Eski başkan Nuhoğlu; UND'yi topa tuttu
Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND) önceki başkanlarından Ömer Çetin Nuhoğlu, UND’yi topa tuttu.
UND’nin iki yıldır çok kötü yönetildiğini ifade eden Nuhoğlu, 12 saat sürdüğünü söylediği çalışmasının bir saatlik bölümünü TIRSAN’ın Mengerler Milas bayisinin açılışı için gidilen otobüste basın mensuplarıyla paylaştı.
Nuhoğlu, şunları aktardı:
“Cuma günü UND’nin yönetim kurulu vardı. İki arkadaşımızın UND, U.N Ro-Ro adına açtığı davayı geri çekecek mi, çekmeyecek mi diye bir soruları oluştu. Cuma günkü toplantıda yönetim kurulu bu davayı oy birliğiyle geri çekme kararı aldı. Asıl konu bundan sonra başlıyor. UND yönetim kurulu bu davayı niye geri çekti? Beni rahatsız eden buydu. Çünkü, sektörü ilgilendiren ve insanları töhmet altında bırakacak kararlar, hele böyle akçeli işlerle ilgili kararlar alınırken, daha önceki yöntemlerin farklı olduğunu hatırladım. Karar süreçlerinde bunların hiçbiri hayata geçmemiş ve şöyle bir hava oluşmuş. Eskiden mahallenin zengini topu alıp, takımı kurardı. Kızınca da, ‘bak topu alıp gidiyorum’ deyince, herkes o ne derse onu yapardı. O gün de böyle olmuş. Engin Başkan, ‘ben istifa ediyorum’ demiş. Öbür yönetim kurulu üyesi ‘sen istifa ediyorsan ben de ediyorum’ demiş. Bir diğeri onu takip etmiş. ‘Getirin kararı geri alıyoruz’ demişler. Ve böylece karar geri alınmış.
Başkan olmak, haksız rekabet de getirebilir
Çalışma grupları, icra kurulu ne işe yarar? Niye icra kurulu diye bir birimi oluşturduk? Bütün sivil toplum örgütlerinde kurumsal yapıyı sürdürebilmek için profesyonellerin yetkinliği ve yetkilerinin artırılması gerekir. Gerçek anlamda yönetim kurulu başkanı olabilir ama gerçek anlamda meslek örgütlerini temsil edecek bir icra kurulu başkanı lazımdır. Hemen arkasından da ‘iki dönemden fazla başkanlık yapılamaz’ dedik. Burada da amacımız yeni yüzlerin yönetimde yer almasını sağlamaktı. Ama bu kültürü sürdürebilmek için de işin sahiplerinin orada kalması lazımdı. Üye ilişkileri ve kamu ile ilişkileri götürebilecek sağlam bir yapı olması lazımdı. Çünkü, meslek örgütleri çok netamelidir. Hepimiz uluslar arası nakliyeciyiz. Sonra aramızdan biri çıkıp başkan oluyor. Aynı sektördesin, rakipsin ve sen onu yönetiyorsun. Doğal olarak rakibine karşı avantajlı konuma geçersin. Hem rakip, hem de başkan olunca, haksız rekabetlere sebep olabilirsin. Bizim oluşturmaya çalıştığımız temel kültür, bu tip oluşumları engellemek üzerine kurulmuştu. Biz iki dönemi getirirken, başkan yardımcılıklarının sonraki döneme aday olarak hazırlanmasını sağlayacak bir kurgu yarattık. Etik olarak bunun böyle olması gerekiyordu. Bunun da gayesi, sektör ün birbirinden kopmamasını sağlamaya yönelik bir çalışmaydı.
