10 Soruda: COVID-19’un Taşıma Sözleşmeleri & Nakliyat Sigortalarına Etkisi
02/06/2020 - 17:38:00
COVID-19 salgının üretim, lojistik ve uluslararası tedarik zincirinde önemli aksaklıklara neden olduğunu belirten Tilegal Avukatlık Bürosu Ortaklarından Av. Savaş İnandıoğlu “Salgın sebebiyle denizyolu, karayolu ve havayolu ile taşınan yükte meydana gelen hasarlar ile ilgili taşıyanların sorumluluklarının taşıma sözleşmesinin içeriğine ve tabi olduğu hukuk sistemine göre belirlenmesi gerekmektedir. Yine hasarların nakliyat sigortası teminatı kapsamında olup olmayacağı ile ilgili olarak ilk izlenimlerin salgının nakliyat emtia sigortası üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı, poliçede yer alan diğer düzenlemelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği yönünde olduğunu görüyoruz“ dedi.
1-) Kara taşımalarında Covid-19 salgını “öngörülemeyen hal” olarak kabul edilmeli midir?
Uluslararası kara taşımaları bakımından uygulama alanı bulan CMR Konvansiyonu’nun 17/2. maddesi gereği, taşıyıcı öngöremeyeceği ya da önlemesine imkân bulunmayan kayıp, hasar veya gecikmelerden sorumlu tutulamaz. Yurt içi kara taşımaları bakımından uygulama alanı bulan Türk Ticaret Kanunu’nda da benzer bir düzenleme bulunmaktadır ve TTK’nun 876. maddesi uyarınca zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Bu durumda kural olarak taşıyıcının öngöremeyeceği bu salgından ileri gelen gecikme ve hasarlardan sorumlu tutulması mümkün değildir. Ancak, istisnasız her emtia hasarı ve gecikme bakımından “öngörülemeyen hal” olarak kabul edilmemesi gerekir. Örneğin, taşıyıcının soğuk zincirin kırılmasını engellemek için soğutma sistemini çalışır halde muhafaza etmek gibi emtianın hasara uğramasına mani olacak gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü, taşımanın herhangi bir nedenle gecikmesi veya aksaması halinde de geçerliliğini korumaya devam etmektedir.
2-) Taşımanın salgın sebebiyle “imkânsız” hale gelmesi halinde karayolu taşıyıcılarına ne önerirsiniz?
CMR Konvansiyonu’nun 14. maddesi uyarınca taşıyıcının taşıma işini sevk mektubunda öngörülen koşullara uygun olarak yerine getirmesi bir sebeple imkânsız hale gelir ise, taşıyıcı yük üzerinde tasarruf etme hakkına sahip olan yük ilgilisinden talimat istemekle yükümlüdür. Benzer bir düzenleme, TTK’nun 869. maddesinde de yer almaktadır. Buna göre, taşıma sürecinin Covid-19 salgını nedeniyle aksaması halinde taşıyıcı gecikmeksizin yük üzerinde menfaat sahibi olan yük ilgilisine durum hakkında bildirimde bulunmalı ve durum ile ilgili talimat istemelidir. Taşıyıcının yük üzerinde menfaat sahibi yük ilgilisinden talimat alamaması ya da talimat almasının mümkün olmaması halinde taşıyıcı tasarruf hakkı sahibinin menfaatine en uygun düşecek tedbirleri almakla yükümlüdür. Taşıyıcı bu kapsamda taşınan emtianın muhafazası için saklama sözleşmeleri akdedebilir, emtiayı boşaltabilir, bir başka araca aktarabilir, satabilir hatta imha edebilir. Örneğin, salgın süresince Türkiye İran sınırından araç geçişlerinin yasaklanması üzerine sınırda bulunan tampon bölgede sürücü ya da römork değişikliği yapılmaya başlanmıştır. Benzer bir durum Türkiye – Irak sınırında da gözlemlenmektedir.
3-) Covid-19 hava taşımalarında taşıyıcının sorumluluğunu nasıl etkiler?
Hava taşımalarında taşıyıcının sorumluluğunu kaldıran haller Montreal Konvansiyonu’nun 18. maddesinde sınırlı sayıda sayılmıştır. İlgili maddenin (d) bendinde “kargonun girişi, çıkışı ya da geçişi ile bağlantılı olarak gerçekleştirilen kamu otoritesi faaliyetleri” taşıyıcının sorumluluğunu ortadan kaldıran istisnai hallerden sayılmıştır. Bu durumda idarelerin kararı ile havaalanlarının kapanması, taşıma rotası üzerinde karantina uygulanması gibi sebeplerle taşıma sürecinin aksamasından kaynaklanan gecikme ve hasarlardan taşıyıcının sorumlu tutulması nedensellik bağı bulunması ve taşıyıcının kusuru olmaması şartıyla mümkün değildir.
