“Limanlar  lojistik zincirin bir ayağını oluşturuyor” diyen Abiad, kombine taşımacılığın önemini şu sözlerle vurguladı: “Sadece limancılığın gelişmesiyle başarıya ulaşamayız. Tek  başına bir el alkış yapamaz. Dolayısıyla bütün taşıma modları birbirine bağlı. Bunlardan biri daha zayıf kaldığında bütün beden zayıf kalır. Bunları birbirinden bağımsız düşünemezsiniz. Bu nedenle  lojistik zincirindeki her organ liman olsun, demiryolu olsun, kara nakliye olsun hepsi birbiri ile senkronize olursa o zaman limancılıkta daha hızlı gelişir. Lojistik daha çabuk gelişir. Her şey daha çabuk gelişir. İşte bu noktada kombine taşımacılığın önemi bir kez daha anlaşılıyor.  Bizim Belçika’daki gibi bir nehrimiz olmadığı için denizciliği iç bölgelere ancak demiryolu ve karayolu ile taşıyabiliriz. Devletin bu noktada altyapıya daha fazla önem vermesi gerekiyor. Altyapı olduğu takdirde özel sektör yatırım yapmaya hazır. Ama demiryolu altyapımız henüz yeteri kadar gelişmiş değil. Bunun daha fazla geliştirilmesi gerekiyor. Biz liman işletmecileri olarak da demiryollarının daha fazla geliştirilmesini istiyoruz. Çünkü limanımızda demiryolu bağlantılarımız var. İç Anadolu Bölgesi’nde bütün Türkiye ile asalında bağlanmak istiyoruz. Kayseri, Gaziantep Kahramanmaraş, Ankara ve Samsuna kadar. Bu ağı geliştirebilirsek o zaman limancılık da gelişir. Demiryolunu sınır ötesi bölgeler de ulaştırabilirsek o zaman ekonomik bir alternatif taşıma sistemi sunmuş oluruz.”

“Taşımacılığın ekonomik olması şart”

“Ticaretin iyi yürümesi için taşımacılığın ekonomik olması önemli” diyen Abiad “Bu noktada da çok farklı faktörler var. Yakıt mesela. Bizim ülkemizde kamyon ve TIR’larda kullanılan yakıtın ekonomik olduğu söylenemez. Dolayısıyla ticaretin maliyeti artıyor. Biz özel sektör olarak buna alternatif çözümler üretmeye çalışıyoruz. Ama aynı zamanda bu konularda devletin desteği de çok önemli. Mersin Limanı özelleştirilmesine rağmen tek başına özel sektör başarılı olamaz. Devletle ve devlet kurumları ile birlikte hareket edilmesi gerekiyor. Gümrük Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı, ticaret kurumları hepsi birlikte hareket etmeli. O zaman daha fazla başarılı olabiliriz ve amacımıza daha rahat ulaşırız. Böylece lojistik sektörü de limancılık da gelişir ve Avrupa ile rekabet edebilir hale geliriz. Ulaştırma Şurası’nda alınan kararlar iyi niyetin bir göstergesi. Hedef koymadan bir yerlere gelemiyorsunuz. Burada alınan kararlar hayal değil bence. Elimizde bununlar için yeterli teknoloji var. Sadece niyet önemli. Kişisel çıkarlardan önce toplumun çıkarları ön planda tutulursa hedeflere mutlaka ulaşılır. Ticaretin gelişmesine yönelik toplumsal hedefler konulur ve finansal destek de sağlanırsa hiçbir şey hayal olmaz. Türkiye’nin büyümesi yüzde 6-7’lerde. Önümüzdeki beş yıl için öngörüler bu şekilde. Ekonomik krizle de iyi başa çıktık. Dolayısıyla bu bizim belki de doğru yolda olduğumuzun bir göstergesi” diye konuştu.

“Amacımız Mersin’i lojistik üs yapmak”

Mersin Limanı’nda  her zaman yeni yatırımlar yapmaya devam edeceklerini söyleyen Abiad,  “Biz  Mersin Limanı’nın stratejik konumunun farkındayız. Geniş bir hinterlandı var. Bizim elleçleme kapasitemizin en az yüzde 15’i transit. Yükler, karayoluyla veya denizyoluyla komşu ülkelere  devam ediyor. Özellikle Irak’a yoğun bir trafik söz konusu. Çünkü Irak yeniden yapılanıyor. Dolayısıyla Avrupa’dan ve Amerika’dan buraya mallar geliyor ve transit olarak limanımız üzerinden geçiyor. Bu nedenle amacımız Mersin’i bir lojistik üs yapmak. Ticaret odaları da bunun üzerinde çalışıyorlar. Mersin’de bir lojistik köy planı var. Bu da gerçekleştiği zaman Mersin daha önemli bir konuma gelecek. Bunun çok yakın bir zamanda olmasını temenni ediyorum. Çünkü Mersin’de her türlü altyapı var. Antrepoculuk, gümrük hizmetleri, nakliyecilik gibi. MSC, Maersk gibi en önemli hatların temsilcilerinin ofisleri de Mersin’de.  Mersin Limanı’nın derinliği de bir çok geminin gelmesine müsait. 300-400 metre uzunluğuna kadar olan gemileri alabiliyoruz. Hedefimiz tabi ki daha büyük gemileri alabilmek” şeklinde konuştu.

(Perşembe rotası)