BSH Türkiye, 1.800 tır ve 30.000 konteyner taşımasını raylara indirdi
23/12/2022 - 10:32:00
Demiryolu taşımacılığının gücüne inanan firmalardan BSH Türkiye’nin, 1,5 milyon Euro’luk yatırımla hayata geçirdiği ödüllü projesi “Green Logistics” dünya çapında sürdürülebilirlik başarıları arasında gösteriliyor. BSH Türkiye Lojistik ve Planlama Kıdemli Direktörü Sevgi Çınar, bu projeyle yılda ortalama 1.800 tır sevkiyatı ve 30.000 konteyner taşımasını tren taşımacılığına geçirerek, yaklaşık 8.388 ton CO₂ salımının engellenmesini sağladıklarını söylüyor.
BSH Türkiye’nin üretim ve ihracat faaliyetlerinden söz eder misiniz?
BSH, 1967 yılında Almanya'da Robert Bosch GmbH (Stuttgart) ve Siemens AG'nin (Münih) ortak girişimi olarak kuruldu. Ocak 2015’ten bu yana ise şirketin 0'ü Bosch Grubu'na ait bulunuyor. 50 yılı aşan geçmişimizde büyük gelişim göstererek dünya çapında 41 fabrikaya sahip Avrupa’nın lider ev aleti üreticisi olarak faaliyet gösteriyoruz. Ürünlerimizi 50 ülkede milyonlarca tüketiciye ulaştırıyoruz. Dünyada 12 marka ile yeni nesil ev aletleri üretiyoruz. Türkiye’de ise Bosch, Siemens, Gaggenau ve Profilo markalarımızla hizmet veriyoruz.
Türkiye aynı zamanda; Gelişen Pazarlar Bölgesi’nin yani, Hindistan, Afrika, Orta Doğu, Orta Asya, CIS ve Asya Pasifik'i içeren 130 ülkenin bölgesel sorumluluğunu yürütüyor ve 13 iştirakin, 11 fabrikanın merkez üssü olarak konumlandırılıyor. BSH Grubu’nun en büyük üretim tesislerinden birisi Tekirdağ, Çerkezköy'de bulunuyor. 550.000 metrekarelik alan üzerine kurulu Çerkezköy tesisimiz yaklaşık 7 milyon adet üretim kapasitesine sahip. Bünyesinde; soğutucu, pişirici, çamaşır ve bulaşık ürün gruplarını içeren 5 fabrika yer alıyor. Türkiye’nin ilk Ar-Ge merkezini bulunduran tesiste aynı zamanda yönetim ofisleri, lojistik merkezi, teknoloji ve inovasyon, satın alma, bilgi teknolojisi, muhasebe, insan kaynakları ve kalite gibi birçok önemli departman ve destek birimleri yer alıyor.
BSH Türkiye’nin rekabette güçlü yönleri neler?
Dünyaca ünlü markaları, üst sınıf ürünleri ve sıra dışı çözümleri ile evlerdeki yaşam kalitesini artırmak için 55 yıldır faaliyetlerini sürdüren BSH, Avrupa’nın lider beyaz eşya üreticisi konumunda. Dünya çapında da bu alanda başlıca firmalardan birisi olarak faaliyet gösteren BSH Türkiye’nin, Tekirdağ’da bulunan Çerkezköy fabrikası üretimlerinin yüzde 60’ını, 90’dan fazla ülkeye ihraç eden BSH Türkiye, Türkiye için de çok büyük bir değer yaratıyor.
Beyaz eşya sektörü rekabetin yoğun olduğu bir sektör olmasının yanında birçok yeni oyuncuyla da büyüyen bir sektör. Rekabetin bu denli yoğun olduğu bir sektörde ayakta kalabilmek için bizim en önem verdiğimiz konuların başında sürdürülebilirlik geliyor. BSH’yi sektörde öne çıkaran noktalardan birincisi sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutta değil aynı zamanda teknolojik ve insanların ihtiyaçlarına yönelik döngüde sağlaması. BSH’nin bir diğer rekabetçi yönü ise teknoloji ve inovasyona yaptığı yatırımlar. Bu yatırımlar BSH’nin tüm süreçlerine yönelik olarak gerçekleştiriliyor ve tüketicinin en iyi deneyimi yaşamasını sağlamaya odaklanıyor. Müşteriyi odağa alan BSH, her zaman tüketicinin beklentileri üzerine çalışıyor. Tasarım, dağıtım ve üretim gibi tüm süreçlerimizi tüketicilerimizin beklentileri doğrultusunda planlıyoruz. Bu üç ana faktör de BSH’yi sektörde ön plana çıkararak rakiplerinden ayırıyor.
