Otomotiv yan sanayinin önceliği intermodal
05/02/2016 - 15:51:00
Otomotiv sektörünün ihracat hedeflerine ulaşmasının lojistiğin doğru ve verimli bir şekilde planlanması ve yönetilmesiyle mümkün olduğunu vurgulayan TAYSAD Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu,“Sanayimizin %95’inin yer aldığı Doğu ve Güney Marmara’da intermodal taşımalar için lojistik altyapısı yetersiz. İhracat açısından limanların çevresindeki kara ve demiryolu ağının zenginleştirilmesi ve özel oto-port limanların desteklenmesi öncelikler arasında olmalıdır” diyor.
Otomotiv endüstrisinde çarklar büyüme için dönerken, yedek parça sektörü de bu hızlı dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyor. Otomotiv sektörünün gerçekleştirdiği ihracatla yarattığı katma değer ve en önemlisi sağladığı istihdamla Türkiye ekonomisi içinde önemli bir paya sahip olduğunun altını çizen Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, “Otomotiv endüstrisi, global anlamda dünya ekonomisinin en dinamik ve birçok sektöre yön veren önemli bir lokomotifidir. Bu nedenle otomotiv sektörümüzdeki üretim artışı çarpan etkisi ile diğer sektörlere büyük ölçüde talep yaratmakta ve ülkemize yüksek katma değeri sağlayan sektörlerden biri olmaktadır. Yine katma değer, sağladığı istihdam, ürettiği teknoloji açısından birçok sektörün de gelişimine öncülük etmektedir” diyor. Dudaroğlu, Avrupalı OEM’lerle çalışma tecrübesi, gelişmiş enerji ve iletişim altyapısı, iyi eğitimli ve motivasyonu yüksek kaliteli işgücü, esnek üretim kabiliyeti, yalın üretim ve toplam kalite yönetimi uygulamalarındaki yüksek kalitesi, uluslararası kalite sistemlerine ve teknik mevzuatlara uyumu, güçlü yabancı ortaklarıyla tam entegrasyonu, Ar-Ge çalışmaları, tasarım potansiyeli ve ihracat deneyimlerinin Türk otomotiv tedarik sanayinin gücünü gösterdiğini söylüyor.
İNTERMODAL TAŞIMALAR İÇİN ALTYAPI YETERSİZ
Türk otomotiv tedarik sanayinin yeni pazarlarda yeni müşterilerle büyüme çabasını sürdürdüğünü belirten Dr. Mehmet Dudaroğlu, “Türkiye’nin coğrafi konumu gereği önceliğimiz, yakın pazarlardan başlayıp daha uzak pazarlara doğru yönelmektir. Tedarik sanayimiz AB pazarına ilave olarak, özellikle Rusya, İran, Afrika, Amerika, Çin ve Hindistan gibi bölgelerde faaliyetlerini artırma çabası içindedir. Ancak benzer faaliyetler tüm diğer ülkeler için de söz konusudur” diyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektöründe de, özellikle ihracat hedeflerine ulaşılabilmesinin lojistik altyapısının, doğru ve verimli bir şekilde planlanması ve yönetilmesi ile mümkün olabileceğinin altını çizen Dudaroğlu, şunları ekliyor: “Bu bağlamda lojistik ve ulaşım politikalarının yeniden belirlenmesi ve küresel ihtiyaçları karşılayacak iyi bir ulaşım politikası geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de ihraç edilen araçların %94’ü denizyolu, %2’si demiryolu ve %4’ü ise karayolu ile taşınmaktadır. Lojistik planlaması ve maliyeti, otomotiv sanayinin karşı karşıya bulunduğu önemli bir sorundur. Lojistik maliyetlerin azaltılmasının yolu ise; tedarik, üretim, nihai müşteri teslimlerine kadar tüm süreçteki beklemelerin en aza indirilmesi, sistemin kolaylaştırılması, taşıma modları arasındaki değişimlerin operasyon süresi ve işlem maliyetlerinin azaltılmasından geçmektedir. Sanayimizin %95’inin yer aldığı Doğu ve Güney Marmara’da intermodal lojistik altyapısı yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla, lojistik altyapının iyileştirilmesi, ihracat açısından limanların çevresindeki kara ve demiryolu ağının zenginleştirilmesi ve özel oto-port limanların desteklenmesi öncelikler arasında olmalıdır.”
TEDARİK ZİNCİRİNİN
EN BAŞINDA KONUMLANMALIYIZ
Türkiye’de üretilen dünya araçlarında bir bölümü ortak tasarım, bir bölümü doğrudan “designer” tasarımcı olarak yer alan tedarik sanayi firmalarının, OEM’lerin küresel üretimleri için de "tasarım partneri" olabilecek şansa sahip olduklarını vurgulayan Dudaroğlu, sektörün uzun yıllara dayanan deneyimi ve bilgi birikimiyle, know-how oluşturma konusunda da önemli bir aşamaya geldiğinin altını çiziyor. Türk otomotiv sanayinin bir marka haline gelmeyi başardığını belirten Dudaroğlu, ancak diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Elbette ki rakiplerimiz de kendini geliştirdi. Türkiye maalesef pek çok açıdan bakıldığında özellikle rekabetçilik ve yatırım çekiciliği konusundaki avantajını yitirmeye başladı. Artık sadece üretimle rekabet edebilmek mümkün değil, bu sebeple yeni atılımlar yapmak zorundayız. Günümüzde gelinen durumda sadece üretimle yol almak mümkün değildir. Üretimin yanında ürettiğimiz ürünleri de kendimiz tasarlayabilmeliyiz. Yani tedarik zincirinin en başında konumlanmamız gerekiyor. Zincirin ne kadar sonunda yer alırsak, katma değerimiz de o kadar azalacaktır. Biz her ortamda, sadece üretim yapmanın yeterli olmadığını dile getirmeye devam ediyoruz. Rekabetçiliğimizi artırmamız, yeni pazarlara yönelerek dışa açılmamız ve mutlaka Ar-Ge ve inovasyon konularındaki yetkinliklerimizi artırmamız gerekiyor. Son yıllarda atılan adımlar ile Ar-Ge Merkezlerinde önemli gelişmeler yaşandı. Şu an itibariyle Türkiye’deki toplam 182 Ar-Ge Merkezi’nin 51’i TAYSAD üyelerinden oluşuyor. Bu merkezlerimizin, yetkinliklerinin artırılmasıyla birlikte, bir süre sonra, dışarıya hizmet satar hale dönüşmeyi arzu ediyoruz. Amacımız, üniversite sanayi işbirliğiyle topyekün Ar-Ge seferberliği başlatmak ve yapılan başarılı çalışmaları ihraç etmektir.”