4-) Covid-19 salgını, denizyolu taşıma sözleşmelerini nasıl etkiler?
TTK’nın 1179. maddesinde, taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyanın sorumlu olmadığı düzenlenmiştir. Korona salgınının, ani, beklenmedik ve öngörülemez olduğu kabul edildiğinde; taşıyanın kastından veya ihmalinden de söz edilemeyebilecektir. Ayrıca TTK m.1182/1-b hükmünde “resmi makamların emirleri veya karantina sınırlamaları”, taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı hallerden sayılmıştır. Bu husustaki değerlendirmeler aslında her taşıma modelinde sözleşmenin uygulanacağı hukuka göre değişiklik gösterecektir. Örneğin, İngiliz Hukuku’nda mücbir sebep, yalnızca ilgili sözleşmede açıkça tanımlanmış ise kabul edilebilmektedir. Yani sözleşmede mücbir sebebe ilişkin hüküm bulunmalı ve bu hükümde salgın hastalık, mücbir sebepler arasında sayılmış olmalıdır. Türk hukuku bakımından ise bir sözleşmede mücbir sebebe ilişkin bir düzenleme olmasa bile, şartları varsa TBK’nın 136 – 138 md arasının uygulanma ihtimali olacaktır. Özetle, Covid-19 salgını sebebiyle sadece denizyolu taşıma sözleşmelerinde değil karayolu ve havayolu ile taşınan yükte meydana gelen hasarlar ile ilgili olarak da taşıyanların sorumluluklarının taşıma sözleşmesinin içeriğine ve tabi olduğu hukuk sistemine göre belirlenmesi gerekmektedir.
5-) Denizyolu taşıma sözleşmeleri, Covid-19 salgını sebebiyle feshedilebilir mi?
TTK md.1218/1’e göre; sözleşme gereğince taşınacak olan eşyanın tamamının yükleme limanından ihracının veya varma limanına ithalinin yahut transit geçişinin yasaklanması gibi bir kamu tasarrufu yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş olması her iki tarafa herhangi bir tazminat vermekle yükümlü olmaksızın sözleşmeyi feshedebilme hakkı vermektedir. Normal şartlarda gemi yüklemeden sonra yola çıkıp tahliye limanına vardığında fesih her iki taraf için de çok uygun olmamaktadır. Şöyle ki; taşıyan yüklediği emtiayı tahliye limanına kadar taşımış ve navluna hak kazanmış, taşıtan da ticari işi için taşıttığı emtianın tahliye limanında teslimini beklemektedir. Ancak, Covid-19 gibi salgın hastalıklar nedeniyle eğer makul bir süre içerisinde bir çözüm sağlanamıyor ise sözleşmenin amacının kaybolduğu durumlarda tarafların elinde TTK md. 1218’in işletilerek fesih opsiyonunun düşünülmesi önemlidir. Bununla birlikte, yolculuk başladıktan sonra sözleşmenin ifası engellenmiş ise TTK md. 1218/2 gereğince fesih hakkının kullanılması için 1 ay boyunca engelin kalkmasının beklenmesi gerekmektedir.
6-) Denizyolu taşıma sözleşmeleri Covid-19 nedeni ile kaynaklanan gecikme durumunda nasıl etkilenir?
TTK md. 1222 uyarınca temel prensip salgın gibi umulmayan hallerde sadece gecikme nedeniyle fesih hakkının olmadığıdır. Ancak, bu gecikme nedeni ile sözleşmenin amacı kaybolduysa yani sözleşme artık katlanılamaz bir hal aldıysa fesih imkanı doğabilir.
7-) Covid-19 salgını sebebiyle geminin süresinde yüklenememesi/tahliye edilememesi durumunda taşıyan demuraj ücreti talep edebilir mi?