YILLIK 45.000 ARAÇLIK SEVKİYAT
Yurt içi, ihracat ve ithalat taşımalarında en çok hangi modları kullanıyorsunuz?
Toplam 7 milyon adetlik üretim hacmimizin yüzde 60’ını ihracat, yüzde 40’ını yurt içi dağıtım olarak yönetiyoruz. İhracatta deniz ve demiryolu taşımacılığı oranımız yüzde 95 iken, yurt içine yüzde 100 kara taşımacılığıyla ulaşıyoruz. Toplam yıllık 45.000 araçlık ithalat, ihracat trafiğini Çerkezköy’den yönetiyoruz, lokal dağıtımda ise yıllık 20.000 araçlık bir trafik söz konusu. Yıllık lokal dağıtım tonajımız yaklaşık 145 bin ton.
Sürdürülebilir iş modelleri geliştirdiğiniz “Green Logistics” projesiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Asıl olarak mavi yaka çalışanlarımızın inisiyatifiyle hayata geçirdiğimiz “Green Logistics” projesi, 5 farklı alt projeden oluşan büyük kapsamlı bir çalışma. Green Logistics ile öncelikle ihracat yüklemelerinde optimizasyon modelimizi değiştirerek, karayolu yerine demiryolu sevkiyatına gittik. Böylece daha az seferle daha büyük oranda ürün gönderimi sağladık. Bu proje ile; ihracat araçlarının yükleme modellerindeki değişiklikler sayesinde karayoluyla yapılan sevkiyatta aynı volümü daha az sefer yaparak yılda yaklaşık 261 konteyner ve 10 tır olmak üzere toplamda 271 araçlık tasarruf; yurtiçi yüklemelerde ise dijitalleşen yükleme optimizasyonu sistemi sayesinde aynı volüm için daha az sefer yaparak yılda yaklaşık 650 araçlık tasarruf sağladık. Sonuç olarak yılda ortalama 1.800 tır sevkiyatı ve 30.000 konteyner taşımasını tren taşımacılığına geçirerek; yaklaşık 8.388 ton CO2 salımının engellenmesini hedefledik. TCDD iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz projemiz 1,5 milyon Euro’luk yatırımla dünya çapında da sürdürülebilirlik başarıları arasında gösteriliyor. Projemiz, bu sene 9’uncusu düzenlenen Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde de “Tedarik Zinciri Yönetimi” kategorisinde ödül kazandı.
BSH LOJİSTİK İLE BİRGÜNDE TESLİMAT
Lojistik alanda gündeminizde neler var?
BSH Lojistik olarak Türkiye’de yoğun bir bayi kanalıyla çalışıyoruz. En değer verdiğimiz konu, tüketiciye verdiğimiz sözü yerine getirebilmek. Zamanında teslimatın yanı sıra tüketicilerin beklentilerine en uygun şekilde kaliteli teslimat yapmak bizim önceliğimiz. Uçtan uca düşünerek tasarladığımız sürecin kalbine tüketiciyi koyarak, tüketicilerimizin yaşadığı yolculuğu farklılaştırmak adına teslimatlarımızın çoğunluğunu BSH Lojistik kanalı ile teslim etmek üzerine kurguladık. Buradaki en önemli amacımızsa tüketiciye bir günde teslimat sağlayabilmekti. Dağıtım stratejimizi, zamanında teslimatı gerçekleştirebilme, randevu seçebilme ve siparişini verdiği andan evine gelene kadarki sürecini izleyebilme opsiyonlarını sağlayabilmek üzerine kurduk. Şu ana kadar yüzde 80 oranında tamamladığımız projenin bir de dijitalizasyon kanalları bulunuyor. 2023’te dijitalizasyon anlamında geri kalan adımları tamamlayabilmek için hazırladığımız bir yol haritamız bulunuyor ve ekiplerimiz de bu konu üzerinde çalışıyor. Projemiz sayesinde Türkiye’nin dört bir yanındaki tüketicilerimiz hem online hem de bayi kanallarından ürün aldıklarında teslimat ve montaj randevusu oluşturabilme, bir günde teslimat ve ürünlerini izleyebilme gibi birçok avantaja sahip olacak.
2023 hedeflerimizi bizim için üç önemli başlık altında özetleyebilirim. Birincisi, bütün süreçlerimizi dijitalizasyon ile sürdürülebilir kılmak istiyoruz. İkincisi, tüketici odaklı süreç dizaynı ve uygulamasını sağlamayı amaçlıyoruz. Üçüncüsü de yine sürdürülebilirlikle bağlantılı olarak yeşil lojistiğe daha fazla yatırım yapmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar karbondioksit salımları başta olmak üzere bu konuda çok ciddi çalışmalarımız olmuştu. Ancak çalışmalarımızı birkaç adım ileri taşıyarak daha büyük bir yatırım ve proje ile taçlandırmak istiyoruz. Hedeflerimizi, Çerkezköy’ün stratejisi ile paralel bir şekilde hayata geçirerek lojistiği daha yeşil bir hâle dönüştürmek için çalışmalarımız hız kesmeden devam edecek.
