat ve ihracatta düşük oranda da olsa karayolunu kullanmaktayız. Havayolu ise toplam taşımamız içinde %0,3’lük bir kısmı oluşturmaktadır. Üretimi tamamlanmış araçlarımızı, çok önemli bir avantajımız olan Kocaeli yerleşkemizde fabrikaya entegre limanımızda stoklayarak ihracatını da yine kendi iskelemizden gerçekleştiriyoruz. Ford Otosan Kocaeli fabrikalarının lokasyon seçiminde lojistiğin etkisi bu açıdan bakıldığında net bir şekilde görülebiliyor.
Türkiye’de de otomotiv lojistiğinde öncü uygulamaları hayata geçiren bir organizasyonuz. Avrupa’dan Türkiye’ye ilk blok tren uygulamasını 2003 yılında hayata geçirdik. ’e varan maliyet avantajının yanında, mevsimsel dalgalanmalardan ve sınır geçişlerinden çok az etkilenmesi önemli avantajlarıydı. 2013 yılında tren yolu altyapı çalışmaları sebebiyle rotamızı İtalya’ya çevirerek tren ve geminin kullanıldığı multimodal bir taşıma yöntemine geçtik. Tedarikçilerimizle ortak hareket ederek, malzeme yapısına, rota ve yükleme – boşaltma süreçlerine uygun ekipman tasarımına kadar girerek en iyiyi yakalamaya çalışmaktayız.
Aynı dönemde, dünyadaki üretimin batıdan doğuya kaymasıyla Doğu Avrupa’daki hacmimizde ciddi artış gözlendi. Konsolidasyon merkezlerimizi yeniden şekillendirerek İspanya, Macaristan, Romanya’da yeni odak noktaları oluşturduk. Bu sayede toplam envanter seviyesinde tasarrufun sağlanmasının yanında tepki süremizi de kısaltarak esnekliğimizi artırdık. Tedarik ağımıza baktığımızda, tüm dünya ile entegre olduğumuzu söyleyebilirim. Japonya, Güney Kore, Çin’den Güney – Kuzey Amerika ve Rusya’dan tedarik ettiğimiz parçalar olmakla birlikte yurtdışından ana tedariği Avrupa’dan gerçekleştirmekteyiz.
Türkiye’deki imalatçılarımızdan malzeme akışında ise 2000’li yılların başında ilk uygulamalardan olan milkrun yöntemini, dinamik planlama ve yeni teknolojilerin kullanımı ile daha güçlü kıldık. RFID teknolojilerinin yatırım yapılabilir seviyeye gelmesi, GPS teknolojilerin erken uyarı mekanizmaları olarak kullanılabiliyor olması plana uymada %95’leri yakalamamızı sağlamıştır.
TEDARİK ZİNCİRİNİN NABZINI TUTTU PANDEMİDEN BAŞARIYLA ÇIKTI
Pandemi döneminde lojistik süreçlerde karşılaştığınız zorlukları hangi stratejilerle aştınız?
Ford Otosan olarak, 39 ülkeden 1.047 tedarikçi ile JIT ve JIS prensiplerine dayalı olarak çalışmaktayız. Otomotiv endüstrisinin en kırılgan noktalarından biri de stoksuz çalışılmasıdır. Covid-19 nedeni ile bunun dezavantajları daha da hissedilmiş, ek maliyetlere katlanılarak dünyanın dört bir tarafında duruşa geçen, düşük kapasite ile çalışan tedarikçilerden malzeme temini hızlandırılarak üretim desteklenmiştir, süreç hala devam etmektedir. Covid-19 öncesi başladığımız dönüşüm yolculuğumuzun önceliğinde, değer yaratan bilişim teknolojileri ve yenilikçi uygulamalarıyla çeviklik bulunmaktadır. Covid-19 nedeni ile öne çıkan ihtiyaçlarımızı dikkate alarak bu çalışmalarımıza daha da hız verdik. Tedarik zincirindeki görünürlüğü artırmak üzere “Connected Suppliers” projesine öncelik verdik, değişkenliklere hızlı cevap olabilmek adına online anketler devreye alarak tedarikçilerimiz ile entegrasyonumuzu artırdık.
Covid-19 pandemisi, tedarik zincirindeki belirsizliği yönetebilmek adına tedarikçi ağının izlenebilirliği, operasyonel yetkinlik ve kriz yönetimi konularını ön plana çıkardı. Tedarik zincirindeki nabzı düzenli bir şekilde online anketler ile gözlemledik. Alternatif tedarikçi ve malzeme belirleme, bazı modellerde kapasite artış çalışmaları yapma, gerekli hallerde fazla mesai ve hızlı nakliye organizasyonları ile tespit edilen riskleri kontrol altında tutma öne çıkan aksiyonlarımızdı. Belirsizlik ortamında hızlı değişen talebi yakından takip ederek, model bazında etkilenen tedarikçilerimiz ile rutin taramalar dışında ek taramalar yaparak müşterilerimize araçları zamanında teslim ettik. Buna paralel olarak lojistik ağındaki aksamalar, gecikmeler ve kapasite problemlerini yakın takip ederek alternatif rota ve nakliyeciler belirledik. Bu süreçte Avrupa’dan intermodal sevklere ağırlık verdik.
