Kadınlara yönelik önyargılar kalktığında şartlar eşitlenecektir
Ülkemizdeki çok az sayıdaki kadın yöneticiden birisiniz. Öncelikle eğitim hayatınızdan bahsedebilir misiniz? Hangi okullarda okudunuz? Nasıl bir öğrenciydiniz?
Ortaöğretim ve lise hayatım İzmir’de geçti. İstanbul Üniversitesi Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mühendislik kız öğrenciler tarafından çok fazla tercih edilmeyen bir meslektir, hele ki benim okuduğum bölümde bu tercih çok daha azdı. Her ne kadar son yıllarda denizcilikte kadınların da aktif olarak rol aldığını görüyorsak da maalesef asırlardır denizcilik mesleği erkek işi olarak görülmüştür.
Üniversiteden mezun olduğunuz bölüm, isteyerek tercih ettiğiniz bir bölüm müydü? Neden bu alanda eğitim almak istediniz?
Mezun olduğum bölüm denizcilik sektöründe armatör, acente, forwarderlık, brokerlik, tersane, liman işletmeciliği gibi birçok alanda çalışmak üzere işletme mühendisliği eğitimi vermektedir. Sektörde genel olarak bizden önce yaptığımız işi deniz hayatını bırakmış kaptanlar yapmaktaydı. En hızlı büyüyen sektörlerden birisi olan lojistikte eğitimli personele ihtiyaç duyulmaktaydı. Sektörde bu konuda eğitim veren ilk üniversite ve bölüm olduğu için, okuduğum bölümü mezun olduktan sonra iş olanağının yüksek olması sebebiyle tercih etmiştim. Yıllar geçtikçe ne kadar doğru bir tercih yaptığımı da anladım. Şu anda üniversitelerin birçoğunda DUİM ve Lojistik bölümleri açıldı ve sektörde eğitimli personel oranı gün geçtikçe artıyor.
Lojistik sektörünü neden seçtiniz? Bu sektörde kadın olarak yer almanın avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Eğitimini gördüğü alanda çalışan nadir insanlardan birisi olduğum için kendimi şanslı görüyorum. Her ne kadar denizcilik kökenli olsam da yıllar içerisinde lojistiğin her alanında kendimi geliştirebilme imkânım oldu. Lojistik erkek egemen bir sektör olsa da kadınların iletişim, problem çözme ve stres yönetimi gibi yetkinliklerinin yüksekliğinden dolayı lojistik sektöründe çok başarılı olduklarını düşünüyorum. Erkek egemenliğine rağmen başarılı olduğunuz zaman cinsiyetçi yaklaşımlardan uzaklaşıyorsunuz.
EN BÜYÜK ÖNYARGI KADINLARIN KENDİSİNDE
Bir kadın olarak kariyer basamaklarını tırmanırken ne gibi engeller yaşadınız? Lojistik sektöründe başarıyı yakalamak için kadın meslektaşlarınıza neler önerirsiniz?
Kariyer basamaklarında ilerlerken öncelikle toplumsal önyargılarla savaşmak zorunda kalıyorsunuz. Ataerkil toplum bakışında büyük bir şartlanma ile kadınlar yönetici olarak en baştan düşünülmüyor. ‘Evliliği ya da anneliği çok çalışmasına ya da seyahat etmesine engel olabilir” önyargısı kariyer basamaklarında ilerlemenize engel oluyor. Bu şartlar altında kendini ispat için daha fazla çalışmak ve kendini daha fazla geliştirmek durumunda kalıyorsunuz. Ama en büyük önyargı kadınların kendisinde, öncelikle bunu kırmak gerekli... Kendine güvenmek ve cesur olup en başta sizin kendinizi yönetici adayı olarak düşünmeniz ve görünmeyen engelleri kendi tarafınızdan kırmanız gerekiyor.
İŞ YAPIŞ ŞEKİLLERİMİZ DEĞİŞECEK
Ülkemizde birçok kadın, eğitim-öğretim imkânlarından ve çalışma hakkından yoksun bırakılıyor. İş hayatına girdiğinde ise ayrımcılık ve gelir adaletsizliği gibi birçok sorunla karşılaşabiliyor. Türkiye’de kadının toplumdaki ve iş dünyasındaki bu konumunun değişmesi sizce nelere bağlı?