10 Yıl önceki despot yönetim yeniden canlandı
2011’de yaşanan tsunami, UND’nin hem ekonomik, kültürel ve imaj olarak kötü etkilenmesi sonucunu getirdi. Ama, hepsinden ötesi, kalıplarını da sildi süpürdü. Problemler, 10 yıl önceki UND’yi yeniden geri getirdi. Başkan kraldır. Başkan asar keser, başkan sorgulanmaz, konuşulmaz. Hepsinden önemlisi de ‘Bak olmazsa topumu alır giderim’ anlayışı yerleşti. Bu meslek, çok önemlidir. Yalnız kendisiyle ilgili değil, Türkiye’nin ekonomik performansıyla da direkt ilişkilidir. Bu sektörün kuvveti avantaj da getirir. Yönetim erki, yıllardır ulaştırmayı bir devlet politikası halinde götürmüştür.
2011 tsunamisi bütün sistemi yok etti
Biz ‘bir başkan iki dönem seçilebilir’ dedik. İkinci olarak icra kurulu, sektörün kurumsal yapısının sürdürülmesi için en önemli oyuncudur. İcra kurulu başkanı icra kurulu ile beraber çalışır. İcra kurulu, çalışma gruplarındaki bölge temsilcileriyle beraber bilgileri toplar. Karar süreçleri 72 sayfalık metinde yer almaktadır. Ve bu 72 sayfalık model, yönetim ve davranış süreç kitapçığı 2004 yılında EFQM Kalite Büyük Ödülü’nü almıştır. O gün yarıştığımız diğer dernek de, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’ydi. Yani UND’nin nereden nereye geldiği unutuldu. O nedenle bunu 12 saat anlatacağım. Bu konuştuklarım sadece giriş. Öyle bir yapı kuruldu ki, sonsuza kadar gidecekti. Fakat, 2011 tsunamisi herşeyi alıp götürdüğü gibi bu sistemi de yok etti.
Engin başkan ve yönetimi töhmet altında
UND yönetiminde çok önemli bir değişikliğe daha imza atarak, yüksek istişare kurulunu oluşturduk. Atanan veya başkasının hatırı için gelinen bir yer değildir yüksek istişare kurulu. Nasıl yönetim kurulu üyeleri seçimle gelirse, bunlar da genel kurulda seçilir. Tüzükte aynen yazar: ‘Yüksek İstişare Kurulu, her 3 ayda bir yönetim kurulu ile toplantı yapar.’ Stratejik planda olmayan, ani durumlarda yüksek istişare ile yan yana gelinir. Yüksek istişare kurulunun 14’ü genel kurul tarafından, 5’ini de başkan yönetim kuruluna önerir. İstişare kurulunun başkanı etik olarak da, teamül olarak da, önceki başkan olur. Bunun nedeni de, kimsenin töhmet altında kalmasın diyedir. Belki de haklı bir karar aldı bilemiyoruz ama şu an Türkiye’deki nakliyecilere sorun, Engin Başkan ve yönetiminin töhmet altında olduğunu söyleyeceklerdir. Acaba, sektörün geleceğini U.N Ro-Ro’ya peşkeş mi çekmiştir? Bu karar alınırken, bütün detaylarıyla yönetim kurulunda konuşulmuş mudur?
İki yıllık başkanlık sistemi kaldırılabilir
Geçmişe bakıyorum: UND Gürbulak’ın ihalesini yapacağız. Bir ihale komisyonu kurduk. İhale komisyonu başkanı benden önceki yönetimin mali müşaviriydi. Rahmetli Saffet Bey’in mali işler sorumlusu ihale komisyonu başkanlığı yaptı. Ve bütün ihale video ile kayda alındı. Ben o gün çıkıp, ‘Bu fiyat budur, pazarlığımı ettim, en hayırlısı budur’ deseydim bana kim ne diyecekti? Ama ben bir sistemi oturtmaya çalıştım. Bunlar temel kurallardır. Herhangi birini oynatır ya da görmemezden gelirseniz zan altında kalırsınız. Hepsinden öte de, olayları kişiselleştirirseniz gidişin ne olacağı bilinmez. Şu gidişin sonu bir genel kurulda ‘iki yıllık başkanlık sistemini kaldıralım’a kadar gider. Çünkü, bilgiler takip edilmekten çıktı. İcra Kurulu Başkanı ayrıldı. 10 yıldır UND’de çalışan bilgi birikimiyle büyük yararlar sağlayan Nejat Bey ayrıldı. Ne yaptı da çıkardınız? Çetin Nuhoğlu ve eski yönetimden kalan her şeyi yok edip, yeniden oluşturma gayreti var.