Türkiye’nin otomotivde yetkin oyuncuların da desteğiyle “lider” ülkelerden biri olma potansiyeline sahip olduğunu belirten Dudaroğlu, bu potansiyelin yüksek katma değerli teknolojik ürünler üretmeye yönlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Dudaroğlu, “Motor ve motor parçaları, güç aktarma organları, elektrik-elektronik parçalar, gömülü yazılım ve aktif-pasif güvenlik parçaları gibi ürün gruplarında yetkinliğimizi geliştirmeliyiz. Otomotiv sektörümüz gücünü iç pazarından almaktadır. Sektörün büyümesine devam edebilmesi için küresel pazarlardan alınan payın artırılması ile birlikte iç pazarımızın da potansiyelinin daha iyi kullanılabilmesi gerekmektedir. Pazarın talep yapısını olumsuz yönde etkileyen istikrarsız vergi değişiklikleri sektör için talebi daraltan olumsuz bir gelişmedir. İç pazardaki büyümeden ithalat yerine yerli üretimin faydalanabilmesini sağlamak için yerli araç kullanımının desteklendiği bir hükümet ve yerel yönetim politikasının uygulanması gerekmektedir. Baskı altında tutulan bir iç pazara, yeni yabancı yatırımların gelmesini bekleyemeyiz” diyor.
24 ÜLKEDE 50’DEN FAZLA YATIRIM
TAYSAD olarak temsil ettikleri 345 tedarik sanayi firması ile birlikte, yaklaşık 22 milyar dolar ciro, 8 milyar dolar doğrudan ihracat ve 140 binin üzerinde istihdam ile ülke ekonomisine değer kattıklarının altını çizen Dr. Mehmet Dudaroğlu, şunları aktarıyor: “Dernek olarak faaliyetlerimizi ‘Güçlü Sanayi Güçlü Marka’ sloganımız altında belirlenen hedefler doğrultusunda planlıyoruz. Bu kapsamda, sektörümüzün marka değerini artırmaya yönelik çalışmalara odaklanıyoruz. Bunun için öncelikle hükümetimiz ile Otomotiv Sanayi Strateji Belgesi, 2023 İhracat Vizyonu, Yatırım Teşvikleri ve Ar-Ge Destekleri kapsamında ortak oluşturduğumuz çalışma grupları ile iyileştirme önerilerimizi, sanayimizin gelişimi için yapılması gerekenleri düzenli olarak hükümet temsilcilerimiz ile paylaşıyoruz. Otomotiv sanayimizin devlet nezdinde temsilinin yanı sıra, üyelerimiz, yurtiçi ve yurtdışındaki ana sanayi firmalarımız ve değer zincirindeki tüm paydaşlarımız ile ilişkilerimizi güçlendirmeye yönelik çalışmalarımız oluyor. Derneğimizin bu alandaki en önemli çalışmaları arasında tedarik sanayi firmaları için organize ettiğimiz eğitim programlarını, ulusal ve uluslararası konferanslarımızı, kıyaslama projemizi, ortak satınalma faaliyetlerimizi, fuar organizasyonlarımızı, yurtiçi ve yurtdışı OEM firmaları ile ortak düzenlediğimiz tedarikçi günleri gibi etkinliklerimizi sayabiliriz. Öte yandan son yıllarda özellikle uluslararası rekabetçiliğin geliştirilmesi kapsamında Ekonomi Bakanlığımızın desteği ile hayata geçirdiğimiz ve örnek teşkil edecek projeler yürütüyoruz. Bu projelerimizde üyelerimizin orta ve uzun vadeli hedeflerini belirleyip, performans yönetim sistemlerini kurgulamalarını sağlayarak, işletme performanslarını artıracak ve ihraç pazarlarını geliştirecek çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Ülkemizde son yıllarda yerli otomobil üretimi konuşulurken, tedarik sanayi firmalarımız dünya çapındaki başarılı yatırımlarını da aralıksız sürdürmektedir. Birçoğu TAYSAD üyesi olan Türk tedarikçileri tarafından ABD, Meksika, Brezilya, Almanya, Fransa, İspanya, İngiltere, İtalya, Romanya, Slovakya, Macaristan, Bulgaristan, Hindistan, Rusya, Ukrayna, Tataristan, Çin ve Güney Kore’de kurulan üretim tesislerinin sayısı süratle artmaktadır. Bugün itibariyle 22 üyemizin 24 ülkede 50’den fazla yatırımı bulunmaktadır. Öte yandan üyelerimiz, Alman ve Çinli otomotiv tedarik firmalarını da satın alarak gücünü pekiştirmektedir.”