Pandeminin en başından itibaren tüm ülkeler lojistiğin aksamaması için azami özen göstererek kontrollü de olsa alternatif çözüm ürettiler. Hükümetlerin bir gece aldığı kararlar ertesi günü tüm akışın değişmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Bu dönemde güncel ve sahadan alınan bilginin değerinin çok yüksek olduğunu gördük. Değişen şartlara adapte olarak alternatif akış ve minimum temas sağlayarak malzeme ve ürün akışının kesintisiz olmasını sağladık.
Lojistikte iş ortaklarınızı nasıl seçiyorsunuz?
Teknolojinin çok hızlı ilerlediği ve bunun sadece üretim tesislerini değil tüm sektörleri yeniden düşünmeye ve kendisini değiştirmeye zorlayan bir sanayi devriminin yaşayan tanıklarıyız. Lojistik hizmet sağlayıcıları da bu değişimden en fazla etkilenen sektörde yer almaktadır. Gerçek zamanlı verilerin kullanılabilir olmasının yanında, bu verileri anlamlı hale getirerek toplam değer zincirine doğrudan katkı sağlayacak imkanlar, artık ulaşılabilir konumdadır. Lojistik alanında hizmet veren tedarikçilerimizin de bu bağlamda yatırımlarını hızlandırarak fark yaratması gerektiğine inanıyorum.
Çalıştığımız tedarikçilerimizin sürdürülebilir bakış açısına sahip, kurumsal ve rekabetçi olmasına dikkat ediyoruz. Uçtan uça tedarik zinciri çözümü sunan, vizyonumuz paralelinde kendisini sürekli geliştiren ve yenileyen; sonuç odaklı, gelişen teknolojilerle katma değer sağlayan firmalarla çalışmak arzusundayız. Önemli projelerde bizimle çalışmak isteyen firmaların, süreci tam anlamıyla anladığından ve bunu simulasyonlarla hedeflediğimiz performans kriterlere ulaşabileceğini gösterdiğinden emin olmanın çok değerli olduğuna inanıyorum.
ALTERNATİF TAŞIMA MODLARI ARIYOR
Lojistik ajandanızda neler var?
Lojistik süreçleri teknolojik ve dijital dönüşümden fazlasıyla etkilenmektedir. Gerçek zamanlı verilerin kullanılabilir olmasının yanında, bu verileri anlamlı hale getirerek toplam değer zincirine doğrudan katkı sağlayacak imkanlar artık ulaşılabilir konumdadır. Pandemi sürecinde ise değişime hızlı adapte olmak, artık bir zorunluluk haline geldi. Lojistik süreçlerimizi çevik yapıya kavuşturacak, iç ve dış müşterilerimizin beklentilerine çevik yaklaşım ile cevap verecek çözümlere odaklanmaktayız. Diğer yandan lojistik süreçlerin sürdürülebilir güvenliği için hem Uzak Doğu hem de Avrupa akışı için alternatif taşıma modlarının geliştirilmesini son derece önemsiyoruz.
2020 yılı, aniden gelen pandemi süreci ile Türkiye’yi ve tüm dünyayı hiç beklemediğimiz bir rotaya sürükledi. Ancak yaşadığımız bu zorlu günlerde biz Ford Otosan ailesi olarak, önce insan sağlığını ön planda tutmak kaydıyla elimizden gelen tüm gayreti gösterdik ve göstermeye de devam ediyoruz. Aynı şekilde 2021 yılında da, içinde olduğumuz bu iyileşme sürecinde üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getiriyor olmanın gururunu yaşamak temennimizdir. Bu vesileyle, mutlu, sağlıklı ve umutlarımızın gerçekleştiği bir yıl olmasını gönülden dilerim…
BÜROKRASİYİ AZALTMAK İNTERMODALİ GÜÇLENDİRMEK GEREKİYOR
Lojistik alanda atılması gereken adımlara da değinen Ford Otosan Malzeme Planlama & Lojistik Üst Düzey Yöneticisi Gökşen Töre Sancak, “Dünya Bankası’nın ülkelerin lojistik performans değerlendirmesini yayınladığı Lojistik Performans Endeksi’ bu konuda bize ışık tutmaktadır. 2007 – 2016 yılları arasında Türkiye’nin LPI skor değeri artmış olması sevindirici. Diğer yandan 2007’de 34. sırada iken 9 yıl sonra puanımızı artırmamıza rağmen aynı sırada bulunmaktaydık. 2018 yılı değerine göre ise 47. sıraya geriledik. Rakip ülkeler bizden daha hızlı koşmuş diyebiliriz. Altyapı ve zamanlamaya uyumda ciddi mesafe aldığımız görülüyor. Gümrük işlemlerinde ise bürokrasinin azaltılması gerekliliği de görülmektedir. Bunun yanında limanların intermodal bağlantılarının geliştirilmesi, yük trenlerinin boğazı geçmesi ve gümrüklerin 7/24 hizmet sağlıyor olması Türkiye’nin lojistik rekabeti açısından ciddi avantaj sağlayacaktır. Bütün bu aksiyonların ise ‘Türkiye Lojistik Master Planı’ ile desteklenerek kısa dönem ve uzun dönem planlamalarının yapılmasının faydalı olacağına inanıyorum” dedi.