Türk sanayici ve ihracatçısının lojistik alandaki kozunu güçlendirmek için özellikle hangi alanlarda adımların atılması gerekiyor?
Son zamanlarda yaşadığımız gelişmeler bizlere tekrar gösterdi ki, lojistiğe gerçek manada değer veren, altyapısı kuvvetli, tedarik zinciri ağını yüksek kabiliyetle yönetebilen şirketler, her zaman rakiplerine göre bir adım öne geçiyor. Ayrıca, pandemi dönemi lojistik sektöründe esneklik ve adaptasyon kavramlarının önemini ve gerekliliğini çok ciddi bir şekilde ortaya koydu. Esneklik ve adaptasyon ise ancak etkin bir dijitalleşme ile gerçekleştirilebileceğinden gelecekte dijitalleşmeye dayalı dinamik ve optimum çözümler üretebilen lojistik şirketlerinin tercih edileceğini söyleyebiliriz.
Öte yandan, Türkiye, lokasyon olarak Orta Doğu, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa arasında bir aktarma merkezi ve köprü oluşturmasından kaynaklanan avantajlı konumu ile birçok otorite tarafından lojistik üssü olarak tanımlanıyor. Türkiye’den en fazla 4-5 saatlik uçuş mesafesinde çok önemli nüfus ve ticaret hacmine sahip ülkelere ulaşılabilirken, kara, demir ve deniz yolları da Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlıyor. Bu nedenle de lojistik, Türk sanayici ve ihracatçısı için gerek yurt içi gerekse uluslararası pazarda rekabette öne geçebilmek için önemli bir koz. Ancak rekabette öne geçebilmek için coğrafi ve jeopolitik avantajların yanında, lojistikte sektörün daha yenilikçi olması, yeni iş modellerini benimsemesi, insan kaynaklarını eğiterek geleceği şekillendirecek yeni trendlere kendini uyarlaması ve yeni teknolojileri kullanarak maliyetleri düşürecek adımları atması da gerekiyor.
Daha geniş bir çerçeveden bakarsak teknolojik altyapı sahip yeni gümrük kapılarının açılması, mevcut gümrük kapılarının modernizasyon yatırımlarına devam edilmesi yanında karayolu yatırımının yanında diğer taşımacılık türlerini içeren altyapı yatırımlarının yapılması ve vergilendirmede yapılacak iyileşmelerin de lojistik anlamında sorunları büyük ölçüde gidereceğini söyleyebiliriz.
LOJİSTİK SEKTÖRÜ YENİDEN ELE ALINMALI
Sanayici ve ihracatçının lojistik süreçlerde yaşadığı ve çözüm bekleyen en temel sorunlar neler?
Lojistiği, satın alma faaliyeti ile başlayıp nakliye, depolama, paketleme ile devam eden, nihayetinde ise son kullanıcıya kadar ulaştırılan bütün bir üretim ve stok sistemi olarak tanımlayabiliriz. Bu sistemi döndüren çarkların birinde yaşanan sorun tüm süreci etkileyeceği için tüm paydaşların sorunlara bütünsel yaklaşması önemli.
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) ve Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma sonuçları, sektörün en temel sorununu 'stratejik plan eksikliği' olarak ortaya koyuyor. Bu da Türkiye’de lojistik sektörünün KOBİ ağırlıklı yapısından kaynaklanıyor. Diğer önemli sorunlar olarak ise, ‘fiyat odaklı rekabet’, 'kalifiye insan kaynağı’ ve 'mevzuat eksiklikleri olarak öne çıkıyor.
Bunların dışında, son dönemde tüm dünyada dengeleri alt üst eden pandemi süreci lojistik sektörünü de önemli ölçüde etkiledi. Örneğin, uluslararası lojistikte piyasada dolaşan konteyner sayısı belli iken, Çin’den ithalatın azalması sonrasında ülkemize konteyner gelmesinde sıkıntı yaşandı. Bunun sonucunda ihracatta ve ithalatta aksamalar yaşandı. Gönderi tarihleri ötelendi ve navlun fiyatları arttı. Bu da tüm sektörlerde maliyet fiyatlarına yansıdı. Yaşanan bu küresel kriz, lojistik sektörünün hem dünyada hem de Türkiye’de tüm süreçleriyle yeniden ele alınması gerektiğini ortaya çıkardı.