Türkiye’yi dolaşıp anlatacağım
Ben bunları tüm nakliyecilere anlatmakta kararlıyım. Bütün Anadolu’yu, İstanbul’u dolaşacağım. Zaten insanlar zor durumda. Bir de dernekten ümitlerini kestikleri için hiç ilgilenmiyorlar. Onlara tekrar bu meslek örgütü önemlidir. Çözüm istiyorlarsa katılmalarını ve sahiplenmeleri gerektiğini anlatacağım. Bugün şikayet ediyorsak, katılmadığımız ve kararlarda olmadığımız içindir. Bunu bir boşluk olarak görürseniz o zaman da birileri o boşluğu doldurur. Ortak akıl tabiri niye çıkmıştır? Gerçek anlamda bu sektör ya kendini kaybedecek, ya da tüm emeklere yazık olacak.
Kavimlerde bile bu kadar kötü yöneticilik olmaz
Yüksek İstişare Kurulu Başkanı eski başkandır. Eski başkan yardımcıları var. Bir zamanlar çok önemli bürokratlar da bu grubun içinde vardı. Şimdi soruyorum: Bu kararları alırken bir kez yüksek istişare kuruluna danıştınız mı? Yüksek istişare kurulu her üç ayda bir toplanır, toplanıldı mı? Ben son seçimden sonra hemen istifa ettim. UND üyesi bile değildim. Çünkü, kişiye özel bir yapı oluşmasın gayretindeydim. Biz UND Deniz zamanında tek tek hesap verdik. Siz bugün bir karar alıyorsunuz. Ama doğru yalnız sizin aklınızla doğru oluyorsa, birileri de bunu onaylıyorsa problem çıkar. Önümüzdeki dönem seçim var. Bunu hangi seviyede sektörle paylaşacaksın? Hangi aşamada şunları şunları başardım. Önümüzdeki iki yıl için de bu projelerim var nasıl diyeceksin? Yoksa yönetim kurulunda yaptığın gibi kötüleyerek, yalan söyleyerek ve bu yalanları sürekli birkaç kişinin üzerinde oluşturarak sürdüreceksin. Kavimlerde bile bu kadar kötü yöneticilik olamaz.
Engin bey’i ben önermedim
Ben başkan adayı olur muyum? Olmam, hiç kimseyi de önermem. Çünkü, kimi önerirsem, kendini zan altında hissedecek.
Nuhoğlu, ‘Engin Bey’i siz önermediniz mi’ sorusunu da şöyle yanıtladı: “Hayır ben önermedim. UND Deniz sorunu ortaya çıktıktan sonra, arkadaşlar benim toparlamamı istediler. ‘Olmaz, çünkü bu sektörü bir kişiye odaklamak anlamına gelir. Ama bir önerim var’ dedim. RODER o tarihlerde kapanmıştı. Türkiye’nin en büyük 10 firmasını seçmelerini söyledim, bu sayı 14’e çıktı. Ben onlarla iki defa yemek yedim. Tek tek anlattım. Sonuç olarak, bu 14 kişiye aralarında bir başkan seçmelerini söyledim. Çünkü, bu firmaların yüzde 50’nin üzerinde bir Ro-Ro payı vardı. Yapılan çalışmaların sonucunda Ro-Ro işine girip girmeme kararını sizler vereceksiniz’ diye konuştum. Ama ‘seçimde hiçbir arkadaş size karşı cephe almasın diye divan başkanı olacağım’ dedim. Çünkü, belki birileri yanlış anlar, fırsat görebilirdi. Bir arkadaşımız Hakan Keleş’i önerdi. Garip Bey de, ‘Engin olabilir’ dedi. ‘Hem üniversiteyle ilgileniyor. Hem de daha sosyaldir’ deyince, arkadaşlar oybirliğiyle ‘Engin olsun’ dediler. Ben ne isim önerdim ne yön verdim, ne de bu konuda konuştum. Onların onay verdiğine benim karşı çıkmam söz konusu olamazdı.”