Bu durum her çarter partiye ve tabi olduğu hukuka göre değişiklik göstereceğinden her bir olay bakımından ayrı inceleme ve değerlendirme yapılması gerekir. Örneğin, Gencon 94’ün 6. maddesinde ve 110. satırında; geminin, “serbest pratika” düzenlenip düzenlenmediğine bakılmaksızın NOR verebileceği ve dolayısıyla demurajın işleyeceği düzenlenmiştir. Ancak, BPVOY (BP Voyage Charterparty) sözleşmesinden örnek vermek gerekirse; 6. maddesinde 270 – 276 satırları arasında serbest pratika verilmeden geçerli bir NOR verilmiş sayılmayacağı belirtilmiştir. NOR verildikten 6 saat sonra serbest pratika belgesi alınırsa bu durumda NOR geçerli hale gelecektir. NOR verilmesine rağmen 6 saat içerisinde serbest pratika alınmadığı durumlarda kaptana bir protesto mektubu gönderme imkanı tanınmıştır ancak yine de serbest pratika alınmadan NOR işlemeye başlamayacaktır.
8-) Covid-19 sebebiyle taşıyan, rotada veya limanda değişiklik yapabilir mi?
TTK md.1113/1 uyarınca, umulmayan bir hal sebebiyle kaptan, durumun gereklerine ve uygulamaya zorunlu olduğu talimata göre sefere başka bir rota üzerinden devam edebilir, ara verebilir veya kalkma limanına geri dönebilir. Bu durumda, Covid-19 salgını, bu maddede belirtilen “umulmayan bir hal” olarak değerlendirilebilirse taşıyanın rotada değişiklik yapabileceği sonucuna varılabilir. Ancak, bu durum her somut olayın şartlarına göre incelenmeli ve ayrı değerlendirilmelidir. Yine, gemiden birinin hastalanması durumunda da rotadan sapmanın TTK md. 1220 çerçevesinde can kurtarma kapsamında değerlendirilmesi mümkün olabilir.
9-) Covid-19 salgını sebebiyle geminin sorumluluk sigortacısı olan P&I Kulübü devreye girebilir mi?
Covid-19 salgını ile ilgili olarak birçok P&I Klubü, üyelerine Covid-19'un etkileri ve bu konuda Kulüp kapsamının işleyişi hakkında sirküler hazırlamışlardır. Bu metinlerde, gemi adamlarının çalışma süresi boyunca Covid-19 salgını nedeniyle hasta olması veya mürettebat üyesinin ölmesi neticesinde katlanılan masraf ve yükümlülüklerin teminat kapsamında olduğunu, bu salgının diğer tüm mürettebat hastalıkları veya ölüm sebepleriyle aynı şekilde ele alındığını, Covid-19 salgını ile ilgili gemi mürettebatında meydana gelen hastalıkların ya da ölümlerin kapsam dışında tutulmasının söz konusu olmayacağı belirtilmiştir.
10-) Covid-19 salgını sürecinde doğan hasar talepleri nakliyat emtea sigortası teminatı kapsamında değerlendirilebilir mi?
Her bir sigorta poliçesinin içeriği ve kapsamının olay bazında özel olarak değerlendirilmesi gerekir. Emtia Nakliyat Sigortası Genel Şartları özel olarak salgın rizikosuna değinmemekte ancak malların sevk ve naklinde gecikme ve karantina kaynaklı talepleri teminat dışı bırakmaktadır. Bu durumda salgından kaynaklanan emtia hasarlarının sigorta kuvertüründe değerlendirilmesi mümkün olmasına rağmen gecikme kaynaklı hasarlar teminat dışı sayılabilecektir. Açıkça istisna edilen haller haricinde tüm rizikolar bakımından teminat sağlayan Enstitü Yük Klozları (A) da salgın halini istisna edilen haller içerisinde saymamıştır. Ancak istisna hallerinden 4.5. maddede sigorta kapsamındaki bir tehlikeden olsa bile yakın nedeni gecikme olan zıya, hasar veya masrafları sigorta teminatından istisna edilen hallerden sayıldığı görülmektedir. Bu durumda tıpkı genel şartlarda olduğu gibi salgından kaynaklanan hasar taleplerinin teminat kapsamında değerlendirilmesi mümkün iken, hasar talebinin yakın nedeninin salgından ziyade gecikme olarak nitelendirilebildiği hallerde hasarın teminat dışı olarak değerlendirilmesi riski doğacaktır. Covid-19 salgını sebebiyle denizyolu, karayolu ve havayolu ile taşınan yükte meydana gelen hasarın teminat kapsamında olup olmayacağı ile ilgili olarak ilk izlenimler, salgının nakliyat emtia sigortası üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı, poliçede yer alan diğer düzenlemelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği yönündedir.