Öncelikle kadınlara eşit eğitim şartları ve imkanların sağlanması gerekiyor. Diğer yandan da günümüzde eğitim trendleri de değişmiş durumda. Her türlü bilgiye ulaşma imkânı var. Gerekli eğitim imkanına sahip olmasanız da meraklısı olduğunuz herhangi bir konuda internet araştırmaları ve online eğitimlerle kendinizi geliştirebilmeniz mümkün. Bugün silikon vadisindeki başarılı gençlere ve liderlere baktığınız zaman birçoğunun alanında eğitim görmediğini, hatta üniversite okumadığını görebilirsiniz. ‘Konusunda uzmanlaşmak ‘ bu konuda lisans ya da doktora yapmaktan çok daha fazla önem kazanmış durumda. Tabii ki eğitim imkanlarının sağlanması çok önemli, eğitim önemsiz gibi bir bakış açısına sahip değilim, ama bu imkanlara sahip olamayan kadınların da hayatı ıskaladığını düşünmesi mevcut olduğumuz dünyada bana bahane olarak geliyor. Mesleği olan her kadının iş hayatına katılması ve üretimin bir parçası olması gerekiyor. Endüstri devrimi ile birlikte erkeklerin avantajı olan kas gücü gerektiren işler oldukça azaldı ve iş hayatında kadınlara karşı önyargılar kalktığında şartlar tamamen eşitlenecektir. Dünya Endüstri 4.0’a geçmenin eşiğinde. Mevcut bildiğimiz işler bitecek, iş yapış şekillerimiz değişecek. İnsan gücüne daha az ihtiyaç duyulacağı için istihdam oranı düşecek. Kadınlar iş hayatında şartları henüz eşitleyememişken istihdamın azalması ile daha da geriye düşebilir. Yenilikçi teknolojileri ve işleri takip etmek ve kendini geliştirmek / değiştirmek ve gelişmeleri tehdit değil fırsat olarak değerlendirip buna göre adımlar atmak gerekiyor.
Biraz da özel yaşamınıza değinelim. Boş zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hobileriniz nelerdir?
Craft, boyama, tasarım ve iç dekorasyon özel ilgili alanım. Fırsat buldukça Scuba diving yapıyorum. Aslında klostrofobik ve yükseklik korkusu olan bir insanım, ama korkularımın üzerine gitmeyi seviyorum. Dalış her 2 korkumla da yüzleşmeme ve korkularımdan kurtulmama yardım etti. Eğitimin başında 1 metre suyun altında nefessiz kaldığımı hissederken şu anda 40 metre dalışları yapıyorum. Okumak en büyük tutkularımdan birisi, her şeyi merak eden ve bilmek isteyen bir yapım var. Ekonomi, finans, tarih, teknoloji, popüler bilim konularında makale ve kitapları okumaktan hoşlanıyorum. Okumaya fırsat bulamadığımda, araç kullanırken bile sesli kitap ya da ilgi duyduğum alanlardaki podcastleri dinliyorum.
SERT BİR YÖNETİCİ DEĞİLİM!
Görevinizi yerine getirirken nelere dikkat ediyorsunuz? Nasıl bir yönetim modelini benimsiyorsunuz? Ayrıca size göre kadın yönetici ile erkek yönetici arasındaki farklar nelerdir?
İnsanları yönlendirerek işi yönetmeyi tercih eden bir yöneticiyim. Takım çalışmasının, ekibin üyelerinin iş bilgisi ve yetkinliklerinin artmasının, başarının en önemli anahtarları olduğunu düşünüyorum. İş disiplinim yüksek olmasına rağmen sert bir yönetici değilimdir. İkili ilişkilerin ve empati yapabilmenin insan yönetiminde önemli bir anahtar olduğunu düşünüyorum. Kadınların duygusal zekalarının yüksek olmasından dolayı doğuştan lider özellikleri var. Fakat işyerinde yöneticinin kadın ya da erkek olmasına bakılmaksızın yönetim kabiliyetlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bilgi, sorumluluk, adalet ve liyakatin değerlendirildiği bir iş ortamında yöneticinin ya da çalışanın cinsiyeti ikinci planda olacaktır.
“Kurumumuzda erkek ve kadın çalışan oranına baktığımız zaman %50-50 gibi bir denge var. İşe alımlarda önceliğimiz pozisyona göre yetkinliklerin yüksek olmasıdır, negatif ya da pozitif ayrımcılığa her zaman karşıyımdır.”