Borcun 6 milyon euro’sunu ben ve und gürbulak ödedi
Ne UND’nin ne de UND Gürbulak’ın hiçbir borçta kefaleti ve imzası yoktur. Hepsi bu aşamaya gelmeden önce halledilmiştir. Toplam 8 milyon 750 bin Euro borç vardı. Bunun 6 milyon Euro’su UND Gürbulak ve benim tarafımdan şahsen ödendi. Tertemiz bir UND Deniz önlerine koydum. Bakiye 2 milyon 750 bin Euro kaldı. Bu olay 2010 yılı sonu 2011 yılı başıdır. Seçimden önceki 1.5 aylık sürede bunu gerçekleştirdim. UND’ye haciz geldi. Haczi hemen kaldırttım. Aldıklarını bir telefonumla geri getirdiler. 2 milyon 750 de tamamen UND Deniz’in borcudur. Ne UND’nin ne de UND Gürbulak’ın bu borçta bir kefaleti vardır. UND Deniz’in üzerine geleceklerdi. İflas erteleme aldım. ‘Bu şirket batırıldı, ayağa kalkacak arkasında güçlü bir yapı var. Bize süre verin, bu süre içinde borcu ödeyeceğiz’ dedik. Hemen 5 yıllık iflas erteleme verdiler. Yani 2 milyon 750 bin Euro’luk borç için hiç kimse kapıyı çalamazdı. Çünkü ortada iyi bir çalışma vardı. İşin aslı da burada. O gün bunları o 14 kişiye anlattık ve hiçbir borç gelmeyeceğinin garantisini verdik. UND’nin bütçesi onaylanırken de tek tek anlattım. ‘Yaklaşık 530 bin TL açık var. Bu açığı da şu kadar tasarrufla kapatırsınız. Siz buraya geldiğiniz için para vermek zorunda değilsiniz’ dedim. Birkaç arkadaş çıktı. Bu bizim namus borcumuzdur, gerekirse para da veririz dediler. Hayır dedim hiç kimsenin para vermesi gerekmiyor. Çünkü, şu anda UND böyle bir yükün altından kalkamayacak değildir.
Haksız rekabetle bir şirketin batırılması türkiye’de ilk
Seçim öncesi UND Deniz’in Rekabet Kurulu’na başvurduğunu söyledim. Ben biraz rekabet hukukunu biliyorsam, kurul muhakkak soruşturmaya karar verecekti. Soruşturma kararı da alınırsa, cezaların karşılığında da UND Deniz’in zararının 3 katına kadar tazmininin yolu açılmış olacaktı. O yüzden herkese rahat olmalarını söyledim. Bütün hesaplarını çıkarıp, detaylarıyla aktardım. Martın 15’inde Rekabet Kurulu’nun soruşturmayı açma kararı verdiği haberi geldi. Türkiye tarihinde haksız rekabete uğrayarak bir şirketin batırılması ilk kez yaşanmıştır. Diğer şirketler açtıkları davalarda sadece kar kaybından dolayı tazminat kazanmışlardır. Ama ilk kez bir şirket haksız rekabet sonucu batırılmıştır.
Engin bey U.N RO-RO'nun avukatı gibi davranıyor
Kimseye sormadan bir anlaşma imzalanıyor. Antalya’da eski UND Deniz başkanını azletme çabalarını unutmadık. Çıkıp ta, tam Rekabet Kurulu kararları arifesinde basına beyanat vermesine ne dersiniz? ‘U.N Ro-Ro tekel değildir alternatifi vardır’ dedi. Bu sözleri Rekabet Kurulu’nda karşımıza çıktı: ‘UND Başkanı, tekel değildir, isteyen karadan isteyen denizden gider buna ne diyeceksiniz’ diye sordular. Yani onun avukatı söylemiyor bunu.
Bu arada basın mensupları önceki başkan Tamer Dinçşahin’in durumu ile ilgili bir soru sorunca Çetin Nuhoğlu’nun yanıtı şöyle oldu: “Tamer garip. Çok üzülüyorum Tamer’e. 2001 yılındaki servetiyle bugün geldiği duruma bakın. Şu anda her şeyini sattı. Hala bir sürü borcu var. UND Deniz’in ödemediği senetler var hala bunlar konuşulur. Bunlar çok ucuz politikalar, adam zaten battı.”
Yüzde 99 davayı çekse de yüzde 1 sürdürüyor
UND Deniz’in yüzde birinin nakliyecilere, yüzde 99’unun da UND’ye ait olduğunu anımsatan bir gazeteci arkadaşımız, ‘yüzde 99 davayı çekti, peki yüzde 1 sürdürmek isterse ne olacak?’ Diye sordu. Nuhoğlu, bunun üzerine de şu açıklamayı yaptı: “Onlar davayı sürdürüyor. Asıl film de o zaman başlayacak zaten. Onlar manevi tazminat davası açacak ve kazanacaklar. Ama, UND dava açmadığı, geri çektiği için hiçbir şey almamış olacak. UND, davayı açmak zorunda. Çünkü, burada mağdur olan üyeler var. O üyeler de dava açabilir. Birçok nakliyecinin dava açma hakkını UND dava açarak göstermeli.
U.N RO-RO Bir taşla üç kuş vurmuştur
Sorulması gereken sorular ve alınması gereken cevaplar vardır: 2 milyon 750 milyon Euro borç, 5 yıl iflas erteleme olmasına karşın ödendiyse niye ödenmiştir? İkincisi o borcun 1.5 milyon Euro’su iki gemiyeydi. O gemileri senden sonra kim aldı: U.N Ro-Ro. Peki borcun 500 bin Euro’luk bir kısmı da Toulon Limanı’naydı. O limanın parasını da kim ödedi? Toulon limanını şu an kim kullanıyor: U.N Ro-Ro. Bu borcu ödemek zorunda değilsin. Peki niçin ödendi? Onu ödeyen kudret U.N Ro-Ro ise; iki gemiyi kiraladıysa, Marsilya limanında problemi olduğu için Toulon limanına gittiyse bir taşla üç kuş vurmuş demektir. Hem sektörü bağladı, hem işine gelen borcu ödetti, hem de hisseyi kurtardı.
İkinci bir derneğin oluşmasına izin vermem
Sonuçta hiçbir bilgi gizli kalmaz. Kişisel olarak kendi şirketini yönetirken gizli işler yapabilirsin. Nereden bakarsanız bakın derneğin mal varlığı 25 milyon Euro’dur. Yani onun her üyesi en az 25 bin Euro’luk mala sahiptir. Siz böyle bir yapıyı tehdit ve şantajla sürdüremezsiniz.
Ben bu sektörü iyi tanırım. 77 yılında sektörü kurduğumuzda 85-90 nakliyeci vardı. Bu sektör bir yere geldiyse o dönemi aşarak gelmiştir. Üyelere karşı sorumlulukları bilirim. Nasıl suiistimal edilebilir onları da bilirim. Genel kurulda da ikinci bir derneğin oluşmasına asla izin vermem. Ben bunları tek tek nakliyecilere anlatacağım.
(lojiport)